Darbenin ikinci ismi hakkında bomba iddialar !

Darbenin ikinci ismi hakkında bomba iddialar !
Güncelleme:

FETÖ'nün yaptığı darbe girişiminin ikinci ismi olan Kemal Batmaz ve eşi hakkında iddianame düzenlendi.

Ankara Cumhuriyet  Başsavcılığı, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde bulunduğu  belirlenen "sivil imam" Kemal Batmaz ve eşinin de aralarında bulunduğu 5 kişi  hakkında iddianame düzenledi.

İddianame kapsamında ifadesi alınan şüphelilerden Mustafa Caymaz, Kemal Batmaz'ın kendisini 'Bu ofisi  üzerine alacaksın. Almazsan senin torununu öldürürüm, senin ayaklarını yerden  keserim. Ben sana elimi dahi dokunmam. Bu işi Abdullah'a yaptırırım' diye tehdit ettiği için Ataşehir'deki ofisi üzerine almayı  kabul ettiğini söyledi. 

Caymaz ayrıca Gonca ve Kemal Batmaz'ın vatan haini olduklarından emin olduğunu ikisinin de FETÖ ile üst düzey bağlantılı olup iki ismin ailelerinin de FETÖ ile ilişkisi olduğunu öne sürdü.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Fetullahçı Terör  Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'nde bulunduğu tespit  edilen "sivil imam" Kemal Batmaz ve eşinin de aralarında bulunduğu 5 kişi  hakkında iddianame hazırladı.

Batmaz'a "terörizmi finanse etmek", diğer şüphelilere ise "silahlı  terör örgütüne üye olmak" suçlaması yöneltilen iddianamenin sanıklarından Mustafa  Caymaz, çocuğu doğan Kemal Batmaz'ın ABD'deki FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'i  aradığını, onun önerisiyle çocuğuna "Esma" ismini verdiğini belirtti. 

Başsavcılığın mahkemeye gönderdiği iddianamede, Kemal Batmaz'ın yanı  sıra eşi Gonca Batmaz, Cemal İbrahim Demirhisar, Mustafa Caymaz ve Rüştü Karakaya  şüpheli olarak yer aldı. 

Batmaz'ın örgüt faaliyetleri kapsamında taşınmaz edindiği ve bunlarla  FETÖ'ye fon sağladığı, Demirhisar ve Caymaz'ın, aslen Batmaz'a ait olan  taşınmazları üzerlerine aldıkları kaydedilen iddianamede, Karakaya'nın ise darbe  girişimi öncesinde Batmaz tarafından kullanıldığı ve teşebbüse hazırlık  toplantılarının yapıldığı villanın karşısında bulunan otomobil ile darbe  girişiminde Akıncı Üssünde bulunan Adil Öksüz'ün de kullandığı belirlenen 34 SIR  49 plakalı aracı kullandığının saptandığı bildirildi.

İddianamede, Kemal Batmaz'ın darbe girişiminden önce Özkan Düzkaya  adına kayıtlı 34 ZD 2676 plakalı aracı defalarca kullandığı, aracın 15 Temmuz  2016'da Ankara'da bulunduğu, Düzkaya'nın, Çayyolu Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi  2882 Sokak'taki otomobili çekiciyle İstanbul'a götürdüğü, aracın bulunduğu yerin,  darbeye hazırlık toplantıların yapıldığı Çayyolu'ndaki villanın hemen karşısına  denk geldiği anlatıldı.

Batmaz'ın, FETÖ kapsamında gösterdiği faaliyetler sonucu İstanbul  Beykoz'da Cemal İbrahim Demirhisar ve Ataşehir'de Mustafa Caymaz adına kayıtlı  taşınmazları bulunduğu vurgulanan iddianamede, yine Batmaz'ın İstanbul Anadolu  Hisarı Otağtepe'deki bir evde hissesi tespit edildiği, bunlara hakimlik kararıyla  el konulduğu aktarıldı.

Batmaz'ın FETÖ'nün tepe yapılanmasında yer alan Adil Öksüz, Harun  Biniş, Mehmet Sungur başta olmak üzere birçok örgüt yöneticisiyle bağlantısının  bulunduğu, kendisinin de terör örgütü yöneticisi olduğu ifade edilen iddianamede,  Batmaz'ın hukuk dışı yollarla edindiği taşınmazları FETÖ'nün faaliyetleri  kapsamında kullanmak ve değerlendirmek üzere fon sağlamak amacıyla topladığı  kaydedildi.

