Milyonlar üniversite kapısında ama kontenjanlar boş

Milyonlar üniversite kapısında ama kontenjanlar boş
Güncelleme:

Üniversitelerde öğrenci başına 12 m2 alan şartı hoş, kontenjanlar boş…

2023 YSK sonucunda üniversitelerde ek kontenjanlarda tercih ve yerleştirme bu hafta sonuçlanıyor. Haber3 Eğitim Servisi’miz, özellikle kontenjanların dolmaması ile ilgili olarak yapılan ek kontenjan sürecinin altında yatan gizemleri inceledi… Bu analiz şunu gösterdi ki, üniversitelere girişlerin başarı-referans sınavı ile (ABD’deki SAT benzeri) yapılmasının ve alacağı öğrenci sayısının belirlenmesinin üniversitelere bırakılmasıyla ülke büyük bir israftan kurtulacak ve bir öğrenim transformasyonu yakalayarak, teknolojik ve sosyal bir atılım gerçekleştirecek… Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teknoloji yöenemli vaat ve çözümleri de bunu gerektiriyor. İktidara aday tüm partilerin programlarında yer alan “YÖK’ü Kaldıracağız” vaadinin gerçekleşeceği pek yok ancak analizimiz gösterdi ki, kontenjanların üniversitelerin  kendileri tarafından belirlenen bir yükseköğretim düzeni mümkün…

 “2023’de rekor düzeyde öğrencinin başvurduğu YKS’de, aynı rekor sınava girişte kırılamadı. 2022 yılında uygulanan YKS’ye daha çok aday sınava girmişti. Bu yıl 3 Milyon 527 bin 443 başvuran adayın 531 bin 805’i sınava girmekten vazgeçti. 2 milyon 995 bin 638 aday sınava katıldı. Bunlardan da 239’unun sınavı geçersiz sayılınca sınavı geçerli sayılan aday sayısı 2 milyon 995 bin 399 oldu. Sınavı geçerli olan 100 bin 271 aday da puan hesaplanacak sayıda net yapamayınca (Türkçe ya da Matematikten yarım net) 2 milyon 895 bin 128 adayın puanı hesaplandı ve tercih bildiriminde bulunmaya hak kazandı. 2022’de sınavı geçerli aday sayısı 3 milyon 8 bin 29 ve tercih bildiriminde bulunma hakkı olan aday sayısı ise 2 milyon 911 bin 511 idi. Tercih yapanların sayısı 1 milyon 880 bin 697.” Tercih hakkı olan ile yapan arasında 1 milyon öğrenci var. Neden? Bu sayının sadece 1 milyon 063 bin 807 tüm programlara yerleştirildi. Tercih yapan ile yerleştirilen arasında da 800 bin öğrenci farkı var. Neden? Bu sorulara cevap teşkil edecek istatistikler YÖK’te yok.

1 milyon 063 bin 807 tüm programlara yerleştirilenler de sizi yanıltmasın; bunların arasından sadece 481 bin 033 öğrenci dört yıllık lisans; 416 bin 991 öğrenci de iki yıllık önlisans Meslek Yüksek Okullarına yerleştirildi. Dört yıllık Meslek Yüksek Okullarına yerleştirilen öğrenci sayısı ise meçhul. 165 bin 783’ü de Açık Öğrenim fakültelerine yerleştirildi.

Bu sayılar gösteriyor ki, çocukları üniversite okuyabilecek en az 800 bin aile göz göre göre mağdur edilmiş durumda. Çünkü onlar tercih yapmışlar (yani üniversitede okumaya hak kazanmışlar) fakat kontenjan mağduru olmuşlar.  Kontenjan boşluklarını bu kesimdeki öğrenciler rahatlıkla doldurabilecek kapasitede. Doldurmayışlarının sebebi mesleksel sıralama barajları ve tercih ettikleri bölümlerde kontenjan kısıtlamaları. YÖK üyelerinin kendi çocukları var mı aralarında bilemiyoruz ama varsa onlar da bu 800 bin aile gibi üzülmüşlerdir.

 Sağlık ve mühendislik bölümlerindeki boş kontenjanlar ise tam bir muamma: Bu alanlar toplumda gözde alanlar olarak yıllardır en yüksek puanlı öğrenciler tarafından tercih ediliyor. Fakat, keyfi olarak saptanmış sümmetedarik sıralama barajları ile (Hukuk için 100 bin, mühendislik 300 bin, mimarlık 250 bin, tıp 50 bin, öğretmenlik 300 bin, eczacılık 100 bin, diş hekimliği için ise 80 bin başarı sırası şartı) kontenjanlar doldurulamıyor. Boş kontenjan yok; YÖK tarafından doldurulamayan kontenjan var.

İlk bakışta mühendislik bölümlerinde  toplam kontenjanlarının çok azolduğu gözlemleniyor. 85 milyonluk bir ülkede 2027 yılında sadece 6 bin 524 mimara mı gereksinim var? Sadece 5 bin 710 inşaat mühendisine mi? TMMOB verilerilerine göre 2022 itibari ile inşaat mühendisi sayısı 6 bin 605 artarak 137 bin 365 oldu. Geçen sene aynı dönemde 130 bin 760 olan inşaat mühendisi üye sayısı 2021 yılı içerisinde %5 artış göstermiş oldu. Geçtiğimiz yıl 63 bin 628 olan mimar sayısı 4 bin 850 artarak 68 bin 478 oldu. Mimar üye sayısındaki artış oranı ise %7,6 oldu. 26.01.2023 tarihi itibariyle TMMOB'ye bağlı 24 Odanın tüm mühendis üye sayıları 2022 yılı sonu itibariyle 660 bin 358 oldu. Buna göre 2022 yılında bir önceki yıla göre odaların üye sayısı 41 bin 562 kişi arttı.

Adettendir, Türkiye (nüfusu 85 milyon) Almanya ile (nüfusu 83 milyon) karşılaştırıldığında, bu sayılar gülünç rakamlar. Bu yıl 170 bin mühendis açığı olan Almanya’da üniversite mezunlarının ki 2017 yılında 501,734 üniversite mezunu içinde Mühendislik öğrencileri lisans ve yükseklisans dahil 129.646 mezunla dörtte birini oluşturuyordu; bu mezunların çoğu Mühendislik dalında lisans derecesi aldı; 2017 yılında 72.694 Mühendislik mezunu lisans derecesini tamamladı. Bu sayede Mühendislik mezunlarının yarısından fazlası lisans dereceli (4 yıllık) mühendis oldu.

Sağlık bölümlerine gelince, buradaki kontenjan muamması daha da fazla: Türkiye’de 2023 yılında toplam hekim sayısı 183 bin 569'a ulaştı. Buna göre, son yıllarda istikrarlı bir yükseliş gösteren toplam hekim sayısı 2019 yılında 160 bin 810'dan 2020 yılında 171bin 259'a ve 2021 yılında ise yüzde 7 artış ile 183 bin 569'a yükseldi.

Nüfusu 83 milyon olan Alman’yanın Tabipler Birliği, Almanya’da yaklaşık olarak her 200 vatandaş için bir doktorun bulunduğunu duyurdu. Alman Tabipler Birliği yaptığı açıklamada, 2018 yılına kıyasla yaklaşık 10 bin artış gösteren tabip sayısıyla birlikte, geçen yıl birlikte kayıtlı doktor sayısı toplamının yaklaşık  402 bin olduğunu açıkladı. Yapılan açıklamaya göre, bu doktorların yarısı hastanelerde çalışırken, yaklaşık 160 bini hastane dışındaki polikliniklerde çalışıyor.

Almanya'da yaklaşık 370 yüksek öğretim kurumu bulunmaktadır. Bunların 110’u  Devlet Üniversitesidir. Diğerleri ise meslek yüksek okullarıdır. (Türkiye’de 208 üniversite var. 129 devlet üniversitesi , 75 vakıf üniversitesi ve 4 vakıf meslek yüksekokulu var.) Almanya’da Türkiye’deki gibi hemen hemen her şehirde yüksek öğretim kurumu vardır. Üniversitelerin çoğu 1960'lar, 70'lerde kurulmuştur ve yüksek öğretime kayıtlı öğrenci sayısı son 20 yılda 5'e katlanmıştır. Bugün Almanya'da yaklaşık 2 milyon öğrenci yüksek öğrenim görmektedir.

