Güvenli ve sağlıklı alışverişin sırrı

Güvenli ve sağlıklı alışverişin sırrı

Ürün raflara çıkana kadar işin uzmanları gıdanın güvenliğinden sorumlu iken, alışveriş kısmında biz tüketicilere iş düşüyor.

Bir gıdanın güvenli olması için tarladan çıkıp çatalımızın ucuna geldiği yolculukta birçok faktör etkili oluyor.

İnternetin bilgiye ulaşma konusunda sağladığı imkanlar sayesinde hepimiz adeta birer diyetisyen, doktor ve gıda güvenliği uzmanı olduk. Alışveriş yaparken elimizde bir büyüteç varmışçasına ambalajından içeriğine her şeyi denetliyor, satıcıları soru yağmuruna tutuyor, sağlıklı beslendiğimizden emin olana kadar rahat edemiyoruz. Biz bu durumdayken mesleği gıdaları denetlemek olan bir kişi ne yapar, mutfağına hangi gıdaları sokar, hangilerinden uzak durur diye merak ettik ve İstanbul Gıda Kontrol Laboratuvarı’ndan Laboratuvar Müdürü Sinem Topçu’nun kapısını çaldık. Hemen müjdeyi verelim; tablo o kadar da karanlık değil. Yeter ki neyi, ne kadar ve nasıl tüketmemiz gerektiğini bilelim…

Kişisel beslenme kurallarınızı öğrenin

Herkesin nasıl beslenmesi gerektiğini bilmesi gerekiyor. Gıda Laboratuvar Müdürü Sinem Topçu, güvenli, sağlıklı ve israfa neden olmayacak bir alışveriş için önce mümkünse bir uzmanın desteğini alarak kişisel beslenme kurallarımızı öğrenmemiz ve düzenli kontrolden geçmemiz gerektiğini belirtiyor: “Satın aldığımız gıdaları kontrol ederken, bedenimizin durumunu kontrol etmiyor olmak çok ironik bir durum. Beslenirken sadece basen veya karındaki yağları değil, kan basıncını, kan şekerini, kolesterolü de düşünmek gerekiyor.” Topçu, düzenli hareket etmenin de sağlıklı yaşamın bir parçası olduğunu vurguluyor.

Alışveriş listenizi gözden geçirin

Vücuduna ve yaşam tarzına uygun beslenme alışkanlığını belirledikten sonra sıra bu programa uygun gıdaların alışverişine geliyor. Yılların alışkanlığı ile hazırladığımız alışveriş listelerindeki her ürüne gerçekten ihtiyacımız var mı diye bakmakta fayda var...

Etiketlere güvenin

Etiketler artık çok zengin… Eskiden sadece yağ, protein, karbonhidrat, şeker miktarı yazarken bugün içerikteki tüm maddeler, alerjenler, yağ asitlerinin miktarı gibi bilgiler de etiketlerde yer alıyor. Konunun uzmanı olunmadığı sürece madde isimlerini detaylı şekilde irdelemenin sağlıklı bir yaklaşım olmadığını söyleyen Topçu, “Her ürünün kendine özel katkı maddeleri var ve son tüketicinin bunların hepsini bilmesi mümkün değil. Şunu unutmamak gerekiyor; her ürün için kullanılacak katkı maddelerinin limitleri, kullanılabilecek gıdalar ve kesinlikle kullanılamayacak olanlar yasalarla belirlenmiş durumda; üstelik düzenli olarak denetimler yapılıyor” diye ekliyor.

Ambalaj güvenliğini gözden kaçırmayın

Açık pazarlarda satılan baharatlar mis gibi koksa da orada bulunan gıdaların sağlığı tehdit edebileceğinin artık pek çok kişi farkında. Ambalaj deyince de akla “kanserojen” kelimesi geliyor. Topçu, gıdalarla temas eden karton, jelatin, strafor, konserve, cam gibi malzemelerin de test edildiğini belirterek, “Zararlı olmayan ambalaj arıyorsanız üzerinde çatal-bıçak işareti olanları tercih etmelisiniz. Bunların içinde en masum olan ise camdır” diyor. Üreticileri kullandıkları ambalajlar konusunda yargılarken bizlerin de evde kullandığımız kaplar hatta tabaklar konusunda seçici olmamız ve kaliteden ödün vermememiz gerekiyor.

