NATO Zirvesi niçin ''tarihi'' bir toplantı oldu?

Haber3.com yazarı Haluk Özdalga yazdı: NATO Zirvesi niçin ''tarihi'' bir toplantı oldu?

Haluk Özdalga haluk.ozdalga@haber3.com

Hafta içinde Hollanda’da düzenlenen NATO Zirvesi, başta örgütün kendisi ve farklı gözlemciler tarafından “tarihi” olarak nitelendi.

Yıllar boyu hatırlanacak “tarihi” bir zirve olduğu muhakkak. Ama çoğunlukla ileri sürüldüğü gibi, üye ülkelerin savunma harcamalarını milli hasılanın %5’ine çıkarma kararı nedeniyle değil.

Ocak ayında ABD Başkanı olarak göreve başlayan Trump’a, çoğu haklı olmak üzere en ağır sözlü saldırılar yönelten, Rusya’ya “teslim olduğunu” hatta “Amerika-Rusya ekseni” oluşturduğunu dahi ileri süren Avrupalı siyasi liderler, şimdi aynı Trump’ın arkasında hiç ses etmeden hizaya geçti, o nedenle.

Veya stratejik vurguyla ifade etmek gerekirse, savunma harcamalarını artırsa dahi, Avrupa’nın öngörülebilir bir gelecekte küresel oyuncu olamayacağı bir kez daha gözler önüne serildiği için.

Sürpriz mi? Hayır.

Avrupalı merkez siyasetçileri azıcık tanıyanlar için, işin sonunda Amerika’nın koruyucu kanatları altından çıkamayacaklarını ve en iyi bildikleri şeyi yapacaklarını öngörmek zor değildi:

“ABD’nin önceki Başkanı Joe Biden, Rusya’ya diz çöktürmek ve mümkünse rejim değişikliği istedi, Amerika’da rejim değişti.

Batı’nın askeri ittifakını güçlendirmek istedi, NATO şimdi tarihinin en zayıf konumunda.

Rusya’ya büyük zararlar vererek Çin karşısında güçleneceğini hesapladı, o hesap da ters tepti.

Bir siyasetin başarısının ölçütü aldığı sonuçlar ise, her şey ortada.

Tahminim, Avrupalı ülkelerin çoğu, bir süre sonra Trump’ın arkasında hizaya geçecek.”

Sadece dört ay önce ABD-Avrupa krizinin en yoğun günlerinde yaptığımız öngörü aynen gerçekleşti. Avrupalı liderler Trump’ın karşısında topuk vurup esas duruşa geçiverdiler. NATO Zirvesi bunun tarihi ama hazin kanıtını oluşturdu.

New York Times gazetesine göre “zirvede her şey Trump’ın gönlünü hoş tutacak şekilde düzenlendi.”

%5 savunma harcaması bile öyle oluştu. Kendini dünyanın en becerikli iş bitiricisi gören sıradan Kapalıçarşı bezirganı Trump, %5 oranını telaffuz ederken elbet indirim payı bırakmıştı. Bu oranın mümkün olmadığını bütün Avrupalı liderler biliyordu.

Ama Trump’la pazarlık edip onu sinirlendirme riskini göze almak istemeyen NATO Genel Sekreteri Rutte’nin bulduğu, patenti Süleyman Demirel’e ait, “siyasette çare tükenmez” yaklaşımı devreye girdi: %3,5 üstüne, zaten yapılan %1,5 altyapı harcamaları da savunma hesabına katıldı, oluverdi %5.

Gerekçe ilk bakışta mantıklı gibi görünüyordu: İmal edilen tankları veya füzeleri yollar, köprüler olmadan nasıl cepheye taşıyabilirsiniz ki? Ama aynı mantıkla eğitim, sağlık hizmetleri dahil savunma kapsamına alınamayacak harcama kalmayabilir.