YÖK’ün sağlık  kontenjanlarına bu çerçeve içinde bakarsak, ne kadar düşük olduğunu görebiliyoruz. Bu arada son iki yılda önemli miktarda artan yabancı (çoğu Suriyeli aralarında Kübalılar da var) doktorların istihdam edilmesi, YÖK kontenjanlarının nedeninin büyük bir muamma olduğunu gösteriyor.

Sağlık ve mühendislik’te oluşan boş kontenjanların nedenini yazımızın devamında okuyacaksınız ancak size burada bir muamma daha sunalım: Aşağıda okuyacağınız sayılar YÖK tarafından bildirilmiştir: YÖK’e göre 2022-2023 eğitim öğretim yılında toplam 6.950.142 öğrencinin 6.204.078'i devlet üniversitelerinde, 735.433'ü vakıf üniversitelerinde, 10.631'i vakıf meslek yüksekokullarında öğrenim görüyor. Yine YÖK’e göre, 2021-2022 eğitim öğretim yılında Türkiye'de üniversite ve meslek yüksek okullarına kayıtlı öğrenci sayısı 7.829.148.  2021-22’de üniversitede kayıtlı öğrenci sayısı 7 milyon 829 bin 148 iken 2022-23’de  6 milyon 204 bin 078’e neden inmiştir? YÖK sayı saymasını mı bilmiyor yoksa 879.006 öğrenci son bir yıl içinde kaydını mı sildirdi? Kısacası Türkiye’de öğrenci sayısı YÖK tarafından bilinmemektedir. (Kaynak: https://www.yok.gov.tr/

Sağlık/Mühendislik                                                        KONTENJAN           YERLEŞEN            BOŞ

Mimarlık

6.524

5.172

1.352

İnşaat Mühendisliği

5.710

4.430

1.280

Elektrik-Elektronik Mühendisliği

11.806

10.684

1.122

Tıp

18.562

17.784

778

Makine Mühendisliği

8.395

7.729

666

Gıda Mühendisliği

1.762

1.207

555

Diş Hekimliği

9.547

9.044

503

Endüstri Mühendisliği

7.712

7.286

426

Fen Bilgisi Öğretmenliği

2.864

2.468

396

Yazılım Mühendisliği

4.716

4.335

381

Biyomedikal Mühendisliği

1.237

860

377

Çevre Mühendisliği

1.164

797

367

Bilgisayar Mühendisliği

14.898

14.545

353

Eczacılık

4.735

4.436

299

Harita Mühendisliği

509

289

220

 

4n Yekta Saraç’ın YÖK başkanı olduğu dönemde tüm üniversitelere öğrenci başına mekan-alan kriteri kondu: Her kayıtlı öğrenci için 12 m2 açık ve kapalı toplam alan şartı. Bu şartın kontenjan kısıtlaması ölçütü haline gelmemesi pandemi koşulları ve online eğitime geçişle oldu. Fakat hala tüm üniversitelere uygulanan bir kriter. Bu günümüz koşullarında tam bir israf. Üstelik devlet üniversitelerine uygulanmıyor çünkü onların alan-mekanları bedava (vergiyi saymazsak); Vakıf üniversitelerinde da çok büyük farklılıklar var. Bina, çeşitli sosyal alan ve eğitim alanları bugün bir çok üniversitede atıl vaziyette. YÖK kullanılamaz ve uygulanması israf olan bu tür bir kriteri değiştirmek için harekete geçecek mi? Bu kriterin kontenjan belirleme ile bugün için ilgisi olmamasına karşın, özellikle yeni kurulan vakıf üniversitelerine, daha sonra öğrenci ücretlerine yansıtlamaları kaşınılmaz olan böylesine atıl bir kriteri şart olarak koymasını gözden geçirecek mi?

Analiz:

KONTENJAN BİR ÇÖZÜM MÜ, SİLAH MI?

2023 yılı YKS analizi yapıldıkça, ortaya YÖK’ün “kontenjan” silahı ile yaptığının (şu andaki YÖK Başkanı yapmak istememiş olsa bile) üniversite öğreniminin kalitesini yükseltmek ve adil bir seçimle öğrencilere hak ve talep ettikleri üniversitelere girmelerini sağlamak değil, ülke kaynaklarını nasıl boş yere harcadığı ve ülkenin geleceği olan gençlere nasıl bir “dershane” boyunduruğu taktığı ve her isteyen kişinin üniversite okumasını nasıl engel olduğu ortaya çıkıyor.

Oysa uygulanan 2023 YKS sorularına baktığımızda, giriş sınavının oldukça tutarlı bilgi ölçümü yapan ve öğrenciyi kavrayış ve bilgi açısından adil bir biçimde sıralayan bir sınav olduğu görülüyor. Yani ölçümde bir sorun olmadığı halde, ölçümü yanlış uygulamalarla iğdiş ederek, ilkokuldan üniversiteye eğitimin kalitesini düşüren bir sürece YÖK girmiş bulunuyor. Bunu kontenjan kısıtlamaları belirleyerek; öğrencilerin ve sınava girenlerin mesleksel amaç tercihlerini bilimsel olarak analiz etmeyerek ve barajlarla (sıralamalarla ve yanlışların doğruyu götürmesi şeklindeki puanlama sistemi ile) yapıyor.

Bu süreç özellikle, bir önceki YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın akıl almaz işlemleriyle kalite tacizi biçimine bürünen ve tümüyle Vakıf üniversitelerine yönelik tutarsız, değişken ve öngörülemez uygulamalarından kaynaklanıyor. Bugünkü başkan kucağında ölmekte olan bir bebek bulmuş durumda.

Kontenjan sistemi bugünkü hali ile hocası olmayan devlet üniversitelerine öğrenci yerleştirmekte; vakıf üniversitelerinin de tam kapasite ile çalışmasına engel olmakta ve hangi yaştan olursa olsun üniversitede öğrenci olmak isteyenlerin önemli bir kısmının önünü kesmekte ya da boşuna dershanelere para harcamalarına neden olmaktadır.

Kontenjan ve baraj uygulamaları yakından incelendiğinde YÖK’ün şu sonuçları inceleyerek üniversiteye girişi yeniden düzenlemesi şart olmuştur:

  • Tek bir öğrencinin haftada sadece 10-20 saat kullandığı üniversite mekanları atıl maliyetler yaratarak vakıf üniversitelerinde öğrenci ücretlerinin artmasına ve devlet üniversitelerinde atıl mekan giderlerini arttırmakta devlet bütçesine büyük yük yaratmaktadır. Bu durum “pandemi” koşulları ile ortaya iyice çıkan uzaktan veya çevirim içi eğitimin bütün dünyada %50 üzerinde kullanımıyla daha da önemli olmuştur. Bu nedenle kontenjan sınırlaması sadece okumak isteyen öğrenciyi üniversiteden uzaklaştırmaktan başka bir işlevi olmayan saçma bir sistem haline dönmüştür.
  • Üniversitelere çeşitli ölçütlerdeki kapasitelerine göre bir kontenjan dağılımı söz konusu değildir. Hoca olmayan devlet üniversitesi bölümlerine öğrenci yerleştirilmekte; çok sıkı izlenen Vakıf üniversitelerinde yeterli derecede öğretim üyesi olduğu halde, okumak isteyen 1 milyona yakın öğrenci adayını dışarıda bırakmaktadır.
  • Aileye ve öğrenciye külfet olan üniversiteye giriş maliyetleri kontenjan sisteminin tuhaflıkları ile her yıl katlanarak artmaktadır. Kolejlere ve Dershanelere para ödenmekte ve OBP (Orta Öğrenim Başarı Puanı) ile türlü yasal ama adaletsiz cinlikler yaratılmaktadır.

YÖK KONTENJANLARI NASIL BELİRLİYOR?

