Merakla beklenen Amerika Açık'ta Naomi Osaka rüzgarı

Merakla beklenen Amerika Açık'ta Naomi Osaka rüzgarı
Güncelleme:

Merakla beklenen Amerika Açık'a koronavirüs nedeniyle bir çok tenisçi katılmazken son dönemlerin parlayan ismi Naomi Osaka turnuvaya damga vurdu.

22 yaşındaki Naomi Osaka, büyüdüğü Amerika Birleşik Devletleri'nde, kariyerinin üçüncü Grand Slam'ini kucakladı. O, zaferini kutlarken; sadece başarısıyla değil, duruşu ve meydan okumasıyla da hafızalara kazındı.  Onu bir dış habercinin gündemi haline getiren de buydu; Amerika Açık'ta vicdani ve elbette politik olarak gösterdiği tavır. 

Yılın başlarında verdiği bir röportajda "Utanarak yaşamaktan bıktım" demişti Naomi Osaka. "Utangaç olmaya" isyan etse de aslında zincirlerini çoktan kırdı.

Irkçılığa karşı tereddütsüz bir savaşa girişti. Amerika Açık'tan hemen önce, Cincinnati'de tenis turnuvasına katılmıştı. Turnuva sürerken, ABD’de siyah Jacob Blake polis tarafından vuruldu. Osaka tepki olarak, oynayacağı yarı final maçından çekildi.  Başarılı tenisçi, kısa bir süre sonra Amerika Açık'ta sahnedeydi. Milyonlarca kişinin gözlerinin çevrildiği turnuvaya, ırkçı saldırılar ve polis şiddetinin kurbanlarının adlarının yazılı olduğu maskelerle geldi. 

O isimler kimdi, söylemedi. Ama yedi isim seçmişti. İlki Breonna Taylor'dı.

Afro-Amerikalı sağlık çalışanı Taylor, mart ayında polisin evine düzenlediği baskında gözaltına alınmak isterken öldürülmüştü.

IRKÇILIĞIN HEDEFİNDE: YARIM JAPON

Osaka, ilk turda taktığı maskesinde neden onun ismini seçtiğini şöyle açıkladı: 

"Turnuvanın çok izleneceğini biliyordum. Taylor'ın hikayesini bilmeyen varsa, belki bu sayede öğrenir."

Osaka'nın amacı farkındalığı sağlamak ve yaymaktı. Turnuva boyunca da bunu başardı. Üstelik kendisi de ırkçılığın, ayrımcılığın hedefinde.

Japonların "Hafu" yani "yarım japon" diyerek dışladığı Osaka'nın annesi Japon, Babası Haitili. 3 yaşından beri Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşasa da tek millet, tek dil, tek kültürün egemen olduğu Japonya'yı temsil ediyor.  Japon ebeveyninin soyadını kullanan melez tenisçi, sporcuların seslerinin siyasetçilerden daha etkili olabileceğini söylüyor.


''SESSİZ KALMAK ASLA BİR CEVAP DEĞİLDİR''

Haksız da sayılmaz. Amerika Açık'ta bunu tüm dünyaya kanıtladı.

"Sessiz kalmak asla bir cevap değildir" diyen Osaka, Amerika Açık'ın ikinci turunda Elijah Mcclain'in adının yazılı olduğu maskeyle görüldü. Colorado'da yaşayan 23 yaşındaki siyah Mcclain, 2019 yıında gözaltında hayatını kaybetmişti. 

22 yaşındaki sporcu, onun adını gururla taşıdı.

Üçüncü tura yükseldiğinde Ahmaoud Arvery'nin ismiyle gördük Osaka'yı. Arvery, 23 Şubat'ta Georgia'da koşu yaparken beyaz bir baba ile oğlu tarafından öldürülmüştü.

Dördüncü turda ise Trayvon Martin'in adı yazıyordu maskesinde. Martin, 2012 yılında ırkçı bir nefretle öldürüldüğünde 17 yaşında ve silahsızdı.
Onu öldüren George Zimmerman, meşru müdafaa hakkını kullandığı gerekçesiyle beraat etti.


GEORGE FLOYD, AYLAR SONRA TENİS KORTUNDA ANILDI

Maskeler basının ilgisini çektikçe, Osaka da amacına ulaşıyordu. Kurbanların aileleri bir bir teşekkür mesajı yayınladı. 

Naomi Osaka, çeyrek finale çıktığında George Floyd'un adını kaydetti bu kez kameralar. 46 yaşındaki Floyd, 25 Mayıs'ta Minnesota'da bir polis tarafından durdurulmuş; polis gözaltına alırken uzun süre boynuna diziyle basmıştı.  Hayatını kaybeden Floyd’un "Nefes alamıyorum" dediği anları hepimiz izledik.

Olay ABD'de Afro-Amerikalılara yönelik ırkçılık tartışmalarını alevlendirdi, protestolar çığ gibi büyüyerek Minnepolis'ten ülke geneline yayıldı. 

O çığ hala büyüyor. George Floyd'un adı, Osaka sayesinde olaydan aylar sonra bir tenis kortunda anıldı. 

Turnuvada finale doğru yürüyen genç sporcu, yarı finale bu defa polis şiddetinin bir başka kurbanının adıyla çıktı: Philando Castile. 2016’da kız arkadaşı ve dört yaşındaki kızının da bulunduğu arabası polis tarafından durdurulan Castile, cüzdanını çıkarmaya çalışırken polisin kurşunlarının hedefi oldu. O anlarda da kameralar kayıttaydı. Naomi Osaka o görüntüleri unutmadı.

''AĞLAMAMAK İÇİN ÇABALIYORUM''

Basın toplantısında "Ağlamamak için çabalıyorum. Bu biraz gerçek üstü. Aslında hiçbir şey yapmamış gibi hissediyorum. Yaptığım şey ufacık bir parça." diyordu.

 Final maçında ise sırada yedinci maskedeydi sıra. O isim, Tamir Rice’tı.
Cleveland kentinde yaşayan Rice, polis tarafından vurulduğunda 12 yaşındaydı. Elindeki oyuncak silahı gerçek sanan polis, Afro-Amerikalı çocuğa ateş açtı. Rice ertesi gün kaldırıldığı hastanede öldü.

"Siyahların hayatı değerlidir" eylemleri sırasında çok sayıda ırkçı nitelikli mesaj aldığını söyleyen Osaka, kortlardaki azmi kadar, gencecik yaşında ırkçılığa karşı verdiği mücadeyle de adını yazdırdı bile.

Naomi Osaka, "bir sporcudan önce, ben siyah bir kadınım. Siyahların, polis elinde süregelen soykırımını izlemek, dürüst olmak gerekirse, midemi bulandırıyor." diyor.

O, Grand Slam kazanan ilk Japon.  

Aynı zamanda ilk şampiyonluğuna ulaştığında, rakibi Serena Williams'tan özür dileyecek kadar iyi niyetli ve mütevazı.

Hayranı olduğu aktör Michael B. Jordan'dan film galasına katılma teklifi aldığında "bu stresi kaldıramayacak kadar gencim" diyecek kadar sempatik. Naomi Osaka, siyahların “potansiyel suçlu” muamelesi gördüğü ABD’de sesini duyurmayı başaranlardan.Son yıllarda büyük bir endüstriye dönüşen, cinsiyet ayrımcılığının kronikleştiği sporun, birleştirici, farkındalık sağlayıcı gücü, Osaka’yla yeniden yükseliyor.