Altın’ın Parlak Geleceği ?

Güncelleme:

Körfez’de savaş tamtamları çalınırken sürpriz çıkış Kuzey Kore’den geldi. Belki de dünyanın son Stalinist rejimi elinde nükleer silah kapasitesi olduğunu açıkladı !!! Aynı günlerde bir psikopat, elinde uzun namlulu tüfekle Washington bölgesinde terör havası estirdi. Çeçenler Moskova’da tiyatro basarken, İsrail’de bombaların patlamaya devam etmesi, Bali’de havaya uçurulan turizm merkezi ile birlikte ‘her zaman, her yerde ve daima hazır’ terör gerçeği, uluslararası sermayeyi tedirgin etti. ‘Korku barometresi’ birden yükseldi. Tarihte birçok kez yaşandığı gibi, korku barometresinin ölçeği olan altın hareketli. Barometrenin göstergesi altının spot piyasadaki ons fiyatı başını göğe kaldırdı. Altın üzerine spekülasyon konuşmaları başladı.


Uluslararası finans çevrelerinde uzun zamandır sesleri solukları kesik duran ‘altıncılar’ yeniden hareketlendiler. Bazı gözlemciler ise yılbaşından bu yana dolar bazında yüzde yirmi değer kazanan altının, borsalardaki toparlanma ile birlikte tekrar gözden düşebileceği görüşünü gündeme getirdiler. Buna karşılık tanınmış altın uzmanları önümüzdeki aylar, hatta yıllar içinde altının patlama yapacağı görüşündeler.


Bazı uzmanlar altının onsunun 350 doları aşacağına inanıyorlar. Geçen yıla 270 dolarla başlayan altın, yılın en yüksek fiyatını 329.90 dolarla 31 Mayıs, 2002 günü gördü.


Önümüzdeki günlerde dünyanın en büyük ‘altıncı’ yatırımcılar toplantısı New Orleans’da yapılacak. Bu yılki toplantıya ilgi ve katılım yüksek.


Son 30 yıldır yapılan konferansın katılımı altın fiyatı ile doğrudan ilişkili gözükmekte. 1980 yılında toplantıya 4000 delege katıldığı zaman altının onsu 840 dolardı. 90 yılların başında ve 2000 yılında altın fiyatı ve konferansa katılım en düşük noktalarda dolandı. Geçen yıl Amerika’ya yapılan terörist saldırı ile birlikte kongreye katılanların sayısı büyük artış gösterdi. Bu yıl katılımcı sayısının büyüklüğü önümüzdeki yıl altın fiyatının nereye gideceği konusunda bir işaret olabilir. Bu yıl katılımcıları bekleyen en büyük tartışma konularından birisi, yıl ortasına kadar sağlıklı fiyat artışı gösteren altın üreticilerinin hisselerinin yaz ortasından bu yana fazla prim yapmamaları. Bazı gözlemcilere göre altın ve altın madenciliği yapan firmaların hisse fiyatlarında yaz ortasından bu yana yaşanan yavaşlama, borsanın bu hisseleri aşırı derecede ‘satmış’ olmasından kaynaklanmakta.


Büyük Amerikan bankalarının bilanço sıkıntıları, borsaların düşüş trendinde olması belirsizlik ortamını artırmakta. Belirsizliğe ek olarak petrol fiyatlarının artışı , bütçe açıkları ve Amerika’nın ticaret açığı vermesi, doların zayıflamasına neden olmakta. Doların zayıflaması ise uluslararası piyasalarda altının güçlenmesine yol açmakta. Bazı uzmanlara göre 308-310 dolar/ons civarı altın için beton gibi sağlam taban desteğinin olduğu bölge. Altın burada bir süre dinlendikten sonra tekrar atağa kalkacak ve daha önce tırmandığı zirveyi delip 360 dolar/ons fiyatına ulaşacak. Bazı aşırı iyimserlere göre altın önümüzdeki sene 500 dolar/ons fiyatına yaklaşmış olacak. Altın virüsüne yakalanmış bu tür aşırı iyimserlere göre, G-7 merkez bankaları kartel gibi davranıp, altın fiyatlarını düşürdü. Yine bu gruba göre şimdilerde bazı devletler ve bazı ülkelerin vatandaşları aşırı derecede altın istifliyorlar. Örnegin, Çin’deki altın talebinin 2003 yılında 300 ton artacağı tahmin edilmekte. Sadece bu artış miktarı bile dünya üretiminin yüzde 10’una eşit.


Amerikan dış politikasına bir reaksiyon olarak İran, Londra altın piyasasının ödünç verme havuzundan çekilmiş bulunmakta. Bunun sonucu olarak altının Londra spot fiyatında artışlar yaşandı.


Altın virüsüne yakalanmamış uzmanlar ise aynı görüşte değiller. Onlara göre tarihte ilk kez Amerikan firmaları yatırım harcamasından fazla amortisman gerçekleştirdi. Bu gelişmenin anlamı, şirketlerin bilanço dengesizliklerinin sürdürebilir olamayacağı, çünkü bunun uzun vadede firmaların yok olması anlamına geldiği. Bu nedenle önümüzdeki iki çeyrekte yatırım harcamalarında ve ticari faaliyetlerde sürpriz artışlar beklenebilir. Altına soğuk bakan grupta yer alan uzmanlara göre faizlerin bu kadar düşük olduğu bir ortamda ve ufukta enflasyon gözükmezken, altının değer kazanması mümkün değil. Özellikle enflasyon olmayan bir ortamda altının değer kazanmasının hiç şansı yok. Altında geçtiğimiz yıl yaşanan fiyat artışlarını fazla önemsememek gerekmekte çünkü bu artışlar tamamen korku ve panikten kaynaklanan artışlardı.


Bu uzmanlar grubuna göre eğer bazı yatırımcılar israrla bir mala yatırım yapmak istiyorlarsa doğalgaz çok daha istikbal vaat eden bir mal olarak gözükmekte.


Yıllık bazda yüzde 4 artan doğalgaz talebine karşın afetler, savaşlar ve benzeri nedenlerle 2002 yılında Kuzey Amerika üretiminde yüzde 2 düşüş yaşandı ve 2003 yılında da bu düşüşün devam etmesi beklenmekte. Arz talep arasında açılan bu fark yatırımcılar için muhtemel kâr sinyalleri vermekte.


Meraklısına Tablo :


Dünya Altın Üretimi 2001 yılında 1,454 milyon ons olarak gerçekleşti.


2001 Yılında İşleme (milyon ons)


Hindistan 22.3
İtalya 16.8
ABD 8.8
Türkiye 6.7
Çin 5.8


2001 Yılında Tüketim (milyon ons)


Hindistan 27.5
ABD 12.5
Suudi Arabistan 7.1
Çin 6.7
Türkiye 6.7


Not : Altın için kullanılan 1 troy ons = 31.1 gram


Diğer Yazıları
IMF, Dünya Bankası ve Türkiye
31 Mart Vakası & 31 Mart Yerel Seçimleri
Bir Türk Kedisinin Amerika Macerası