YÖK, 2020 yılında açıkladığı bir rapor ile kontenjanları nasıl belirlediğini duyurdu. Bu rapora göre, “ülkenin ihtiyacı, istihdam imkânları, yükseköğretim kurumlarının kapasitesi, öğrenci temayülleri ve yükseköğretimde niteliği artırma önceliği ve benzeri dikkate alınan çok sayıda parametre doğrultusunda (uzaktan öğretim dahil, olmak üzere), önlisans ve lisans düzeyinde örgün öğretim programları için kontenjanlar belirlenmekte.” (https://www.yok.gov.tr/HaberBelgeleri/BasinAciklamasi/2020/2020-yuksekogretim-kontenjanlari-belirlendi.pdf ) Ancak şu anda Türkiye’nin hiçbir kurumunda, o yıl ihtiyaç olan meslek sayıları veya dökümleri bulunmuyor. Bu durum  Rapor’da şu sözlerle ikrar ediliyor: “Ülkemizin insan gücü ihtiyaç projeksiyonlarının incelendiği, istihdam odaklı yaklaşımların tartışıldığı Yükseköğretim Eğitim Programları Kurulunda, önlisans ve lisans programları, kontenjanlar belirlenmeden önce değerlendirilmiştir. Geçen sene Sağlık Bakanlığı yetkililerinin, sağlık programlarının tedrici olarak azaltılması yönündeki görüş ve önerileri doğrultusunda sağlık alanı ile ilgili programlarda yeni bir planlamaya geçilmiş idi. Aynı yaklaşım bu sene de devam ettirilmiş ve Kurul, bu sene sağlık alanındaki önlisans programları kontenjanlarında birinci ve ikinci öğretim için üst limitler olmasını ve tedrici olarak bu programların kontenjanlarının düşürülmesine devam edilmesini YÖK’e önermiş YÖK Genel Kurulu da bu öneriyi hayata geçirmeye karar vermiştir.” Üstelik, bahse konu olan Sağlık Bakanlığı yetkilileri şu gerçeği bile bile YÖK’e tedrici olarak tıp programlarına kontenjan verilmesi tavsiyesinde neden bulunmaktadır: Türkiye’de sadece 2020 yılında 120.000’den fazla yabancı uyrukluya çalışma izni verilmiştir. Sağlık sektöründe verilen çalışma izni, toplam verilen çalışma izninin %34’ünü oluşturmaktadır. Bu demektir ki 40.000 kadar yabancı sağlıkçıya istihdam verilmiştir. Her ne kadar yabancı sağlıkçı çalıştıran yerler her 1 yabancı sağlıkçıya 5 Türk sağlıkçı çalıştırmak zorunda olsalar da, bu rakamların hiç biri YÖK’ün neden tıp-sağlık kontenjanlarını azaltma politikaları geliştirdiğini açıklamamaktadır. Yani YÖK sümmetedarik’in ötesinde öngörülemez işlemlerine devam etmektedir.

            Dünyada, üniversite kapasitesi ile öğrenci kabulleri arasında bazı temel ölçütler kullanılır: Bunlardan ilki, üniversitenin fiziki kapasitesi, yani binaları, açık alanları derslik ve laboratuvar sayıları gibi m2 cinsinden ölçümlenen etmenlerdir. İkincisi, öğretim kapasitesi olarak adlandıracağımız, öğretim elemanlarının sayısı ve niteliği, verilen dersler, bölümlerin mesleki yeterlilik açısından geçerliliği gibi etmenlerdir. Üçüncü olarak, üniversitenin tanınırlık düzeyi ki bu sadece kamuoyundaki imajı ve marka olarak değil, sektörde yetkili devlet ve özel akreditasyon kurumlarından alacağı onay ve tanınırlık belgeleridir. Örneğin, kendisi bilmez ama YÖK resmi bir devlet akreditasyon kuruluşudur.

Görülüyor ki YÖK üniversite kontenjanlarını saptarken, “ülkenin ihtiyacı, istihdam imkânları, yükseköğretim kurumlarının kapasitesi, öğrenci temayülleri ve yükseköğretimde niteliği artırma önceliklerini” hiç hesaba katmadığı gibi yukarıda sayılan ölçütlerin de tam bir analizini yaparak kontenjan kararı vermiyor. Sadece talep ve üniversitenin “konjektürel” konumu ile ilgileniyor.

İşte bu aşamada, yetkililer kontenjan kısıtlama ile öğrencileri mağdur edilmesinin giderilmesi konusunda şu sorulara cevap arıyorlar:

Neden üniversitelerde öğrenci Başına 12 m2 alan bulunması şartı var. Bunun kontenjan saptamasına bir etkisi var mı?

YÖK tarihinin gerilerine gidersek, 1994 yılında dönemin YÖK başkanı Mehmet Sağlam bir Rapor kaleme alıyor ve kamuoyuna açıklıyor. Sadece tek bir Vakıf üniversitesinin yarı resmi olarak bulunduğu o günlere kadar üniversitelerde öğrenci başına m2 hesabı yapmak devlet üniversitelerin arazi ve binalarının devlet eliyle yapıldığından kimsenin aklına gelmediği halde, Mehmet Sağlam’ın 25 yıl sonra bir silaha dönüşecek olan bu ölçütten bahsetmesinin nedeni ise öğrenci kapasitesinin mekan kapasitesini zorladığı şeklinde bir gelişmenin yaşanması olarak gösteriliyor. Rapor’da şöyle diyor Sağlam: “Kapasite artışı ve yeni yüksekögretim kurumlarının kurulması dolayısıyla üniversitelerin derslik, sosyal tesis ve idare binaları gibi kapalı alanlarının da yeterli olmadığını söylemek gerçekçi bir davranış olmaktadır. Kaba bir hesaba göre Türkiye genelinde bugün bir öğrenciye 13 m2 den daha az alan düşmektedir. Yeni kurulan üniversitelerde mekan ihtiyacı daha fazla şekilde kendini hissettirmektedir. Üniversitelerin fiziki alanlarını uluslararası standartlara yaklaştırabilmek için her öğrenciye en az 15 m2 dolayında fiziki alan düşmesi gerekmektedir. Bu da yaklaşık 8 milyon m2 lik mekan ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Buna ileride artırılması düşünülen kapasiteler eklendiğinde, ihtiyaç çok daha büyük boyutlara ulaşmış olacaktır.” (Mehmet Sağlam, YÖK Başkanı, Rapor 1994 s: 6.)

1994’ten bu yana bir şey değişmemiş: Günümüzde de VAKIF YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI KURULUŞ VE İŞLEYİŞİNE DAİR USUL VE ESASLAR’daki 13.1 maddesine göre  “Kurulması planlanan vakıf yükseköğretim kurumunda öğrenci başına düşen açık ve kapalı alan toplamı 12 m2 den az olamaz.” hükmü yer almaktadır. Bu hüküm gariptir ki devlet üniversitelerine uygulanmaz çünkü onları kullanacağı (ve israf edeceği) kaynaklar, belli bir ölçüde, çocuklarını vakıf üniversitelerine gönderen velilerin verdikleri vergilerle oluşmaktadır. İronik olarak, Pandemi ve Maraş Depremi gibi doğal felaketler sonrasında “online eğitime” geçen tüm üniversitelerde, kapalı ve açık mekan gereksinimi büyük ölçüde ortadan kalkmış bulunuyor. Yükseköğretim Kurumlarında Uzaktan Öğretime İlişkin Usul ve Esaslar”ın 6 ncı maddesinde yer verilen bir yarıyıldaki derslerin AKTS kredilerine göre en fazla %30’unun uzaktan öğretim yoluyla verilebileceği” karara bağlanmış durumda.

Özyeğin Üniversitesi Kurucu Rektörü ve MEF Üniversitesi öğretim üyesi Erhan Erkut üniversitede kullanılan alan konusunda şu bilgileri veriyor ve bir soru soruyor: “Öğrenci başına düşen m2 alan tablosu da benzer farklıkları barındırıyor. Örneğin Bilkent’te öğrenci başına 300 metrekare alan düşerken, Özyeğin’de 62 metrekare, Haliç’de ise 5 metrekare düşüyor… Öğrenci başına düşen kütüphane alanında ise lider 2.1 metrekare ile Sabancı iken, vakıf üniversitelerini yarısından fazlasının minimum standart olan 0.4 metrekare’yi tutturamadıkları dikkat çekiyor. Listenin en altını tam 8 üniversite 0.1 metrekare (yani 10 öğrenciye 1 metrekare) ile paylaşıyorlar. Standardın altında olan okulların böyle devam etmesine neden izin verildiğine raporda değinilmemiş. İlginç bir şekilde sektörün regülatörü, regüle etmesi gereken bir kriteri regüle edemediğini veya etmediğini bu rapor ile bizimle paylaşmış! Cesurca buldum ama kafamda YÖK’e yönelttiğim soru aynı: bu standardı neden uygulatmıyorsunuz veya uygulanmasının gerekli olmadığına karar verdiniz ise neden değiştirmiyorsunuz?”

