Narin davasında gerekçeli karar açıklandı

Narin davasında gerekçeli karar açıklandı
Güncelleme:

Diyarbakır’da kayıp olarak aranırken korkunç bir cinayete kurban gittiği tespit edilen ve cansız bedeni bir çuvalın içerisinde dere yatağına gizlenmiş halde bulunan 8 yaşındaki Narin ile ilgili davada gerekçeli karar açıklandı.

Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolduktan sonra arama çalışmalarının 19'uncu gününde dere yatağında çuvalda, üzeri 30, 25 ve 20 kilo ağırlığındaki 3 taşla kapatılıp, çalılıklarla gizlenmiş halde cansız bedeni bulunan Narin G.'ın cinayetine ilişkin tutuklanan 12 kişiden 4'ü hakkında, Diyarbakır 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede; aracında Narin'e ait DNA ve kıl örneği bulunan amcası S.G., annesi Y.G. ve ağabeyi E.G. ile gözaltına alındıktan sonra cesedi dere yatağına taşıdığını itiraf eden komşuları N.B. hakkında, HTS ve baz istasyonu kayıtlarına göre, olay anında aynı evde oldukları tespit edildiği belirtilerek, 'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Davanın 26 Aralık'ta başlayan ve 28 Aralık’ta sona eren 2'nci duruşmasında S.G., E.G. ve Y.G.’ye ‘İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, N.B.’a ise ‘Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Mahkeme, sanıkların tutukluluk halinin devamına hükmetti.

GEREKÇELİ KARARLARDAKİ GENEL KAİDE VE İSTİSNAİ DURUMLAR HAKKINDA BİLGİ VERİLDİ

Mahkeme heyeti, 944 sayfalık gerekçeli kararını açıkladı. Mahkeme heyeti gerekçeli kararlarda uygulanan genel kaide ve istisnai durumlarla ilgili bilgi vererek, "Mahkemelerce somut olay değerlendirilirken sanık veya sanıkların üzerlerine atılı suç veya suçları nasıl işlediği, nerede işlediği, ne zaman işlediği, hangi saik ile neden bu suçu gerçekleştirdiği, söz konusu suça iştirak eden başkaca sanıkların olup olmadığı, iştirak etmişler ise iştirak eden sanıkların eylemlerinin neler olduğu hususlarını içerir bir değerlendirme yapılması ve bu soruların cevaplarını içerir hususlara gerekçeli kararda yer vermek gerekmektedir. Bu husus genel bir kaide olup her somut olayda ayrı ayrı uygulanmaya çalışılmaktadır. Ancak bazı istisnai olaylar vardır ki yukarıda belirtilen soruların cevapları tam olarak bulunamayabilir. Böyle durumlarda dikkat edilmesi gereken husus şudur; Bazen bir olayın ya da bir eylemin nerede, neden ve nasıl gerçekleştiği anlaşılamayabilir. Bu tür durumlarda önemli olan husus o eylemin ya da olayın kim veya kimler tarafından gerçekleştiği, yani söz konusu eylemin kimler tarafından yapılıp yapılmadığıdır. Eğer somut olayda eylemin sanık veya sanıklar tarafından yapıldığı sabit ise yukarıda belirtilen diğer sorular (eylemin nerede gerçekleştiği, tam olarak ne zaman yapıldığı veya nasıl yapıldığı) asli sorular olmayıp, fer'i sorular olarak kalacaktır. Dolayısıyla bir eylemin kim veya kimler tarafından yapıldığı tespit ediliyor ise diğer hususlar göz ardı edilebilecektir. Bu tür durumlarda şüpheden sanık yaralanır ilkesi akla gelmektedir. Ancak iddia edilen eylem veya eylemlerin sanık veya sanıklar tarafından işlendiği sabit ise yukarıda belirtilen diğer fer'i durumların izahının olmaması somut olayda sanıklar açısından lehe bir şüphe oluşturmayacak, dolayısıyla bu tür olaylarda fer'i durumları bilememek sanıklar açısından somut olayda herhangi bir şüphe doğurmayacaktır. Somut olayın yapılan değerlendirmesinde; 21/08/2024 tarihinde yapılan ihbarlar sonucu maktul Narin'in kaybolduğunun anlaşıldığı, ardından devletimizin tüm imkanları seferber edilerek arama çalışmalarına başlandığı, arama faaliyetleri devam ederken 08/09/2024 tarihinde saat 08:30 sıralarında Jandarma Sualtı Arama Kurtarma görevlilerince Tavşantepe Mahallesi’nde bulunan Eğertutmaz deresi içinde yapılan tarama faaliyeti esnasında 37 SFB 06008-89639 koordinatlarına gelindiğinde Eğertutmaz deresi ile derenin toprakla birleştiği kısımda kayaların altına sıkıştırılmış vaziyette üzerini kapatacak şekilde 3 adet 40-50 cm çaplarında kaya parçalarının kapattığı bir çuval görüldüğü, söz konusu çuvalın ağzının kırmızı bir ip ile bağlandığı ancak vücuda ait bir parçanın dışarıya çıktığının anlaşıldığı, ardından yapılan kontrollerde çuval içerisinde Narin G.’a ait cansız bedene ulaşıldığı görülmüş ve Narin G.'ın öldürüldüğü anlaşılmıştır” denildi.

