Milliyetçilerin ve Halkçıların gerçek gündemi…

Güncelleme:

Cumhuriyet’in erken dönemi itibariyle ilk milliyetçiler (Türkçüler) sosyalist idi”; ilk halkçılar da (sosyalistler) milliyetçiydi…

Doğrudur, doğaldır

Bugün de öyle olmak gerekir: Tüm insanlığı ancak en çok da kendi Ulusunun insanını, dağını, toprağını, kuşunu seven milliyetçiler; yönetimin toplumun yararına örgütlenmesi anlamında halkçıdırlar…

Öte yanda, üretimin ve paylaşımın tüm insanlığın en başta da kendi halkının yararına örgütlenmesini talep eden halkçılar da esaslı milliyetçilerdir…

Öyleyse milliyetçilere ve halkçılara düşen görev birbirlerine omuz vererek Dünya’nın ve Türkiye’nin gerçek gündemini kavramak ve ulusun ve insanlığın sorunlarının aşılması için yer yer ortak çabalar sergilemek olmalıdır.

Bunu yaptıklarında, sığ, yüzeysel, palyatif, popülist siyaseti aşacaklar ve egemen güçlere adam akıllı bir tokat atacaklardır… Yapabilirler… Yapmalıdırlar…

Gerçek gündemi anlamak aynı zamanda milliyetçilere ve halkçılara ortak bir mücadele zeminini de kendiliğinden hazırlayacaktır…

*Türkiye, bor, toryum gibi madenlerine sahip çıkmalı, “altın işleme” işi yabancılara bırakılmamalıdır.

*İliç maden faciası gibi dramlar karşısında sorumluların toplumsal vicdanı bir ölçüde teskin edecek cezaları alması, müşetereken takip edilmelidir.

*Vatandaşlık hakkı gereği her aileye, eğitim ve sağlık hizmetleri ücretsiz arz edilmeli; eğitim ve sağlık piyasanın insafına terk edilmemelidir.

*Ülkemiz çevre duyarlığına ve enerjide alternatif milli yatırımlara önem verirken, kimsenin “çöplüğü” haline getirilmemelidir.

*Uyuşturucu ve türevleri ile mücadele milli bir dava olarak benimsenmelidir.

*Her türlü sapkın kökü dışarıda tarikat yapılanmasına karşı durmak.

*Yoksul halklarla elbet dayanışma gösterilmeli ancak denetimsiz göçlerin önü alınarak, belli bir süre yurdumuzda ikamet etmemiş olanlara toprak, arazi, atölye, fabrika satılmamalıdır.

*Tarım ve Toprak reformu mutlaka gündeme getirilmelidir.

*Türkiye, Dicle ve Fırat sularına ayrı bir önem vermeli bu konuda bir Planlama Kurulu oluşturulmalıdır.

*Dünya Sağlık Örgütü gibi muğlak bir çizgi izleyenlerle aramıza mesafe konulmalı, mRNA aşısı gibi konularda insanımızın sıhhati göz önünde bulundurularak kılı kırk yarmalıdır.

*Havadan “tozlama” gibi uygulamalara karşı uyanık olunmalı, “Açık Semalar Anlaşmasından” derhal çekilmelidir.

*Tarlamızda İsrail tohumuna, soframızda Amerikan tatlandırıcısına yer verilmemelidir.

*”Sentetik et” gibi insan tabiatına aykırı ve yeni dünya düzeninin ve Tapınakçıların dayatmalarına geçit verilmeyeceği açıkça beyan edilmelidir.

*Son “Epstein Adası” davası da dikkate alınarak, deprem mücaviri başta ülkemizden de çocukların bu amaçla kaçırılmış olabileceğine dair iddialar araştırılmalıdır.

*Savunma sanayimiz sağ sol demeden desteklenmeli, araştırma kuruluşlarındaki mühendislerimize ve teknik personele en yüksek gizlilik ve etkililik içinde sahip çıkılmalıdır.

Milliyetçiler ve halkçılar, toplumda hangi konumda olurlarsa olsunlar (akademisyen, basın mensubu, öğrenci, iş insanı, sendikacı, siyasetçi) bu konuların / olguların / sorunların izlenmesi ve çözümünde omuzdaşlık ve emek-daşlık yapmalıdırlar…

Bunu yapabilirlerse her milliyetçi biraz daha halkçı ve her halkçı biraz daha milliyetçi olur.

Kaldı ki; günümüzde de halkçıları ve milliyetçileri birleştiren öyle sağlam değerler vardır ki;

Bunlardan kimilerini aşağıda hatırlamakta yarar görmekteyim:

*Atatürk’ün aydın ışığında aslanlı yolda buluşmak;

*ne ‘Batı’ ne ‘Doğu’ ne ABD, Rusya veya Çin; her şey Türkiye için diyebilmek;

*Ahilik dayanışmasından çağdaş sendikacılığa, alın-terinin kutsanmasından emeğin saygınlığına gönülden yürekten bilinçten birleşebilmek;

*Türkçenin güzelliği ve aritmetik pekinliğini selamlayarak kültürel kalkınmaya da inanmak;

*Vatanın bölünmez bütünlüğünde sarsılmaksızın ve en küçük bir tereddüt göstermeksizin bir olmaya devam etmek;

*Anti – emperyalist anlayış temelinde dünyadaki sömürüye ve adaletsizliklere karşı durmak…

Evet, üzerinde birleşilmiş değerler kümesiyle gerçek gündemin kavranılması milliyetçiler ve halkçıların omuz omuza her alanda Türkiye’yi 21. Yüzyıla taşıması demek olacaktır…

Zaten “altı ok” da bunu tanımlamış değil midir?..

Diğer Yazıları
Milliyetçilerin ve Halkçıların gerçek gündemi -2
Kiminle savaşalım, kiminle ticaret yapalım?! -2
Kiminle savaşalım, kiminle ticaret yapalım?
S'on kasıma kadar!
Çözüm süreci...