Hayati seçim bitti, ileriye bakalım

Haber3.com yazarı Haluk Özdalga yazdı: Hayati seçim bitti, ileriye bakalım...

Haluk Özdalga haluk.ozdalga@haber3.com

14 Mayıs’ta AKP-Erdoğan iktidarının son bulması gerekiyordu.

Çünkü bu ülkede değişmesi gereken o kadar çok şey var ki.

O düşüncelerle dün sandığa gittim; yanlış aday olduğunu defalarca ve gerekçeleriyle açıkladığım Kılıçdaroğlu’na oyumu verdim.

Ama sonuç hezimet ve büyük hüsran oldu.

Erdoğan henüz hukuken değil ama fiilen Cumhurbaşkanlığını ilk turda kazandı. İkinci turda Kılıçdaroğlu’nun pek şansı kalmadı.

İlk turda %49,5 alan ve Kılıçdaroğlu’na dört puandan fazla fark atan Erdoğan için yarım puan daha toplamak işten bile değil.

Büyük olasılıkla Erdoğan rahat bir yarışla, arayı açarak ve en az 8-10 puan gibi rekor bir farkla ikinci turu tamamlar.

Meclis’te 320 civarı milletvekili ile rahat bir yasama çoğunluğu kazanan Erdoğan’a karşı, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı seçilmesini pek çok seçmen kargaşa ve istikrarsızlık nedeni görecektir. Seçmenin nabzını biraz yakından tutanlar bunu kolaylıkla hissedebilir.

Sinan Oğan 5,2 aldı ve Muharrem İnce’ye 0,4 oy çıktı. İnce’nin oyu zaten Kılıçdaroğlu’na gider, Oğan’la da anlaşma sağlanırsa Kılıçdaroğlu 5,6 puan daha toplayarak bir şans elde edebilir diye düşünen olabilir.

Ancak Oğan daha büyük olasılıkla kaybedecek taraf değil iktidar nimetlerinden pay almak için kazanacak tarafla anlaşmayı tercih edecek veya tarafsız kalacaktır.

Bir an için Oğan’ın Kılıçdaroğlu ile anlaştığını ve seçmenlerini o tarafa oy vermeye davet ettiğini varsaysak bile, ciddi fire vermeden 5,2 puan oyu taşıması çok zordur.

Meral Akşener İyi Parti seçmenlerine “bir oy Meral’e, bir oy Kemal’e” diye çağrılar yaptı. Ama seçim sonuçları, İyi Parti seçmeninin çok büyük olmasa da bir bölümünün Kemal’e değil Sinan’a oy verdiğini gösteriyor.

Akşener’in çağrılarına uymayan o seçmenlerin Oğan’ın davetine uyması beklenmemeli. Çoğu Erdoğan’a yönelir veya sandığa gitmez.

Üstelik Oğan, Yeşil Sol-HDP bağlantısının kesilmesini açık protokole bağlamayı şart koşuyor. Kabul edilirse, bu kez Kılıçdaroğlu’na oy veren YSP seçmeninden önemli fire olur.

Sonuç büyük ölçüde belli diye algılanacağı için, muhtemelen her iki adayın seçmenleri arasında sandığa gitme motivasyonu azalacak, ilk turdaki yüksek katılım düşecek. Ancak motivasyon düşüşü, ilk turu yenik kapatan tarafın morali bozuk seçmeleri arasında herhalde daha yüksek olacaktır.

Bütün bunlar, Erdoğan’ın ikinci turda rahat ve herhalde farkı açarak kazanabileceğini gösteriyor.

Erdoğan en zor durumda girdiği seçimi pratikte ilk turda bitirdi ve o arada Meclis çoğunluğunu elde etti. Mevcut koşullar dikkate alınırsa, büyük bir zafer kazandı denebilir.

Hayır, Erdoğan zafer kazanmadı. En elverişli bir dönemde, tecrübeli bir siyaset aklının alamayacağı şekilde üst üste hatalar yapan muhalefet kaybetti ve Erdoğan’a eşsiz bir zafer hediye etti.

