Eskişehir termik santral ve maden tehdidi altında

Eskişehir termik santral ve maden tehdidi altında
Güncelleme:

Eskişehir'de yapılması planlanan termik santral ve maden projeleri bölgedeki su kaynaklarını ve toprak yapısını tehdit ediyor. Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Nuray Akçasoy, "Bu üç proje hem ekonomik açıdan hem de sosyal açıdan Eskişehir’i çökertecek" dedi.

Eskişehir’de verimli tarım arazilerine sahip Alpu Ovası’na yapılması planlanan kömürlü termik santral projesinde 7’nci ihaleye katılan şirket olmadı fakat ihale süreci ve bölgedeki sondaj çalışmaları devam ediyor. Çevre örgütlerinin tepki gösterdiği termik santral projesinin akıbeti belirsizliğini korurken Murat Dağı’nda siyanürle altın-gümüş madeni kurulma çalışmaları ile Beylikova, Sivrihisar ve Mihalıççık ilçelerini kapsayan binlerce ağacın kesileceği demir, magnezit ve nikel madeni projeleri de çevrecilerin gündeminde.

Duvar gazetesinden Serkan Alan'ın haberine göre üç farklı projeyle Eskişehir’in ekolojik dengesinin zarar göreceğini belirten çevre örgütü temsilcilerine göre projeler hayata geçerse su kaynakları ve tarım arazileri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak ve yaşam alanları daralacak. Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Nuray Akçasoy, “Bu üç proje de şehrin tüm yapısını ve dengesini bozacak. Hem ekonomik açıdan hem de sosyal açıdan Eskişehir’i çökertecek” dedi.

‘DİNAMİTLE ARAMA YAPILMASI SU KAYNAKLARINI YOK EDECEK’

Anadolu Export adlı şirketin Kütahya-Gediz Karaağaç mevkiinde altın ve gümüş madeni açıp işletmek için hazırladığı Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) dosyasının kabul edildiği 8 Mayıs’ta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından açıklandı.

Murat Dağı’nın Türkiye’nin ikinci büyük su havzasına sahip olduğunu, Ege Bölgesi başta olmak üzere çok sayıda nehrin buradan beslendiğini hatırlatan “Murat Dağı Yok Olmasın Platformu”ndan Funda Öz Akcura bölgeyi bekleyen tehlikeyi şu sözlerle anlattı:

“Porsuk, Gediz nehirleri ve Banaz Çayı doğrudan bu dağdan doğuyor. Uşak’ın içme ve sulama için kullanılan sularının kaynağı da bu dağ. Murat Dağı deprem bölgesinde ve birinci dereceden fay hatları geçiyor. Altın madenin çıkarılmasında doğrudan doğruya dinamit kullanılacak. Burada kullanılacak dinamitler doğrudan doğruya su yataklarının yok olmasına neden olacak. Yani deprem bölgesi olan yerde dinamitle altın arayacaklar. Öte yandan maden yerin 460 metre altından başlıyor ve 1 kilometre aşağıya kadar iniyor. Şirket 235 hektar alanın tamamen orman olduğunu belirtiyor ve devamında bin hektara çıkacağını söylüyor.”

‘BÖLGENİN EKOLOJİSİNİ BOZUYORSUNUZ’

Murat Dağı’ndaki maden faaliyete geçince çevresinin birebir etkileneceğini ve bölgedeki su kaynaklarıyla tarım arazilerinin madenin faaliyete geçmesiyle büyük zarara uğrayacağını belirten Akcura, “Siz bin hektarda maden sahasında çalışmaya başlarsanız, dinamitleri patlatmaya başlarsanız kırık fay hatları olan dağın yapısını darmaduman edersiniz. Bitki örtüsünü tahrip edince su kaynaklarının azalmasına neden oluyorsunuz. Bunların hepsini düşününce siz bu bölgenin ekolojisini bozuyorsunuz” dedi.

Son dönemde çevre konusunda yaşananların hiçbirinin tesadüf olmadığını savunan Akcura, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İktidarın 2018 yılından itibaren 100 günlük planlarını incelediğimizde madenlerle ilgili tasarladıkları ortaya çıkıyor. Bu durum bize önümüzdeki dönem ekonomisinin madenler üzerinden gideceğini gösteriyor. Siz madenin karşısına su kaynaklarını, birinci sınıf verimli tarım arazilerini koyuyorsunuz. Kaz Dağları, Munzur, Eskişehir ve Murat Dağı tesadüf değil. Biz yaşam savunucularının örgütlü mücadelesi gerekli. ‘Bu madene ihtiyaç yok mu’ diye cümleler kuruluyor. Tamam kardeşim madene de ihtiyaç olabilir ama yarattığı değerleri karşılaştırmanız gerekiyor. Madenin yarattığı değerle su karşılaştırılamaz.”

‘VATANDAŞ DEVLETİNE KARŞI KİNLENİYOR’

Eskişehir’de Alpu’daki termik santralin ardından çevrecilerin tepki gösterdiği bir diğer proje de CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in gündeme getirdiği Beylikova, Sivrihisar ve Mihalıççık ilçelerini kapsayan binlerce ağacın kesileceği demir, magnezit ve nikel madeni projesi oldu. 31 bin hektarlık alanda başlayacak maden çalışmaları için ÇED olumlu raporu verildi.

Beylikova’ya bağlı Süleymaniye köyünün muhtarı Lütfi Bayraktar’a göre bu maden çalışmasına karşı yörede yaşayan insanlar hem üzgün hem de kızgın.