"Aracı kullanıp kullanmadığımı hatırlamıyorum"

İddianameye göre, Kemal Batmaz, 21 Haziran 2017'de Ankara Batı  Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği savunmasında, 34 ZD 2676 plakalı otomobili  2016'da ihtiyaç oldukça Özkan Düzkaya'dan alarak, genelde İstanbul'da  kullandığını belirtti. Ankara bir iki kez bu araçla geldiğini bildiren Batmaz,  "Darbeye teşebbüs günü bu aracı kullanıp kullanmadığımı hatırlamıyorum. Bu aracın  darbe toplantılarının yapıldığı söylenilen Ankara Çayyolu'nda bulunan villanın  yakınında park halinde bulunması konusunda bilgim yok. Aracı oraya ben  bırakmadım." iddiasında bulundu.

Batmaz, 11 Temmuz 2016'da İstanbul'dan New York'a gittiğini, ertesi  gün ise İstanbul'a dönmek üzere tekrar uçağa bindiğini ve 13 Temmuz'da öğle  saatlerinde İstanbul'a ulaştığını ifade ederek, savunmasını şöyle sürdürdü:

"ABD'ye gidiş geliş yaptığım uçakta Adil Öksüz isimli kişi de vardı.  Öksüz'ü, kayınbiraderi Abdulhadi Yıldırım'ın yanında daha önce 3-4 kez görmüştüm.  Yıldırım ile de ortağım Mehmet Sungur vasıtasıyla tanışıyorum. Sungur benim  GARNED ve GÜRMED isimli tıbbi malzemeler işi yaptığımız şirkette ortağımdı. Bu  şirketlerden 2015'in ilk çeyreğinde ayrıldım. Akabinde İstanbul'da bulunan Matris  Gayrimenkul Danışmanlık Şirketine ortak oldum. Burada ortak olduğum kişi Selami  Özgür Tezcan'dı. Rüştü Karakaya'yı hatırlamıyorum. Yaşar Yurdagül'ü ise  tanımıyorum. Mehmet Gül'ü Kaynak Holdingde çalıştığım dönemlerde bir kaç kez  gördüm."

"Fethullah Gülen'in başında olduğu, o dönemde cemaat denen yapıyla  1996'da İstanbul'da tanıştığına" işaret eden Batmaz, "15 Temmuz 2016'ya kadar  Fetullah Gülen grubunun olumlu düşüncelerle hizmet eden bir grup olduğunu  değerlendiriyordum. Ancak 15 Temmuz 2016'dan sonra kanaatim değişti. Her geçen  gün Gülen'in başında olduğu örgütle ilgili kanaatlerim olumsuz yönde  değişmektedir." ifadelerini kullandı.

Batmaz, 11 Temmuz 2016'da New York'a eski ortağı Sungur ile şirket  işlerini görüşmeye gittiğini ancak görüşemediklerini, ismini ve nerede olduğunu  hatırlamadığı bir otelde kaldığını kaldığını öne sürerek, aynı uçakla ABD'ye  giden Adil Öksüz'ün ABD'de ne yaptığını ve ne için gittiğini bilmediğini savundu.

Kemal Batmaz, savunmasında şu bilgileri verdi:

"İstanbul'a 13 Temmuz 2016'da uçakla indiğimde, iniş işlemlerinin  yapıldığı sırada Adil Öksüz ile merhabalaştım. Bunun haricinde bir şey  konuşmadım. Adil Öksüz'ün benim gittiğim uçakta ABD'ye gidip gelmesi tamamen  tesadüftür. Devamında ben İstanbul'daki evime gittim. 13-14 Temmuz 2016'da evimde  kaldım. Darbe günü olan 15 Temmuz 2016'da Akıncı Üssünde hiç bulunmadım. Akıncı  Üssü kamera kayıtlarındaki kişi ben değilim. Darbeye herhangi bir şekilde  katılmadım ve iştirak etmedim. 16 Temmuz'da Akıncı Üssü yakınlarında jandarma  tarafından yakalandım. Buraya önceden tanıdığım Harun Biniş'in talebi  doğrultusunda Kazan civarında gayrimenkul bakmaya gitmiştim. Herhangi bir şekilde  darbeye teşebbüs etmedim. İştirak etmedim. Suçlamaları kabul etmiyorum."

