Her 10 Kasım Atatürk'ü anmak kadar, daha çok ve daha derinden anlamayı da gerektiren bir gündür...
Osmanlı, iflas etmiş, teslim bayrağını çekmiş, bilimde, teknikte çok geride kalarak, tarih tarafından tasfiye edilmiştir.
Okuma - yazma oranının yüzde beş olduğu, kadınları adeta demirli pencereler arkasına hapseden bir coğrafyada Mustafa Kemal, Kurtuluş savaşını ve devrimlerini halkla birlikte kazanmıştır.
Aldatmamış ve aldatılamamıştır!
Halkın "Sarı Paşası", "halkın Gazisidir"...
Gerçekten alfabeden ölçü sistemine, kadın haklarından her düzeyde okullaşmaya, reformların taşıyıcısı bu toprakların insanıdır.
Cumhuriyet, dili, düşüncesi, etnik kökeni, inanışı ne olursa olsun bizi bölmez..
Tam tersine vatandaşlık hakları temelinde birleştirir.
İnsanı baş tacı yapan inancımızın kültürel veçhesiyle bağdaşan laiklik anlayışımız; dini siyasetten ve sömürüden arındırarak, Allah'a aracısız ulaşmamızı güvence altına almıştır.
İşlevsiz "hilafet" kaldırılarak, egemenlik "kayıtsız koşulsuz" halka tevdi edilmiş bu temelde: gerçek demokrasinin ve ulus - devletin kurumsallığına kapı açılmıştır.
Gazi Mustafa Kemal,
bu toprakların tarihi ve kültürel sentezidir; on bin yıllık uygarlığımızı zifiri karanlıklardan çekip çıkaran ve mazlum halklara ışık tutan o ilk anti - emperyalist zaferi sağlayan,, büyük yol göstericidir...
Her zaman ifade etmeye çalıştığım gibi; Cumhuriyet’imiz haklıdır, halktandır, Hakça’dır…
Cumhuriyet toprağında demokrasi çiçeklerinin serpilmesi,
Türkiye’nin bilim, sanat ve kalkınmada dünya insanlık ailesi içinde hak ettiği yere yükselmesi, vatandaşların Cumhuriyeti ve halkın demokrasisini yaşatmaktan, geliştirmekten ve güçlendirmekten geçer.
İşte bu 10 Kasımda ve ömürlerimizin yettiği "son kasıma kadar" daima, Atatürk'ü saygıyla, sevgiyle, minnetle ve rahmetle yad edeceğiz.
O'nu daha çok anlamaya çalışacağız...
Ruhun şad olsun!
">
Her 10 Kasım Atatürk'ü anmak kadar, daha çok ve daha derinden anlamayı da gerektiren bir gündür...
Osmanlı, iflas etmiş, teslim bayrağını çekmiş, bilimde, teknikte çok geride kalarak, tarih tarafından tasfiye edilmiştir.
Okuma - yazma oranının yüzde beş olduğu, kadınları adeta demirli pencereler arkasına hapseden bir coğrafyada Mustafa Kemal, Kurtuluş savaşını ve devrimlerini halkla birlikte kazanmıştır.
Aldatmamış ve aldatılamamıştır!
Halkın "Sarı Paşası", "halkın Gazisidir"...
Gerçekten alfabeden ölçü sistemine, kadın haklarından her düzeyde okullaşmaya, reformların taşıyıcısı bu toprakların insanıdır.
Cumhuriyet, dili, düşüncesi, etnik kökeni, inanışı ne olursa olsun bizi bölmez..
Tam tersine vatandaşlık hakları temelinde birleştirir.
İnsanı baş tacı yapan inancımızın kültürel veçhesiyle bağdaşan laiklik anlayışımız; dini siyasetten ve sömürüden arındırarak, Allah'a aracısız ulaşmamızı güvence altına almıştır.
İşlevsiz "hilafet" kaldırılarak, egemenlik "kayıtsız koşulsuz" halka tevdi edilmiş bu temelde: gerçek demokrasinin ve ulus - devletin kurumsallığına kapı açılmıştır.
Gazi Mustafa Kemal,
bu toprakların tarihi ve kültürel sentezidir; on bin yıllık uygarlığımızı zifiri karanlıklardan çekip çıkaran ve mazlum halklara ışık tutan o ilk anti - emperyalist zaferi sağlayan,, büyük yol göstericidir...
Her zaman ifade etmeye çalıştığım gibi; Cumhuriyet’imiz haklıdır, halktandır, Hakça’dır…
Cumhuriyet toprağında demokrasi çiçeklerinin serpilmesi,
Türkiye’nin bilim, sanat ve kalkınmada dünya insanlık ailesi içinde hak ettiği yere yükselmesi, vatandaşların Cumhuriyeti ve halkın demokrasisini yaşatmaktan, geliştirmekten ve güçlendirmekten geçer.
İşte bu 10 Kasımda ve ömürlerimizin yettiği "son kasıma kadar" daima, Atatürk'ü saygıyla, sevgiyle, minnetle ve rahmetle yad edeceğiz.
O'nu daha çok anlamaya çalışacağız...
Ruhun şad olsun!