Türkiye hızla irtifa kaybediyor !

Güncelleme:

Şu gündeme bakar mısınız?

Milli Eğitim Bakanı “Tarikatlar sivil toplum örgütleridir” diyor…

Merkez Bankası Başkanı “İstanbul’da ev kiralamaya gücüm yetmedi” buyuruyor…

Mazisi çok değerli MKE Ankaragücü Başkanı sahaya inip hakemi yumrukluyor…

Her birimiz her gün kadın cinayetlerinden çocuk istismarına haberleri esefle izliyoruz.

 Bu, normal bir toplumun görüntüsü mü?

Bu toplumda siyasetçi, sanatçı, sporcu, hatta akademisyen “rol modelleri” malumunuzdur!

Öte yanda, sosyal medyada kimi figürler akla ziyan görüntüler sergiliyor, bankacının biri, saadet zinciri kurmuş; “son giren” soyuluyor…

Asgari ücret tespit edilecek; onlarca ücreti, milyonlarca aileyi etkileyecek; “taraflar” değil medya rakam telaffuz ediyor…

 Normalliğin patolojisi bu! Sosyalliğimizi yitirmişiz.

Birey olmayı becerememiş, vatandaşlık bilincine erişememişiz…

Türkiye hızla irtifa kaybediyor: Borç dağları aşmış; kişiler bankalara, kurumlar tefecilere, devlet, dış finansman çevrelerine borçlu!

Ne ücretlerde hakkaniyet ne de vergide adalet var; bu olumsuzluğu DİSK’in dışında dillendiren de pek yok…

Partiler ve partililer belediye başkanlığı ve encümen üyeliği mesaisinde!

 İçinde bulunduğumuz tablo tam anlamıyla harakiri ayininde olduğumuzun anlatımıdır…

Milli gelir eriyor, bu defa faizle döviz, işsizlikle büyüme birlikte yükseliyor…

Gerçeklikten kopmuşuz. Gerçekler ağır geliyor; sorumluluklarımızı taşımak istemiyoruz.

Kurtarıcı bekliyoruz ya da iş başına getirdiklerimizi kahraman ilan ediyoruz

Düzen, değişmiyor, çünkü, denklem değişmiyor; sadece aktörler var, onlar rollerini nöbetleşe oynuyor…

 Milli Eğitim Bakanına, Merkez Bankası Başkanına, Kulüp Başkanına söyleyecek çok şey var; ancak onları da üreten bu düzen…

Ve eğer “ezilenler” ve bu tablodan mutsuz olanlar ve bu ortamı kendisi, ailesi ve ülkesi için kabul edilir bulmayanlar “değişmezse” ve gerçeklere iltifat etmezse; biliniz ki “bunlar daha iyi günlerimiz”!

Öyleyse bir “hesaplaşma ve aşma”, bir arınma ve kendini yeniden tanımlamaya ihtiyacımız var…

 Sen, adeta “tarikatlar koalisyonu” ile eğitimde birliği, toplumda barışı, devlette laikliği nasıl koruyacaksın?

Sen, (sözüm-ona) enflasyonla mücadele görevini, vergilere abanarak ve emekçi kesimlere gerçekçi olmayan zamlar sunarak ne derecede etkili yerine getirebileceksin?

Peki ya sen, ahlaklı, zeki ve çevik sporcular yetiştirilmesine nasıl örnek olacaksın?

 Bu soruları sormazsak, halimiz haraptır

Gelecek ellerimizden kaymaktadır… Gençlik, umutsuzluk içindedir…

Bu soruların yanıtlarında ayrışsak bile, illa birbirimizle kavga etmemiz ise gerekmiyor…

 Bizim asıl “kavgamız” suskunlukla, duyarsızlıkla ve “siyasal / yönetsel yalan rüzgarıyla” olmalı…

“Konuşmalıyız”! O arada dinlemeliyiz!

Hatalardan arınıp, daha doğru tercihler yapmalıyız…

 Evet yoksullukla kavga etmeli, cehaletle kavga etmeliyiz.

Cumhuriyet kazanımlarımıza sahip çıkarak, toplumsal değerlerimize saygı duyarak, ulusal çıkarlarımızı ve halkımızın esenliğini her şeyden üstün tutmalı, üretken bir ekonomi, gelişen bir demokrasi, giderek güçlenen bir Türkiye özlemini en yüksekte ve yürekte taşımalıyız.

 Ekonomi, sosyal ve kültürel yaşam, değerler seti, üretim denklemi ve paylaşım manzumesi açısından alaşağı olan, pusulası bozuk, rotasını yitirmiş, yörüngesinden sapmış ve her yönden giderek irtifa kaybeden bu sistemi ve temsilcilerini sorgulamalı, tecrübe ve emeklerimizi birleştirerek yaşanılabilir bir Türkiye kurmalıyız

 

 

 

 

Diğer Yazıları
İnsanlığın 1 Mayıs'a ihtiyacı var...
Akıl Sağlığını Yitirmekte olan Toplum!
Bir asırlık çınar nasıl batırılır ?
Belediye Encümenleri Böyle mi olmalıydı?