Çocuğunuza karşı sakin olun

Çocuğunuza karşı sakin olun
Güncelleme:

İşte çocuğunuza karşı sakin kalabilme teknikleri...

Bazı insanlar doğuştan sakin yaratılışlı olabilir; ancak çok büyük bir çoğunluğumuz zaman zaman kontrolü kaybetme sınırlarına geliriz. Annelik ise zaten başlı başına zor bir meslektir; bir yandan diğer yaptığınız işlerde gösterdiğiniz dikkat ve özenden daha fazlasını gerektirirken, öte yandan, sinirlerinizi de daha fazla zorlayabilir. Sizin için hazırladığımız 7 öneriyi göz önünde bulundurarak sakin kalabilme yöntemlerinizi kolayca geliştirebileceğinizi düşünüyoruz.

1 PATLAMALARIN NEDENİNİ BULUN
Hiçbir anne durduk yerde sinirlenip patlamalar yaşamaz; genellikle nedenler yavaş yavaş birikir. Halihazırdaki durum içinde sizi kızdıran nedenleri saptarsanız, yoğun birikmeleri önleyerek, patlamalardan uzak kalabilirsiniz. Sabır sınırlarınızı zorlayan nedenleri bulun: Yeterince uyuyamıyor musunuz? Kan şekeriniz düşük olabilir mi? Belki de annelik koşuşturma ve sorumluluklarından yorgun düştünüz? Sizin için, gününüz ne kadar yorucu olursa olsun, evinizin temiz olması tepenizin atmasını önleyebilecek bir ayrıntı olabilir; ama artık, evinizde henüz yürümeye başlayan ve eline geçirdiği her şeyi yere fırlatmaktan büyük keyif alan bir bebeğiniz var. İki adımda bir, yerde küçük bir oyuncak parçasına bastığınızda ne olur? Büyük olasılıkla sabrınızın sınırları hızla dolmaya başlar.

Sınırlarınızı zorlayan ayrıntıları tespit etmeli ve bu konularla ilgili aksaklıkları öncelikli olarak gidermelisiniz. Ailedeki herkesi bir araya getirip temizlikle ilgili onlardan neler beklediğinizi tekrar tekrar anlatabilirsiniz. Bu koşuşturmaca içinde yorgun düştüğünüzü fark ediyorsanız, eşinizle acil bir işbölümü toplantısı yapabilirsiniz. Unutulmaması gereken bir diğer konu da, kan şekeri. Anneler çoğu zaman acıktıklarının farkına bile varmayabilirler; ancak düşen kan şekeri seviyesi, çok daha kolay sinirlenmelerine neden olur.

Bir anne olarak sınırlarınızı zorlayan zorluklardan biri, çocuğunuzun tutumları olabilir. Bizlere gelen pek çok e-mailde kızgın, baş edilmesi güç çocuklardan bahsediliyor. Görünen o ki; anneler çocuklarının bu tutumlarından pek çok açıdan rahatsızlık duyuyor ve hemen hepsi bu tutumlar karşısında kendilerini başarısız ve umutsuz hissediyorlar. Çocuk parkında bir sürü çocuk ve annelerinin arasında, eve gitme vakti geldiğinde yalnızca sizin çocuğunuzun kendini yere atarak ağlaması hoş bir deneyim değil tabii ki. Ancak sükunetlerini koruyan anneler, bu durumun nedenlerini çocuklarının kişilik özelliklerine, veya kendilerinin annelik özelliklerine atfetmek yerine, duruma ve o günkü koşullara atfederler. Kendinize "Çocuklar bunu bazen yapabilirler. Şu anda benim çocuğum yapıyor, bir dahaki sefere diğerlerininki olabilir. Çocuğuma, kendini daha kabul edilebilir biçimde ifade etmeyi öğretebilirim" demeniz; ne sizde, ne de çocuğunuzda yanlış bir sorun olmadığı mesajını size verecek ve gereksiz olabilecek suçluluk duygularından ve kızgınlıklardan sizi uzak tutacaktır.

Bu cümleleri içtenlikte kurabilmeniz ve yaşanan sorunları, herhangi bir yanlış çıkarımda bulunmadan, kişisel olarak algılamadan karşılayabilmeniz için, her yaş döneminde çocuğunuzun ortaya koyabileceği davranış çeşitlerinden ve bunun karşılığında sergileyebileceğiniz tutumlar hakkında bilgi sahibi olmanız gerekir. Çocuk gelişimine dair sahip olduğunuz bilgiler, sizi, olayları yanlış açılardan görüp, hatalı genellemelerde bulunmaktan koruyacaktır.

Sakin kalmanızı sağlayacak bir diğer konu da: Çocuklarımızdan sorumlu olsak da, onları tamamen kontrol edemeyeceğimiz gerçeğidir. Onları korumak ve kollamakla yükümlüyüz; yapmalarını istediğimiz her şeyi onlara yaptırmakla veya olmalarını istediğimiz gibi olmalarını sağlamakla değil. Çocuğunuz çığlık çığlığa bağırırken, bunun size karşı yapılan bir şey olmadığını hatırlamak çok kolay değildir; ama en azından bir dahaki sefere bunu aklınızda tutmaya çalışın.