‘NARİN’İN PATİKAYI ÇIKARAK EV VE EKLENTİSİ OLAN AHIRA GİTTİĞİ SABİT GÖRÜLMÜŞTÜR’

Gerekçeli kararda Narin'in patikayı çıkarak ev ve eklentisi olan ahıra doğru gittiğinin sabit görüldüğü belirtilerek Adli Tıp Kurumu’nca hazırlanan otopsi raporuna da değinen mahkeme heyeti, “Narin G.’ın cansız bedeni üzerinde yapılan ölü muayene ve otopsi işlemi sonrasında alınan iç organ numuneleri ve patolojik incelemeler neticesinde Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu'nca hazırlanan nihai raporda; "Çocuğun ölümünün 21/08/2024 tarihinde meydana geldiği, Çocuğun ağız burun kapanması ve boyuna basıya bağlı oksijensiz bırakılması dışında başkaca bir travmatik tesirle öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı, Çocuğun ölümünün ağız burun kapanması ve boyuna bası sonucu oksijensiz bırakılmasına bağlı meydana gelmiş olduğu’ hususunun oy birliği ile mütalaa edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Maktul Narin G.'ın en son okul kamerasında 15:15:14 (söz konusu saat güncel saate göre yaklaşık 4 dakika ileridedir) sıralarında görüldüğü, ardından evine gitmek için arkadaş grubundan ayrıldığı ve patika yol denilen yere doğru çıktığı herkes tarafından bilinmektedir. Bu husus dosya arasında bulunan kamera kaydı ve o an Narin'in birlikte olduğu arkadaşlarının beyanı ile de sabittir. Mahkememizce maktul Narin G.'ın en son nereye gittiği, nerede bulunduğu hususlarında araştırmalar yapılmış bu konuda dosya arasında bulunan Daran-2 görüntüleri iyileştirilmeye çalışılmıştır. Katılan Arif G. ve sanık müdafilerinin Daran-2 görüntülerinin dosya arasına alınması ve yine sanık müdafilerinin söz konusu videoyu Ulusal Kriminale gönderilerek görüntülerin iyileştirilmesi konusunda rapor aldırılması talebi doğrultusunda ilgili video Ulusal Kriminal'e gönderilmiş ve bu hususta rapor alınmıştır. Alınan raporda belirtildiği üzere okul kamerasındaki son görülme anından 1,5 dakika sonra patika yolda, ev-ahır istikametine doğru hareketli bir karartının olduğu, bu karartının kıyafet unsurlarının koyu renk olmasından ve kısa boylu, zayıf algılanmasından kaynaklı maktul olabileceği, yine ahırın alt kısmında hareketli siyah bir unsurun olduğu belirtilmiştir. Verilen raporda söz konusu hareketliliğin piksel bozulumu olmadığı, gerçek canlı hareketlilik olduğunun belirtildiği görülmüştür. Bu durum karşısında mahkememizce ilgili karartının canlı ve gerçek bir insan hareketliliği olduğu kabul edilmiştir. Dolayısıyla düzenlenen raporda yapılan incelemede bu karartının ahır ve ev bölgesine yöneldiği ve ardından hareketli unsurun kaybolduğu anlaşılmakla, okul kamerası ile uyumlu olan bu tespit karşısında maktul Narin'in patikayı çıkarak ev ve eklentisi olan ahıra doğru gittiği mahkememizce sabit görülmüştür” ifadelerini kullandı.

