Bahçeli: ''Atatürk de başkanlık sistemi isterdi''

Güncelleme:

Partisinin grup toplantısında konuşan MHP lideri Bahçeli, "Atatürk bugün yaşamış olsaydı başkanlık sisteminin yılmaz savunucusu olurdu" ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) grup toplantısında konuştu.

İlk olarak Cumhuriyet'in ilanının 100. yılına dair konuşan Bahçeli, 'tek adam' tartışmalarına yol açan başkanlık sistemi için "Nasıl ki Cumhuriyet'ten dönüş yoksa cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden de dönüş olmayacaktır. Atatürk bugün yaşamış olsaydı, devletimizin geçirdiği badireleri dikkate alarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yılmaz savunucusu olurdu" ifadesini kullandı.

Bahçeli, devamında İsrail - Filistin hattında yaşanan çatışmalara değindi. 21 Ekim'de yaptığı "Çağrımız şudur, eğer bugünden itibaren 24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa, saldırılar durmazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya ısrarla devam ederse, milletimle açık açık paylaşıyorum ki Türkiye süratle devreye girmeli" çağrısını hatırlatan MHP lideri, şöyle devam etti:

"21 Ekim'de yaptığım açıklamalar insanlık onuruna duyduğum sorumluluğun tanımıdır. Haksız eleştiriler de tarafımca takip edilmiştir. 21 saat içinde ateşkes sağlanmazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya devam edildikçe Türkiye devreye girmeli ve gereken yapılmalıdır. Bu sorumluluğu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır. Bazıları önden siz buyurun diye alaycı şekilde karalama kampanyasına girdiler. Devletim istesin, milletim destek versin, şartlar da öyle gerektirsin, şayet Gazze'deki çocuklara kol kanat germek için füzeye karşı sapanla yola revan olmazsam namerdim. Bu vatanın çocuklarını ateşe atmak istiyormuşuz, ne işimiz varmış Gazze'de, çatışma bizim de meselemiz değilmiş. Bu ifade sahipleri kalpleri küle dönmüş bir avuç çapulcudur. Bunun için insan olmak, insani değerleri savunmak kafidir. Hastaneler bombalanıyor, okullar vuruluyor. Çocuklar kelime-i şehadet getirerek can veriyor. n24 saati Amerika'nın saatiyle özdeşleştirip 'Nerenin 24 saati?' diye soran Amerika uşakları... Biden saat kaçta dinlenme ofisine gitti?"

Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:

1923 yılının 29 Ekiminde, bir pazartesi günü saat 20.30’da Cumhuriyet kabul ve ilan edilmiş, sonuçta TBMM, muazzam bir heyecan dalgasıyla sallanmış, bu heyecan sokaklara taşmıştı. Dönemin mebusları, yaşasın Cumhuriyet sözüyle yeri göğü inletmişlerdi. İşgal ve ihanetlerle çembere alınmış zorlu seneler geride kalmış, millet tam bağımsızlıktan başka diğer tüm seçeneklere kapalı olduğunu ilan etmiş, geçmişgeleceğin taze ümitleriyle kenetlenmiştir. 

Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu’nun ötesi, ötekisi reddiyesi, karşı cephesi değil, tamı tamamına aynı kaynaktan beslenip, birbirini tamamlayan iki Türk devletidir.

 Türkiye Cumhuriyeti ile Osmanlı arasına bariyer dikmek için fırsat kollayanlar, içimize yuvalanmış gavur tortularıdır. Biz bu tortuları birer birer söküp atacağız.

Bu hafta sonu Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yıldönümü büyük bir coşkuyla kutlanacak. Cumhuriyet demek, cumhurun kaderine sahip çıkması demektir.

"REJİMİN ADI 1923’TE KONULMUŞ, TARTIŞMALAR KAPANMIŞTIR"

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle, rejimin değişitiğini iddia edenler, cehaletlerinin kurbanı değillerse, su katılmamış müfteriler koalisyonudur.

Hükümet sistemi başka, rejim başkadır. 29 Ekim 1923 tarihinde rejimin adı konulmuş ve mevzu bir daha açılmamak üzere kapanmıştır.

“CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNDEN DÖNÜŞ YOK”

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin inşası da cumhurun marifetiyle sağlanmıştır. Nasıl ki Cumhuriyet’ten dönüş yoksa, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden dönüş ve sapış olmayacaktır. Millet kararını vermiştir. Milletin üstünde bir güç yoktur. Demokrasiyi ağızlarından düşürmeyen gedikli bozguncuların milletimizin tercih ve seçimine tahammülsüzlük göstermeleri, maskeli despotluktur.

 Eğer Atatürk bugün yaşamış olsaydı, devletimizin geçirdiği badireleri dikkate alarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yılmaz ve yıkılmaz bir müdafacısı olurdu.

Türkiye Cumhuriyeti 100’üncü yıldönümünde çok daha gelişmiştir. Geçmişin izinden yürüye yürüye, bugünün ve geleceğin parlak günlerine mutlaka ulaşılacaktır.

 Aziz Atatürk ve arkadaşları ayağa kalkmasaydı, ezan yerine çan sesi duyulurdu. Ahmet, Mehmet, Hasan, Ayşe isimlerinin yerine John, Hans ve Elizabeth isimleri bu coğrafyaya pranga vururdu. Nice yüzyıllara tam bağımsız şekilde ulaşmak niyazımızdır.

 Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere şehitlerimize, milli mücadelenin tüm neferlerine Allah’tan rahmetler diliyorum. Huzurlu millet, güçlü devlet mutlaka cumhurla gerçekleşecek, Türkiye Cumhuriyeti ilalebet yaşatılacaktır.

“YOLA REVAN OLMAZSAM NAMERDİM”

Soydaşlarımız ve din kardeşlerimiz güvende değilse, Ankara’nın güvenliğinden hiçbir akıl ve vicdan sahibi bahsedemeyecektir.

Gazze’de yaşananlar bir insanlık suçudur. Kadim devlet aklımız ve irademizle devrede olmazsak, siyasi ve diplomatik temaslarımızı, askeri caydırıcılıkla desteklemezsek günü geldiğinde Gazze’deki dramların benzerine Anadolu’da mahkum olmamız kaçınılmazdır.

21 Ekim 2023 akşamı yaptığım açıklamalar, milletine, devletine ve insanlık onuruna duymuş olduğum tartışmasız sorumluluğun tanımıdır. O günden bugüne destek mesajları kadar haksız eleştiriler de tarafımca takip edilmiştir.

 Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek, bize ecdadımızın mirasıdır. Bazıları şahsıma yönelik ‘önden siz buyurun’ diye karalama kampanyasına alet oldular. Devletim istesin, milletimin destek versin, şartlar da öyle gerektirsin; Gazze’deki çocuklara kol kanat germek, füzeye karşı sapanla insanlık mevzisine girmek için yola revan olmazsam namerdim.

"24 SAAT DOLMUŞTUR"

24 saat dolmuştur, Türkiye Cumhuriyet insanlık nam ve hesabına, barış ve çözüm iklimini yeşertmek adına her türlü müdahale ve mücadeleye hazır ve kararlı olmalıdır. Bizde geri adım yoktur.