Cemil Çiçek, cemaati bakın nasıl tanımladı !

Cemil Çiçek, cemaati bakın nasıl tanımladı !

AKP Ankara Milletvekili Cemil Çiçek, Zaman Gazetesi'ne verdiği röportajda Gülen Cemaati için 'kayıt dışı din' tanımına yer verdi.

AKP Ankara Milletvekili Cemil Çiçek, son dönemdeki gelişmeleri, yönetimi kayyuma geçen Zaman gazetesi’ne değerlendirdi. Cemil Çiçek, zaman gazetesi muhabirinin sorduğu FETÖ-PDY sorusuna ise çok ilginç bir cevap verdi.

Cemil Çiçek Gülen cemaati için, “mahkemeye giden dosyalara bakarsanız, usulsüz dinlemeler falan bunlar, bir hukuk düzeninde bir demokratik sistemde asla kabul edilebilecek şeyler değildir. Türkiye, bu tecrübeyi çok pahalı yaşadı, yaşamaya da devam ediyor. Bunlar, kayıt dışı dindir. Bunu biraz büyük yazın bundan sonra, başka hatalara düşmeyelim” dedi. İşte Cemil Çiçek’in FETÖ-PDY sorusuna verdiği cevap…

Bugüne geldiğimizde, hem sizin Adalet Bakanlığınıza tekabül eden, çok erken teşhis koyduğunuz paralel yapı meselesiyle yüzleşiyor Türkiye. Bu yapıyla, Özal döneminde karşılaşılsaydı, mücadele nasıl olurdu?

-Şimdi Özal’ın da adına, ‘hizmet- cemaat -FETÖ-PDY’ ne diyorsak diyelim, mesafeli de olsa bir ilişkisi olmuştur. Bir kısım yerlerde, okullar açılmasına vesaire desteği olmuştur, bunu gözden çıkaramayız. Tabi herkes başladığı gibi olmuyor. Bir kısım azmalar, yoldan çıkmalar çocukluk çağında olmuyor da gençlik çağında oluyor. Eğer biz bu işleri belli bir kurala bağlamazsak, bugün bu paralel yapıyla uğraşırız, öbür gün başka bir yamuk yapıyla uğraşırız. Türkiye’de 3 şeyin kayıt altına alınması lazım. Ekonomi kayıt altında olacak. Kayıt altına alınmayan şirketler yolsuzluk yapıyor. Bütün çabalara rağmen ülkenin üçte biri, kayıt dışı. Ekonomi kayıt dışı ise siyasette kayıt dışı hale geliyor. Bir başsavcının, ‘Biz falancının siyasete girmesini engellemek, önünü kesmek için elimizden geleni yaptık ama olmadı’ demesi… Bir başsavcının görevi birilerinin önünü kesmek değildir. Bunlar kayıtdışı siyaset. Şimdi azalmış gibi gözüküyor olsa bile halen bu tortu tümüyle ortadan kalkmış değil. İkincisi, yine kayıt dışı iktidarlardan nemalanmaya alışmış çevrelerin ortaya koyduğu bir tablo var. Hükümetler yıktılar, hükümetler devirdiler, bakan tayin ettiler. Başbakan atamaya kalktılar. Türkiye’yi büyük bir kaos içerisine soktular. Üçüncüsü Türkiye’de sosyolojik gruplar, cemaatler var. Bunların görevi gereği, siyaset yapmamaları gerekiyor. Belli bir niyetleri var. Sizden benden para toplarken işte ne derler, ‘iyi insan yetiştireceğiz’, ‘Müslüman gençlik yetiştireceğiz’. Siz buna olumlu bakarsınız, ama bunun dışına çıktığı andan itibaren siyaset alanına girmiş olur. Bundan da kayıt dışına dönüşürler. ‘Bana şunu ver’, ‘Ben de sana bunun karşılığı oyumu vereceğim’… İşte bu dediğiniz hareket, çoktan çığırından çıkmıştır. Eğer devleti yönetmek istiyorlarsa, o zaman devletin kuralları çerçevesinde siyaset yapmaları gerekir. Parti kurmaları gerekir ve siyaseten sorumluluğu taşırlar. Ama bu sorumlulukları almayıp arkadan iş çeviriyorlarsa ki çevriliyor ve çevirdiler. Şimdi mahkemeye giden dosyalara bakarsanız, usulsüz dinlemeler falan bunlar, bir hukuk düzeninde bir demokratik sistemde asla kabul edilebilecek şeyler değildir. Türkiye, bu tecrübeyi çok pahalı yaşadı, yaşamaya da devam ediyor. Bunlar, kayıtdışı dindir. Bunu biraz büyük yazın bundan sonra, başka hatalara düşmeyelim. ‘Hiçbir büyük devlet, süt vermeyen ineğe saman da dökmez, yem de vermez.’ Kendi insanımız, aklını başına alsın hesabını soramayacağı, denetleyemeyeceği yerlere para vermesin. 25 milyar dolarlık rakamlardan bahsediyoruz, doğru yanlış bilemem.