‘NARİN’İN ÖLDÜRME EYLEMİ EVDE TAMAMLANMIŞ’

Heyet, mahkemece dinlenen tanıklar hakkında ayrı bir soruşturma yürütüldüğüne dikkat çekerek, “Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturmalar neticesinde sanıklar hakkında mahkememize kamu davası açılmış, mahkememizce dinlenen tanıklar hakkında ise ayrı bir soruşturma yürütüldüğü, ilgili soruşturmanın halen derdest olduğu ve dosya hakkında kısıtlama kararı bulunduğu anlaşılmıştır. Sanıklar ve sanıklar müdafi tarafından söz konusu dosyanın iş bu dosya arasına alınması yönünde taleplerde bulunulması üzerine bu husus Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına sorulduğunda dosyada kısıtlama kararı olduğu, bu nedenle soruşturma dosyasının iş bu dosya içerisine verilemeyeceğinin belirtildiği görülmüştür. Yine tanıklar mahkememizce dinlenilmiş, somut olayda esasa etki edebilecek bir bilgilerinin olmadığı görülmüştür. Sadece tanık Hediye olay saatinde evde olduğunu belirtmiştir. Bu husus aşağıda ayrıntılarıyla değerlendirilecektir. Bu değerlendirme dışında dinlenen diğer tüm tanık beyanları irdelendiğinde maktul Narin'in öldürülme olayını etkileyecek somut bir beyanlarının olmadığı anlaşılmıştır. Tanık Hediye aşamalardaki beyanlarında ısrarla olay anında evde olduğunu, Narin'in hiç eve gelmediğini, yine sanık S. ile sanık N.'ın da eve hiç gelmediğini, evde sanık E.'in uyuduğunu belirttiği görülmüştür. Yine olay sırasında evde olan çocuk Muhammed Emre mahkememizce tanık olarak dinlenilmiş, tanık Eren dinlenilmek istenilmiş ancak AGO'da sırasını beklerken huzursuzluk çıkardığı için yaşı itibariyle dinlenilmesinden vazgeçilmiş, soruşturma aşamasında alınan beyanlarını içerir video kaydı huzurda izletilmiştir. İş bu tanık beyanları bir bütün halinde irdelendiğinde; dosyada bulunan ve aşağıda ayrıntılarıyla anlatılacak olan diğer deliller ile uyumlu olmadığı, özellikle çocuk beyanlarının AGO'da alınırken yanında olan uzman kişilerin belirttiği üzere öğretilmiş beyanlar olduğu, tanık Hediye'nin beyanlarının Narin'in öldürülme olayında yer alan gerçekleri gizlemek için oluşturulan beyanlar olduğu, özellikle tanık Hediye'nin olay günü evde olduğu şeklinde beyanlarının diğer deliller ile örtüşmediği, maktul Narin'in öldürme eyleminin aşağıda anlatılacağı üzere evde tamamlandığı ve akabinde olay sonrası yapılacaklar konusunda sanıklar tarafından fikir birlikteliğine varıldığı, bu nedenle tanık Hediye'nin olayları gizlemek için bu şekilde beyanda bulundurulduğu mahkememizce kabul edilmekle tanık Hediye ve diğer çocuk tanıkların beyanlarının dosyada bulunan deliller ile örtüşmediği için mahkememizce iş bu beyanlara itibar edilmemiştir” denildi.

‘OĞLUNA ZARAR GELMEMESİ İÇİN SÖYLEMLERDE BULUNMUŞ’