Bütün bunlar tek şeyi gösteriyor: artık genel olarak 12m2 alan şartı ve diğer azami kütüphane, laboratuvar, sosyal alan ölçütleri kadüktür. Çünkü, mekan ve alan olarak bir üniversitenin kapasitesini saptamak, hem eski bir ölçüttür hem de yeni gelişmelerle (en önemlisi online eğitim) artık bir ölçüt olma özelliğini kaybetmiştir. Tek bir öğrencinin haftada sadece 10-20 saat kullandığı üniversite mekanları atıl maliyetler yaratarak vakıf üniversitelerinde öğrenci ücretlerinin artmasına ve devlet üniversitelerinde atıl mekan giderlerini arttırmakta devlet bütçesine büyük yük yaratmaktadır. Bu durum “pandemi” koşulları ile ortaya iyice çıkan uzaktan veya çevirim içi eğitimin bütün dünyada %50 üzerinde kullanımıyla daha da önemli olmuştur. Bu nedenle yapılan kontenjan sınırlaması sadece okumak isteyen öğrenciyi üniversiteden uzaklaştırmaktan başka bir işlevi olmayan saçma bir sistem haline dönmüştür.

Üniversitede öğrenci başına düşen öğretim elemanı (üyesi) ölçütü ile kontenjan sınırlaması yapılabilir mi?

            YÖK genel olarak, üniversite bölümlerinde kontenjan saptarken başvurduğu önemli kriterlerden birinin öğrenci başına düşen eğitici (öğretim üyesi ve yardımcısı) olduğunu ihsas eder. Ancak bu konuda, hem devlet-vakıf ayırımcılığı yapar hem de böyle bir kriteri uygulamadığını açıkça tüm yayınladığı Yükseköğrenim istatistiklerinde beyan eder. Prof. Erhan Erkut bizlere biraz eski de olsa, 2019’dan şu bilgileri veriyor: (https://erhanerkut.com/egitim/2019-universite-kontenjanlari-yok-ogreniyor-mu/ )

 

  • İzmir Demokrasi Üniversitesi: Kılavuza göre bu fakültenin İngilizce Öğretmenliği bölümünde 4, PDR bölümünde 3, Okul Öncesi Eğitim ve Özel Eğitim bölümlerinde ise ikişer öğretim üyesi bulunmasına rağmen her bölüme 60 kontenjan verilmiş. Demek ki vakıf üniversitelerine gelince 2 öğretim üyeli bölümlere öğrenci alımına bile izin vermeyen YÖK nedense söz konusu devlet üniversitesi olunca öğretim üyesi eksikliğini görmezden gelebiliyor.
  • Kars Kafkas Üniversitesi Eğitim Fakültesinin kılavuzda 21 öğretim üyesi ile aldığı kontenjan tam 440.  Üçer öğretim üyeli Sosyal Bilimler Öğretmenliği, Sınıf Öğretmenliği ve Türkçe Öğretmenliği bölümlerine 50, 60 ve 60 kontenjan verilmiş.  Kılavuzda 3 öğretim üyesi görünen PDR bölümüne 70 kontenjan verildiği yetmediği gibi, İkinci Öğretimde 70 kontenjan daha verilmiş. (Not: Bu fakültenin öğretim üyesi sayılarının kılavuza yanlış girilmiş olduğu bilgisi yayından az sonra sonra bana Twitter üzerinden ulaştırıldı. Bu hataların bir aydır fark edilmemiş olması bana ilginç geldi.)
  • 10 öğretim üyeli Harran Üniversitenin kontenjanı 205. Üçer öğretim üyeli İngilizce Öğretmenliği ve Sınıf Öğretmenliği bölümlerine 60’ar kontenjan verilmiş.  Daha ilginci, bölüm açmak için gereken en düşük değerin altında olan 2 öğretim üyeli Fen Bilimleri Öğretmenliğine 40, Sınıf Öğretmenliği bölümüne ise 45 kontenjan verilmiş. Yani ihtiyacımız olmayan öğretmenleri yetiştirmeye çalışırken onların hakkıyla yetişebilecekleri bir öğretmen kadrosunu bile sağlayamıyoruz! 
  • Bayburt Üniversitesinin 3 öğretim üyeli PDR bölümü 140 kontenjan almış. Öğretim üyelerine de yazık, öğrencilere de!
  • Manisa Celal Bayar’ın 1 öğretim üyeli İlköğretim Matematik Öğretmenliği bölümü 60 kontenjan almış. Bu hocamızın üzerine titrememiz gerekiyor…

 

 

Bırakalım asgari öğretim üyesi sayısını, birçok program sıfır öğretim üyesi ile açılmış.  Buraya sadece birkaç örnek alıyorum. 

  • Ankara Medipol Üniversitesi: Beslenme ve Diyetetik, Psikoloji, Hemşirelik
  • Ostim Teknik Üniversitesi: Makine, Bilgisayar, Elektrik-Elektronik Mühendisliği (Not: Talep üzerine üniversitenin web sitesinden bu bölümlerde dörder öğretim üyesi olduğunu teyit ettim. Dolayısıyla kılavuzdaki bilgi yanlış. Bir aydır yayında olan kılavuzdaki bu yanlışın bu blog yazısı üzerine farkedilmiş olması beni sevindirdi.)
  • Tarsus Üniversitesi: Uluslararası Ticaret ve Lojistik, Bankacılık ve Finans
  • İstanbul Gelişim Üniversitesi: Dil ve Konuşma Terapisi, Mütercim-Tercümanlık, Gerontoloji, Yeni Medya ve Gazetecilik
  • Ufuk Üniversitesi: Psikoloji
  • ODTÜ Kuzey Kıbrıs: İşletme
  • Maalesef asgari kadroya sahip olmayan üniversitelere kontenjan verilmeye devam ediliyor. Hukuk fakültesi açabilmek ve kontenjan alabilmek için gereken asgari öğretim üyesi sayısı 8.  Kılavuza göre, Konya Karatay Üniversitesi (geçen seneki 8’den) 7 öğretim üyesine düşmüş olmasına rağmen 180 kontenjan almış, Samsun 19 Mayıs da 7 öğretim üyesi ile 100 kontenjan almış. (Bu okul geçen yıl sadece 3 öğretim üyesi ile 100 kontenjan almıştı.) Çok daha ilginci, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nin yeni açılan Hukuk Fakültesinin sadece 4 öğretim üyesi ve İzmir Bakırçay Üniversitesi’nin sadece 3 öğretim üyesi var! Yani bu iki okul birleşse bir hukuk fakültesi açamayacak iken iki hukuk fakültesi açmışlar. YÖK’e soruyorum: Kurallarınız sadece vakıf üniversiteleri için mi geçerli?  Yetersiz sayıda öğretim üyesi ile hukuk fakültesi açmayı nasıl açıklıyorsunuz? Bu iki okulda farklı bir hukuk müfredatı mı uygulanacak? Bu iki okula yerleşecek olan 200 öğrencilerin alacağı eğitimin kalitesini nasıl takip edeceksiniz? Açıkçası ülkenin Cumhurbaşkanının adını taşıyan üniversiteye hukuk fakültesi açarken YÖK’ün daha özenli davranmasını ve gereken görevlendirmelerin yapılmasını beklerdim. (Not: Bakırçay Üniversitesi 15 Temmuz tarihli bir basın açıklaması ile Hukuk Fakültesinde 8 öğretim üyeleri olduğunu belirtti. Açılış için 14 öğretim üyesinden oluşan bir kadro öngörüyorlar.)

Görülüyor ki, YÖK’ün kendisi dâhil birçok üniversite, öğrenci başına düşen öğretim elemanı kriterini önemsemiyor. Peki bu kriter anlamlı bir kriter mi? Özellikle kontenjan belirlemede belki de en son kullanılacak bir oran olmasının ötesinde, hem geçmişte, hem de Türkiye ve Dünya uygulamasında, bu kriterin hiçbir pedagojik anlamı ortaya konabilmiş değil. Üniversitelerin yıllık öğrenim yaptıkları ve çok kalabalık sınıflarda ders anlatan “parlak” hocaların bulunduğu zamanlarda bile çok anlamı olmayan bir oran. Bunun yerine, artık tüm dünya üniversiteleri kredi (özellikle AKTS) sistemine geçtiklerinden, başta ABD üniversiteleri olmak üzere, pedagojik niteliği ve öğrenci kabullerini öğrenci kredi saatleri (SCH) başına düşen tam zamanlı öğretim elemanı (FTE) oranına göre belirliyorlar.   (Bkz: Oregon Üniversitesi-Kurumsal Araştırmalar Departmanı: https://ir.uoregon.edu/sch_definitions . Student Credit Hours (SCH) per Full-Time Equivalent (FTE) Instructor by College--  50 students enrolled in a 3-credit hour course = 150 SCH).