Bölgede yaşayanların tarım ve hayvancılıkla geçimini sağladığını söyleyen Bayraktar, “Vatandaş devletine karşı kinleniyor, üzülüyor. Madenden tarım alanlarımız olumsuz anlamda etkilenecek. Meralarımız gidecek ve beş köyde yaşam alanı kısıtlanacak. Hiçbir yetkili gelip de bize ne istediğimizi, düşüncemizi sormadı” dedi.

‘KÖYLÜLER ÇAPA YAPIYOR, MADENCİLER ARKALARINDAN AĞAÇ KESİYOR’

İnsanların kendilerine destek vermesi için çağrıda bulunan Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizim olduğumuz alanı bundan birkaç yıl önce Orman Müdürlüğü, ‘Bal Ormanı’ yaptı. 187 bin kayıklı ağaç dikildi. Öyle bir tezat var ki köylüler bu ağaçların olduğu yerde çapa yapıyorlar, madeni arayanlar onların hemen arkasında yol açıyor ağaçları kesiyor. Biz ekonomik olarak buradan beklenti içerisine girdik ve bal için kovan aldık. Doğal bir ortam vardı, yabani hayvanlar yaşıyordu. Şimdi bizi yok sayıyorlar. İnsanların destek vermelerini çok isteriz ve yargı süreciyle buraların peşinde olacağız.”

‘PORSUK ÇAYI’NIN ZEHİRLENMESİ SÖZ KONUSU’

Eskişehir’in ekolojisini olumsuz etkileyecek sürecin Alpu Termik Santrali Projesi’yle başladığını, Beylikova Sivrihisar’daki mera alanlarının yok edilmesi ile süreceğini ve son olarak Murat Dağı’ndaki altın arama faaliyetlerinden bölgenin daha da olumsuz etkileneceğini ifade eden Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği Başkanı Sadık Yurtman ise şunları söyledi:

“Alpu’daki termik santral hayata geçerse zaten Türkiye’nin en verimli ovalarından Alpu Ovası kullanılamayacak hale gelecek. Bizim toprağımız tarım yönünden geri bıraktırılmışken daha da kötüye gidecek. Murat Dağı’ndaki altın arama faaliyetleri sonucunda Porsuk, Menderes ve Banaz çayları olumsuz etkilenecek. Murat Dağı bizi daha da ilgilendiriyor çünkü Porsuk Çayı’nın kuruması ve yok olması, zehirlenmesi söz konusu. Biz Porsuk’u içme ve tarım suyu anlamında kullanıyoruz. Siyanür karışması durumunda bu sefer tarımda da kullanılamayacak. Murat Dağı’ndaki altın arama faaliyeti Türkiye’nin yüzde 15’ini etkileyecek. Bu üç proje de Eskişehir’i kötü bir duruma sokacak. Bütün bunları düşününce doğaseverleri bu alanlara, dağımıza toprağımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz.”

‘ESKİŞEHİR DAHİL PEK ÇOK İL VE İLÇE ZEHİRLENECEK’

Alpu Ovası’ndaki termik santral projesinin 7’nci ihalesine şirketler katılmadığı için sürecin bittiği gibi bir düşüncenin hakim olduğunu fakat sondaj çalışmalarıyla bölgedeki faaliyetin devam ettiğini hatırlatan Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Nuray Akçasoy, “Seçim sürecinde iktidar partisinin temsilcileri ‘biz bunu yaptırmayız’a varan cümleler kurdu ama gördük ki seçim süreci bitti ve bölgede sondaj çalışmaları devam etti. Gidip gördüğümüzde farklı alanlarda kömür arandığını ve sondaj çalışmalarının hiçbir ÇED’e, sağlık koşullarına uymadan yapıldığını gördük” dedi.

Alpu’daki termik santralin faaliyete geçmesiyle hem su kaynaklarının hem de toprağın etkileneceğini belirten Akçasoy, diğer projelere dair kaygılarını ise şu sözlerle aktardı:

“Suyumuz havamız risk altındayken Murat Dağı’ndaki altın arama faaliyeti ortaya çıktı. Burada Eskişehir’i ilgilendiren en büyük sorunun yaşanacağı alan Porsuk Çayı. Birçok ilçemizden geçen bu nehrimiz siyanürlü suyla buluşursa Eskişehir dahil pek çok il ve ilçe zehirlenecek. Bu suyu kullanmak mümkün olmayacak. Siyanürlü su bütün havzaya yayılacak. Sivrihisar çevresindeki maden sahasında ağaç kesimi de tüm ekolojiyi etkileyecek.”

‘ÜÇ PROJE DE ŞEHRİN DENGESİNİ BOZACAK’

Henüz hayata geçmeyen bu üç projenin tam anlamıyla faaliyete geçmesi durumunda Eskişehir’in hem ekonomik hem de sosyal hayat anlamında zarar göreceğini belirten Akçasoy, sözlerini şu ifadelerle noktaladı:

“Eskişehir Türkiye’nin göz bebeği kentler arasında gösterilen marka bir şehir oldu. Turizm potansiyeli hiç yokken 20 yılda bu hale geldi. Bu üç proje de şehrin tüm yapısını ve dengesini bozacak. Hem ekonomik açıdan hem de sosyal açıdan Eskişehir’i çökertecek. Herkesin bir arada mutlu olduğu bir şehirken havası bozulmuş bir şehre dönüşünce insanlar burada yaşamak istemeyecek.”

Duvar