Heyet, dosya arasında soruşturmayı yapan kolluk kuvvetleri tarafından tutanaklar tutulduğunu belirterek, “İlgili tutanaklar mahkememizce tek tek incelenmiş ve Narin'in kasten öldürülme olayına etki edecek aşağıda anlatılan tutanaklar dışında somut bir verinin olmadığı görülmüştür. Bu nedenle ilgili tutanak mümzileri mahkememizce dinlenilmemiş ve somut olayda değerlendirme yapılırken iş bu tutanaklar esasa etkili delil olarak görülmemiştir. Ancak sanık Y. açısında tutulan tutanakların tamamında ve sanık Y.'in soruşturma aşamasında TV kanallarına verdiği röportajlarda genellikle oğlu olan E.'i nasıl koruyabileceği, oğluna zarar gelmemesi için neler yapabileceği şeklinde söylemlerde bulunduğu, yine dosya arasında bulunan tutanaklarda da sanığın yukarıda belirtilen şekillerde söylemlerde bulunduğunun belirtildiği görülmüştür. Yine sanık Y.'in henüz maktul Narin'in cansız bedeni bulunmamışken sürekli kızının öldüğünü, en azından bir mezarının olması gerektiğini söylediği görülmüştür. Bu husus mahkememizce sanık Y.'e sorulduğunda kızının kaybolduğunu, telefon ile arayan kişilerin biz mafyayız oğlu olan sanık E.'e zarar vereceğiz dedikleri için bu şekilde beyanda bulunduğunu belirttiği ancak soruşturma aşamasında kolluk tarafından neredeyse her bir olayın tutanak altına alındığı dosyada sanık Y.'in beyanlarını doğrular bir tutanağın olmadığı görülmüştür. Bu nedenle sanık Y.'in maktul Narin'in cansız bedeninin bulunmasından önce kızının öldüğünü bildiği, sürekli sanık E.'i nasıl korurum diyerek Narin'in ölümüne ilişkin gerçekleri dile getirmediği ve saklamaya çalıştığı mahkememizce kabul edilmiştir. 08/09/2024 günü Diyarbakır Adli Tıp Kurumu önünde ve daha önce köyde kadınların karşılıklı eylem ve söylemleri olduğu tutulan tutanaklarla mahkememizce anlaşılmış, olayda yer alan kişiler tanık olarak dinlenilmiş ancak söz konusu eylem ve söylemlerin Narin'in öldürülme olayı ile doğrudan alakalı, öldürülme olayına bilen ve kimlerin yaptığı konusunda somut bir bilgi içermediğinden söz konusu tanık beyanları mahkememizce değerlendirmeye alınmamıştır” denildi.

NARİN VE E.G.’NİN ADLİ TIP RAPORLARINA YER VERİLDİ

arin G.’ın cenazesinin bulunmasının ardından götürüldüğü Adli Tıp Kurumu’nda yapılan ilk incelemede sol bacak diz kısmında kopma olduğu belirtilerek, “Cesedin bulunduğu yerin yan tarafında kaval kemiğine benzer kemik parçası ve küçük parçacıklar bulunduğu, kesin ölüm sebebinin ve sair hususların yapılacak patolojik, biyolojik ve kimyasal incelemeler neticesinde belirlenebileceğinin belirtildiği, olay yeri incelemesi sırasında entomolojik verilerin toplanması mümkün olmamakla, eldeki böceklerin cesetteki toplam topluluğu temsil edip etmediğinin bilinmemesiyle ve cesedin bulunduğu mikrohabitatta sıcaklık verileri kaydedilememekle beraber, ceset üzerindeki böcek faunasının analizi, böceklerin kolonizasyonu ve erişkin olmayan formların gelişimi birlikte değerlendirildiğinde; incelenen örneklerin yaşının toplandığı zamana (08.09.2024) göre 17 gün ±(artı veya eksi) 24 saat olabileceği, maktulün kaybolduğu zaman (21.08.2024) ile uyumlu olduğu şeklinde belirtildiği görülmüştür. Narin'i arama faaliyetleri sırasında sanık E. G.'ın 26/08/2024 tarihinde sağ kol iç kısmında ve sağ gözaltında morluk olduğunun tespit edilmesi üzerine havayolu ile İstanbul Adli Tıp Kurumuna sevki sağlanmıştır. İstanbul Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulunun 28/08/2024 tarihli raporunda;

“1) Kişinin sağ göz altında ve sağ ön kolda tarif ve tespit edilen yumuşak doku lezyonunun lokalizasyonu, travmatik etkileri, rengi, ölçüsü, derinliği hep birlikte değerlendirildiğinde bu lezyonların 3-6 gün arası zaman dilimiyle uyumlu olduğu,