SON KULLANMA TARİHİNE BAKIN

Günümüzde meyve ve sebzelerin bir kısmı da dahil olmak üzere gıda maddeleri ambalajlı olarak satılıyor. Alışverişte bu gıdaların üretim ve son kullanma tarihlerini mutlaka kontrol etmek gerekiyor. Gıda Kontrol Laboratuvarı Müdürü Sinem Topçu, alışverişte son kullanma tarihi yaklaşmış ürünlerin tercih edilmemesini önerirken, mutfakta bekleyen ürünlerin son kullanma tarihlerinin de gözden kaçırılmaması konusunda uyarıyor. Peki “Raf ömrü uzadıkça, insan ömrü kısalıyor” sözü gerçeği yansıtıyor mu? Bilimsel bir açıklamaya dayanmadan böyle bir fikri benimsemenin ya da tamamen karşısında durmanın doğru olmadığını belirten Topçu, “Katkı maddeleri, ürünlerin biraz daha uzun süreli kullanımını sağlamak için kullanılıyor. Evde yapılan ekmeğe konulan mayanın da bir katkı maddesi olduğu unutulmamalı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın kullanımına izin verdiği maddeler, bunların hangi gıdalarda hangi miktarlarda kullanılacağı belirlenmiş durumda… Bütün katkı maddelerine karşı durmak gerçekçi değil. Katkı maddesinin hiç kullanılmaması bazı gıdaların daha büyük tehditlere açık hale gelmesine neden oluyor. Önemli olan üreticinin kükürtleme yaparken belirlenmiş limitlere uyup uymadığının bilinmesi. Bu kontrolleri de hem üretim aşamasında hem raftan alarak bizler yapıyoruz” diyor.

➧ Meyve-sebze seçerken

Meyve-sebze seçiminde biz tüketicilerin kafasını en çok karıştıran şey, zirai ilaçlar ve hormonlar. Zirai ilaçların kullanılmamasının ürün verimi açısından imkansız olduğunu belirten Sinem Topçu, önemli olanın bu ilaçların doğru şekilde ve doğru dozlarda uygulanması olduğunu anlatıyor. Üstelik zincir marketlerin bu konuda ciddi bir politika izlediğini, market depolarının da bu açıdan denetlendiğini söylüyor. Peki pazarcı amcaya nasıl güveneceğiz? Bu konuda ise yeni bir yasanın hazırlandığını müjdeleyen Topçu, yakın zamanda yürürlüğe girecek hal yönetmeliği ile artık hallere giren ve çıkan ürünlerin de kontrol edilmeye başlanacağını söylüyor: “Gün geçtikçe daha güvenli gıda tüketme yolunda ilerliyoruz.” Mevsimi dışında raflarda görmeye alıştığımız ancak satın almaktan çekindiğimiz meyve sebzeler de var. Bunların en gündemde olanı ise domates… Kışın domates yemek sağlıksız mı? Topçu, ideal olanın her şeyi mevsiminde tüketmek olduğunu söylüyor. Mevsim dışı tüketilenlerin sağlıksız olmadığını ancak besin değeri açısından zayıf olduğunu vurguluyor: “Kışın domates tüketmediğinizde salça kullanıyorsunuz ve bu sefer ambalajlı ürüne geçmiş oluyorsunuz. Kontrollerinin yapıldığından emin olduğunuz ürünler konusunda rahat olabilirsiniz.”