Belki daha kötüsü, beceriksiz muhalefet Erdoğan’ın başına, gerçek gibi görünen bir yenilmezlik tacı taktı. Şimdi içerde ve dışarda pek çok çevre, bu ağır koşullarda bile kaybetmeyen Erdoğan’ın yenilmesi herhalde mümkün değil diye bakıyor.

Yine hayır. Yürekten inanıyorum ki bu seçimde muhalefet Erdoğan’ı rahatlıkla yenebilirdi. Hem de açık farkla!

Bir dönem CHP’de, Genel Merkez PM ve MYK üyeliği dahil değişik görevler yaptım. Genel Başkan Deniz Baykal’a, partiyi ayağa kaldırmak için ısrarla ve defalarca üç öneride bulundum.

Başörtüsü yasağını desteklemekten vazgeçilmesi ve CHP’nin o yasağın kaldırılmasına öncülük yapması; askerin siyasete müdahaleleri karşısında net duruş sergilemek; Kürt sorunu için gerçekçi ve demokratik bir çözüm programı ilan etmek.

Ama rahmetli Baykal hepsinin tam tersini yaptı. Halbuki o önerilerim uygulansaydı, AKP asla 2002 seçiminde yakaladığı güce ulaşamazdı. Şimdi pek çok kişinin, o arada bizzat CHP’lilerin kabul edip telafi etmeye çalıştığı gibi, CHP’nin o yanlışları AKP’yi doğurup besleyen en önemli etken oldu.

Aradan yıllar geçtikten sonra şimdi Baykal’ın halefi Kılıçdaroğlu’nun tutumu, seçim yenilgisi alırsa ayağa kalkması çok zor AKP’ye ikinci kez geniş yaşam alanı açtı. CHP ikinci kez AKP’ye kritik yaşam gücü sağladı.

Kılıçdaroğlu “Sakın ola bir ümitsizliğe kapılmayın. Ben dik duracağım. Sonrasında ayağa kalkıp hep birlikte bu seçimi alacağız” diyor.

Elbet Genel Başkan olarak bunları söylemesi, kendi partililerini ve seçmenlerini ikinci tura motive etmesi gerekiyor. Görevini yapıyor ve en doğal hakkını kullanıyor. Zaten başka türlü konuşması yanlış olurdu ve muhtemel farkı daha vahim boyutlara taşıyacak sonuçlar doğururdu.

Ancak o arada CHP’nin ayağa kalkması gereken bir durumda olduğunu zımnen ilan etmiş oluyor.

Yıllardır boşa çıkan bütün önerilerime rağmen bir deneme daha yapmak, bir kez daha öneride bulunmak istiyorum.

Büyük olasılıkla Erdoğan’ın seçileceği ikinci tur seçiminden hemen sonra Kılıçdaroğlu genel başkanlığı bırakmalı, işi daha fazla uzatmamalı ve CHP’nin gerçekten ayağa kalkmasını başaracak yeni bir yönetimin oluşmasına önyargısız şekilde akılcı katkılar yapmalı.

Çünkü o katkıyı en çok yapabilecek kişi bizzat Kılıçdaroğlu’dur.

Başarının ölçüsü CHP’nin hızla en az %35 düzeyine gelmesidir. Bu zor ama mümkündür.

Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı seçilirse CHP Genel Başkanlığını bırakmayacağını açıklamıştı. Önemli gerekçelerden biri olarak Mart 2023’te yapılacak yerel seçimler gösterilmişti.

Şimdi Kılıçdaroğlu’nun yakın çevresindeki kimi politikacılar, değişik bahaneler ileri sürerek, ama gerçekte en çok birkaç ay sonra belirlenecek Belediye adaylıkları paylaşımını düşünerek, Kılıçdaroğlu ayrılmasın diye baskılar sürdürebilir.

Eğer Kılıçdaroğlu o telkinler doğrultusunda hareket ederse, CHP ciddi bir darbe daha alabilir.