2) Kişinin ilk günkü fotoğraflarında ve kurulumuzda yapılan muayE.inde sağ ön kol iç yüz ortada 4.5x1.9 cm’lik hafif elipsoid şekilli ekimoz, bu ekimozun lateralinde 2.5x1.8 cm’lik hafif elipsoid şekilli ekimoz ve bu ekimozlarında içerisinde yer yer hafif kırmızı renk değişimleri tespit edildiği, bu lezyonların insan ısırık iziyle uyumlu olduğu, lezyonların lokalizasyonları, tipik ve net bütün dişleri kavrayan çene hareketleri bütünlüğünü içermediği, sadece uç kısımları ile meydana geldiğinden, bu lezyonların sorulduğu üzere küçük çocuğa (18 yaşından küçük) ait olabileceği gibi erişkine de ait olabileceği, aralarında ayrım yapılamayacağı

3) İncelenen panoramik grafiye göre sadece kalitatif analiz yapılabildiği, kantitatif analiz için ağız modelinin bizzat kendisinin gerekli olduğu, ancak incelenen panoromik grafideki mevcut dişler ile kalitatif olarak gerçekleşmesinin reddedilemeyeceğinin belirtildiği, ayrıca sırtta interskapular bölgede en büyüğü 1*0,1 cm'lik, en küçüğü 0,1 cm çaplı kırmızı renk değişimlerinin mevcut olduğu” şeklinde rapor tanzim edildiği görülmüştür. Sanık E. G. ile Adli Tıp Kurumu uzmanlarınca rapor hazırlanmak için yapılan görüşmelerde; kardeşi olan Narin'in kaybolduğu gün çok üzüntülü olduğunu, sağ göz altında bulunan ekimotik görünümdeki lezyonu kendi marifeti ile yani üzüntüden yüzüne 6 kez yumruk vurarak yaptığını belirttiği yine sağ kol ön yüz orta kısmında ısırık izini de kendi marifetiyle yani kendini ısırarak yaptığını belirttiği görülmüştür. İş bu yaralanmalar hem soruşturma aşamasında hem de mahkememizce yapılan yargılama sırasında özellikle sanık E.'e sorulmuş, verdiği cevapta kolundaki ısırığı kardeşini bulamadığı ve ailesini hüzünlü olarak gördüğü için sinirli bir şekilde kendisinin kolunu ısırarak yaptığını, yüzündeki morlukların ise kayıp olan maktul Narin'i mısır tarlasında ararken mısırların yaprak ve koçanlarının çarpması sonucu oluştuğunu belirttiği görülmüştür.

Sanık E.'te meydana gelen yaralanmasının mahkememizce yapılan değerlendirmesinde; sanığın aşamalardaki çelişkili beyanlarının bir bütün halinde hayatın olağan akışı ile uygun olmadığı kabul edilmiştir. Yine kovuşturma aşamasında Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan Narin'in elinde ve kıyafeti üzerinde çıkan kıl örneklerinin makroskobik ve mikroskobik incelemesine ilişkin raporun mahkememize gönderildiği görülmüştür. Söz konusu raporda;

Narin G.'ın sol avuç içerisinde ve siyah şort üzerinde bulunan yaklaşık 29 cm'lik kahverengi kıl örnekleri ile atlet üzerinden alınan yaklaşık 16 cm ve 11 cm'lik kahverengi kıl örneklerinde, Mitokondriyal DNA (mtDNA)'da yüksek oranda polimorfizm gösteren Kontrol Bölgesindeki bazların sekanslanması ile elde edilen verilere göre; Y. G., E. G. ve Narin G.'a ait mtDNA dizilerinin birbiri ile aynı olduğunun tespit edildiği, Mitokondriyal DNA (mtDNA)'nın sadece anneden çocuğa aktarıldığı ve aynı annesel soy ağacındaki bireylerde (kardeşler, anneanne, teyze, dayı, teyze çocukları gibi) aynı baz dizilimine sahip olduğundan şahısların aynı annesel soydan gelip gelmedikleri ile ilgili bilgi sağladığının belirtildiği görülmüştür” denildi.