O arada Rutte yaltaklanmayı, eskilerin deyimiyle tabasbusu da ihmal etmedi: “Sayın Trump, diğer Amerikan Başkanlarının on yıllardır yapamadığını siz hemencecik başardınız, savunma harcamalarını %5’e çıkarttınız. Halbuki hiç kimse bunun mümkün olabileceğine inanmıyordu. Bravo…”

Bu cıvık tiyatronun dışında duran tek Avrupalı lider, son dönemde onurlu çıkışlarıyla dikkat çeken İspanya’nın sosyalist Başbakanı Pedro Sanchez oldu: “Bizim savunma harcamamız %2,1’de kalacak, ne bir eksik ne bir fazla…”

* * *

Trump son ana kadar “tarihi Zirve’ye” gelip gelmeyeceğini bildirme zahmetine katlanmadı, ev sahiplerini heyecanlı bir bekleyişe düşürdü. Sonunda geldi, fakat o akşam Hollanda Kraliyet ailesinin verdiği yemeğe en az bir saat gecikerek katıldı. Otuz küsür NATO liderinin davetli olduğu yemek başlamadı, onu beklediler. Çünkü, Sayın Başkan biz saatinde başlıyoruz, siz lütfen dilediğiniz zaman gelebilirsiniz diyecek bir cesur yürek yoktu.

NATO zirveleri iki veya üç tam gün sürer ve liderler konuşur, tartışır, ülkelerinin görüşlerini açıklardı. Bu kez sadece 2,5 saatlik kısa bir toplantı yapıldı. Çünkü Trump uzun toplantılardan hoşlanmıyor. Ya toplantının ortasında çekip giderse?

NATO zirveleri sonunda kapsamlı bir sonuç bildirisi yayınlanır. Geçen sene yayınlanan bildiri 44 madde idi, en geniş yer verilen konu Ukrayna’ya desteğin teyidi olmuştu. Bu kez sadece beş maddelik, bir A4 sayfayı zor dolduran kısa bir sonuç bildirisi yayınlandı. Çünkü Trump uzun metinleri okumaktan hoşlanmıyor.

Bildiride Ukrayna’nın adı geçmiyor. Ayrıca, yine geçen yıldan farklı olarak, Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski toplantıya davet edilmedi, çünkü Trump öyle istedi.

* * *

Bir savaş durumunda Amerika acaba Avrupa ülkelerinin yardımına gelecek mi? Avrupalı liderlerin zihninin en derinlerinde yatan soru bu. Yani, “birine saldırı hepsine yönelik saldırı olarak değerlendirilir” diye başlayan NATO’nun 5. maddesi, nasıl uygulanacak?

NATO Zirvesi’ne gelirken uçakta bir gazetecinin o konudaki sorusuna Trump’ın yanıtı, “5. maddenin değişik yorumları var… Bunu sen de biliyorsun ya” şeklinde oldu.

Bu sözler Hollanda’da toplanmış Avrupalı politikacılar arasında deprem sarsıntısı gibi etki doğurdu, hararetli tartışmalar başladı.

Ayaklarının yere basması konusunda epey sıkıntı yaşayan AB Dış Politika yetkilisi Kaja Kallas’a göre 5. madde “çok, çok açık” ve birine saldırı durumunda hepsinin yardıma koşması gerekiyor.

Ama gerçekler hiçbir zaman öyle olmadı.

Savaş durumunda her ülke pek çok faktörü dikkate alarak kendi kararını verecek. Ünlü 5. maddenin devamını da okumak gerekiyor. Resmi tercümeden:

Üye ülkeler “…bireysel olarak ve diğerleri ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır.”

Yani ülkeler “gerekli gördükleri” eylemlerde bulunarak yardımcı olacak.

Daha gerçekçi bir yaklaşımı Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius’tan duyduk: “5. madde her zaman yoruma bağlı olmuştur.”

* * *

Avrupalı merkez siyasetçilerin Trump’a dönük tavırlarındaki değişiklik doğru okunmalı. Zihinlerinin içindeki düşünce ve değerlendirmeler hiçbir şekilde değişmedi. Trump hakkında seçildiği ilk günlerde ne düşünüyorlarsa bugün de öyle düşünüyorlar.

Değişen sadece dışa dönük davranışları ve Trump’a dönük tavırları oldu.

Trump hakkında her şey söylenebilir ama aptal olduğu ileri sürülemez. O da bu basit gerçeği görüyor ve Avrupalı liderlere ona göre davranıyor.

