"Bipolar Beynin Kimyasını Bozuyor"

"Bipolar Beynin Kimyasını Bozuyor"

Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar:- "Toplumda yüzde 2-3 oranda görünen ve beynin kimyasını bozan bipolar bozukluk, mutlaka tedavi edilmelidir"

İSTANBUL (AA) - Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Gökben Hızlı Sayar, toplumda yüzde 2-3 oranda görünen bipolar bozukluğun mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini belirtti.

Sayar, Dünya Bipolar Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, kişinin bir gün neşeli bir gün hüzünlü ruh hali yaşadığı bipolar bozukluk hastalığının, şeker ya da kalp rahatsızlığı gibi tıbbi bir hastalık olduğunu, kişinin beynini dolayısıyla da ruh durumunu etkilediğini kaydetti.

Tam sebebi bilinmemekle birlikte genetik faktörler nedeniyle ortaya çıkabilen, mani ya da depresif dönem olarak iki ayrı duygu durumunun yaşandığı bipolar hastalığında, kişinin bir gün aşırı neşeli, bitmez tükenmez bir enerjide, depresif dönemde tam tersi parmağını bile kıpırdatacak hali bulunmayan, çökkün, kendini değersiz hisseden hatta intihar eğilimleri olan duygu durumuna girebildiğini aktaran Sayar, şu bilgileri verdi:

"Hepimizin zaman zaman neşeli, bazen üzgün, bıkkın olduğumuz günler vardır. Ancak bu hastalıkta kişiler ani ve uç duygu durumlarıyla kendilerini belli ederler. Bu rahatsızlığa sahip olmak, kimsenin suçu ya da hatası değildir. Bipolar bozukluğun nedeni kesin olarak bilinmemektedir. Ancak araştırmalar, beyinde duygu durumunun normal düzeyde kalmasını etkileyen bazı anormallikler olduğunu gösteriyor.

Örneğin beyindeki kimyasal maddeler, bir beyin hücresinden diğerine iletiler taşır. En az 100 çeşit olan bu kimyasal maddelere 'nörotransmitter' adı verilir. Beyin hücreleri arasında iletilerin doğru bir şekilde taşınması kişinin düşünce, duygu durum, hafıza ve öğrenme kapasitesini de etkiler. Bipolar bozukluğa, beyindeki bu kimyasal maddelerin dengesinin bozulması yani sinyallerin doğru bir şekilde iletilememesi neden olabilir."

Beyin sistemlerindeki kimyasal bozukluk nedeniyle ortaya çıkan bipolar hastalığında, farklı davranışların gözlemlendiğine dikkati çeken Sayar, şunları kaydetti:

"Hastada iki uç duygu durumu nedeniyle birbiriyle yarışan düşünceler, bir konuya odaklanamama, konuşurken konudan konuya atlama sık olarak izlenir. Kimyasal iletimdeki bozulma aynı zamanda duygusal dalgalanmalara da sebep olur. Hasta, mani dönem, depresyon, hipomani ve normal ruh hali dönemlerini arka arkaya yaşar. Mani dönemde enerjisiyle olmadık işlere kalkışır, çok para harcar, birkaç saatlik uyku ile idare eder. Sonraki dönemde ise canlılığı ve enerjisi kaybolmuştur. Bir türlü uykuya dalamama, bedensel halsizlik, eskiden severek yaptığı aktivitelerden sebepsiz uzaklaşma gibi farklı duygular hisseder, kendini değersiz, işe yaramaz bulur, içine kapanır, dikkatini toplayamaz, intihar eğilimleri görülür. Bu dönemde çok dikkatli olmak gereklidir."

Bipolar bozukluğun bazı ailelerde daha sık görülmesinin, hastalıkta saptanan beyin kimyasındaki bozukluğun genetik bir sebebinin olabileceğini düşündürdüğünü aktaran Sayar, hastalığın toplum içinde yüzde 2-3 oranda görülürken, anne ya da babasında bipolar bozukluk olan bir kişinin buna yakalanma ihtimalinin yüzde 12-15 civarında olduğunu belirtti.

Doç. Dr. Sayar, hastalığın uzmanlar gözetiminde gerektiğinde hastaneye yatırılarak duygu durum düzenleyen ilaçlarla tedavi edilebildiğini de kaydetti.