Bay Kal Geç Kalma!

Şubat 2005 tarihinden bu yana 5 seneden fazla zaman geçti. O günkü yazım 'BAY-KAL, GEÇ-KALMA'yı...

Engin Civan engin.civan@haber3.com

Şubat 2005 tarihinden bu yana 5 seneden fazla zaman geçti. O günkü yazım 'BAY-KAL, GEÇ-KALMA'www.haber3.com sitesinde yayınlamıştım. Yazımı Baykal'nın kaset olayının ardından tekrar yayınlıyorum.

Şimdi CHP'nin başında Kürt ve Alevi kimliğini deklare eden hatta anne tarafından Ermeni olabileceğini söyleyen bir başkan var. 'Derin Irkçılık' yazımda belirttiğim gibi, Türkiye'de mevcut cam duvarların yıkılması açısından önemli bir viraj.

İstanbul medyasının estirdiği rüzgarla 'Karabulut' lar dağıldı 'Kılıçtaroğlu' CHP başkanlık koltuğuna oturdu. Şimdilik hayırlı olsun diyorum. Bu konuda analizlerim olacak.

Aşağıda 5 yıl önce yazdığım yazıyı tekrar yayınlıyorum.

BAY-KAL, GEÇ-KAL-MA

Avans Vermek Gerek

Baykal allem etti kallem etti, Mustafa Sarıgül’ü mosmor bıraktı. Sarıgül ‘bulunmaz Hint kumaşı’ olmadığı için vatan, millet ve devlet adına ortada bir kayıp yok. Olsa olsa büyük medyanın ‘ya tutarsa’ yaklaşımı ile desteklediği Sarıgül’ün açmadan solmasından kaynaklanan kağıt üstü hesaplar zararda. Hangi hesaplar diye sorarsanız? Biliyorsunuz canım, hani herkesin konuştuğu fakat kimsenin cesaret edip tellaffuz edemediği, Banka borçlarının ertelenmesi, İş Bankası ile olan ilişkiler  filan.  Malum senaryolar!!! Sermaye birikimini global boyuta getirememiş “Kostantiniye Dükalığı’nın” medya yolu ile iktidarının nimetlerini kanalizasyonlaması (hortumun çapı ufak kalır da!!!)

Baykal , CHP’nin liderliğini korumasından dolayı tebrik ve avansı hak etti. Bu gerçeği kendisine teslim ediyorum. Lider olarak hayatta kaldı. Bu bir başarıdır. Unutulmaması gereken, siyasette Darwin ödülünü alırken sahneden dinazor olarak inmemek. Yarısı önde iken bitirmek.

Komplo Teorilerinden Vazgeçmek

Gürcistan ve Ukrayna’da yaşanan iktidar değişimleri ABD’nin yoğun çabası sonucu olmuştur. Soros, CIA ve etkili ABD ‘think-thank’ bu konuda sonucu belirleyici olmuşlardır. Ancak ABD’nin Türkiye’de Baykal ve Erdoğan gibi liderlerle hiçbir sorunu yoktur. ABD’nin esas stratejisi Rusya’yı çember altına almaktır ve bu konuda Türkiye kritik ülke değildir. Baykal’ın ‘beni zehirleyecekler’ türünden yaklaşımları kendisini komik duruma düşürür. Burada bir defa daha yazıyorum, ABD’nin Türkiye’deki ‘gizli dostları’ o kadar köklü ve derindir ki ABD’nin diğer ülkelerde tezgahladığı senaryolara gerek kalmaz. Bu nedenle Baykal’a tavsiyem komplo teorilerini acilen terk etmesidir.

Güney Doğu Sorunu

Türkiye’nin  en kritik ve en acil  konusu Kuzey Irak’tır. Baykal’a kimin ulusçu, kimin milliyetçi, kimin onurlu olduğunu sergilemesi için fırsat doğmuştur. Baykal’a CHP genel merkezini, Türkiye’yi tatmin edecek bir çözüm bulununcaya kadar, Ankara’dan Diyarbakır’a taşımasını öneririm. Kendisine de bölgede sürekli ‘halkla diyalog’  toplantıları düzenlemesini tavsiye ederim.