3 GERÇEKTEN İHTİYAÇ DUYDUĞUNUZ ŞEYİ İSTEYİN
Sakin anneler, kendilerini mutlu eden şeyleri bilir ve buldukları her fırsatta bunları gerçekleştirirler.

Bazen tek ihtiyaç duyduğunuz şey sessizlik ve huzurdur. Çocuklara sessiz olmalarını söylediğinizde bu genellikle işe yaramaz. Ancak sessiz kalmalarının neden o anda gerekli olduğunu belirttiğinizde ve mesajı açık biçimde verdiğinizde, anlayabilecek yaştaki çocuklar için, anlaşılır olacaktır. Bunun dışındaki konular için, ihtiyaç duyduğunuz şeyi başkalarından beklemek yerine, siz kendiniz için sağlamalısınız. Bazen çocuklar uyur uymaz yatağa girmek işe yarayabilir. Uykunuz olmasa da başucunuzda yakacağınız bir mum ya da elinize alacağınız bir kitap ya da gazete uykunuzun gelmesini sağlayabilir. Çünkü uyanık ve ayakta kaldığınız sürece göreceğiniz şey, çoğu zaman, yapılacak işler olacaktır.

4 YANINIZA ONU OYALAYABİLECEK ŞEYLER ALIN
Bir arkadaşınıza, doktor randevusuna, akraba ziyaretine, alışverişe hatta okula giderken bile, yanınıza zor anlarda çocuğunuzun dikkatini dağıtabilecek ve onu oyalayabilecek taşıyabileceğiniz bir oyuncak ya da eşya almadan evden ayrılmayın. Aksi taktirde, en kısa mesafe içinde bile, bir gecikme olabilir ya da planlarınızda bir değişiklik olabilir ve zaten yapılacak pek çok şey varken bir de çocuğunuzu sakinleştirmek, onu eğlendirmekle uğraşmak zorunda kalabilirsiniz. Tüm anneler bilir ki; bu durum gerçekten çileden çıkartıcı olabilir.

Çok ses çıkarmayan oyuncaklar, atıştırabileceği bir şeyler, hikaye kitapları, parmak kuklalar, hatta eski cep telefonları ya da hesap makineleri bile işe yarayabilir. Ancak onu meşgul edebilecek, uzun süre dikkatini verebileceği ve kolay taşıyabileceğiniz bir şey olmasına dikkat edin.

5 ONA KADAR SAYIN... ONDAN GERİYE DOĞRU SAYIN
Demek küçük çocuğunuz koca bir tabak salatayı yere devirdi. Dünyanın sonu gelmiş olabilir mi? Peki, bu korkunç karışıklık 15 dakikadan fazla zamanınızı alır mı? Küçük bir zorlukla gerçek bir felaket arasındaki ayrımı yapabilirseniz, patlamalardan uzak kalmayı da başarırsınız. Akıldan çıkmaması gereken bir diğer konu da; bu ayrımı yapamadığınız sürece, çocuğunuzun da yapamayacağı, ve küçük zorluklar karşısında kolaylıkla kontrolünü kaybedeceğidir. Burada başarılması gereken beceri; bir an durup, net biçimde düşünebileceğiniz duruma gelene kadar beklemektir. "Bu olay karşısında gerçekten çıldırmak mı istiyorum, yoksa daha farklı bir şekilde çözebilir miyim?"

Sesinizin belirli bir sınırın üstüne çıktığını fark ettiğiniz an, durup, bir adım geriye çekilip kendinize sormayı deneyin: "Bu verdiğim tepki durumla mı ilgili, yoksa başka bir nedeni var mı?" Başka bir nedenden ötürü daha sabırsız davranıyorsanız, tahammül noktanızı aşağıya çeken diğer nedenleri düşünün ve tepkilerinizi o nedenler üzerinden vermeye çalışın.

Zorlu anlarda kendinize biraz zaman tanımak, soğukkanlılığınızı yeniden kazanmanıza yardımcı olacaktır. Kendinizi sakinleştirin ve bir sonraki adımınızın ne olacağını düşünün. Her olan biteni kontrol edemeyiz, ama bir şeyler olduğunda, o anda yaşananla ilgili çözümler getirebilir ve aynısının ileride tekrarlanmamasını sağlayabilmek için bir şeyler yapabiliriz.

6 FARKLI BAKIŞ AÇILARI KAZANIN
Çocuğunuzun 21 yaşında, 1 yaşındaki haline hiç benzemeyeceğini hatırlamak işe yarayabilir. Çocuklukları boyunca annelerini çıldırtan insanlar bile gayet normal yetişkinler olabiliyorlar. Daha deneyimli, yaşlı bir anne ile diyalog içinde olmak –kendi anneniz, hatta büyükanneniz bile olabilir – farklı bir bakış açısı geliştirmenizi sağlayabilir.

Kafanızdaki soru işaretlerini veya çocuğunuzla ilgili algılarınızı, rekabet içinde olmadığınız ve kendinizi yakın hissettiğiniz başka annelerle paylaşmak çoğu zaman oldukça rahatlatıcı olabilir. Sorulara verilebilecek farklı yanıtların da olabileceğini görmek başlı başına rahatlatıcıdır.

hayatimdabebekvar.com