Eşi eski HSK Genel Sekreterinin evinde yakalandı

İddianamede, Kemal Batmaz'ın eşi Gonca Batmaz'ın ifadesine de yer  verildi. Gonca Batmaz, 15 Haziran 2017'de, FETÖ üyeliği suçlamasıyla tutuklu  bulunan eski HSK genel sekreteri Muzaffer Bayram'ın evinde yakalanmasıyla ilgili,  "Eski cumhuriyet savcısı Zafer Uygun, eniştemdir. Muzaffer Bayram ve eşi de  kardeşim Dilek Uygun'un arkadaşıdır." değerlendirmesini paylaştı.

Eşiyle 2003'te tanıştığını ve aynı yıl evlendiğini anlatan Gonca  Batmaz, şunları kaydetti:  

"Bezmialem Vakıf Üniversitesinde kadın doğum öğretim görevlisi olarak  çalışırken 17 Ağustos 2016'da çıkarılan KHK ile sözleşmem feshedildi. Eşimle  görücü usulü tanıştım ve evlendim, 2 çocuğum var. Tatil ve doçentlik sınavına  hazırlanmak için 8 veya 9 Temmuz 2016'da arabamla Nevşehir'de bulunan  kayınvalidemin evine gittim. 15 Temmuz'da kayınvalidemin akrabasının oğlunun  kınası vardı. Kayınvalidem ve kayınbiraderim Şakir Batmaz'ın eşiyle kınaya  gittim. Saat 22.30-23.00 sıralarında kınaya katılanlar, 'PKK saldırısı var,  İstanbul'da olay varmış, köprüler kapatılmış.' dediler. Biz de kayınvalidemin  evine geçtik."

Eşinin FETÖ'ye sempatisi olduğunu bilmediğini, örgüt adına faaliyet  yürütüp yürütmediğini kendisiyle paylaşmadığını öne süren Gonca Batmaz, "Eşim,  2014'e kadar Kaynak Holdingde çalıştı. Akabinde Selami Özgür Tezcan ile emlak işi  yapmaya başladılar. Şirket kurmak için de uğraşıyorlardı. Eşimin işleriyle ilgili  herhangi bir faaliyetim ya da ortaklığım olmadı. Bank Asyada hesabım varsa bunu  muhtemelen eşim açtırmıştır. Ancak bu hesabı aktif olarak hiç kullanmadım. Ocak  2014'te aracımı satarak aldığım 172 bin lirayı, eşim Bank Asyaya yatırdı."  ifadelerini kullandı.

FETÖ/PDY içerisinde yer almadığını savunan Gonca Batmaz, savunmasına  şöyle devam etti: 

"Eşimin Kaynak Holdingdeki görevi nedeniyle tutuklandığını  düşünüyordum. Ancak Akıncı Üssü ve Adil Öksüz ile havaalanındaki görüntülerini  görünce eşimin terör örgütüne üyelikten tutuklandığını medyadan öğrendim. Adil  Öksüz'ü tanımıyorum, eşim ile irtibatı olup olmadığını bilmiyorum. Ancak  Abdulhadi Yıldırım ile eşimin iş ilişkisi olduğunu hatırlıyorum. Suçsuzum."

İddianameye göre, Gülen'in talimatından sonra Bank Asyaya para yatıran  Gonca Batmaz'ın, FETÖ'nün firari tepe yöneticilerinden Abdullah Aymaz ile telefon  görüşmeleri tespit edildi.

"Öksüz, Batmaz ve Biniş'i tanımıyorum"

Rüştü Karakaya, iddianamede yer alan ifadesinde, Çukurova Üniversitesi  Kimya Bölümününden mezun olduğunu, bazıları KHK ile kapatılan özel okul ve  dershanelerde öğretmenlik yaptığını bildirdi.

Terör örgütü üyesi olmadığını, FETÖ elebaşı Gülen'i medyadan "din  alimi" olarak bildiğini ileri süren Karakaya, "15 ve 16 Temmuz 2016'da evden hiç  ayrılmadım. Eşim ve çocuklarım Ankara Macunköy'de kayınvalidemin yanında  bulunuyordu. Ben İstanbul'daki ikametimde tek başıma kaldım." iddiasında bulundu.