YÖK bu konuda da geri kalmış durumda.

İşin aslı, bu tür kontenjan hesaplamaları gerçeği hiç yansıtmadığı halde, 1 milyona yakın öğrenciyi üniversite eğitiminden mahrum ediyor. Üniversiteye giren son % 20 ile giremeyenlerin ilk % 20’si arasında sadece yarım (net) doğru soru farkı var. O nedenle YÖK başkanları durmadan YKS’yi eleme değil başarı sıralaması sınavı olarak duyuruyorlar ki kamuoyunda fazla ses çıkmasın( https://www.yok.gov.tr/Sayfalar/Haberler/2023/yok-baskani-ozvar-dan-yks-degerlendirmesi.aspx ). Oysa, bu sınav başarı sınavı da değil, sadece sıralama sınavı.

            Bir başka boyut da, kontenjanların bugün uygulanış biçimi korkunç bir ekonomik israf yaratıyor.  Hem de iki yanlı. Birinci yan aileler çocukları üniversite okusun diye, devletin sağladığı eğitimin dışında çok yüksek bir masrafa giriyorlar ve bu sadece atıl ve yüksek katma değer yaratmayan yan sektörler doğuruyor; dershaneler, özel dersler, özel okullar gibi. İkinci yan ise, özellikle vakıf üniversitelerinde yapılan maliyet analizlerinde, yukarıda belirtilen alan israfı, fazla öğretim üyesi istihdamı israfı ve bu iki kalemin oluşturduğu ek masraflarla, öğrencinin üniversiteye ödeyeceği bedel sadece katlanmakla kalmıyor, ilk aşamada da vakıf üniversitelerini yüksek olarak belirlemek zorunda bırakıyor. Sonuçta, kontenjan oyunu, öğrencileri, ailelerini ve üniversiteleri çok yönlü mağdur ediyor. Devlet üniversitelerinde (özellikle dört büyük kentte ve büyükşehirlerdeki üniversitelerde) ise akıl almaz bir bütçesel, öğretim üyesi masrafına ilişkin ve binalara yapılan atıl yatırımlar şeklinde şişkinlik yaratarak, Devlet’i adeta zarara sokuyor.

İŞİN ASLI

2023 YKS sınavında; Temel Yeterlilik Testine (TYT) başvuran 3 milyon 527 bin 443 adaydan, 2 milyon 995 bin 638 aday sınava katıldı, 531 bin 805 aday sınava girmedi.

Alan Yeterlilik Testine (AYT) başvuran 2 milyon 573 bin 169 adaydan 1 milyon 980 bin 534 aday sınava katıldı, 592 bin 635 aday sınava girmedi.

YÖK yine herkesi yanıltarak bu sayıları rekor olarak duyurdu, ancak Psikolog & Eğitim Uzmanı Salim Ünsal’ın bildirdiğine göre, 2023, 2022’den daha kötü sonuçlara sahip. Salim Ünsal’ın analizine göre (gerçekleri detaylı olarak anlatan yazısını aşağıya ekledik),  rekor sadece başvuruda. Ancak üniversite sınavlarına başvuru üniversite eğitiminin gerçek talebini yansıtmıyor.

“Rekor düzeyde öğrencinin başvurduğu YKS’de, aynı rekor sınava girişte kırılamadı. 2022 yılında uygulanan YKS’ye daha çok aday girmişti. 3 Milyon 527 bin 443 başvuran adayın 531 bin 805’i sınava girmekten vazgeçti. 2 milyon 995 bin 638 aday sınava katıldı. Bunlardan da 239’unun sınavı geçersiz sayılınca sınavı geçerli sayılan aday sayısı 2 milyon 995 bin 399 oldu. Sınavı geçerli olan 100 bin 271 aday da puan hesaplanacak sayıda net yapamayınca (Türkçe ya da Matematikten yarım net) 2 milyon 895 bin 128 adayın puanı hesaplandı ve tercih bildiriminde bulunmaya hak kazandı. 2022’de sınavı geçerli aday sayısı 3 milyon 8 bin 29 ve tercih bildiriminde bulunma hakkı olan aday sayısı ise 2 milyon 911 bin 511 idi.”

Milyonlar üniversite kapısında ama kontenjanlar boş - Resim : 1

Bu dört tablonun bize gösterdiği apaçık bir gerçek var (biz son iki tabloya yoğunlaştık): 2. Tabloya göre, üniversite okumak isteyen 3 milyon 527 bin 443 adaydan sınava girip de puanı hesaplanan aday sayısı 2 milyon 895 bin.  128. 505 bini sınava girmedi; 100 bini de bir tür baraj ile elendi. Demek ki YKS aynı zamanda bir eleme sınavı da. Ancak kontenjanları ilgilendiren (Bkz 1. Tablo) bariz bir durum var ki, işte bu yukarıda sayılan milyarlarca liraya tekabül eden israfı ortaya koyuyor. Tercih yapan (1.880.697-üniversite okumak isteyen) ile yerleşen (1.063.807-üniversite okuyacak) arasında 816 bin öğrenci adayı bulunuyor. Yani, belli bir başarı yapmış ancak sıralamada arkaya düşmüş öğrenciler bunlar ve ilk % 20’sinin, girenlerin son %20’sinden tek fark bir iki soru bilmemeleri. Bu % 20 de takriben 163 bin öğrenci yapıyor. İşte bu 163 bin kişinin 25 bini, kontenjan sınırlamasının kaldırılması durumunda açıklanan kontenjanların hepsini doldururdu. Böylece sadece iki soru fazla bilenle aynı sınıfta okuyarak belki de çok başarılı olurdu.

GİZLENEN NE, ÇÖZÜM VAR MI?

            YÖK açıklamalarında gizlenen de bu: Kontenjanlar boş kalmıyor; YÖK kontenjanları doldurtmuyor. Bu anlamda, YÖK sınavsız (ya da başarı-referans sınavlı) üniversiteye geçiş yapmanın yollarını arayacak mı? Yoksa kontenjan silahını sürekli kullanıp hep karavana mı atacak? Boş kontenjan diye ortaya çıkan olgu, üniversiteyi okuyabilecek yetenekte olan önemli bir kesimin dışlanması ile oluşuyor. Şu anda, 25 bin öğrenci olarak görünen bu durum, aslında 160 binlik bir havuzdan rahatlıkla doldurulabilirdi. Ayrıca, kontenjanların belirlenmesi ve kabul koşullarını üniversitelere bırakarak, onları ataletten kurtarabilir ve ülke gençlerine dinamizm kazandırabilirdi. Gelişmiş bütün ülkelerde olduğu gibi.

Şimdi aşağıdaki gerçekleri anlatan Salim Ünsal’ın yazıysını bu çerçevede okuyun:

2023 YKS yerleştirme sonuçları açıklandı. Peki, hangi bölümlere talep arttı, hangi bölümlerde kontenjanlar dolmadı? Psikolog & Eğitim Uzmanı Salim Ünsal bu soruları yanıtladı.

Bir tercih ve yerleştirme sürecini daha noktaladık. Rekor düzeyde öğrencinin başvurduğu YKS’de, aynı rekor sınava girişte kırılamadı. 2022 yılında uygulanan YKS’ye daha çok aday girmişti. 3 Milyon 527 bin 443 başvuran adayın 531 bin 805’i sınava girmekten vazgeçti. 2 milyon 995 bin 638 aday sınava katıldı. Bunlardan da 239’unun sınavı geçersiz sayılınca sınavı geçerli sayılan aday sayısı 2 milyon 995 bin 399 oldu. Sınavı geçerli olan 100 bin 271 aday da puan hesaplanacak sayıda net yapamayınca (Türkçe ya da Matematikten yarım net) 2 milyon 895 bin 128 adayın puanı hesaplandı ve tercih bildiriminde bulunmaya hak kazandı. 2022’de sınavı geçerli aday sayısı 3 milyon 8 bin 29 ve tercih bildiriminde bulunma hakkı olan aday sayısı ise 2 milyon 911 bin 511 idi.

Bu yıl tercih yapan aday sayısı 257 bin azaldı!