➧ Et-balık seçerken

Yeni yönetmeliğe göre etler de artık ambalaja girdi. Gerek tavuk ve hindi eti gerekse kırmızı et alırken ambalaj üzerindeki son kullanım tarihine dikkat etmek gerekiyor. Güvenli gıda sadece mikrop içermeyen gıda anlamına gelmiyor, ürünün kalitesi de önem taşıyor. Bu nedenle örneğin bir paket kıymadaki et ve bağ doku oranlarının ne kadar olduğu yasal limitlerle belirlenmiş durumda ve ürünler bu limitler çerçevesinde denetleniyor. Zincir marketlerde bulunan balık tezgahları da örnekler alınarak denetleniyor. Tüketicinin ise balığın gözlerinin parlak, solungaçlarının canlı renkli, pullarının diri olduğundan emin olarak alışveriş yapması gerekiyor.

➧ Dondurulmuş ürün seçerken

Derin dondurucu kullanmaya alıştık… Özellikle çalışan kadınlar buzdolaplarında acil durumlar için her zaman dondurulmuş gıdalar bulundurmayı tercih ediyor. Gıdanın satın alındıktan ne kadar sonra derin dondurucuya girdiği, ne kadar süreyle orada kaldığı, nasıl çözdürüldüğü gibi konular da önem taşıyor. Sinem Topçu, “Dondurulmuş ürün eve gidene kadar çözülmeye başlarsa mikrobiyolojik aktivite de başlıyor. Bu ürünü tekrar dondurucuya koyup tekrar çözdürürken de doğru uygulamalarda bulunmazsanız tabağınızda sağlık açısından büyük bir risk sizi bekliyor” diyor. Bu nedenle dondurulmuş ürünleri kasaya girmeden hemen önce almak, eve gidene kadar çözülmeyeceğinden emin olmak, çözüldüyse tekrar dondurmamak, dondurucudan çıkarılan ürünü ya mikrodalgada ya da buzdolabında +4 derecede çözdürmek gerekiyor.

➧ Ekmek satın alırken

İnsan cildinde bulunan floranın gıda ile temas etmemesinin çok önemli olduğunu ve bu nedenle ambalajsız bir ekmek satın almayı kesinlikle tercih etmediğini belirten Topçu, ambalaj sayesinde ürünün etiketi ve son kullanım tarihi hakkında da bilgi sahibi olunabildiğini söylüyor.

BİR GIDA KONTROL LABORATUARI UZMANININ OLMAZSA OLMAZLARI

İşi gereği gıda güvenliği hakkında her konuyu detaylı olarak bilen, çeşitli gıda testlerini yürüten, denetimleri takip eden ve aynı zamanda kendisi de bir tüketici olan Sinem Topçu, gıda güvenliği konusundaki olmazsa olmazlarını şöyle sıralıyor:

● Ambalajlı ürünleri tercih ediyorum.
● Son kullanma tarihine bakmadan hiçbir ürünü almıyorum.
● Aldığım ürünün evdeki muhafazasına dikkat ediyorum. Örneğin yumurtaları paketinden çıkarmayarak son kullanma tarihini gözden kaçırmamış oluyorum.
● Ürünlerin ambalajı açıldıktan sonra kaç gün içinde tüketilmesi gerektiğini takip ediyorum.
● Dondurulmuş ürünleri kasaya gelmeden hemen önce alıyorum.
● Bu ürünleri buzdolabında çözdürmeyi tercih ediyorum.
● Kırmızı ve beyaz eti buzdolabının ayrı raflarında tutuyorum.
● Mikroplar için güzel bir ortam yaratacağından etleri buzdolabına koymadan önce kesinlikle yıkamıyorum.
● Meyve ve sebzeyi güvendiğim yerlerden alıyorum.
● Ambalajlarda bardak-çatal işaretine (gıda ile doğrudan temas eden malzemelerin gıdaya uygun olduğunu ifade eder) mutlaka bakıyorum.
● Kişisel beslenme programıma göre sadece belli ürünlerde tercihimi organik olanlardan yana kullanıyorum. 

Formsante