ERDOĞAN'DAN KILIÇDAROĞLU'NA İNANILMAZ SÖZLER

ERDOĞAN'DAN KILIÇDAROĞLU'NA İNANILMAZ SÖZLER

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhubaşkanlığı Sarayı'nda muhtarlar buluşmasında konuştu.

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

BUNLAR YARIM BİLE DEĞİL ÇEYREK PORSİYON AYDIN

Birileri bu buluşmamızdan çok fena rahatsız oldu. Sizler Cumhurbaşkanlığına geliyorsunuz, işte bu görüntü birilerini adeta çıldırtıyor. Önceleri ima yoluyla eleştiriyorlardı, artık açıkça içlerindeki kini, nefreti, haseti ortaya koyuyorlar. Onların kafalarındaki Cumhurbaşkanı sadece belirli günlerde resepsiyonların verildiği, kanunların, kararnamelerin onaylandığı bir sırça köşk. CHP döneminde bir söz var, halk pilajlara akın etti vatandaş denize giremiyor. Bu güzel bir örnek. İstedikleri kadar debelensinler, çırpınsınlar. Koskoca ülkeyi, koskoca milleti bir avuç kerameti kendinden menkul seçkinin, akademisyen ve lümpenin yönettiği eski Türkiye artık yok. Artık sözün de, yetkinin de milletin elinde olduğu yeni Türkiye'nin inşası sürecindeyiz. Cem Karaca bu lümpen aydınlar için ne diyor biliyor musunuz; yarım porsiyon aydınlık diyor. Rahmetli çok bonkör davranmış. Bugün aydın geçinenler değil yarım, çeyrek porsiyon bile değil, istisnalar kaideyi bozmaz.

ONLAR TERÖRÜ SAVUNACAK BİZ SES ÇIKARMAYACAĞIZ

Bu lümpen aydın takımı geçtiğimiz günlerde bir kez daha boy gösterdiler. Bu kez yüzlerindeki maskeyi biraz daha sıyırdılar. Esasen bu güruh milletimizin tarihine, kültürüne olan kinlerini buldukları her fırsatta sürdürüyorlar. Terör örgütünün propagandasını yayınladıkları bildiri ile alenen yaptılar. Hem bu milletin birliğini, beraberliğini bozmaya çalışacaksınız hem de hiçbir bedel ödemeden elinizi kolunuzu sallamadan devletten aldığınız maaşla veya sağladığınız kazançla hayatınızı sürdüreceksiniz. O günler geride kaldı. Türkiye demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Bir hukuk devletinde hiç kimsenin, kendilerine akademisyen diyenlerin suç işleme imtiyazı yoktur. Türkiye teröristlerle niye mücadele ediyor? Bizim mehmetçiklerimiz, polisimiz, polis yavrularımızı, köy korucularımız şehit olacak, onları şehit edenlerin yanında, arkasında olanlara biz ses çıkarmayacağız öyle mi? Kimse bunu bizden beklemesin.

SİYASETÇİ EFENDİ OLMAYA DEĞİL HİZMETKAR OLACAK

Terör örgütünün savunan siyasetçi terör örgütü gibi muameleyi haketmiştir. Siyasetçi dediğin ülkeye ve millete hizmet eder. Siyasetçi millete efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya gelirse değer kazanır. Bizdeki terör örgütü sevicisi adeta millete verdikleri zararla kendilerini ölçüyor. Akademisyen bilime yaptığı katkılarıyla, eserleriyle konuşur. Bu metnin uluslararası hiçbir karşılığı yok. Ne ülkemize ne de insanlığa katkılarını görmedik, duymadık. Şu anda terör örgütünün yanında yer alıyor musun, almıyor musun? Kendi ülkesine, milletine ihanet mahiyetindeki işlerde bunların adlarını işitiyoruz. Akademi dünyasının bu derecede çoraklaşmasının, verimsiz hale gelmesinin sebebini bu tür vesilelerle çok daha iyi anlıyoruz. Bunların ağababaları, Tanzimat'tan beri Osmanlı döneminde Osmanlı karşısı olmak, milli mücadelede milli mücadelenin karşısı olmaktır. Ben bunları eleştirince düşünce özgürlüğü diye feryada başlıyor. Siz eleştirince düşünce özgürlüğü, ben eleştirince düşünce özgürlüğüne engel öyle mi? Aydın namusu eleştirdiği kadar eleştirilmeyi de anlar.