Geçen yıl tercih bildiriminde bulunan aday sayısında da bir patlama yaşanmış ve 2 milyon 138 bin 50 aday ÖSYM Aday İşlemleri Sistemine tercih bildiriminde bulunmuştu. Bu yıl tercih yapan aday sayısında da bir azalma olduğu görüldü. Tercih hakkı olan 2 milyon 895 bin 128 adaydan 1 milyon 14 bin 931’i bu hakkını kullanmadı. Tercih bildiriminde bulunan aday sayısı 2023 yılında 1 milyon 880 bin 697’de kaldı. Bu da geçen yıla göre 257 bin 353 daha az tercih bildirimi anlamına geliyor.

Tercih az olunca bölümlerde çok mu boşluk oluştu?

Üniversitelere ayrılan her bir kontenjan için ortalama 3 adayın olduğu bir sistemde elbette kontenjan boşlukları büyük ölçüde oluşmadı. 2023 yılı için tüm kontenjan türlerinin toplamında üniversitelerin lisans ve önlisans programları için 1 milyon 89 bin 194 kontenjan ayrılmıştı. Ayrılan bu kontenjanlara 1 milyon 63 bin 807 aday yerleşti. Özetle toplamda 25 bin 387 kontenjan ilk yerleştirme sonrası boş kalmış oldu.

Ek tercih için 16 bin kontenjan cepte!

En yüksek kontenjan doğal olarak genel kontenjan adı verilen kontenjan türü. Bu kontenjan türünde 1 milyon 15 bin 840 koltuk ayrılmıştı öğrencilere. Bunun 999 bin 601’ini sistem doldurmayı başardı ve genel kontenjanda boşluk 16 bin 239 olarak gerçekleşti. Bunun 4 bin 659’u devlet üniversitelerinde, 8 bin 379’u vakıf üniversitelerinde, 3 bin 77’si KKTC üniversitelerinde ve 124’ü de yurt dışı üniversitelerinde yer aldı.

Okul birinciliğine çoğunlukla okul birincisi olmayanlar yerleşti!

Okul birinciliği kontenjanı, sadece devlet üniversiteleri programlarına tahsis edilmiş ve ilk kez bu yıl sınava giren 12. sınıf okul birincileri için ayrılmış bir kontenjan. Bu kontenjan için 24 bin 912 koltuk ayrılmıştı ve bunlara sadece 6 bin 713 okul birincisi yerleşme şansı yakaladı. Sistem bir okul birinciliği kontenjanını yeter sayıda okul birincisi ile dolduramayınca bunları genel kontenjan tercihlerine ilave ediyor. İşte okul birincilerinden artan 17 bin 879 kontenjana ise okul birincisi olmayan genel adaylar yerleştirildi. Böylelikle okul birinciliği kontenjanında sadece 320 boş kontenjan kalmış oldu. Ek yerleştirmede bunlara okul birincileri yerleştirilmeyip genel kontenjana aktarılacak.

Şehit Gazi kontenjanını ilk kez açan üniversiteleri tercih edenler azdı

Şehit Gazi Yakını kontenjanını bu yıl ilk kez açan üniversiteleri tercih eden aday sayısı azdı. Sadece Vakıf Üniversitelerinin burslu programlarında açılan ve toplamda 3 bin 774 koltuk ayrılan Şehit Gazi Yakını kontenjanına 587 aday yerleşti. Bu kontenjan türünde ise 3 bin 187 boş kontenjan kaldı. Şehit Gazi yakını olarak kontenjan hakkını kullanmak isteyen adaylar, eylül ayı içinde yapılacak ek yerleştirmede yine bu boş kalan bölümlere yerleşme şansını devam ettiriyor olacaklar.

İlave kontenjanlar içinde en büyük rekabet depremzede adaylar arasında yaşandı

Yine bu yıl ilk kez açılan Depremzede Kontenjanına ise 23 bin 677 koltuk ayrılmıştı. Toplamda 22 bin 362 depremzede aday bu kontenjanlara yerleşti ve bin 315 depremzede kontenjanı boş kaldı. Boşlukların 676’sı devlet üniversitelerinde ve 639’u da vakıf üniversitelerinde yer aldı. Eylül ayı içinde yapılacak ek yerleştirmede depremzede adaylar yine bu boş kalan bölümlere yerleşme şansını devam ettirecekler.

34 yaş üstü kadınlar kontenjanları yüzde 80 doldurdular

Bu yılın bir başka yeni kontenjan türü ise 34 Yaş Üstü Kadın Kontenjanı idi. Bu kontenjan da sıralama barajı olmayan devlet üniversitesi programlarında açıldı. 34 yaş üstü kadın adaylar için açılan kontenjan toplamı ise 20 bin 991’di. Bunlara 16 bin 665 kadın aday yerleşti ve 4 bin 326 kontenjan boş kaldı. Diğer iki yeni kontenjan türünde olduğu gibi 34 Yaş Üstü Kadın kontenjanlarında da eylül ayı içinde yapılacak ek yerleştirmede adaylar, bu boş kalan bölümlere yerleşme şansı yakalayabilecekler.

Mimarlık ve mühendislikler yine tam dolmadı!

Boş kalan kontenjanları puan türlerine göre de inceledik. Puan türleri içinde en şanslı grup 12 bin 549 boş kontenjanla sayısal puan türünde tercih yapacak adayları bekliyor. Bunu 4 bin 776 boş kontenjanla iki yıllık önlisans programlarını tercih edecek adaylar, 4 bin 371 boş kontenjanla eşit ağırlıklı puan türünden tercih yapacak adaylar, 2 bin 952 boş kontenjanla sözel puan türünden tercih yapacak adaylar takip ediyor. Bu kategoride boş kontenjanı en az olan puan türü ise dil puan türü. Dil puan türü ile tercih edilebilecek boş kontenjanların 607 olduğunu gördük.

Sayısal puan türü boş kontenjan sayısının zirvesinde

Sayısalda en büyük boşluk Mimarlık bölümünde oluştu. 6 bin 524 toplam kontenjanı vardı mimarlığın ve buna 5 bin 172 aday yerleşme şansını yakaladı. Mimarlıkta bin 352 kontenjan boş kalmış oldu. Bunun 572’si devlet, 615’i vakıf ve 165’i de KKTC ve yurt dışı üniversitelerine ait boşluklar. Kontenjan türüne göre ise bin 195 boşlukla genel kontenjan ilk sırada yer alıyor. Depremzedeler için 98 ve şehit gazi yakınları için de 29 boşluk oluşmuş durumda. Sayısal puan türünde Mimarlığı bin 280 boşlukla İnşaat Mühendisliği, bin 122 boşlukla Elektrik-Elektronik Mühendisliği ve 778 boşlukla Tıp takip ediyor. Oluşan boşlukların çoğunlukla sıralama barajı olan bölümleri kapsaması çoğu adayın bu barajları geçtikten sonra daha popüler bölümlere yöneldiğini gösteriyor.

Sayısal puan türündeki en çok boşluk oluşan bölüm çizelgesini, toplam yerleşme ve boşluk bilgisini aşağıdaki çizelgeden görebilirsiniz.

 

SAYISAL PUAN İLE ÖĞRENCİ ALAN
LİSANS PROGRAMLARI

2023 Yerleşme Bilgileri

Üniversiteye Göre Boşluklar

Kontenjan Türüne Göre Boşluklar

KON

YER

BOŞ

DEV.

VAK.

Y.DIŞI

GENEL

Ş.GAZİ

DEPR.

