İşte AK Parti ile MHP'yi ittifak yapmaya zorlayan seçim anketi

30 Mart yerel seçimlerinde de 24 Haziran seçimlerinde olduğu gibi ittifak yapma kararı alan AK Parti ile MHP'nin bu kararı almasının arkasındaki araştırma sonuçları ortaya çıktı.

Mart 2019’da yapılması öngörülen yerel seçimlerin yaklaşmasıyla anketler ve raporlar da ortaya çıkmaya başladı.

Mediar şirketi “Türkiye hangi koşullarda seçime gidiyor” başlıklı bir rapor yayımladı. Raporda çarpıcı tespitler yer aldı.

“AK PARTİ'NİN SEÇİMİ KAYBETME İHTİMALİ VARDIR”

Raporda ittifakların gündeme gelmesinin kaçınılmaz olduğu vurgulanarak şunlar kaydedildi:

“1. 16 Nisan 2017 Referandumu ve 24 Haziran seçimlerinin ardından Türkiye bir kez daha, seçmenin ağırlıklı olarak iki kampta toplanacağı, fiili bir iki partili seçime doğru gitmektedir. Referandumda ve 24 Haziran seçimlerinde olduğu gibi, bir seçimde kazanmak %50 şartına bağlanır ise bugünkü durumda hiçbir parti bu çıtayı aşmayı kendi başına deneyemeyeceği için ittifakların gündeme gelmesi kaçınılmazdır.

2. Bu kamplaşma, partilerin ittifak yapmasının sonucu değil onları ittifak yapmaya zorlayan bir olgudur. Partiler 24 Haziran'dakine benzer ittifaklar ilan etsin ya da etmesin, çıkaracakları her adayı sadece kendi parti planları çerçevesinde değil aynı zamanda temas halinde bulunduğu diğer partilerin durumunu ve tutumunu gözeterek belirleyecektir.

3. Elbette her siyasi partinin kendi örgütü, tabanı ve siyasi gücü vardır ancak bu birikim bir ittifaklar ağı içinde olmadığı sürece bir seçim zaferini garanti etmeyecektir. Örneğin 30 büyükşehirde, 24 Haziran sonuçlarına göre Ak Parti'nin kendi başına %50'yi aştığı il sayısı 10'dur. (Erzurum, Gaziantep, Kahramanmaraş, Kayseri, Konya, Malatya, Sakarya, Samsun, Şanlıurfa, Trabzon) Buna karşın Türkiye nüfusunun %39.94'ünü barındıran 6 şehirde (İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya ve Adana) %40 civarında oy alarak Türkiye ortalamasının altında kalmıştır. Bu altı ilin İzmir dışındaki beşinde, muhalefetin etkili bir aday etrafında birleşmesi durumunda Ak Parti'nin seçimi kaybetme ihtimali vardır. İzmir'i bugünkü durumda CHP'nin kazanması olası görünmektedir.

CHP seçime hangi ittifak ve adaylarla, hangi yerel yönetim siyasetleriyle gireceğine bağlı olarak büyük bir seçim başarısı da elde edebilir. Moral bozucu bir yenilgi ile de karşılaşabilir. Yerel seçimin sonucunu önemli ölçüde CHP'nin seçim planı belirleyecektir. CHP'nin birinci olduğu 4 büyükşehirde (İzmir, Aydın, Muğla, Tekirdağ) seçimi kaybetmesi mümkün görünmemektedir. Ancak yalnızca bu illerin tekrar kazanılmasının bir seçim başarısı olarak yorumlanması da yeterli bulunmayacaktır.”

HDP’NİN DURUMU

Seçmenlerde geçişlilik olabileceğinin belirtildiği raporda şunlar kaydedildi:

“MHP ve İyi Parti'de toplanan milliyetçi seçmenin, hem bu iki partinin ittifaklar haritasındaki konumuna hem de Mart sonuna kadar ekonomik krizin seyrine bağlı olarak AK Parti – MHP – İyi Parti – CHP arasında geçişlilik gösterebileceği, 24 Haziran'da bu partiler arasında en yüksek geçişliliğin bu seçmen profilinde gözlendiği hatırda tutulmalıdır. MHP'nin AKP ile ittifak halinde iken ikinci parti olarak çıktığı (örneğin Kırıkkale, Erzurum, Kayseri, Sivas, Elazığ gibi) seçim bölgelerinde bu iki partinin ayrı ayrı seçime girmesi halinde seçmenin oyunu hangi yönde kullanacağını kestirmek bugünkü veriler ile mümkün değildir. Benzer bir sorun, CHP ile bir ortak yönelim sağlanamadığı durumda İyi Parti seçmeninin yönelimi için de geçerlidir.

HDP'nin birinci olduğu illerin tümünü alması beklenmelidir. Bu iller arasında üç büyükşehir vardır (Diyarbakır, Mardin, Van). Ancak bu illerin dışında, 1.195.000 oy aldığı İstanbul başta olmak üzere (bu oy sayısı birinci olduğu üç büyükşehirde aldığı oyların toplamından daha fazladır) kendi başına yerel yönetime talip olabileceği bir seçim bölgesi görünmemektedir.

Bu tablo, partilerin neden ittifak yapmak zorunda olduklarını ortaya koymaktadır.”