Yaşadığımız hayati seçim sürecinin değişik yönlerini değerlendirmeye önümüzdeki günlerde devam edeceğiz.

">

14 Mayıs’ta AKP-Erdoğan iktidarının son bulması gerekiyordu.

Çünkü bu ülkede değişmesi gereken o kadar çok şey var ki.

O düşüncelerle dün sandığa gittim; yanlış aday olduğunu defalarca ve gerekçeleriyle açıkladığım Kılıçdaroğlu’na oyumu verdim.

Ama sonuç hezimet ve büyük hüsran oldu.

Erdoğan henüz hukuken değil ama fiilen Cumhurbaşkanlığını ilk turda kazandı. İkinci turda Kılıçdaroğlu’nun pek şansı kalmadı.

İlk turda %49,5 alan ve Kılıçdaroğlu’na dört puandan fazla fark atan Erdoğan için yarım puan daha toplamak işten bile değil.

Büyük olasılıkla Erdoğan rahat bir yarışla, arayı açarak ve en az 8-10 puan gibi rekor bir farkla ikinci turu tamamlar.

Meclis’te 320 civarı milletvekili ile rahat bir yasama çoğunluğu kazanan Erdoğan’a karşı, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı seçilmesini pek çok seçmen kargaşa ve istikrarsızlık nedeni görecektir. Seçmenin nabzını biraz yakından tutanlar bunu kolaylıkla hissedebilir.

Sinan Oğan 5,2 aldı ve Muharrem İnce’ye 0,4 oy çıktı. İnce’nin oyu zaten Kılıçdaroğlu’na gider, Oğan’la da anlaşma sağlanırsa Kılıçdaroğlu 5,6 puan daha toplayarak bir şans elde edebilir diye düşünen olabilir.

Ancak Oğan daha büyük olasılıkla kaybedecek taraf değil iktidar nimetlerinden pay almak için kazanacak tarafla anlaşmayı tercih edecek veya tarafsız kalacaktır.

Bir an için Oğan’ın Kılıçdaroğlu ile anlaştığını ve seçmenlerini o tarafa oy vermeye davet ettiğini varsaysak bile, ciddi fire vermeden 5,2 puan oyu taşıması çok zordur.

Meral Akşener İyi Parti seçmenlerine “bir oy Meral’e, bir oy Kemal’e” diye çağrılar yaptı. Ama seçim sonuçları, İyi Parti seçmeninin çok büyük olmasa da bir bölümünün Kemal’e değil Sinan’a oy verdiğini gösteriyor.

Akşener’in çağrılarına uymayan o seçmenlerin Oğan’ın davetine uyması beklenmemeli. Çoğu Erdoğan’a yönelir veya sandığa gitmez.

Üstelik Oğan, Yeşil Sol-HDP bağlantısının kesilmesini açık protokole bağlamayı şart koşuyor. Kabul edilirse, bu kez Kılıçdaroğlu’na oy veren YSP seçmeninden önemli fire olur.

Sonuç büyük ölçüde belli diye algılanacağı için, muhtemelen her iki adayın seçmenleri arasında sandığa gitme motivasyonu azalacak, ilk turdaki yüksek katılım düşecek. Ancak motivasyon düşüşü, ilk turu yenik kapatan tarafın morali bozuk seçmeleri arasında herhalde daha yüksek olacaktır.

Bütün bunlar, Erdoğan’ın ikinci turda rahat ve herhalde farkı açarak kazanabileceğini gösteriyor.

Erdoğan en zor durumda girdiği seçimi pratikte ilk turda bitirdi ve o arada Meclis çoğunluğunu elde etti. Mevcut koşullar dikkate alınırsa, büyük bir zafer kazandı denebilir.

Hayır, Erdoğan zafer kazanmadı. En elverişli bir dönemde, tecrübeli bir siyaset aklının alamayacağı şekilde üst üste hatalar yapan muhalefet kaybetti ve Erdoğan’a eşsiz bir zafer hediye etti.