Kuzey Irak Türkiye’nin üzerinde dolaşan karabuluttur. Kuzey Irak’ın yarattığı gerilim ve kargaşa Türkiye’yi hiç beklemediği bir anda büyük bir ivme ile girdaba sürükleyebilir. Türkiye içinde ‘Batıcı’ görünüp esasında ‘Faşist’ olan gruplar, Kuzey Irak’ın yarattığı ortamı kullanabilirler. Kendi görevini tarih boyunca kendisi tanımlamış Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içinde,  AB üyeliği ile paket olarak gelen ‘sivilleştirilmiş’ ordu kavramından hoşnut olmayan gruplar vardır. Bu gruplar Kerkük’ü  kendileri için manivela olarak kullanabilirler.

Cumhuriyet’in kurucu partisi CHP’nin tarihsel misyonu Kerkük’te başrolü oynamaktır.

Şişli’de yaratılan Bizans entrikalarına muhatap olmak Baykal’ı ‘sulandırır’.

Yeni Misyon

Son genel seçimlerin değerlendirmesini yaparken (Bknz. Ufuk Turu yazım) CHP’nin 10’uncu Yıl Marşı çalarak ne kadar gerçeklerden uzak seçim kampanyası yaptığını belirtmiştim.  CHP bugün hala aynı uzaklıkta durmakta. CHP’nin acilen yapması gereken kendisini ayakta tutan üç sacayağını yeniden tanımlamaktır. Laiklik, Milliyetçilik ve Çağdaşlık.

Üzücü olan her üç ayağı da CHP’nin başka siyasi partilere kaptırmış olmasıdır. Bugün laiklik Sünni’ler tarafindan ‘dinsizlik’ olarak görülmekte ve AKP’nin ekmeğine yağ sürülmektedir. Laikliği tarif edemeyen CHP bu açmazın uzantısı olarak Alevi ögelerin baskın olduğu bir siyasi parti görünümü vermektedir. Bu görüntü, Demirel’in hesabı ile CHP’nin sandıktan çıkmasını ömür boyu engeller.

Milliyetçilik ya da moda tarifi ile ulusçuluk Türkiye’de 19.yüzyıl partilerinin tekelindedir. CHP fikir özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün çağdaş tanımını yaparak bu bayrağı eline geçirebilir. Özelleştirmeden korkmayan, girişim özgürlüğünden bürokrasi hortlağını kovan CHP’nin milliyetçi-ulusçu unsurlara öncülük etmesi işten değildir.

Son ayak olan çağdaşlaşma ise tam bir traji-komik durumdadır. Maliyeti ne olursa olsun AB üyeliğine girmek CHP’nin isteği olmamalıdır. Onurlu bir çağdaşlaşma üçüncü sınıf Avrupalı olmaktan önemli olmalıdır. CHP ‘muassır medeniyet’ tarifini yeniden yapmalıdır.

Tarihi yapıların duvarları arasına, koruma amacı ile konulan, içerden dışarı, dışardan içeri geçişi engelleyen demir çubuklar CHP’nin ‘Altı Okunu’ andırır oldu. Amblemi değiştirmenin zamanı geldi geçiyor.

Yeni Lider

Baykal Sarıgül’ü bertaraf ederken bir rüzgar yakalamıştır. Şimdi yelkenleri doldurmak için Baykal’ın yeni lideri tarif etmesi ve  halefini kendisinin açıklaması gerekmektedir. Patates bitkisinin kökleri toprak üstündeki kısmının yedi mislidir.

Demirel gibi, Ecevit gibi ömür boyu koltuğuna kök salmış politikacılar bugün gönüllerde hoş bir seda bırakmıyorlar. Baykal’ın kendilerinden başka halef-selef tanımayan, kendi iktidar hırslarından başka siyasi sistem bilmeyen liderlerden ders alması gerekmektedir.

Dünya dört nala globalleşmekte. Çokuluslu şirketler siyasetin her yönünü etkiliyor. ABD ciddi bir sekilde demokrasi-din sentezi yolu ile iç ve dış politika gütmekte. Avrupa göçmen politikasını dini kriterler üzerine oturtmakta. Yeni lider aranırken bu global gelişmelerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

CHP , zamanında büyük ümitlerle transfer edilen Kemal Derviş’in Özal Başbakan seçilince söylediği gibi, ‘Halk kendine benzeyen lider seçiyor’ prensibini göz önünde bulundursun. Erdoğan gibi halkın lisanını konuşan, ona benzeyen onunla özdeşleşebilen bir lider bulsun.