“BU ALGININ SÜRDÜRÜLEBİLMESİ OLANAKLI DEĞİLDİR”

Mediar’ın raporunda seçmenlerin kamplaşma eğilimine ve ekonomik krize de değinildi. Raporda, ekonomik krizi muhalefetin nasıl işleyeceğine işaret edilerek şunlar kaydedildi:

“Kamplaşma eğilimi yalnızca siyasi partiler için değil seçmen kitleleri için de geçerlidir. Gerek 16 Nisan referandumunda gözlenen saflaşma gerekse 24 Haziran'da ortaya çıkan siyasal partiler arasındaki geçişlilik mekanizmaları, seçmenin, yakınlık duydukları siyasal partiler ittifak kursun ya da kurmasın, siyasal tutumunu bu kamplaşma içerisinde belirlediklerini, dolayısıyla siyasal partilerin açık, anlaşılır bir ittifak önerisini topluma götürmediği durumda seçmenin kendi sağduyusu ile bu yönde davranmaya yöneldiği belirlenmelidir.

5. Yerel seçimler görünür gelecekte etkisini yitirmeyeceği anlaşılan ekonomik kriz şartlarında gerçekleşecektir. Ancak bir kriz içinde bulunmanın tek sonucu, iktidar blokunun destek kaybetmesi değildir. Bu sonuç önemli ölçüde muhalefetin krizi siyasetin gündemine taşımasına ve bu temelde kendi çözümlerini topluma aktarma kapasitesine bağlıdır.

Önceki yıllarda ekonominin yapısal göstergeleri ne kadar bozulursa bozulsun, ortalama yurttaşın günlük yaşantısında düşük maliyetli krediler ile sağlanan canlılık; bir bolluk, borçlanmaya dayalı da olsa refah ve zenginleşme olanağı olarak algılanmıştır. Dövizin yükselişi ve finansal daralma ile belirginleşen bugünkü kriz koşullarında, bu algının sürdürülebilmesi olanaklı değildir.”

"AKP MHP DESTEĞİYLE BİLE KAYBEDEBİLİR"

“Bütün siyasal partiler için yerel seçim sathını kayganlaştıran ve hacimli oy geçişlerini olanaklı hale getiren temel etken budur” denilen raporda şu ifadeler yer aldı:

“Bugünkü durumda;

I. Ak Parti'nin muhalefetin güçlü adaylar etrafında toplandığı koşullarda, MHP desteği olmadan İstanbul ve Ankara'yı kazanmakta zorlanacağı, MHP desteğinin alınması halinde bile kazanmasının garanti olmadığı görülmektedir.

II. İyi Parti ve MHP arasındaki seçmen geçişliliği özellikle İç Ege, Güney Marmara ve Akdeniz bölgelerinde, bu iki partinin kuracağı ittifaklara bağlı olarak gerçekleşecektir.

Kendi başına kazanma iddiası bulunmadığı durumlarda, bu iki partinin paylaştığı seçmen tabanının AK Parti ve CHP'ye kayma olasılığı vardır. Ancak ittifak yoluyla seçim bölgelerinde bu iki partinin kendi adaylarını ittifak adayı olarak sunma olanaklarına bağlı olarak aksi yönde de (AK Parti ve CHP'den MHP ve İyi Parti yönünde) bir geçişlilik yaşanabilir.”

CHP NE YAPMALI

“Endişeli muhafazakar”lar olarak nitelenen bir seçmen kitlesinin varlığından bahsedilen raporda şunlar kaydedildi:

“III. Eğitimli ve kentli sağ seçmen, krizin yükselttiği bir endişe ile daha mütereddit bir profil oluşturmakta, geleneksel oy verme davranışı ile gelecek kaygısı arasında sıkışmaktadır. ‘Endişeli Muhafazakar’ olarak tanımlanabilecek bu seçmen profili, iktidar açısından, olası gerilemenin temel toplumsal alanı haline gelebilir.

IV. Fiyatlardaki genel yükselişin kış aylarına doğru toplum tarafından daha fazla hissedilmesinin genel olarak iktidar aleyhine ve muhalefet lehine bir değişiklik yaratması beklenmelidir. Ancak iktidar mensubu belediyelerin sosyal yardım faaliyetleri aracılığıyla toplumda oluşturduğu profil, muhalefet tarafından uygun biçimde yanıtlanmazsa, bizzat kriz özellikle düşük gelir gruplarında iktidar desteğinin tahkim edilmesini de sağlayabilir.

V. CHP'nin 24 Haziran'da izlediği muhalefeti birleştirme çizgisini, yerel yönetimler alanında sürdürmesi siyasi haritayı önemli ölçüde belirleyecektir. Ancak CHP açısından sadece seçim sonucu sadece ittifaklara bağlı değil, hem kendi örgütünü ve adaylarını hem de genel olarak muhalefet cephesini, bir siyasal program ile topluma sunmasına bağlıdır. CHP metropol alanlarda zaten oy potansiyelini önemli ölçüde sandığa aktarabilmektedir. Yerel seçimlerdeki başarısı, daha önce düşük oranda destek aldıkları a. kentin merkez dışı bölgelerinde b. “endişeli muhafazakar” seçmen kitleleri içinde kazanacağı destek oranına bağlıdır.”

Sonraki Haber