Adana’da Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet Tartışıldı

Adana’da Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet Tartışıldı

Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalından Doç. Dr. Gülşah Seydaoğlu, ‘Şiddet nedir? Nasıl algılanıyor?’ adlı araştırmalarında sağlık çalışanlarının yüzde 81,1 oranında şiddete maruz kaldığına dikkat çekti. Seydaoğlu, “Şidde

- Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalından Doç. Dr. Gülşah Seydaoğlu, ‘Şiddet nedir? Nasıl algılanıyor?’ adlı araştırmalarında sağlık çalışanlarının yüzde 81,1 oranında şiddete maruz kaldığına dikkat çekti. Seydaoğlu, “Şiddetin, şiddeti artmıştır” dedi.

Adana-Osmaniye Tabip Odası yönetimi, 14 Mart Tıp Haftası kapsamında Gaziantep’te bir hasta yakını tarafından öldürülen Dr. Ersin Arslan anısına ‘şiddet’ konulu panel düzenledi. Tabip Odası’nda düzenlenen ve ‘Hasta ve hasta yakınları şiddete neden başvuruyor? Hekimler şiddete neden uğruyor? Sorunlarının ele alındığı panele konuşmacı olarak Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Deontoloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Selim Kadıoğlu, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalından Doç. Dr. Gülşah Seydaoğlu, Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinden Uzman Dr. Zahide Olgun Henzel, ve Adana Ticaret Odası Avukatı Ebru Atıcı Sevindik katıldı.

Panelde konuşan ÇÜ Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalından Doç. Dr. Gülşah Seydaoğlu, 2003 ve 2011 yılında ‘Şiddet nedir? Nasıl algılanıyor? başlıklı bir araştırma yaptıklarını bildirdi. Araştırma kapsamında şiddeti, sadece sağlık çalışanlarına değil aynı zamanda hizmet alan hastalara da sorduklarını kaydeden Seydaoğlu, “Sağlık çalışanları yüzde 81.1 oranında şiddete maruz kalmış. 5 kişiden iki tanesi nadiren, yüzde 44’ü sıklıkla şiddete maruz kalıyorum demiş. Kadın-erkek ve şiddet türüne baktık; hakaret, bağırma, küfür, sürgünle tehdit etmek. Fiziksel şiddet yüzde 22 o zaman da az değilmiş. Artıyor, artıyor dediğimiz şey aslında kişisel olarak artmadığını düşünüyorum. Şiddetin, şiddetinin arttığını düşünüyorum. Daha önce tartaklama, itekleme olan şey şimdi kafa, göz yarmacası şeklinde bir fiziksel şiddeti var” dedi.

“ŞİDDETİN ORANI AYNI KALDI AMA DOZU ARTTI”

Seydaoğlu, şiddet oranlarının aynı olduğunu ancak ‘dozunda’ ciddi bir şekilde artış olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Aslında şiddet uygulayan hastalar değil hasta yakınlarıdır. Şiddete maruz kalma çalıştığınız kurumlarda çok ilintili. Örneğin, Karşıyaka Devlet Hastanesi’nde şiddete maruz kalma oranı yüzde 97. Şiddet hastanelerin acil bölümlerinde daha yüksek, dahili birimlerde daha düşük. Kurumda güvenlik düşükse şiddete uğrama riskiniz 4-5 kat artıyor. Şiddet, hekimle ilgili değil kurumun sorumluluğunda. Kurum güvenliği sağlamalı. Yaşanılan şiddet olayları sağlık çalışanlarında yabancılaşmayı getirmektedir.”

Panelin moderatörlüğünü yapan Adana-Osmaniye Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Halit Atik ise sağlık çalışanlarının şiddete maruz kalma oranının yüzde 49 ila 92 arasında değiştiğini ifade ederek, en çok acil servislerde görüldüğünü vurguladı. Atik, “Şiddetin oluşmasının nedenleri konusunda hekimler üzerinde yapılan bir araştırmada toplumun ekonomik ve kültürel düzeyi, medyanın rolü, sağlık politikalarına-hizmetlerine yönelik olumsuzlukların sebebi hekimlermiş gibi gösterilmesine, politikacı ve yöneticilerin popülist yaklaşımları, hasta haklarının abartılı şekilde sunulmasına, çalışma koşulları ve ortamın uygun olmamasına, kabahatin birazda hekimlerde olduğu söylenmektedir. Ancak toplumsal şiddet yok olmadıkça sağlıkta yaşanan şiddette çözüme gidilmesi biraz zor olacaktır” diye konuştu.

