Bir İlandan Aldığım İlham

Güncelleme:

18 Temmuz günü Hindistan Başbakanı Dr. Singh Washinton’da ABD Başkanı Bush’u ziyaret etti. Bush bu önemli konuğu Beyaz Saray’da ağırladı. Üstüne üstlük 2 yıl gibi uzun sayılacak bir aradan sonra Hint Başbakanının onuruna Bush konutunda bir devlet ziyafeti verdi. Hindistan’ın global ekonomide kazandığıi önem bir yandan, genç, Ìngilizce eğitim görmüş milyonlarca Hintlinin Amerika’nın ‘Enformasyon Teknolojisinde’ önemli emek kaynağı olması diğer yandan, Hindistan’ı ABD için kritik bir ülke haline getirdi. ABD’nin Çin’i Hindistan’la dengelemeye çalışması, Hindistan’ın Pakistan’ın aksine radikal unsurlara göz açtirmaması ve her şeyden önemlisi 1 milyara yaklaşan nüfusu ile önemli bir yükselen piyasa olması, Hindistan’ı dünya sahnesine çıkardı. ( Bkz ‘Baharat’ yazım ). Türkiye gibi İngilizce eğitim görmüş gençlerin sayısının nispeten az , ücret beklentilerinin yüksek olduğu ortamda, Hindistan hizmet sektöründe Amerika’dan inanılmaz oranda iş kaptı. Bu gençler arasından doğal olarak çok sayıda uluslararası işadamı çıktı. Demir Çelik tesislerini almaya çalışan Mittal grubu bunlardan sadece bir tanesi. Ìşte Hint Başbakanının Amerika ziyareti böyle bir ‘background’ içinde gerçekleşmekte. Asıl Beni Etkileyen : Dünyanın en ciddi gazetelerinden birisi Washington Post’dur. Hint Başbakanın ziyareti sırasında, Amerika’da yaşayan, başarılı Hintliler Washington Post gazetesine çok anlamlı ilanlar verdiler. Değişik grupların tam sayfa, yarım sayfa gibi tutan ilanlara harcadıkları para mutlaka yüklü. Ancak verdikleri mesajlar ve yazılan sloganlar Amerika’da yaşayan Hintliler için kesinlikle gurur kaynağı oldu. Örneğin bir ilanda ‘ Unity is our strength, Diversity is our fabric’ ibaresi kullanılmış. Türkçesi ‘ Birlik gücümüz, farklılık kumaşımız/dokumuz’. Diğer bir ilanda “ God Bless America, God Bless India “ sloganı kullanılmış, “ Tanrı Amerika’yı, Hindistan’ı Korusun” Amerika’da yaşayan Hintlilerin, 72 değişik millet ve yüzlerce değişik lisan ve onlarca farklı dinden olmalarına rağmen, bu şekilde birleşerek anavatanlarının Başbakanını saygı ile selamlamalarını şahsen gıpta ile karşıladım. Amerikalı Hintlilerin ortak girişimlerini kıskandım. Nasıl Bir Mentalite ? Türk Başbakanı Erdoğan Washington’a defalarca geldi. Amerika’da yaşayan Türkler ve Türk asıllı Amerikalılardan sadece sivri dil ve hakaret sınırına yaklaşan eleştiriler yükseldi. Şekilsel meseleler öne çekildi. ( Bu arada Hint Başbakanı Şıh olduğu için Bush’un karşısına türbanı ile çıktı hatırlatırım ). Diyelimki bazı çevreler Erdoğan’ı Mustafa Kemal’in kurduğu Cumhuriyet’in Başbakanlığına yakıştırmıyorlar ve benimsemiyorlar. Olabilir. Fikir ayrılığı demokrasinin itici gücüdür. Oysa Erdoğan’dan önce Washington’a Başbakan olarak, Demirel,Ecevit ,Özal, Yılmaz ve Çiller de geldi. Eski ziyaretler sırasında da farklı bir girişim olmadı. Cumhuriyet Balosu Psikolojisi : Türkiye’den değişik siyasi liderler Washington’un güç odaklarını defalarca tavafa geldiler. Ziyaretlerin ‘anlam ve önemini’ idrak ederken Türkiye Cumhuriyet’inin sefaret binasında boy gösteren mutad ‘konu mankenleri’ dışında, ABD’de yaşayan Türkler’den bir ses çıkmadı. Güçlü P.R.lar yapılmadı, bir rüzgar estirilmedi. Hint asıllı Amerikalıların yaptıkları gibi, işadamları, doktorlar, sivil toplum kuruluşları isim ve adres vererek ciddi gazetelere ‘çarşaf çarşaf’ ilan verme cesaretini göstermedi. ‘Bizimkiler’ olağan kokteylerde ve yemeklerde ‘plastik’ tebessümlerini takınıp endam ettiler, zamanı gelincede evlerine geri döndüler. T.C. Başbakanlarının Washington ziyaretini ABD kamuoyunun ruhu bile duymadı. Uyumsuzluk Neden ? Cumhuriyet elitlerinin ‘kitlelere rağmen’ idare, kibirli tavır ve tutumları mı bu ayrılığı getirmiştir. Yoksa, ‘kitlelerin’ şüpheciliği mi liderlere mesafeli durmayı gelenek haline getirmiştir, bilinmez. Açık uçlu bir soru. Uyumsuzlukların Atlantik’in öbür yakasına taşındığı bir gerçek. Her zaman analizlerimde belirtiyorum. Ekonomi bilimi çok önemli ve yaşamın itici gücü. Ne yazık ki ekonominin bir de politik boyutu var. Politik boyutu olmayan ekonomik faaliyet sonuca ulaşamaz, günü kurtarır. Hindistan’a ve Hintlilere burun kıvırtan değerli münevverlere sesleniyorum; Hindistan zamanında çok sayıda İngilizce eğitim yapan teknik üniversiteler kurarak ve teknik elemanlar yetiştirerek, teknoloji dünyasında hatırı sayılır güç oldu. AB’den gelecek mali yardımlara güvenerek, AB üyeliğini saplantı haline getirmenin anlamı yok. Osmanlı’nın vergi toplayan idareci konumuna özenerek, nargile başında nostaljik hayallere dalmanın da faydası yok. Hindistanı eski ‘sömürge’ olarak küçümsemenin getirisi yok. Global ekonomide nasıl davranması gerektiği konusunda Hindistan’dan öğrenelecek politika çok.


Diğer Yazıları
31 Mart Vakası & 31 Mart Yerel Seçimleri
Bir Türk Kedisinin Amerika Macerası
Yüzde 0,0055