Fatih Terim'e hakaretler yağdırmıştı: Galatasaray'ın başına geçiyor

Fatih Terim'e hakaretler yağdırmıştı: Galatasaray'ın başına geçiyor
Güncelleme:

Galatasaray'da seneye Domenec Torrent ile devam etmeyi düşünmeyen tüm başkan adaylarının yeni hoca tercihleri dikkat çekiyor.

Galatasaray'da Fatih Terim'in ayrılığının ardından takımın başına geçirilen Domenec Torrent istenilen performansı yakalayamadı. Tarihinin en kötü sezonlarından birini geçiren sarı-kırmızılılarda gözler yapılacak başkanlık seçimine çevrildi. Başkan adaylarının teknik direktör tercihleri de yavaş yavaş netlik kazanıyor...

İLK TERCİH PİRLO

Başkan adayların Eşref Hamamcıoğlu'nun ilk tercihinin Dünya futbolunun efsane ismi Andrea Pirlo olduğu ifade edildi. Sosyal medyada çıkan bu haberin ardından Pirlo'nun çıkardığı kitapta Fatih Terim'e yer verdiği cümleler geldi.

FATİH TERİM'E FLAŞ SÖZLER

Andrea Pirlo, 'I Think Therefore I Play' (Düşünüyorum öyleyse oynayabilirim) kitabında, 2001-2002 sezonunda Milan'dayken teknik direktörlüklerini yaptığı Fatih Terim ile ilgili çarpıcı ifadelere yer vermişti.

Pirlo kitabında Terim'in iyi bir hoca olduğunu ancak iletişim sorunları nedeniyle taktiksel anlatımlarını futbolculara doğru aktaramadığını ifade etti. Pirlo, özellikle tercümanından dolayı Terim'in Milan'da başarılı olamadığına vurgu yaptı.

Fatih Terim'e hakaretler yağdırmıştı: Galatasaray'ın başına geçiyor - Resim : 1

Berlusconi ve Ancelotti arasında karşılıklı sevgiye dayanan, oldukça sağlam bir ilişki vardı. Fakat bunun Milan'ı çalıştıran herkes için geçerli olduğunu söyleyemem, örneğin Fatih Terim...

Görevi boyunca kendisinin adeta gölgesi gibi olan deli bir tercümanı vardı. Terim'in 5 dakikalık ateşli konuşmalarını, duygusuz şekilde 5 saniyede tercüme eden bir adam... Tercümanı bir ara Terim'e medya ile tüm ilişkileri süresiz kesmesini tavsiye etti. Medya ile ilişkileri kesmek... Süresiz... AC Milan'da... İletişimin her şeyden önemli olduğu ve mükemmel yönetildiği bir kulüpte...

Fatih Terim tahta başında dakikalarca taktik anlatırdı. Maçtan önce beni yanına çağırırdı. Bu maçı taraftar için kazanmalıyız, oyunun merkezinde de sen varsın, topları sen yönlendirmelisin diye söylerdi ancak tercümanı başka şekilde ifade ediyordu. Özellikle göreve başladığı ilk günlerde yaptığı takım toplantıları ise unutulmazdı. Terim eline bir tebeşir alıp taktik tahtasına 11 daire çizerdi. Tahtadaki her daire sahaya çıkacak bir oyuncuyu temsil ederdi. Ancak konuşmanın ortasında taktik tahtası, çizdiği oklardan ve karalamalardan öyle bir hale gelirdi ki; hangi dairenin kimi işaret ettiğini anlamak imkansızlaşırdı. Taktik tahtası, oyuncuları ve mevkileri birbirinden ayırmanın mümkün olmadığı karmakarşılık bir hal alırdı. Kısacası tam bir kaos... Sadece kalecinin kendi pozisyonundan emin olabildiği bir kaos...

Toplantı sırasında bir daireyi işaret edip, "Costacurta, tam burada olman gerekiyor" diye konuşmaya başlardı. Bir gün dayanamayıp, "Ama patron, o gösterdiğin dairenin biraz önce benim olduğunu söyledin, Costacurta değil ki" demek zorunda hissettim.

İşin daha da kötüsü konuşma ilerledikçe defans bölgesindeki dairelerle, forvettekileri karıştırmaya başlardı. Artık öyle bir hal almıştı ki, kendi aramızda 'Acaba bunu Berlusconi'nin gizli rüyası olan 2-4-4 taktiğini gerçekleştirmek için bilerek mi yapıyor' diye şakalaşmaya başlamıştık.