19.yüzyılın elitist yaklaşımlarının modası geçti. Artık bütün elitler avam.

">

Şubat 2005 tarihinden bu yana 5 seneden fazla zaman geçti. O günkü yazım 'BAY-KAL, GEÇ-KALMA'www.haber3.com sitesinde yayınlamıştım. Yazımı Baykal'nın kaset olayının ardından tekrar yayınlıyorum.

Şimdi CHP'nin başında Kürt ve Alevi kimliğini deklare eden hatta anne tarafından Ermeni olabileceğini söyleyen bir başkan var. 'Derin Irkçılık' yazımda belirttiğim gibi, Türkiye'de mevcut cam duvarların yıkılması açısından önemli bir viraj.

İstanbul medyasının estirdiği rüzgarla 'Karabulut' lar dağıldı 'Kılıçtaroğlu' CHP başkanlık koltuğuna oturdu. Şimdilik hayırlı olsun diyorum. Bu konuda analizlerim olacak.

Aşağıda 5 yıl önce yazdığım yazıyı tekrar yayınlıyorum.

BAY-KAL, GEÇ-KAL-MA

Avans Vermek Gerek

Baykal allem etti kallem etti, Mustafa Sarıgül’ü mosmor bıraktı. Sarıgül ‘bulunmaz Hint kumaşı’ olmadığı için vatan, millet ve devlet adına ortada bir kayıp yok. Olsa olsa büyük medyanın ‘ya tutarsa’ yaklaşımı ile desteklediği Sarıgül’ün açmadan solmasından kaynaklanan kağıt üstü hesaplar zararda. Hangi hesaplar diye sorarsanız? Biliyorsunuz canım, hani herkesin konuştuğu fakat kimsenin cesaret edip tellaffuz edemediği, Banka borçlarının ertelenmesi, İş Bankası ile olan ilişkiler  filan.  Malum senaryolar!!! Sermaye birikimini global boyuta getirememiş “Kostantiniye Dükalığı’nın” medya yolu ile iktidarının nimetlerini kanalizasyonlaması (hortumun çapı ufak kalır da!!!)

Baykal , CHP’nin liderliğini korumasından dolayı tebrik ve avansı hak etti. Bu gerçeği kendisine teslim ediyorum. Lider olarak hayatta kaldı. Bu bir başarıdır. Unutulmaması gereken, siyasette Darwin ödülünü alırken sahneden dinazor olarak inmemek. Yarısı önde iken bitirmek.

Komplo Teorilerinden Vazgeçmek

Gürcistan ve Ukrayna’da yaşanan iktidar değişimleri ABD’nin yoğun çabası sonucu olmuştur. Soros, CIA ve etkili ABD ‘think-thank’ bu konuda sonucu belirleyici olmuşlardır. Ancak ABD’nin Türkiye’de Baykal ve Erdoğan gibi liderlerle hiçbir sorunu yoktur. ABD’nin esas stratejisi Rusya’yı çember altına almaktır ve bu konuda Türkiye kritik ülke değildir. Baykal’ın ‘beni zehirleyecekler’ türünden yaklaşımları kendisini komik duruma düşürür. Burada bir defa daha yazıyorum, ABD’nin Türkiye’deki ‘gizli dostları’ o kadar köklü ve derindir ki ABD’nin diğer ülkelerde tezgahladığı senaryolara gerek kalmaz. Bu nedenle Baykal’a tavsiyem komplo teorilerini acilen terk etmesidir.

Güney Doğu Sorunu

Türkiye’nin  en kritik ve en acil  konusu Kuzey Irak’tır. Baykal’a kimin ulusçu, kimin milliyetçi, kimin onurlu olduğunu sergilemesi için fırsat doğmuştur. Baykal’a CHP genel merkezini, Türkiye’yi tatmin edecek bir çözüm bulununcaya kadar, Ankara’dan Diyarbakır’a taşımasını öneririm. Kendisine de bölgede sürekli ‘halkla diyalog’  toplantıları düzenlemesini tavsiye ederim.