">

Hafta içinde Hollanda’da düzenlenen NATO Zirvesi, başta örgütün kendisi ve farklı gözlemciler tarafından “tarihi” olarak nitelendi.

Yıllar boyu hatırlanacak “tarihi” bir zirve olduğu muhakkak. Ama çoğunlukla ileri sürüldüğü gibi, üye ülkelerin savunma harcamalarını milli hasılanın %5’ine çıkarma kararı nedeniyle değil.

Ocak ayında ABD Başkanı olarak göreve başlayan Trump’a, çoğu haklı olmak üzere en ağır sözlü saldırılar yönelten, Rusya’ya “teslim olduğunu” hatta “Amerika-Rusya ekseni” oluşturduğunu dahi ileri süren Avrupalı siyasi liderler, şimdi aynı Trump’ın arkasında hiç ses etmeden hizaya geçti, o nedenle.

Veya stratejik vurguyla ifade etmek gerekirse, savunma harcamalarını artırsa dahi, Avrupa’nın öngörülebilir bir gelecekte küresel oyuncu olamayacağı bir kez daha gözler önüne serildiği için.

Sürpriz mi? Hayır.

Avrupalı merkez siyasetçileri azıcık tanıyanlar için, işin sonunda Amerika’nın koruyucu kanatları altından çıkamayacaklarını ve en iyi bildikleri şeyi yapacaklarını öngörmek zor değildi:

“ABD’nin önceki Başkanı Joe Biden, Rusya’ya diz çöktürmek ve mümkünse rejim değişikliği istedi, Amerika’da rejim değişti.

Batı’nın askeri ittifakını güçlendirmek istedi, NATO şimdi tarihinin en zayıf konumunda.

Rusya’ya büyük zararlar vererek Çin karşısında güçleneceğini hesapladı, o hesap da ters tepti.

Bir siyasetin başarısının ölçütü aldığı sonuçlar ise, her şey ortada.

Tahminim, Avrupalı ülkelerin çoğu, bir süre sonra Trump’ın arkasında hizaya geçecek.”

Sadece dört ay önce ABD-Avrupa krizinin en yoğun günlerinde yaptığımız öngörü aynen gerçekleşti. Avrupalı liderler Trump’ın karşısında topuk vurup esas duruşa geçiverdiler. NATO Zirvesi bunun tarihi ama hazin kanıtını oluşturdu.

New York Times gazetesine göre “zirvede her şey Trump’ın gönlünü hoş tutacak şekilde düzenlendi.”

%5 savunma harcaması bile öyle oluştu. Kendini dünyanın en becerikli iş bitiricisi gören sıradan Kapalıçarşı bezirganı Trump, %5 oranını telaffuz ederken elbet indirim payı bırakmıştı. Bu oranın mümkün olmadığını bütün Avrupalı liderler biliyordu.

Ama Trump’la pazarlık edip onu sinirlendirme riskini göze almak istemeyen NATO Genel Sekreteri Rutte’nin bulduğu, patenti Süleyman Demirel’e ait, “siyasette çare tükenmez” yaklaşımı devreye girdi: %3,5 üstüne, zaten yapılan %1,5 altyapı harcamaları da savunma hesabına katıldı, oluverdi %5.

Gerekçe ilk bakışta mantıklı gibi görünüyordu: İmal edilen tankları veya füzeleri yollar, köprüler olmadan nasıl cepheye taşıyabilirsiniz ki? Ama aynı mantıkla eğitim, sağlık hizmetleri dahil savunma kapsamına alınamayacak harcama kalmayabilir.