Karakaya, Öksüz ve Batmaz tarafından kullanıldığı tespit edilen  araçlara ilişkin şu bilgileri verdi:

"Kemal Batmaz tarafından daha önce kullanıldığını öğrendiğim 34 ZD  2676 plakalı aracı, 25 Nisan 2016'da kullanıp kullanmadığımı hatırlamıyorum. Aynı  şekilde Adil Öksüz tarafından kullanılan 34 SIR 49 plakalı aracı 17 Haziran  2012'de kullanıp kullanmadığımı hatırlamıyorum. 0505 661... numaralı hat bana ait  değil. Bunun eşim Fatma Karakaya adına olup olmadığını bilmiyorum. Bu hatla  FETÖ'nün üst düzey yöneticisi olan Abdülletif Tapkan ile görüşülüp  görüşülmediğini bilmiyorum. Bu hattı kullanmadım. İstanbul Başakşehir'de  yakalandığım ev ikamet adresim değil. Arandığım için geçici olarak orada  bulunuyordum. Bu evi tanımadığım biri aracılığıyla buldum. Evde tek kalıyordum.  Evin FETÖ'nün evi olup olmadığı sorusuna cevap vermek istemiyorum.

Bu evde ele  geçen kira ve doğalgazsözleşmesinde ismi geçen Batuhan Muhammet Ergin'i  tanımıyorum. Evde ve üzerimde çıkan 27 bin 695 lira biriktirdiğim paradır. Evde  çıkan bilgisayar ve diğer dijital malzemelerinin kime ait olduğunu, evin  masraflarını kimin karşıladığını, kimin kiraladığını, daireye ait olmayan ancak  evde çıkan 6 anahtarın kime ait olduğunu bilmiyorum. Evde çıkan marka cep  telefonu bana ait değildir, yakalandığım sırada telefonu sıfırlamaya çalışmadım."

Örgüt adına mahrem imamlık yapmadığını öne süren Karakaya, Öksüz,  Batmaz ve Biniş ile Cağfer Sarıkaya, Ali Çingitaş, Cengiz Aktay ve Birol  Kurubaş'ı tanımadığını iddia etti.

"Vefa gösterip satışı kabul ettim"

Cemal İbrahim Demirhisar da ifadesinde, Gülen'i basından tanıdığını  öne sürdü. Emekli olduktan sonra Sema Video isimli şirkete kendisine ait araçla  çalıştığını anlatan Demirhisar, "8-9 ay kadar sonra Sema Video, Üsküdar Ferah  Mahallesi'nde adını sonradan Samanyolu olarak değiştirerek faaliyetine devam  etti. Aynı şekilde çalışmaya devam ettim. Araçlar çoğalınca araçlardan sorumlu  oldum. Temizlikçilerin idari amiri olarak da çalıştım. Maaşımı tam olarak  alamadığım için 1995 yılı ortalarında ayrıldım. Mecidiyeköy'de Işık Reklam şirketinde çalıştım. Buradan da 1996'da ayrıldım. Çalıştığım dönemde bunları  terör örgütü olarak bilmiyordum." şeklindeki ifadeleri kullandı. 

Demirhisar, oğlu Fatih Demirhisar'ın Kemal Batmaz aracılığıyla Mehmet  Sungur ile tanışıp tıbbi cihazlar satan bir firmada çalıştığını, daha sonra  buradan ayrılan oğlunun, Bank Asyanın merkezinde borç takip biriminde görev  yaptığını belirtti. 

Şüpheli, diğer oğlu Mehmet Demirhisar'ın Kara Havacılık Komutanlığında  kurmay yarbay rütbesiyle helikopter pilotu olduğunu, darbe girişiminden sonra  tutuklandığını ve halen cezaevinde bulunduğunu, kızının ev hanımı, FETÖ  kapsamında aranan damadının ise firari olduğunu kaydetti.

İddianameye göre, Demirhisar, ikinci ifadesinde, Batmaz'ın, Beykoz'da  sahibi olduğu evi kendisine "hacizden kurtulması gerektiğini" söyleyerek bedelsiz  şekilde yasal takiplerden kurtulmak amacıyla devrettiğini bildirdi. Demirhisar,  "Tapuda devri yaparken satış bedeli olarak 120 bin lira bedel konuldu. Evi, ne  zaman tekrar Batmaz'ın üzerine geçireceğimiz konusunda bir şey konuşmamıştık.  Batmaz, oğlum Fatih'i şirketinde işe koyduğundan kendimi borçlu hissedip, vefa  gösterip bu şekildeki muvazaalı satış teklifini kabul ettim." şeklinde savunma  yaptı.

Demirhisar, Batmaz'ın darbeci olduğunu darbe teşebbüsünden sonra  basından öğrendiğini ancak korktuğu için aradan geçen zamanda resmi makamlara  giderek Batmaz'ın evinin kendi üzerinde bulunduğunu beyan edemediğini ileri  sürdü.