Kuzey Irak Türkiye’nin üzerinde dolaşan karabuluttur. Kuzey Irak’ın yarattığı gerilim ve kargaşa Türkiye’yi hiç beklemediği bir anda büyük bir ivme ile girdaba sürükleyebilir. Türkiye içinde ‘Batıcı’ görünüp esasında ‘Faşist’ olan gruplar, Kuzey Irak’ın yarattığı ortamı kullanabilirler. Kendi görevini tarih boyunca kendisi tanımlamış Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içinde,  AB üyeliği ile paket olarak gelen ‘sivilleştirilmiş’ ordu kavramından hoşnut olmayan gruplar vardır. Bu gruplar Kerkük’ü  kendileri için manivela olarak kullanabilirler.

Cumhuriyet’in kurucu partisi CHP’nin tarihsel misyonu Kerkük’te başrolü oynamaktır.

Şişli’de yaratılan Bizans entrikalarına muhatap olmak Baykal’ı ‘sulandırır’.

Yeni Misyon

Son genel seçimlerin değerlendirmesini yaparken (Bknz. Ufuk Turu yazım) CHP’nin 10’uncu Yıl Marşı çalarak ne kadar gerçeklerden uzak seçim kampanyası yaptığını belirtmiştim.  CHP bugün hala aynı uzaklıkta durmakta. CHP’nin acilen yapması gereken kendisini ayakta tutan üç sacayağını yeniden tanımlamaktır. Laiklik, Milliyetçilik ve Çağdaşlık.

Üzücü olan her üç ayağı da CHP’nin başka siyasi partilere kaptırmış olmasıdır. Bugün laiklik Sünni’ler tarafindan ‘dinsizlik’ olarak görülmekte ve AKP’nin ekmeğine yağ sürülmektedir. Laikliği tarif edemeyen CHP bu açmazın uzantısı olarak Alevi ögelerin baskın olduğu bir siyasi parti görünümü vermektedir. Bu görüntü, Demirel’in hesabı ile CHP’nin sandıktan çıkmasını ömür boyu engeller.

Milliyetçilik ya da moda tarifi ile ulusçuluk Türkiye’de 19.yüzyıl partilerinin tekelindedir. CHP fikir özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün çağdaş tanımını yaparak bu bayrağı eline geçirebilir. Özelleştirmeden korkmayan, girişim özgürlüğünden bürokrasi hortlağını kovan CHP’nin milliyetçi-ulusçu unsurlara öncülük etmesi işten değildir.

Son ayak olan çağdaşlaşma ise tam bir traji-komik durumdadır. Maliyeti ne olursa olsun AB üyeliğine girmek CHP’nin isteği olmamalıdır. Onurlu bir çağdaşlaşma üçüncü sınıf Avrupalı olmaktan önemli olmalıdır. CHP ‘muassır medeniyet’ tarifini yeniden yapmalıdır.

Tarihi yapıların duvarları arasına, koruma amacı ile konulan, içerden dışarı, dışardan içeri geçişi engelleyen demir çubuklar CHP’nin ‘Altı Okunu’ andırır oldu. Amblemi değiştirmenin zamanı geldi geçiyor.

Yeni Lider

Baykal Sarıgül’ü bertaraf ederken bir rüzgar yakalamıştır. Şimdi yelkenleri doldurmak için Baykal’ın yeni lideri tarif etmesi ve  halefini kendisinin açıklaması gerekmektedir. Patates bitkisinin kökleri toprak üstündeki kısmının yedi mislidir.

Demirel gibi, Ecevit gibi ömür boyu koltuğuna kök salmış politikacılar bugün gönüllerde hoş bir seda bırakmıyorlar. Baykal’ın kendilerinden başka halef-selef tanımayan, kendi iktidar hırslarından başka siyasi sistem bilmeyen liderlerden ders alması gerekmektedir.

Dünya dört nala globalleşmekte. Çokuluslu şirketler siyasetin her yönünü etkiliyor. ABD ciddi bir sekilde demokrasi-din sentezi yolu ile iç ve dış politika gütmekte. Avrupa göçmen politikasını dini kriterler üzerine oturtmakta. Yeni lider aranırken bu global gelişmelerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

CHP , zamanında büyük ümitlerle transfer edilen Kemal Derviş’in Özal Başbakan seçilince söylediği gibi, ‘Halk kendine benzeyen lider seçiyor’ prensibini göz önünde bulundursun. Erdoğan gibi halkın lisanını konuşan, ona benzeyen onunla özdeşleşebilen bir lider bulsun.

19.yüzyılın elitist yaklaşımlarının modası geçti. Artık bütün elitler avam.

Tüm yazılarını göster