Mahallede Demokrasi

Güncelleme:

Pazar günü Obama 2012 seçim etkinliği için bir ev davetine gittim. Gözlemlerimi sizlerle paylaşmak arzusundayım. Amerika konusunda doğru yanlış değişik görüşler medyada sıkça yer almakta. Bende özünde basit fakat sembolik bir olayı sizinle paylaşarak demokrasiyi özümleme konusunda katkım olsun istedim.

Önce Mekân:

Davet ABD’nin başkenti Washington’un banliyösü Takoma Park isimli bir yerleşim birimindeydi.
Takoma Park sosyal demokratların, yaşlı hippilerin, çevrecilerin yaşadığı Amerikan ölçülerine göre ilerici bir semt. Bu semtte iki katlı makul boyutlu bir evin bahçesinde yaklaşık 90 kişi bir araya geldi.

Davete katılım şartı adam başı $75 doları Obama’nın Seçim Fonuna yatırmaktı. Davetliler evin bahçesinde toplandılar. Bahçenin bir köşesine dört kişilik bir oda orkestrası yerleşmiş. Müzisyen komşulardan birisi üç arkadaşını da almış, klasik müzikle davete katkıda bulunuyor. Diğer bir köşede iki komşu ufak bir bar kurmuş davetlilere su, meyve suyu, bira ve şarap ikramında bulunuyor. Sert içki yok.

Bahçenin diğer köşelerine yerleştirilmiş uzun masalarda organizasyonu düzenleyen hanımların hazırladıkları yiyecekler var. Tabaklar kâğıt, bardaklar, çatal bıçak plastik. Saat akşamüstü 5, nefis bir güz havası, sararan yapraklar arasında davetliler muhabbet etmekte. Ev işi mezeler lezzetli. Etrafta dolaşan Obama tişörtü gençlerin dışında fazla genç insan yok. Yaş ortalaması +40 erkek kadın oranı aynı.

Öne Çıkan Öğeler:

1) Ev sahibesi hanım evin arka bahçeye açılan kapısının merdiveninde kısa bir tanıtım yaparak Temsilciler Meclisi Üyesi Chris van Hollen’i mikrofona davet etti. Chris Demokrat partinin önde gelen milletvekillerinden birisi. Harvard mezunu ve bu mahallenin çocuğu. Chris kısa ve net bir konuşma yaptı ve seçimlerde Demokratlar ve Cumhuriyetçiler arasında en büyük çatışma noktalarından birisi olan bütçe konusunda görüşlerini açıkladı. Romney’nin ekonomi politikasının zenginleri kayırdığını vurguladı.

Bu noktada bir parantez açmak isterim. ABD’de seçimler tam gaz. Bu çerçevede TV ekranlarında başkan adayları canlı yayında tartışacak. Aynı şekilde Başkan Yardımcıları da kendi aralarında tartışacak. Bu seçimlerde Romney genç bir başkan adayı seçti ; Adı Paul Ryan. Ryan’ın özelliği ‘Çay Partisi’ denilen Cumhuriyetçilerin aşırı sağ fraksiyonun teorisyeni olması. Ryan aynı zamanda  Bütçe Komisyonu Başkanı güçlü, genç bir politikacı. Arka bahçedeki merdivenlerden bizlere hitap eden Chis, kendisinin de Bütçe Komisyonu üyesi olduğunu, Ryan’ı sevip takdir ettiğini söyledi. Chris komisyondan Ryan’ı ve fikirlerini ve tartışma üslubunu  yakından tanıdığını, bu nedenle yanımızdan ayrılıp Demokrat Parti Başkan Yardımcısı  Biden’in yanına gitmesi gerektiğini konuşmasına ekledi.  Chris Ryan’nın rolünü oynayarak Biden’le canlı yayın provası yapacağını belirtip erkenden aramızdan ayrıldı.

2) İkinci konuşmacı Maryland eyalet senatörü yerel bir politikacıydı. Sözlerine etrafta dolaşan, boşları alan, masaları düzenleyen gençlerin isimlerini tek tek anons edip teşekkür ederek başladı. Bu nokta benimde dikkatimi çekti ve çok beğendim. Bu yerel etkinlikte yardımcı olan ve Obama tişörtü giyen gençlerin yerel lisede öğrenci olduklarını öğrendim. Bu gençler o lisenin ‘Demokrat Öğrenciler’ kulübü üyeleriymiş. Pırıl, pırıl güler yüzlü gençler gönüllü olarak çalışıyor ki toplanan paranın çoğu seçim fonuna gitsin. Harika bir katkı!

Eyalet senatörünün konuşmasından aklımda kalanlar Cumhuriyetçilerin Amerika’yı çok saçma ve anlamsız iki savaşa sokmaları ( Irak ve Afganistan) eleştirisiydi. Eğer Romney’nin başkan olursa, İran’a savaş açma arzusunda olduğunu ve İran’la savaşın diğer iki savaştan çok daha pahalıya patlayacağı oldu.

chris-van-hollen.jpg

Etkinlik Sonrası Duygularım:

İki saat süren bahçe toplantısından ayrıldıktan sonra üzerinde düşündüm. Konuşan politikacıların hiç birisi hamaset yapmadı. ‘Vatan, Millet, Sakarya’ edebiyatına girmedi. Rakip partiyi ve politikacılarını şahsen karalamadı aksine düzgün bir şekilde sözünü etti. İleri sürdükleri fikirleri rakamlarla destekledi. Orada gönüllü olarak çalışan bayanlar ve beylerin hepsi yüksek eğitimli meslek sahibi insanlardı ve çok rahattılar. Tabii ki siyaset kulübü üyesi liseli gençlerin gönüllü çalışmaları tablonun en güzel yönüydü.

Bu sabah piyasa haberlerinde izledim.  Apple şirketinin piyasa değeri 1 trilyon dolar olmuş. Açık anlatımla Apple 75 milyonluk Türkiye’nin bir yıllık milli gelirinden daha büyük bir değer yaratmış. Demokrasi kültürü başka bir olgu olsa gerek. Devletle hiçbir ilişkisi olmayan trilyonluk şirketle demokrasi adına 3-5 bin dolar toplama çabası bir arada yaşayabiliyor.  Kimse birbirinin kuyruğuna basmıyor.

25 Eylül 2012
 

Diğer Yazıları
31 Mart Vakası & 31 Mart Yerel Seçimleri
Bir Türk Kedisinin Amerika Macerası
Yüzde 0,0055