Türk Dünyası Gazeteciler Şurası

Türk Dünyası Gazeteciler Şurası

Şura sonunda 20 maddelik Eskişehir deklarasyonu yayımlandı

ESKİŞEHİR (AA) - "Türk Dünyası Gazeteciler Şurası"nın 20 maddelik Eskişehir deklarasyonu yayımlandı. "Türk Dünyası Haber Ajansı" adı altında bir oluşumun temel ihtiyaç olduğu belirlenirken, Suriye'deki iç savaşta yaşanan dram ve özellikle Türkmenlere yönelik insan hakları ihlalleri şiddetle kınandı.  

Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Ajansı ve Türkiye Gazeteciler Cemiyetleri Basın Vakfı'nın iş birliğiyle ilki Anadolu Üniversitesi Salon 2009'da düzenlenen ve 3 gün süren etkinlik sonunda 20 maddeden oluşan bildiri yayımlandı.

Türk dünyası medya mensupları arasında iletişim ağı kurularak, karşılıklı bilgi paylaşımı ve iş birliği güçlendirileceği belirtilen deklerasyonda, Türk dünyası medya mensupları, evrensel insan haklarının savunulması, bölge ve dünya barışına katkı sunulması yönünde çaba sarf edileceği vurgulandı. 

"Medyada nefret ve düşmanlık söylemlerinin önüne geçilerek sevgi, iyi niyet ve barış dilinin teşvik edilmesi kararlaştırılmıştır" ifadeleri yer alan bildiride, şunlar kaydedildi: 

"Türk Dünyası Haber Ajansı' adı altında bir oluşumun temel ihtiyaç olduğu belirlenmiştir. Bu sebeple bir haber ajansının kurulması ile ilgili temeller atılmış ve üretilen haberlerin dünyaya ulaştırılmasına karar verilmiştir. Türk dünyası gazetecileri Türk dünyasına yönelik hizmet eden tüm kurum ve kuruluşlarla müşterek çalışmalarda bulunmayı taahhüt etmektedir." 

- Türk Dünyası Kadın Gazeteciler Derneği kurma kararı

Deklarasyonda, şöyle devam edildi: 

"Türk dünyasında, basın özgürlüğünün ihlali durumunda ilgili ülkelere gerekli uyarılarda bulunarak, ortak imzalı basın bildirileri yayınlanacaktır. Aynı şekilde tüm dünyada basın özgürlüğüyle ilgili ihlallerde duyarlı olunacak ve demokrasinin teminatı olarak halkın haber alma hakkı savunulacaktır. Türk dünyası kadın gazetecileri, yaşanan problemleri değerlendirerek, 'Türk Dünyası Kadın Gazeteciler Derneği'nin kurulmasına karar verilmiştir. Türk dünyasında basın ve ifade özgürlüğünün, evrensel hukuk çerçevesine oturtulması kaçınılmaz bir zarurettir. Medyaya yönelik sansür kabul edilemez ancak medya da kişi hak ve hürriyeti ile mahremiyetin korunması ilkesine özen göstermelidir. Anadolu Ajansı'nın, ülke dışındaki Türk medyasına ücretsiz, Türkiye'deki yerel medyaya ise daha uygun ücretle hizmet vermesi beklenmektedir."

- Gazeteciler Kaddumi ve Tohti'nin durumu da ele alındı 

Suriye'deki iç savaşta yaşanan dram ve özellikle Türkmenlere yönelik insan hakları ihlallerinin şiddetle kınandığı belirtilen açıklamada, "Hakkında haber alınamayan kayıp gazeteci Beşşar Kaddumi'nin akıbetiyle ilgili Suriye yetkililerinin açıklama yapması beklenmektedir. Kırım’daki son gelişmeler kabul edilemez. Ukrayna'nın toprak bütünlüğü korunmalı ve sorunların çözümü, demokratik yollarla sağlanmalıdır. Doğu Türkistan Türklerine yapılan insan hakları ihlalleri ve dünyanın tutumu vicdanları yaralamaktadır. Uluslararası kurum ve kuruluşlar, Uygurlara uygulanan insanlık dışı muamelenin engellenmesi için gereken adımları atmalıdır. Ayrıca Çin polisi tarafından rejim karşıtı suç işlediği gerekçesiyle gözaltına alınan gazeteci akademisyen İlham Tohti için dünyada gündem oluşturulmalı ve uluslararası insan hakları kuruluşlarının gözetiminde yeniden yargılanması sağlanmalıdır" ifadelerine yer verildi. 

-"Karabağ'daki işgal kabul edilemez"

"Karabağ'daki işgal kabul edilemez" ifadesi kullanılan deklarasyonda, şunlar bildirildi: 

"Uluslararası toplum, Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarını terk etmesini sağlamalıdır. Kıbrıs sorununa BM parametreleri çerçevesinde ve 1977-1979 Doruk Anlaşmaları'nda vurgulandığı şekilde, iki toplumlu ve iki bölgeli bir çözüm bulunması benimsenmiştir. Irak Türklerinin yaşadığı özellikle Tuzhurmatu ve Kerkük'teki şiddete son verilmeli, Türkmenlerin güvenlikleri ve tüm hakları Irak'ın toprak bütünlüğü içerisinde korunmalıdır. İran'da yaşayan Türklerin demokratik hak ve özgürlükleri korunmalı. İran'ın Azerbaycan eyaletleri bölgesinde bulunan Urumiye Gölü'nün kuruması, bölgede yaşayan halkın sağlığını tehdit etmektedir. Hem bu sorunun, hem de İran sınırları içerisinde yer alan Türkmensahra bölgesinde yaşanan sıkıntıların giderilmesi yönünde, yeni cumhurbaşkanı tarafından verilen sözlerin yerine getirilmesini beklemekteyiz. Her iki konuda İran yönetimine yeni bir çağrı yapılmasına karar verilmiştir. Avrupa’da yükselen ırkçılık ve İslamofobya, Türkleri ve diğer Müslüman azınlıkları tehdit etmektedir. Bu sorunun çözümü için birlikte yaşama kültürünü geliştirici adımlar atılmalıdır. Afganistan Türklerinin eğitimi konusunda gerekli girişimlerde bulunulmalıdır."

Bildiride, ayrıca bağımsızlığını ilan ederek Türk dünyasına katılma adımı atan ülkelerin uluslararası boyutta tanınmamalarıyla ilgili çağrıda bulunulması kararlaştırıldı.

Türk dünyası ülkelerinde yaşayanların iletişiminin çok daha sağlıklı ve verimli yapılabilmesi için Türkiye Türkçesi’nin, ortak iletişim dili olarak Türk dünyası toplulukları tarafından benimsenmesinin değerlendirildiğine dikkati çekilen deklarasyonun son bölümünde, şu ifadeler yer aldı:

"Ayrıca Türkçe'nin farklı lehçelerinin karşılıklı tercümesinin, 'google' başta olmak üzere, internet ortamında yapılmasıyla ilgili olarak girişimlerde bulunulması kararlaştırılmıştır. Türk dünyasına hizmet eden medya mensuplarına 'Türk Dünyası İsmail Gaspıralı Basın Hizmet Ödülü' ihdas edilerek, gelecek yıldan itibaren verilmesi kararlaştırılmıştır."