Devrin ardından da evi Batmaz'ın kullanmayı sürdürdüğünü ifade eden  Demirhisar, şu bilgileri verdi:

"Kemal Batmaz'ın tutuklanmasından sonra eşi Gonca, 2 kez bize geldi.  Evin anahtarını verdi. 'Bir süreliğine gelemeyeceğim, yolum uzak,' dedi. 'Evdeki  çiçeklere bakarsın, evi havalandırırsın.' dedi. Ben de kabul ettim. Ancak hiçbir  şekilde eve gitmedim. Ayrıca bu evin bulunduğu sitedeki güvenlikçiler bana 'Cemal  abi, senin bu ev sattığın adam Kemal Batmaz'a ne kadar çok misafir geliyor.'  demişlerdi. Ancak gelen misafirlerin isimlerini tanımadıkları için  söylememişlerdi. Bu evi daha önceki ifademde de söylediğim gibi evveliyatında  2009-2010 yıllarında Kemal Batmaz'a müteahhit adına satmıştım."

"İllegal yolla hacca gitmesine anlam veremedim"

Şüpheli Mustafa Caymaz ise Gonca Batmaz ile kızının ortaokuldan  üniversiteye kadar arkadaş olduğunu, onunla eğitim hayatı boyunca kendi kızı gibi  ilgilendiğini, Kemal Batmaz'ı da Gonca ile nişanlandıktan sonra tanıdığını  anlattı.

Caymaz, Gonca ve Kemal Batmaz'ın FETÖ aracılığıyla evlendiğine dikkati  çekerek, şu bilgileri paylaştı:

"Kemal Batmaz, nişanlanmalarının hemen ertesinde tek başına İzmir'e  gitti ve yaklaşık bir hafta kendisinden haber alınamadı. Gonca Batmaz'ın da  kaygılandığını ve merak ettiğini biliyorum. Döndüğünde FETÖ'nün işlerinden dolayı  gittiği konuşulmuştu. Kemal Batmaz'ın annesi, bulunduğumuz bir ortamda, oğlunun  ilkokul çağlarında problemli bir çocuk olduğunu, bu yüzden küçük yaşlarda  kendisinden büyük bir grup arkadaşıyla birlikte umre-hac için gönderdiklerini  anlatmıştı. Bu arkadaş grubunun FETÖ üyeleri olduğunu, darbe girişimiyle  alakasını öğrendikten sonra anladım. Üniversite yıllarında Cihangir'de FETÖ'ye  ait lüks bir dairede kaldığını Kemal Batmaz bana anlatmıştı.

Bir seferindeyse İstanbul Mısır Çarşısı'na bir sebeple gittiğini,  oradaki çok lüks bir mekanda mason ya da siyonist olduklarını belirten kişilerin  önüne İncil ve yüklü miktarda para koyduklarını, kendilerinin yanına geçmesini  istediklerini anlatmıştı. Kendisinin kabul edip etmediğini anlatmamıştı. Gonca  Batmaz, evlendikten sonra annesi Emel Körükfakı'nın, illegal yoldan hacca gitmek  için internetten araştırma yaptığını, bulduğu bir site aracılığıyla illegal  olarak Şam'a kadar gittiğini, orada kendisine Suriye pasaportu hazırlandığını,  pasaportla hacca gittiğini, bu süre zarfında annesinden haber alamadıklarını,  aynı dönemde hacca Kemal Batmaz ve bir grup arkadaşının gittiğini, orada eşinin,  annesini tesadüf üzeri bulduklarını söylediğini, orada birlikte hac vazifesini  yaptıklarını, annesinin orada yakalanarak iade edildiğini anlatmıştı. Bu olayda  neden illegal olarak hacca gitmesi gerektiğine ve Kemal Batmaz ile habersizken  nasıl buluştuklarına anlam verememiştim. Ancak şu anda FETÖ irtibatıyla böyle bir  durum olmuş olabileceğini düşünüyorum."

Çocuklarının ismini örgüt elebaşı Gülen koymuş

Caymaz, Gonca ve Kemal Batmaz'ın kızlarının FETÖ'nün İstanbul'daki  Sema Hastanesinde doğduğunu dile getirerek, "Gonca Batmaz bana, Kemal Batmaz'ın  Amerika'yı arayarak Fetullah Gülen'le görüştüğünü, Gülen'in Kuran’da geçen üç  ismi seçenek olarak sunduğunu, Kemal Batmaz'ın ise Esma ismini seçerek kızlarına  koyduğunu anlatmıştı. Kızları Esma'nın isim babası Fetullah Gülen'dir ve Kemal  Batmaz, kızına doğrudan telefonla görüşerek isim koyduracak kadar Fetullah Gülen  ile yakın ve irtibatlıdır." ifadelerini kullandı.