İMZALADIĞINIZ BİLDİRİ TERÖR PROPAGANDASIDIR

Siz bu devletin kurumunda kariyer yaparak bugünlere geldiniz. Şimdi millete ihanet ediyorsunuz. Hiçbir şey değilse yediğiniz ekmeğe, milletin size sağladığı imkana saygınız olsun. Buradan bu akademisyenlere ve onları destekleyenlere sormak istiyorum; siz Türkiye'nin birliğinden, beraberliğinden yana mısınız değil misiniz? Şayet birlikten yanaysanız niçin vatandaşlarımıza saldıran terör örgütünün jargonuyla konuşuyorsunuz. Aydına terör örgütünün maşalığını yapmak yakışır mı? İmzaladığınız metninin mahiyetini bilmiyorsanız ayrı bir felaket, bilerek atıyorsunuz ayrı bir felaket. Bunun adı eleştiri değil ki, bunun adı terör örgütü propagandası.

BUNLAR İNSANLIKTAN NASİBİNİ ALMAMIŞ KİŞİLERDİR

Terör örgütü sivilleri hedef almamalı ama polise, askere, kamu görevlerine, kamu binalarına istediği gibi saldırabilir diyenler insanlıktan nasibini almamış aşağılığın aşağısı kişilerdir. Polis insan değil mi, asker insan değil mi? Bunlar sizin hedef tahtanız mı? Bunların görevi senin can, mal, nesil, akıl güvenliğini sağlamaktır. Bunun için çalışıyor. Ambulans şoförü, öğretmen, sağlık görevlisi bunlar insan değil mi, bunlar kime hizmet veriyor, kimin eğitimi, sağlığı hayat kalitesi için görev yapıyorlar. Sivillerin öldürülmesine 'yapmasa iyi olurdu' diyen bu zihniyetten tiksiniyorum.. Herkes karakterine, şahsiyetine uyan işler yapar. Bunlar ihanet çukurunda çırpınacaklardır. Biz de milletimizin, ülkemizin geleceği için çalışacak, gayret edeceğiz.

Terör örgütünün dağda yaşayanları var ya tehdit ediyorlar, biz yola çıkarken bir şey söyledik: Kefenimizi giydik ve yola öyle çıktık.

Bölücü terör örgütünün tek amacının aldıkları taşeronluk ihalesini tamamlamak olduğunu çok iyi biliyoruz.

Şehir yapılanmasına ne Hakkari ne de Şırnak şuan da müsaittir.

Terör örgütü içindeki gençlere sesleniyorum: Gelin yol yakınken hatadan dönün. Oynanan bu oyunu bozun.

Bizim mücadelemiz Kürt kardeşlerimizle değildir. Bizim mücadelemiz terörle ve teröristlerledir.

Terör örgütü ancak acı, gözyaşı, ümitsiz bir istikbal sunabilir, Kürt kardeşlerimin temsilcisi terör örgütü olamaz.

KILIÇDAROĞLU'NA YÖNELİK SÖZLER

İşte Erdoğan'ın o sözleri:

Kesinlikle girmemem gereken bir tartışma var. Bu bir deği, iki değil, üç değil, beş değil. Ana muhalefet partisinin genel başkanı hem parti kongresinde hem de grup toplantısında yine çirkin yüzünü göstermiş. Bu zat bir süredir şahsımla, ailemle ilgili ağzına ve kişiliğine yakışmayan bir şekilde bir namus ve şeref edebiyatı tutturmuş gidiyor. Bundan kazandığım tazminatlar artarak devam ediyor. Aslında kendisine bunun cevabını hiçbir şekilde karşılık veremeyeceği, veremediği şekilde müteaddit defa ifade ederim. Bazı kişiler vardır ya yüzüne tükürsen yağmur yağıyor derler ya, bu da öyle. Hiçbir sözün kafi gelmediğini üzüntüyle görüyorum. Hakimleri, savcıları, YSK'yı da hedef alıyor. Nerede, ne zaman kime çatacağı belli olmayan kişiler için 'serseri mayın gibi' der halkımız. Bu da öyle, ne zaman çıkıp bulaşacağı belli olmuyor. 1 Kasım seçimleri öncesinde de birileri işte sayın başbakana hükümeti kuramadı öyleyse ana muhalefetin başkanına bu görev verilmelidir diye yazıp çizdiler. Ben o zamanlar Cumhurbaşkanı külliyesinin adresini bilmeyene benim verilecek ve kaybedilecek zamanım yoktur demiştim.

Neredeyse 2016'nın Ocak ayını bitiriyoruz. Bu zat hala 7 Haziran'ın davasını güdüyor. Siyaset bilmediği belli, hesap da bilmiyor. Bahsettiği konunun da ne anayasayla, ne yeminle ilgisi yok. 7 Haziran'da 400 demiştim, 1 Kasım'da 550 dedim. Bu zatın karın ağrısını da dökerim ama ben bunları konuşmaktan hicap duyarım. Bu namus ve şeref fukaraları için vakit harcamak bana zul geliyor. Teröristelri savunan bu değil mi, hangi namustan, hangi şereften bahsediyorsunuz?

Milletin ciddiye almadığı zatı ben niye adam yerine koyayım ki?