O arada Rutte yaltaklanmayı, eskilerin deyimiyle tabasbusu da ihmal etmedi: “Sayın Trump, diğer Amerikan Başkanlarının on yıllardır yapamadığını siz hemencecik başardınız, savunma harcamalarını %5’e çıkarttınız. Halbuki hiç kimse bunun mümkün olabileceğine inanmıyordu. Bravo…”

Bu cıvık tiyatronun dışında duran tek Avrupalı lider, son dönemde onurlu çıkışlarıyla dikkat çeken İspanya’nın sosyalist Başbakanı Pedro Sanchez oldu: “Bizim savunma harcamamız %2,1’de kalacak, ne bir eksik ne bir fazla…”

* * *

Trump son ana kadar “tarihi Zirve’ye” gelip gelmeyeceğini bildirme zahmetine katlanmadı, ev sahiplerini heyecanlı bir bekleyişe düşürdü. Sonunda geldi, fakat o akşam Hollanda Kraliyet ailesinin verdiği yemeğe en az bir saat gecikerek katıldı. Otuz küsür NATO liderinin davetli olduğu yemek başlamadı, onu beklediler. Çünkü, Sayın Başkan biz saatinde başlıyoruz, siz lütfen dilediğiniz zaman gelebilirsiniz diyecek bir cesur yürek yoktu.

NATO zirveleri iki veya üç tam gün sürer ve liderler konuşur, tartışır, ülkelerinin görüşlerini açıklardı. Bu kez sadece 2,5 saatlik kısa bir toplantı yapıldı. Çünkü Trump uzun toplantılardan hoşlanmıyor. Ya toplantının ortasında çekip giderse?

NATO zirveleri sonunda kapsamlı bir sonuç bildirisi yayınlanır. Geçen sene yayınlanan bildiri 44 madde idi, en geniş yer verilen konu Ukrayna’ya desteğin teyidi olmuştu. Bu kez sadece beş maddelik, bir A4 sayfayı zor dolduran kısa bir sonuç bildirisi yayınlandı. Çünkü Trump uzun metinleri okumaktan hoşlanmıyor.

Bildiride Ukrayna’nın adı geçmiyor. Ayrıca, yine geçen yıldan farklı olarak, Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski toplantıya davet edilmedi, çünkü Trump öyle istedi.

* * *

Bir savaş durumunda Amerika acaba Avrupa ülkelerinin yardımına gelecek mi? Avrupalı liderlerin zihninin en derinlerinde yatan soru bu. Yani, “birine saldırı hepsine yönelik saldırı olarak değerlendirilir” diye başlayan NATO’nun 5. maddesi, nasıl uygulanacak?

NATO Zirvesi’ne gelirken uçakta bir gazetecinin o konudaki sorusuna Trump’ın yanıtı, “5. maddenin değişik yorumları var… Bunu sen de biliyorsun ya” şeklinde oldu.

Bu sözler Hollanda’da toplanmış Avrupalı politikacılar arasında deprem sarsıntısı gibi etki doğurdu, hararetli tartışmalar başladı.

Ayaklarının yere basması konusunda epey sıkıntı yaşayan AB Dış Politika yetkilisi Kaja Kallas’a göre 5. madde “çok, çok açık” ve birine saldırı durumunda hepsinin yardıma koşması gerekiyor.

Ama gerçekler hiçbir zaman öyle olmadı.

Savaş durumunda her ülke pek çok faktörü dikkate alarak kendi kararını verecek. Ünlü 5. maddenin devamını da okumak gerekiyor. Resmi tercümeden:

Üye ülkeler “…bireysel olarak ve diğerleri ile birlikte, silahlı kuvvet kullanımı da dahil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak saldırıya uğrayan Taraf ya da Taraflara yardımcı olacakları konusunda anlaşmışlardır.”

Yani ülkeler “gerekli gördükleri” eylemlerde bulunarak yardımcı olacak.

Daha gerçekçi bir yaklaşımı Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius’tan duyduk: “5. madde her zaman yoruma bağlı olmuştur.”

* * *

Avrupalı merkez siyasetçilerin Trump’a dönük tavırlarındaki değişiklik doğru okunmalı. Zihinlerinin içindeki düşünce ve değerlendirmeler hiçbir şekilde değişmedi. Trump hakkında seçildiği ilk günlerde ne düşünüyorlarsa bugün de öyle düşünüyorlar.

Değişen sadece dışa dönük davranışları ve Trump’a dönük tavırları oldu.

Trump hakkında her şey söylenebilir ama aptal olduğu ileri sürülemez. O da bu basit gerçeği görüyor ve Avrupalı liderlere ona göre davranıyor.

Tüm yazılarını göster