Akıl Sağlığını Yitirmekte olan Toplum!

Güncelleme:

Bedenen ve zihnen tam sağlıklı olma hali esastır.


Bireyler gibi toplumların da sağlığından söz edebiliriz.


İşin "beden terbiyesi" kısmını bir yana bırakalım...


Akıl sağlığımızı "sınayalım"!


Bir ünlü psikiyatra göre, "ülkemizde her dört kişiden biri hastanelik kertede akıl sağlığından yoksun"


Bu, henüz bir varsayım tabii...


Ancak bu varsayımın basit sınaması gündelik hayatımızda yapılabilir. 


Gün içinde trafikte, çarşı pazarda, devlet dairelerinde ve arkadaş çevremizde tecrübe ettiğimiz kimi olay ve tavırlar, kolay kolay normal sınırlarda kalmıyor...


Sinir uçlarımızı beşik gibi sallayacak, kibarlık andımızı bozuk para gibi harcayacak, hakkaniyet duygumuzu perişan edecek öyle şeylerle karşılaşıyoruz ki..


manyaklar arasında, kaçıklar adasında kaldık,  dediğimiz çok oluyor...


O arada...


Bireylerin birbirleriyle veya kurumlarla ilişkisinde olduğu gibi, toplumun da yönetenlerle ilişkisinde benzer akıl dışılıklar var...


Akıl sınırının dışına taşılması,, akut olabileceği gibi kronik hal de alabiliyor; 


işte o zaman dengesini, itidalini, sağduyusunu, ongörüsünü giderek yitirmekte olan bir toplumdan söz edilebiliyor...


Tabii cesaret de, özgüven de giderek dumura uğruyor, özgürlükten kaçış başlıyor...


Öğrenilmiş çaresizlik veya kanıksanmış adaletsizlik işte böyle akıl sağlığını yitirmekte olan toplumlarda neşet ediyor; dahası giderek kök salıyor...


Sonrası mı dostlar?


"Sonrası..." diyor ve hocadan da iddialı bir tezi ortaya atıyorum; toplumun, Ulusun adeta DNA'sı "bozuluyor"!


Akıl-dışılık'a örnek çok, ancak,, az'la yetinelim ve bazı örnekler verelim...


Normal bir toplumda işçiler, 'sendika ağasının' son model mercedese binmesini kabul edebilir mi?


Normal bir toplumda küflü ekmeğe muhtaç olan yoksullar, bu bozuk düzeni yaratan ve yaşatan siyaseti savunur mu?


Normal bir toplumda köyüne seyahat edemeyecek kadar darda olan insanlar, şehirlerine hava limanı kuruluyor diye avuçlarını patlatarak siyasileri alkışlar mı?


Hangi sağlıklı ekonomide Merkez Bankası bankalardan 9 puan faiz tahsil ederken, bankaların 49 puanla piyasaya para sürmesine izin verir? 


Bu işleyişi kabullenen yönetici topluluğunun normal davrandığı iddia edilebilir mi?


Aklı ön planda tutan hiç bir toplum, kamunun malını, üçe sattığı bir şirketten, geri dönüp o malı dokuza satın almaz, zihni ve vicdani normal işleyen hiç bir yurttaş da bu çarpıklığı sineye çekmez...


Hangi normal toplumun sağlıklı bireyleri, hangi akılla, elektrik dağıtımının yüzde 400 kar eden şirketlere verilmesine sessiz kalabilir!


Normal bir toplumun akıl sağlığına sahip bireyleri, bunca vergi yüküne karşılık "seçilmiş şirketlerin" vergi borcunun silinmesine razı gelirler mi?


Nihayet yirmi yıllık iktidarı boyunca yapamadıklarını bir sonraki seçim vaadi olarak allayıp pullayan siyasete bel bağlamak hangi aklın eseri olsa gerekir? 


Ya da muhalefetteyken bile güven erozyonuna uğrayan kişilere kurtarıcı olarak bakmak, aklı nadasa bırakıp, iyimserlik sınırını zorlamak demek değil midir?


Evet günümüz toplumunun tekelci, otoriter koşullardan olumsuz etkilendiği ve bu etkinin narkozu altında yanılgıları tekrarlayarak, yenilgileri bilinç altına süpürdüğü açıktır.


Aklın yolunda yürümek için eğitimi ile özerk, yönetimiyle demokratik, yasaları eşitlikçi uygulanan ve kurumlarında onurun ve cesaretin ödüllendirildiği bir toplum inşa etmemiz gerek...


Doğallık ve demokrasi içinde..


Farklılıklar ile kardeşçesine yaşamak..


işleyen aklın parlayan vicdanın eseri ve nihayet egemenliği olacaktır... 

 

Diğer Yazıları
Bir asırlık çınar nasıl batırılır ?
Belediye Encümenleri Böyle mi olmalıydı?
Çöken madencilik politikamızdır
Gıdada fiyat terörü