Her tümör kanser habercisi mi?

Her tümör kanser habercisi mi?

Vücutta meydana gelen her kitle kanser mi? Op. Dr. Hamdi Koçer anlatıyor...

Halk arasında sıklıkla biri diğerinin yerine kullanılan tümör ve kanserin tanımları birbirine çok benzemesine rağmen farklılık gösteriyor. Peki biz bu farkı biliyor muyuz? Vücutta meydana gelen her kitle kanser mi? Uzmanlar bu iki kavramın karıştırılmaması gerektiğini, temel bilimsel farklarla kanser ve tümör arasındaki ayrımın kolaylıkla yapılabileceğini söylüyor.

Vücudun herhangi bir doku veya organında, hücrelerin aşırı çoğalmasıyla oluşan ve büyüme eğilimi gösteren yumrular, tümör olarak adlandırılıyor. Tüm tümörlerin 3 temel özelliği bulunuyor:  Bağımsız hareket edebilen tümör hücreleri amaçsızca ürer.  Tümörlerin üremesinde normal dokuda olduğu gibi bir sınır bulunmadığından sınırsızca üreyen ve çoğalan tümör hücrelerinin vücutta bilinen otokontrol mekanizmaları ile durdurulması mümkün değildir.  Vücudun tüm doku ve organlarında meydana gelebilen tümörler, iyi huylu-selim veya kötü huylu-habis olabiliyor. İyi huylu-selim tümörlerde herhangi bir şüpheli durum bulunmazken, kötü huylu-habis olan tümörler kanser olarak tanımlanıyor. Başka bir deyişle bütün kanserler aynı zamanda tümör olarak adlandırılabiliyor; ancak bütün tümörler kanser olarak değerlendirilmiyor.

Tümör ve kanser arasında temel farklar olduğunu belirten Neolife Tıp Merkezi Genel Cerrahı Op. Dr. Hamdi Koçer “Bilimsel açıdan iyi huylu tümörler, kötü huylulara göre daha yavaş büyüyor; bulunduğu organ dışına çıkma ve yayılma eğilimi göstermiyor. İyi huylu tümörler daha çok vücutta bulundukları doku veya organa göre polip, miyom, lipom veya fibroadenom gibi isimlerle adlandırılıyor. Buna karşılık kötü huylu tümörler, diğer bir deyişle kanserler tedavi edilmediğinde; vücutta hızla büyüyor ve bulunduğu organın kısa sürede sınırları dışına taşıyor. Özellikle uzak yerlere metastaz meydana getiriyor. Hayati organlara ulaştığında ise hastanın hayatını riske sokuyor veya genellikle hasta kaybına neden oluyor.” diyor.

Katı kitleler olan tümörlerin tedavisi, iyi ve kötü huylu olmasına göre değişkenlik gösteriyor. Tümör iyi huylu ise tedavisi, hastalığın geliştiği organa göre farklılaşıyor. Örneğin cilt altında çok sık görülen lipom denilen yağ tümörleri genellikle herhangi bir müdahale gerektirmiyor. Rahim içinde miyom adı verilen iyi huylu tümörler, belli bir büyüklüğe ulaşana kadar doktor kontrolünde takip edilmesi yeterli oluyor. Kalın bağırsaklarda görülen poliplerin bazıları, kansere dönüşme potansiyeli nedeniyle kolonoskopi ile kolayca alınabiliyor. Memedeki fibroadenomlarda ise tanıda kararsız kalınan durumlarda biyopsi öneriliyor. Bütün bu iyi huylu tümörler çok zararsız bir seyir gösterirken, beyinde meydana gelen iyi huylu tümörler ciddi zararlara neden olabiliyor ve bu nedenle mutlaka tedavi edilmesi gerekiyor.

İyi huylu tümörlerin aksine kötü huylu tümörler, kısa sürede büyüyüp uzak organlara yayılabiliyor. Bu nedenle tedavi planlamasında vakit kaybetmemek, tedavinin gidişatı açışından büyük önem taşıyor.

Kanser ve tümörün halk arasında iç içe geçmiş iki kavram olmasına rağmen tümör tanımı kanseri de içinde barındırıyor; ancak her tümör kanser anlamına gelmiyor.