34+K

Mimarlık

6.524

5.172

1.352

572

615

165

1.195

29

98

İnşaat Mühendisliği

5.710

4.430

1.280

875

302

103

1.097

12

116

Elektrik-Elektronik Mühendisliği

11.806

10.684

1.122

519

491

112

935

49

111

Tıp

18.562

17.784

778

587

191

725

53

Makine Mühendisliği

8.395

7.729

666

383

261

22

563

27

53

Gıda Mühendisliği

1.762

1.207

555

496

47

12

490

1

34

1

Diş Hekimliği

9.547

9.044

503

408

95

453

50

Endüstri Mühendisliği

7.712

7.286

426

74

329

23

329

52

41

Fen Bilgisi Öğretmenliği

2.864

2.468

396

396

332

39

Yazılım Mühendisliği

4.716

4.335

381

278

103

341

40

Biyomedikal Mühendisliği

1.237

860

377

186

178

13

331

7

27

Çevre Mühendisliği

1.164

797

367

354

13

329

18

Bilgisayar Mühendisliği

14.898

14.545

353

5

282

66

295

57

Eczacılık

4.735

4.436

299

226

73

273

26

Harita Mühendisliği

509

289

220

220

196

10

Mekatronik Mühendisliği

2.069

1.854

215

41

123

51

180

14

19

Beslenme ve Diyetetik

7.067

6.873

194

31

163

109

44

10

31

İlköğretim Matematik Öğretmenliği

4.568

4.374

194

116

78

189

5

Fizyoterapi ve Rehabilitasyon

6.793

6.612

181

40

141

80

50

11

40

Kimya Mühendisliği

1.969

1.789

180

158

21

1

147

4

22

1

Diğer Sayısal Programlar

90.804

88.294

2.510

1.794

504

212

1.369

242

127

704

Sayısal Puan Türü Toplamı

213.411

200.862

12.549

6.144

5.072

1.333

9.958

762

736

777

Sözelde boşluk yoğunluğu vakıf üniversitelerinde

Sözel puan türünde en büyük boşlu,k son yılların en gözde bölümleri arasında yer alan Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümünde oluştu. 5 bin 211 toplam kontenjanı olan Gastronomiye 4 bin 764 aday yerleşti. Böylelikle Gastronomi ve Mutfak Sanatlarında 447 kontenjan boş kaldı. Bunun sadece 3’ü devlet, 400’ü vakıf ve 44’ü de KKTC ve Yurt Dışı üniversitelerine ait boşluklar. Kontenjan türüne göre ise 402 boşlukla genel kontenjan ilk sırada yer aldı. Şehit gaziler için 34, depremzedeler için 8 ve 34 yaş üstü kadınlar için de 3 boşluk oluşmuş durumda. Sözel puan türünde Gastronomi ve Mutfak Sanatları programını 330 boşlukla Türk Dili ve Edebiyatı, 249 boşlukla Görsel İletişim Tasarımı ve 224 boşlukla Radyo, Televizyon ve Sinema bölümü takip etti.

Sözel puan türündeki en çok boşluk oluşan bölüm çizelgesini, toplam yerleşme ve boşluk bilgisini aşağıdaki çizelgeden görebilirsiniz.

SÖZEL PUAN İLE ÖĞRENCİ ALAN
LİSANS PROGRAMLARI

2023 Yerleşme Bilgileri

Üniversiteye Göre Boşluklar

Kontenjan Türüne Göre Boşluklar

KON

YER

BOŞ

DEV.

VAK.

Y.DIŞI

GENEL

Ş.GAZİ

DEPR.

34+K

Gastronomi ve Mutfak Sanatları

5.211

4.764

447

3

400

44

402

34

8

3

Türk Dili ve Edebiyatı

11.105

10.775

330

77

208

45

227

15

11

77

Görsel İletişim Tasarımı

2.503

2.254

249

12

186

51

202

24

11

12

Radyo, Televizyon ve Sinema

5.013

4.789

224

35

140

49

160

19

10

35

Tarih

10.692

10.520

172

39

115

18

119

9

5

39

Halkla İlişkiler ve Tanıtım

3.523

3.359

164

13

115

36

135

11

5

13

Yeni Medya ve İletişim

1.468

1.308

160

5

108

47

128

19

8

5

Okul Öncesi Öğretmenliği

5.457

5.320

137

137

130

7

Halkla İlişkiler ve Reklamcılık

2.323

2.197

126

5

88

33

86

21

14

5

Türkçe Öğretmenliği

4.423

4.315

108

19

89

104

4

İletişim ve Tasarımı

848

759

89

4

85

65

11

9

4

Gazetecilik

3.802

3.720

82

13

53

16

62

4

3

13

Televizyon Haberciliği ve Programcılığı

154

81

73

73

65

4

4

İlahiyat

14.273

14.210

63

5

1

57

57

1

5

Reklamcılık

728

670

58

4

54

46

6

2

4

Yeni Medya

263

208

55

55

48

6

1

Çizgi Film ve Animasyon

521

467

54

1

53

46

7

1

Coğrafya

3.712

3.662

50

50

50

İlahiyat (MTOK)

1.622

1.581

41

41

41

Sinema ve Televizyon

542

509

33

33

27

4

2

Diğer Sözel Programlar

41.611

41.374

237

39

146

52

172

19

7

39

Sözel Puan Türü Toplamı

119.794

116.842

2.952

346

2.069

537

2.281

225

100

346

Hukuk kontenjanlarının azalması boşluk oluşmasını engelleyemedi

Eşit Ağırlıklı puan türünde en büyük boşluk, kontenjanı azalmasına ve puanları yükselmesine rağmen puan türünün yine en gözde bölümü olan Hukuk’ta oluştu. 15 bin 908 toplam kontenjanı olan Hukuk programına 15 bin 59 aday yerleşti. Böylelikle Hukuk’ta 849 boş kontenjan kaldı. Bunun sadece 4’ü devlet, 631’i vakıf ve 214’ü de KKTC ve yurt dışı üniversitelerine ait boşluklar. Kontenjan türüne göre ise 702 boşlukla yine genel kontenjan ilk sırada yer aldı. Şehit gaziler için ise 79 kontenjan boşluğu oluştu. Depremzede ve 34 yaş üstü kadın kontenjanlarında boşluk oluşmayıp tamamı doldu. Eşit Ağırlık puan türünde Hukuk programını 376 boşlukla Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık, 299 boşlukla İşletme ve 219 boşlukla Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümü takip etti.

Eşit Ağırlıklı puan türündeki en çok boşluk oluşan bölüm çizelgesini, toplam yerleşme ve boşluk bilgisini aşağıdaki çizelgeden görebilirsiniz.

 

 

 

EŞİT AĞIRLIKLI PUAN İLE ÖĞRENCİ ALAN
LİSANS PROGRAMLARI

2023 Yerleşme Bilgileri

Üniversiteye Göre Boşluklar

Kontenjan Türüne Göre Boşluklar

KON

YER

BOŞ

DEV.

VAK.

Y.DIŞI

GENEL

Ş.GAZİ

DEPR.

34+K

Hukuk

15.908

15.059

849

4

631

214

770

79

Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık

5.941

5.565

376

222

154

365

11

İşletme

13.431

13.132

299

141

118

40

84

59

15

141

Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi

8.052

7.833

219

78

74

67

116

17

8

78

İktisat

9.416

9.211

205

152

20

33

37

13

3

152

Uluslararası İlişkiler

6.261

6.083

178

94

39

45

62

17

5

94

Sosyal Hizmet

4.340

4.177

163

16

138

9

130

10

7

16

Psikoloji

13.116

12.981

135

135

39

95

1

Sosyoloji

6.511

6.396

115

11

104

76

15

13

11

Sağlık Yönetimi

5.052

4.940

112

28

58

26

68

12

4

28

Yönetim Bilişim Sistemleri

5.145

5.035

110

58

43

9

9

43

58

Maliye

5.811

5.714

97

96

1

1

96

İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı

3.552

3.459

93

1

92

46

44

2

1

Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler

3.249

3.157

92

15

70

7

42

28

7

15

Uluslararası Ticaret ve Lojistik

2.481

2.407

74

43

10

21

21

8

2

43

Uluslararası Ticaret ve Finansman

2.512

2.444

68

32

36

10

22

4

32

Çocuk Gelişimi

2.568

2.504

64

64

46

16

2

Finans ve Bankacılık

2.181

2.124

57

31

6

20

20

5

1

31

Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik

1.746

1.690

56

20

32

4

20

14

2

20

Sınıf Öğretmenliği

4.679

4.630

49

13

36

44

5

Diğer EA Programları

59.456

58.496

960

386

246

328

582

108

32

234

EA Puan Türü Toplamı

181.408

177.037

4.371

1.206

2.152

1.013

2.587

622

108

1.050

Dilde kontenjan boşluğu minimal düzeyde

Dil puan türünde en büyük boşluk, popüler bölümlerin başında yer alan İngiliz Dili ve Edebiyatında oluştu. 6 bin 359 toplam kontenjanı olan İngiliz Dili ve Edebiyatına 6 bin 172 aday yerleşti. Böylelikle İngiliz Dili ve Edebiyatında 187 kontenjan boş kaldı. Bunun 94’ü devlet, 83’ü vakıf ve 10’u da KKTC ve yurt dışı üniversitelerine ait boşluklar. Kontenjan türüne göre ise 94 boşlukla 34 yaş üstü kadınlar ilk sırada yer aldı. Onu 65 genel kontenjan, 26 Şehit gazi kontenjanı ve 2 de depremzede kontenjanı boşluğu takip etti. Dil puan türünde İngiliz Dili ve Edebiyatını 98 boşlukla İngilizce Mütercim Tercümanlık 70 boşlukla Turizm Rehberliği ve 40 boşlukla Arapça Öğretmenliği takip etti.