“TIP VE ŞİDDET İLİŞKİSİNDE AYRILMAZ BAĞ VAR”

Panelin konuşmacılarından Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinden Uzman Dr. Zahide Olgun Henzel de şunları kaydetti:

“Tıp ve şiddet ilişkisi her ne olursa tıp etiği bana uygunluk esastır der. Dünyanın her yerinde bu böyledir. Tıp Acil, travmatoloji, psikiyatri gibi şiddet kökenli sağlık sorunlarıyla mücadele eder. Tıp şiddet kökenli sağlık sorunlarında bilirkişilik eder, adli tıp gibi. Tıbbı ilişki sırasında izleri görülen şiddet ve izlerini ihbar eder, acil pediyatri ve geriyatride olduğu gibi. Psikiyatride olduğu gibi şiddet eğilimlerini tedavi eder. Cerrahi dallarda radyolojide ve onkolojide olduğu gibi kim ve invazif müdahalelerde kontrolü şiddet uygular. Bir de hasta ve hasta yakınlarının sağlık personeline uyguladıkları şiddet vardır, acil ve kritik durumlarda olduğu gibi. Sağlık profesyonellerinin birbirlerine, hasta ve hasta yakınlarına eğitimsel, otoriter, yerarşik ilişkiler çerçevesinde uyguladıkları bir şiddet vardır. Bir de enteresandır hastalıkların birer saldırgan gibi tasarruf edilmesi vardır, atak geçirmek, yakalanmak gibi. Yani tıp ve şiddet ilişkisinde ayrılmaz bir bağ vardır.”

“SALDIRGANLIK YANLIŞ UYARILMIŞ AVCI REFLEKSİ OLABİLİR”

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Deontoloji Anabilim Dalından Prof. Dr. Selim Kadıoğlu, gelişmilkik merdiveninde en basit canlıdan tek hücreliden insana kadar daima ortak olan bir şeylerin var olduğuna değindi. Kadıoğlu, “Her şeyin açıklaması olarak değerlendirebileceğimiz iki temel kaygı var. Bireysel ve türsel varlığını sürdürme. Daha öncelikli soysal varlığını sürdürme kaygısı. Varlılarını sürdürme kaygısı ne zaman ortaya çıkıyor. Etçillerde avlanırken, etçiller gibi otçullarında eş rekabeti var. Bir de tehdit algısı karşısında hayvanların saldırgan davranışları söz konusu oluyor. Hekime karşı hasta saldırganlığı belki yanlış uyarılmış avcı refleksi olabilir derinde yatan. Ya da bir tür tehdit algısı bunun üstünde daha çok durmak lazım. Özellikle asimetrik ilişkinin tıbbi tarafında duruşumuz böyle bir algıyı yaratıyor diye düşünülebilir” diye konuştu.

Saldırı halinde hekimlerin yapması gerekenleri anlatan ATO Avukatı Ebru Atıcı Sevindik, şunları kaydetti:

“İlk kural kaçmak. Kaçabileceğiniz yer yok ise saldırının niteliğine uygun öz savunma yapma hakkınız vardır. Mesela adam size saldırıyor, kaçamıyorsunuz karşılık verebilirsiniz. Kadınsanız karşınızdaki sizden güçlü ise saldırıyı engellemeye yönelik alet kullanmanızda serbest sayılabilir. Umarım ihtiyaç duymazsınız ama aklınızın bir köşesinde bulunsun. Kolluk güçlerine haber verilmeli. Soruşturma aşamasında deliller çok önemli. Söylenen sözleri yapılan hareketleri kayıt altına aldırın. Görgü tanıklarının tutanaklara imza atması çok önemli. Kamera kayıtlarının silinmesi önleyerek bir kopyasını saklanmalıdır. SABİM sadece hasta ve yakınlarının başvuracağı yer değil, hekimlerinde başvuracağı makamlardır."