FETÖ'nün Akıncı Üssü'nde bulunan sivil imamlarından Harun Biniş'i  televizyonda gördüğünü belirten Caymaz, Biniş'i, Kemal Batmaz'ın Kanlıca'daki  evinde 20 Aralık 2015'te de gördüğünü ifade etti.

Kemal ve Gonca Batmaz'ın işlerini "Hacı Amca" dedikleri bir şahsın  hallettiğini aktaran Caymaz, Gonca Batmaz'ın Nevşehir'e doktor olarak zorunlu  hizmet görevini bu şahsın yaptığını kendisine bir sohbet sırasında anlattıklarını  kaydetti.

Caymaz, Aralık 2015'te Batmaz'ın evine gelerek, kendisine, "Ofisimi  senin adına devretmek istiyorum." dediğini, kendisinin ise biraz düşünmek  istediğini bildirdiğini anlattı.

Batmaz'ın birkaç gün sonra Kanlıca'daki evine giderek, bunu  yapamayacağını söylediğini vurgulayan Caymaz, Batmaz'ın ise kendisine, "Bu ofisi  üzerine alacaksın. Almazsan senin torununu öldürürüm, senin ayaklarını yerden  keserim. Ben sana elimi dahi dokunmam. Bu işi Abdullah'a yaptırırım." dediğini  aktardı.

Torunuyla tehdit edildiği için Ataşehir'deki ofisi üzerine almayı  kabul ettiğini bildiren Caymaz, Batmaz'ın 25 Aralık 2015'te siyah renkli bir  otomobille kendisini evinden alarak, önce Ataşehir'deki Bank Asyaya, ardından  notere gittiklerini ve işlemleri tamamladıklarını belirtti.

Gonca Batmaz'ın, 9 Aralık 2016'da evine gelerek, kendisi ve torununu  Abdullah adlı kişiye öldürtmekle tehdit ettiğine dikkati çeken Caymaz, Gonca  Batmaz'ın ofisin tapusunu alması için kendisine 3 bin 500 dolar verdiğini  kaydetti. Caymaz, "Ben de parayı banka hesabıma yatırdım ve hala burada  durmaktadır." bilgisini verdi.

FETÖ ile bağlantısı olmadığını ileri süren Caymaz, "Kemal Batmaz beni  tehdit ederek kullanmıştır. Gonca ve Kemal Batmaz'ın vatan haini olduklarından  adım gibi eminim. İkisi de FETÖ ile üst düzey bağlantılıdır. Ayrıca bu ikisinin  aileleri de FETÖ ile bağlantılıdır. Onları tanıdığıma çok pişmanım. Gonca  Batmaz'a verdiğim emekleri helal etmiyorum." beyanında bulundu.

Kod adı "Mazhar"

İddianamede, şüpheli Rüştü Karakaya'nın, Özkan Düzkaya adına kayıtlı  olan ve Kemal Batmaz tarafından kullanılan otomobili 25 Nisan 2016'da, yine FETÖ  yöneticisi Adil Öksüz'ün kullandığı 34 SIR 49 plakalı aracı 17 Haziran 2012'de  kullandığı, 31 Aralık 2013 ile 24 Aralık 2014 arasında Bank Asya hesabında 64 bin  356 lira artış yaşandığı, gizli tanık "Toprak"ın beyanına göre FETÖ'nün Hava  Kuvvetleri İstanbul bölgesi astsubay yapılanmasından sorumlu "mahrem imam" olduğu  ve "Mazhar" kod adıyla bilindiği belirtildi.

Karakaya'nın, kullanmış olduğu operasyonel hattan FETÖ yöneticileri  Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Harun Biniş, Muhammet Emin Yıldız, Ertuğrul Mescioğlu,  Birol Kurubaş, Ali Cingitaş, Cengiz Aktay, Cağfer Sarıkaya, Ahmet Numan Akpınar  ile görüştüğünün tespit edildiği anlatılan iddianamede, şüphelinin yaklaşık 9 ay  boyunca arandığı, en son İstanbul Başakşehir'deki örgüt evinde 3 Mart 2018'de 27  bin 695 lira ile yakalandığı, bu esnada cep telefonunu sıfırlamaya çalıştığı  kaydedildi.

Batmaz, darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin  Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan başka bir davada yargılanıyor.

AA