Kanı durduracak Kıbrıs formülü
Nükleer görüşmelerinin son gününde başlayan bir saldırı ve işin İsrail – İran savaşına dönüşmesi… Ne tesadüf!
Perşembenin gelişi Çarşambanın gidişinden belliydi…
“İsrail’i haritadan sileceğiz”e (İran) karşılık “tüm Filistin halkını topraklarından süreceğiz” (İsrail) maksimalist yaklaşımlar…
Siz sanıyor musunuz ki bu, dinci iki devlet yönetiminin kapışmasıdır?..
Tam olarak değildir!
Artık “şenlik” başlamıştır: Sorun, Tahran’da rejimin değişmesi ve/ya Tel Aviv’deki hükümetin düşmesi sorunu değildir…
İşleyen saat şudur:
Önce Suriye ve Irak’ta mıntıka temizliği, eşanlı olarak bölücü pkk’nın silahlandırılması;
Büyük Ortadoğu Projesi akrebiyle yelkovanıyla; Atlantik’i, tapınakçı kent devletçi emperyalizmi ile hızlanmıştır.
Tabii bir de şu var: Trump yerel ayaklanmalarla, Netanyahu yolsuzluk söylentileriyle, mollalar kadın saçıyla uğraşırken iç siyasetlerinde gündem değişmiştir…
Fakat “savaş” deyince işin içine lojistik, balistik, nükleer, elektronik hesaplamalar girer; bizim televizyonlarda nice uzmanlar zaten çok bilgili şekilde arz-ı endam etmekteler…
Yine de şudur: İsrail’in, İran’ın yer altı tesislerine inecek saldırı gücü için ABD’ye ihtiyacı var.
İran ise Yemen'in arkasını kollanmasına da bel bağlıyor. Hürmüz boğazını kapatıyor; Rusya ve Çin’i uyandırıyor! Başardığı ölçüde hareket kabiliyeti devam edecek…
Rusya Ukrayna zokası nedeniyle ABD ye Almanya kadar bile bu konuda “posta koyamaz”.
Çin, önce ticaret anlaşmasında dörtte bir payı kabul etti Trump ı teskin etti ve şimdi bir hamle üstten el açarak ve İran’ın yardım tekliflerini kısmen karşılayarak 3. Savaşı önlemede ön alabilir.
İş havada başlar, denizde ilerler, karada biter!
Ne ki her koşulda, sonuçta, güçlünün hukuku işlerlik kazanacak.
Silahlanan dünyadan da zaten başka bir şey beklenemezdi.
Şimdi doğal dengeyi, okyanusları, akarsuları, ormanları, florayı, faunayı koruma vaziyetleri arka plana itilecek; varsa yoksa dolar, altın, borsa; ultra kapitalizm bağımsızlıklar üzerine moratoryuma varana dek çöreklenecek…
Halklar ve emek, dünya ve insani gelenekler kaybedecek!
Peki Ankara nerededir?
S400 alırken akıllı davranan Türkiye, Suriye ve mülteci kabulü konusunda akıl dışı bir çizgi izlemiştir. (İsrail uçakları Esad düşmeden evvel Hermon Dağı'nı bile geçemezdi şimdi hava savunmasının imhası sayesinde Mezopotamya'ya kadar ulaştılar.)
Nihayet bağlayalım ve oturup ağlayalım:
İsrail'in İran saldırısı BOP'nin bir tezahürü, bedeli insanlık tarafından ödenecek bir devlet terörüdür.
BM'in 3. Dünya Savaşının önlenmesi açısından sorumluluğu ağırlaşmaktadır.
Ortadoğu, Kafkaslar, Balkanlar, Pasifik hiç olmadığı kadar güvensizdir.
Şu da her yönetim için bir gerçekliktir:
Savunma gücü halkın refahı ve eğitim kalitesiyle güçlenir.
Türkiye olarak, Devletiyle Halkıyla, ulus-devletimize sahip çıkmada, kenetlenmek zorundayız.
TBMM’ye düşen görev derhal ikiz yasaları lağvetmektir.
Osman Pamukoğlu’nun önerdiği gibi: “Şanlıurfa'dan Hakkari'ye kadar Fırat'ın doğusuna yönelik 6. Ordu'yu kurmalıyız.”
Ve bence;
Filistin ve İsrail halklarının kan dökülmeden yaşamaları için, doğal kaynakların paylaşımı, su kullanımı ve ticaret yollarının açık tutulması ve Golan tepelerinde işgalin sonlanması prensibiyle;
“Kıbrıs Modeli” bir yapılanmanın (iki ayrı ve bağımsız devlet) değerlendirilmesi -bölge ve dünya barışı açısından- önemlidir...