Irk, etnik köken, inanç, hatta iktisadi statü ayırmadan,
Kaynaşmış bir halkın vatanında, ortak tarih, kültür, ideal birliğine dayalı,
Barışçıl, insancıl, yapıcı, bilimi, aklı ön planda tutan bir Milliyetçilik bizim konumuz...
"Sol" siyasetten geniş tabanlı tanımımız halkçı siyasetler vaaz eden tüm akımlar olmakla birlikte, pratikte sosyal demokrat, demokratik sol, insancıl sol anlayışa yakın partiler olarak okunmalıdır; budur, muradımız...
Gelelim sadede;
Milliyetçi olmayan bir sol, halkla bütünleşemez, ulus-devleti savunamaz, üreten kesimlerle birleşemez...
İnsanlığı sevmek önce kendi milletini sevmekle başlar...
Büyük Türk devrimi; milliyetçilerle halkçıların ve hatta çağın, 'ayakları Anadolu toprağındaki' sosyalistlerinin omuzlarından eyleme ve kurama aktarılmış;
bütün mazlum ulusların sancağı olarak, yükselmiştir..
Bizim "solumuzun" kökenleri; "yoksulluğum övüncümdür" diyen Hz. Muhammed (SAS)'den başlar, Yunus'un, Mevlana'nın, Hace Bektaş'ın insancıllığından, ta 13. yüzyıldan çağlar;
Kemal Atatürk'ün, "özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir" diyen ilke ve devrimleriyle taçlanır; Dünya'ya ışık tutar!
Gazi'nin iktisadi doktirini,
"kendisi için sınıf olan" tüm kesimlerin, kamunun öncülüğünde ve özel kesimle iş birliğiyle, bir üretim seferberliğince ve mutlak ahenk ve denge içinde,
ayırmadan- buyurmadan bütün bir tüm toplumun, çağdaş uygarlığın üzerine yükselmesidir..
Biz bunu şöyle okuyoruz:
Ekonomide, sosyal yaşamda, kültürel alanda, bütüncül kalkınma!
Ulus bayrağını gönderde, o arada insanlık sevgisini yürekte tutmak!
İşte bu müktesabatı, bu değerleri, bu birikimi göz ardı edenler, önce yaşamın dışına atılır, sonra da emperyalizmin kucağına savrulur.
bu topraklarda 'sol' olmak, anti-emperyalist olmayı, emek ve üretim yanlısı siyaset izlemek ise, milliyetçi olmayı gerektirir..
Aksi, tercümedir, yapaydır, yüzeyseldir ve 'iki yüzlülüktür'..
böyle bir pratik,
halka yabancı'dır...
Gerçekten, insancıl sol anlayış,
ulusal gelişme, küresel dayanışma içinde, Atatürk'ün altı oku temelinde yeni bir Dünyayı savunmaktadır.
Son söz: İnsancıl ve hakça bir Türkiye ve dünya özlemiyle...
">
Irk, etnik köken, inanç, hatta iktisadi statü ayırmadan,
Kaynaşmış bir halkın vatanında, ortak tarih, kültür, ideal birliğine dayalı,
Barışçıl, insancıl, yapıcı, bilimi, aklı ön planda tutan bir Milliyetçilik bizim konumuz...
"Sol" siyasetten geniş tabanlı tanımımız halkçı siyasetler vaaz eden tüm akımlar olmakla birlikte, pratikte sosyal demokrat, demokratik sol, insancıl sol anlayışa yakın partiler olarak okunmalıdır; budur, muradımız...
Gelelim sadede;
Milliyetçi olmayan bir sol, halkla bütünleşemez, ulus-devleti savunamaz, üreten kesimlerle birleşemez...
İnsanlığı sevmek önce kendi milletini sevmekle başlar...
Büyük Türk devrimi; milliyetçilerle halkçıların ve hatta çağın, 'ayakları Anadolu toprağındaki' sosyalistlerinin omuzlarından eyleme ve kurama aktarılmış;
bütün mazlum ulusların sancağı olarak, yükselmiştir..
Bizim "solumuzun" kökenleri; "yoksulluğum övüncümdür" diyen Hz. Muhammed (SAS)'den başlar, Yunus'un, Mevlana'nın, Hace Bektaş'ın insancıllığından, ta 13. yüzyıldan çağlar;
Kemal Atatürk'ün, "özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir" diyen ilke ve devrimleriyle taçlanır; Dünya'ya ışık tutar!
Gazi'nin iktisadi doktirini,
"kendisi için sınıf olan" tüm kesimlerin, kamunun öncülüğünde ve özel kesimle iş birliğiyle, bir üretim seferberliğince ve mutlak ahenk ve denge içinde,
ayırmadan- buyurmadan bütün bir tüm toplumun, çağdaş uygarlığın üzerine yükselmesidir..
Biz bunu şöyle okuyoruz:
Ekonomide, sosyal yaşamda, kültürel alanda, bütüncül kalkınma!
Ulus bayrağını gönderde, o arada insanlık sevgisini yürekte tutmak!
İşte bu müktesabatı, bu değerleri, bu birikimi göz ardı edenler, önce yaşamın dışına atılır, sonra da emperyalizmin kucağına savrulur.
bu topraklarda 'sol' olmak, anti-emperyalist olmayı, emek ve üretim yanlısı siyaset izlemek ise, milliyetçi olmayı gerektirir..
Aksi, tercümedir, yapaydır, yüzeyseldir ve 'iki yüzlülüktür'..
böyle bir pratik,
halka yabancı'dır...
Gerçekten, insancıl sol anlayış,
ulusal gelişme, küresel dayanışma içinde, Atatürk'ün altı oku temelinde yeni bir Dünyayı savunmaktadır.
Son söz: İnsancıl ve hakça bir Türkiye ve dünya özlemiyle...