Belki daha kötüsü, beceriksiz muhalefet Erdoğan’ın başına, gerçek gibi görünen bir yenilmezlik tacı taktı. Şimdi içerde ve dışarda pek çok çevre, bu ağır koşullarda bile kaybetmeyen Erdoğan’ın yenilmesi herhalde mümkün değil diye bakıyor.

Yine hayır. Yürekten inanıyorum ki bu seçimde muhalefet Erdoğan’ı rahatlıkla yenebilirdi. Hem de açık farkla!

Bir dönem CHP’de, Genel Merkez PM ve MYK üyeliği dahil değişik görevler yaptım. Genel Başkan Deniz Baykal’a, partiyi ayağa kaldırmak için ısrarla ve defalarca üç öneride bulundum.

Başörtüsü yasağını desteklemekten vazgeçilmesi ve CHP’nin o yasağın kaldırılmasına öncülük yapması; askerin siyasete müdahaleleri karşısında net duruş sergilemek; Kürt sorunu için gerçekçi ve demokratik bir çözüm programı ilan etmek.

Ama rahmetli Baykal hepsinin tam tersini yaptı. Halbuki o önerilerim uygulansaydı, AKP asla 2002 seçiminde yakaladığı güce ulaşamazdı. Şimdi pek çok kişinin, o arada bizzat CHP’lilerin kabul edip telafi etmeye çalıştığı gibi, CHP’nin o yanlışları AKP’yi doğurup besleyen en önemli etken oldu.

Aradan yıllar geçtikten sonra şimdi Baykal’ın halefi Kılıçdaroğlu’nun tutumu, seçim yenilgisi alırsa ayağa kalkması çok zor AKP’ye ikinci kez geniş yaşam alanı açtı. CHP ikinci kez AKP’ye kritik yaşam gücü sağladı.

Kılıçdaroğlu “Sakın ola bir ümitsizliğe kapılmayın. Ben dik duracağım. Sonrasında ayağa kalkıp hep birlikte bu seçimi alacağız” diyor.

Elbet Genel Başkan olarak bunları söylemesi, kendi partililerini ve seçmenlerini ikinci tura motive etmesi gerekiyor. Görevini yapıyor ve en doğal hakkını kullanıyor. Zaten başka türlü konuşması yanlış olurdu ve muhtemel farkı daha vahim boyutlara taşıyacak sonuçlar doğururdu.

Ancak o arada CHP’nin ayağa kalkması gereken bir durumda olduğunu zımnen ilan etmiş oluyor.

Yıllardır boşa çıkan bütün önerilerime rağmen bir deneme daha yapmak, bir kez daha öneride bulunmak istiyorum.

Büyük olasılıkla Erdoğan’ın seçileceği ikinci tur seçiminden hemen sonra Kılıçdaroğlu genel başkanlığı bırakmalı, işi daha fazla uzatmamalı ve CHP’nin gerçekten ayağa kalkmasını başaracak yeni bir yönetimin oluşmasına önyargısız şekilde akılcı katkılar yapmalı.

Çünkü o katkıyı en çok yapabilecek kişi bizzat Kılıçdaroğlu’dur.

Başarının ölçüsü CHP’nin hızla en az %35 düzeyine gelmesidir. Bu zor ama mümkündür.

Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı seçilirse CHP Genel Başkanlığını bırakmayacağını açıklamıştı. Önemli gerekçelerden biri olarak Mart 2023’te yapılacak yerel seçimler gösterilmişti.

Şimdi Kılıçdaroğlu’nun yakın çevresindeki kimi politikacılar, değişik bahaneler ileri sürerek, ama gerçekte en çok birkaç ay sonra belirlenecek Belediye adaylıkları paylaşımını düşünerek, Kılıçdaroğlu ayrılmasın diye baskılar sürdürebilir.

Eğer Kılıçdaroğlu o telkinler doğrultusunda hareket ederse, CHP ciddi bir darbe daha alabilir.

Yaşadığımız hayati seçim sürecinin değişik yönlerini değerlendirmeye önümüzdeki günlerde devam edeceğiz.

Tüm yazılarını göster