Dil puan türündeki en çok boşluk oluşan bölüm çizelgesini, toplam yerleşme ve boşluk bilgisini aşağıdaki çizelgeden görebilirsiniz.

 

DİL PUANI İLE ÖĞRENCİ ALAN
LİSANS PROGRAMLARI

2023 Yerleşme Bilgileri

Üniversiteye Göre Boşluklar

Kontenjan Türüne Göre Boşluklar

KON

YER

BOŞ

DEV.

VAK.

Y.DIŞI

GENEL

Ş.GAZİ

DEPR.

34+K

İngiliz Dili ve Edebiyatı

6.359

6.172

187

94

83

10

65

26

2

94

İngilizce Mütercim ve Tercümanlık

3.650

3.552

98

38

60

35

25

38

Turizm Rehberliği

1.935

1.865

70

53

17

15

1

1

53

Arapça Öğretmenliği

386

346

40

40

37

3

Rusça Mütercim ve Tercümanlık

153

124

29

29

23

3

3

Çin Dili ve Edebiyatı

178

158

20

2

18

18

2

İngilizce Öğretmenliği

5.247

5.228

19

17

2

7

12

Amerikan Kültürü ve Edebiyatı

594

575

19

7

3

9

9

3

7

Arapça Mütercim ve Tercümanlık

565

547

18

18

15

3

Rus Dili ve Edebiyatı

663

653

10

9

1

1

9

Fransız Dili ve Edebiyatı

601

591

10

10

10

Çince Mütercim ve Tercümanlık

41

31

10

10

9

1

Alman Dili ve Edebiyatı

974

965

9

9

9

Turizm Rehberliği (YO)

312

305

7

5

2

2

5

Karşılaştırmalı Edebiyat

224

218

6

5

1

1

5

Çeviribilimi

161

155

6

6

4

2

Almanca Mütercim ve Tercümanlık

556

552

4

4

4

Fransızca Mütercim ve Tercümanlık

305

301

4

4

4

Fars Dili ve Edebiyatı

204

200

4

4

4

İngilizce, Fransızca Mütercim ve Tercümanlık

200

196

4

3

1

1

3

Japon Dili ve Edebiyatı

128

124

4

4

4

Diğer Dil Programları

4.586

4.557

29

29

29

Dil Puan Türü Toplamı

28.022

27.415

607

280

288

39

237

84

6

280

2 yıllıklara ilgi yine büyük oldu

Tüm 2 yıllıklara tek puan türü olan TYT puan türü ile öğrenci alınıyor. Bu puan türünde en büyük boşluk ise 2 yıllıkların en popüleri olan Bilgisayar Programcılığı bölümünde yaşandı.

 

 

 

TYT PUAN İLE ÖĞRENCİ ALAN
ÖNLİSANS PROGRAMLARI – 2 YILLIKLAR

2023 Yerleşme Bilgileri

Üniversiteye Göre Boşluklar

Kontenjan Türüne Göre Boşluklar

KON

YER

BOŞ

DEV.

VAK.

Y.DIŞI

GENEL

Ş.GAZİ

DEPR.

34+K

Bilgisayar Programcılığı

17.952

17.711

241

171

70

61

9

171

Tıbbi Laboratuvar Teknikleri

10.356

10.167

189

38

151

75

57

19

38

Elektrik

8.864

8.689

175

157

18

15

3

157

Fizyoterapi

8.651

8.483

168

15

149

4

72

65

16

15

Makine

7.737

7.574

163

138

25

19

6

138

Çocuk Gelişimi (Önlisans)

14.856

14.695

161

9

152

89

47

16

9

Tıbbi Görüntüleme Teknikleri

8.209

8.076

133

12

121

28

81

12

12

Grafik Tasarımı (Önlisans)

5.998

5.871

127

33

92

2

46

36

12

33

İlk ve Acil Yardım

13.850

13.734

116

29

87

84

3

29

Diyaliz

3.603

3.487

116

8

102

6

66

36

6

8

Elektronik Teknolojisi

4.437

4.325

112

78

33

1

19

10

5

78

Patoloji Laboratuvar Teknikleri

2.365

2.253

112

3

88

21

73

25

11

3

Odyometri

2.588

2.478

110

3

101

6

69

27

11

3

Mekatronik

4.146

4.037

109

73

29

7

16

15

5

73

Ameliyathane Hizmetleri

4.727

4.631

96

4

92

28

57

7

4

İnşaat Teknolojisi

8.672

8.577

95

48

30

17

17

23

7

48

Aşçılık

7.651

7.558

93

7

49

37

47

36

3

7

Radyoterapi

1.963

1.877

86

65

21

51

22

13

Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri

3.989

3.906

83

25

58

15

43

25

Elektronöro

fizyoloji

1.696

1.617

79

5

59

15

40

20

14

5

Diğer 2 Yıllık TYT Programları

403.967

401.755

2.212

1.017

1.053

142

293

715

187

1.017

TYT Puan Türü Toplamı (Tüm 2 Yıllıklar)

546.277

541.501

4.776

1.873

2.624

279

1.044

1.494

365

1.873

İki yıllıklarda daha çok boşluğun popüler bölümlerde olması çok sayıda kontenjanı olmasından da kaynaklanıyor. Bilgisayar Programcılığına 17 bin 952 toplam kontenjan ayrılmıştı. Buna 17 bin 711 aday yerleşmeyi başardı ve toplamda 241 boş kontenjan kalmış oldu. Bunun 171’i devlet ve 70’i de vakıf üniversitelerinde. KKTC ve yurt dışı üniversitelerinde böyle bir boşluk oluşmadı. Kontenjan türüne göre ise 171 boşlukla 34 yaş üstü kadınlar ilk sırada yer aldı. Onu 61 şehit gazi kontenjanı ve 9 da depremzede kontenjanı boşluğu takip etti. Bu programın genel kontenjanında boşluk oluşmadı. TYT puan türünde Bilgisayar Programcılığını 189 boşlukla Tıbbi Laboratuvar Teknikleri, 175 boşlukla Elektrik ve 168 boşlukla da Makine programı takip etti.

2 yıllıklarda en çok boşluk oluşan bölüm çizelgesini, toplam yerleşme ve boşluk bilgisini aşağıdaki çizelgeden görebilirsiniz.

Şimdi ne olacak?

Yerleştirmenin hemen ardından 5 günlük bir zaman diliminde üniversite kayıtları tamamlanacak. Kayıtlar bittikten sonra yerleşip de kayıt işlemini tamamlamayan adaylardan dolayı da yeni bir boşluk oluşacak. 2022 yılında 100 binin üzerinde yerleştiği halde kayıt yaptırmayan aday olmuştu. Bu yıl da benzer bir tablonun çıkmasını bekliyoruz. İlk yerleştirmede boş kalan 25 bin kontenjanla birlikte kayıt olmayanlardan oluşacak yeni boşluklarla birlikte 150 bine yakın adayın yerleşebileceği bir ek tercih süreci başlayacak eylül ayının 3. haftasında. Bu haktan ise sadece yerleşemeyen adaylar yararlanabilecek. Tek sorun taban puanı oluşmuş, ama kaydolmayanlardan dolayı boşluk oluşmuş bölümün puan ya da sırasını geçmiş olmanızda…

Yazar: Salim Ünsal

HABER3.COM'DAN ÖNEMLİ BİLGİLENDİRME

Yukarıda okumuş olduğunuz "Milyonlar üniversite kapısında ama kontenjanlar boş" başlıklı haberi yayınlamadan önce Yükseköğretim Kurulu'na, Yükseköğretim Kurulu Başkanı Sayın Prof. Dr. Erol Özvar'a iletilmesi için 7 soruluk bir mail ilettik. Ancak YÖK'ten ve ve YÖK Başkanı Sayın Prof. Dr. Erol Özvar'dan bir yanıt alamadık.

İşte YÖK'e YÖK Başkanı Sayın Prof. Dr. Erol Özvar'ın yanıtlaması için ilettiğimiz o bilgilendirme e-postası:

İşte YÖK'e YÖK Başkanı Sayın Prof. Dr. Erol Özvar'ın yanıtlaması için ilettiğimiz o bilgilendirme e-postası: