Mahmut Övür yine CHP'yi hedef aldı

Mahmut Övür yine CHP'yi hedef aldı
Güncelleme:

Mahmut Övür'ün yazılarında sık sık CHP ve CHP'li isimleri hedef aldığı biliniyor. Övür yine huyundan vazgeçmedi ve CHP'yi karıştıracak bir iddiayı gündeme getirdi.

Mahmut Övür daha önce CHP'li Umut Oran, Gürsel Tekin, Erdoğan Toprak ve Sabahat Akkiraz'ın Pensilvanya'ya giderek Fetullah Gülen ile görüştüğünü ileri sürmüştü.

Övür'e göre bu ziyaret FETÖ ile CHP arasındaki işbirliğinin bir kanıtıydı.

Ancak daha sonra ortaya çıktı ki aslında böyle bir ziyaret hiç gerçekleşmemişti. CHP'liler bu iddiayı yalanladı.

Ama işin daha da garibi aslında bizatihi Mahmut Övür'ün kendisi Pensilvanya'nın müdavimleri arasındaydı. Övür, FETÖ elebaşını ziyaret etmiş ve elini öpmekten geri kalmamıştı. Hatta Türkiye'ye döndükten sonra ballandıra ballandıra ziyaretlerini yazmıştı.

Neyse! Şimdi konumuz Mahmut Övür'ün turistik gezileri değil. Konu biraz daha ciddi. Çünkü her fırsatta CHP'yi hedef alan Mahmut Övür bu kez çarpıcı bir iddia ortaya attı. Övür'e göre CHP'de parti içi muhalefet Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı bir ittifak oluşturmak üzere.

Mahmut Övür'ün "CHP’de Baykal, İnce ve Sağlar ittifakı mı?"başlığıyla yayımlanan (15 Kasım 2016) yazısı şöyle:

CHP'de rahmetli Bülent Ecevit'in Karaoğlan dönemini saymazsak CHP'nin ikinci kez açıldığı 1992'den bu yana yönetimiyle tabanı arasındaki memnuniyetsizlik hiç bitmedi. CHP, güçlü iktidar alternatifi üretemediği gibi güçlü muhalefet de üretemedi. Ama güçsüz muhalefet hep oldu.
Ve hiçbiri "evdeki bulgurdan" olma korkusuyla köklü bir değişim önermedi.
Bu yüzden muhalefet diye ortaya çıkanlar ya yarı yolda vazgeçti ya da yeteri kadar oy alamayıp seçimi kaybetti.
Adı "Kurultaylar Partisi"ne çıksa da bu kurultaylardan yeni bir yönetim çıkmadı.
Kurultayların yapamadığını ise bir komplo kaseti yaptı ve CHP'de kimsenin değiştiremediği yönetim değişti. Tabii bu da CHP'nin derdine deva olmadı, olamazdı da...
Bu yüzden her seçimden sonra veya her siyasi sıkışmada kulisler hareketlendi, "GenelBaşkan bu işi götüremiyor" talebi yükseldi ve "sihirli değnek" sahibi lider arayışı sürdü. Aynı şey, 7 Haziran ve 1 Kasım seçim sonuçlarından sonra da devam etti. Ama hiçbiri gerçekleşmedi.

Şimdi bir kez daha CHP kulislerinin hareketlendiğine ilişkin haberler geliyor. DenizBaykal, Muharrem İnce ve Fikri Sağlar gibi birkaç siyasi aktörün birden harekete geçtiğinden söz ediliyor. Ayrı ayrı bir çabaları olduğu biliniyor ama bir araya gelip gelemeyecekleri bilinmiyor. Şimdi o doğrultuda bir adımın atıldığından söz ediliyor. Kulislerde "Üçü bir arada olsa ne yazar" diyenler de var "artık yolun sonuna gelindi" diyenler de... Durum hâlâ ortada. Yani ne CHP yönetimi güven veriyor, ne de muhalefet.
Yarın İstanbul'da Muharrem İnce özel bir kahvaltıda CHP'nin etkili siyasi isimleriyle buluşuyor. Baykal'ın da bu buluşmaya yeşil ışık yaktığından söz ediliyor ama en ilginci "sol, sosyalist" olduğunu söyleyen Fikri Sağlar'ın devreye girmesi. Aslında kimse bir araya gelmeleri değil ne söyleneceğini merak ediyor.
Bütün bu arayışları Kılıçdaroğlu yönetimi de yakından izliyor ve harekete geçmiş durumda. Ancak onların harekete geçmesi, CHP'nin Kılıçdaroğlu yönetiminin en kritik dönemini yaşadığı gerçeğini değiştirmiyor.
Böyle bir dönem yaşanıyor çünkü Kılıçdaroğlu CHP'yi, 15 Temmuz kanlı darbe girişimine karşı halkın verdiği destansı direnişle yakalanan "Yenikapı Ruhu"ndan hızla uzaklaştırırken, öngörülemez bir "gerilim siyaseti"yle de uçlara savuruyor. Aslında bu 7 Haziran öncesinin bir devamı. O dönem Kılıçdaroğlu, HDP ve FETÖ ittifakı ile iktidarı "birlikte sallarken", bugün de siyasetsizlikten CHP'yi Türkiye karşıtı AB'cilerin ve marjinal solun peşine takıp "ülkeyi" birlikte sallıyor. Hem de çevremiz alev alev yanarken;
Suriye'de, Irak'ta küresel güçler büyük oyunlar tezgâhlarken...
Tehlikeli bir oyun bu. CHP içindeki muhalefet arayışı, aslında bu büyük fotoğrafın içindeki tehlikeli oyunu görüyor ve değişmesini istiyor ama ne yazık ki bu gerçeği CHP içindeki muhalif aktörler bile görmüyor.
Yani Kılıçdaroğlu'ndan farkları yok.
CHP'li muhaliflerin başarısızlıklarıyla, CHP'nin iktidar olamamasının ve kadersizliğinin sırrı da burada saklı.