S.G. İLE İLGİLİ RAPORLAR

Mahkeme heyeti S.G.’nin olay günü ve öncesinde fiilen kullanmakta olduğu 47 KF 388 plakalı araç üzerinde arama ve inceleme yapıldığı, elde edilen numunelerin Van Jandarma Kriminal Laboratuvarınca yapılan incelemesi sonucu düzenlenen raporda söz konusu aracın şoför koltuğunun oturma kısmında Narin G.’a ait DNA profili bulunduğunun tespit edildiğinin belirtildiği görülmüştür. S.G.’nin kullanımında olan 47 KF 388 plakalı araçta bulunan bulgular üzerine araç içerisinde daha detaylı inceleme yapılabilmesi amacıyla söz konusu araç çekici marifetiyle Van Jandarma Kriminal Laboratuvarına gönderilmiş, yapılan detaylı incelemede aracın sağ arka kapı iç kısmı üzerinden elde edilen kıl numunesinin Narin G.'ye ait olduğunun tespit edildiğinin belirtildiği görülmüştür. Dosya kapsamında delil elde edebilmek için olay yeri ve etrafında bulunan halı, kilim, yorgan, yastık, elbise, G. ailesinin şahsi eşyaları, olay yerinde ve civarında bulunan taş, kum vb diğer eşyalar üzerinde incelemeler yapıldığı, yapılan incelemeler sonucunda birden fazla Adli Tıp Kurulu raporlarının alındığı, raporlarda suç unsuru olabilecek bir bulguya rastlanılmadığının belirtildiği görülmüştür. Bu nedenle söz konusu raporlara burada tek tek değinilmemiş, gerekçeli kararda belirtilen ve tartışılan raporlar dışındaki diğer raporların maktul Narin G.'ın öldürülme olayına ilişkin somut bir veri sunmadığı anlaşılmıştır. Diğer deliller bakımından; kolluk kuvvetleri tarafından tutulan tutanaklarda köy muhtarı olan sanık S.'in arama çalışma faaliyetleri sırasında sürekli çelişkili ve şüpheli beyanlarda bulunduğu, kolluk kuvvetlerini olay yerinden farklı bölgelere yönlendirerek maktul Narin'in cansız bedeninin geç bulunmasına sebebiyet verdiği, yine özellikle kayıp günü kolluk kuvvetlerine verdiği bilgiler ve diğer yaptığı konuşmalarda Narin'in kaybolduğu saate ilişkin farklı ve çelişkili saat bilgileri verdiği, yaptığı telefon konuşmalarında da (söz konusu konuşmalar sanık S.'in kendi kullanımında olan telefonuna kayıt programı yüklediği için tespit edildiği) sürekli farklı farklı saatlerden bahsettiği görülmüştür. Sanıklardan S. G.'ın kişisel kullanımında olan telefonuna konuşmaları kaydeden bir program yüklediği görülmüştür. İlgili programda yer alan konuşmaların Türkçe tercümeleri yapılarak dosya arasında konulmuştur. Yapılan incelemede maktul Narin'in öldürülmesi olayına ilişkin herhangi bir konuşmaya rastlanılmamıştır. Yine sanığın kendisini arayan kişilere arama faaliyetlerinde olduğunu, her yere baktıklarını, Narin'i çingenelerin kırmızı bir araba ile kaçırmış olabileceğini, mısır ya da başkaca tarlalarda köy halkının arama yapmasını söylediği görülmüştür. Ancak olay günü olan 21/08/2024 tarihi gecesi ve sonrası konuşmaların kaydının olmadığı, ilgili programın gece vakti, 22/08/2024 saat 00:31 sıralarında kullanıcı tarafından devre dışı bırakıldığı anlaşılmıştır. Ayrıca yapılan incelemelerde sanığın HTS kaydı ile telefonda yer alan konuşma kayıtları karşılaştırıldığında; olay gününde bazı konuşmalara ait kayıtlarının olduğu, bazı konuşmalara ait kayıtların ise silindiği, yine aynı şekilde başta WhatsApp konuşmalar ve mesajlaşmalar olmak üzere diğer mesajlaşma kayıtlarının da bazılarının silindiği görülmüştür. Bu husus mahkememizce sanığa sorulduğunda; muhtar olduğunu, bu nedenle kendisinin sürekli arandığını, bazı şeyleri unuttuğunu, bu nedenle unutmamak için telefon konuşmaları kaydeden programı birisine yüklettiğini, ancak olay günü ve sonrası bilerek silmediğini, ayrıca eskort ile görüştüğü için WhatsApp geçmişini sildiğini söylemiştir. Ancak yapılan incelemede eskort ile yaptığı görüşmeler ile önemsiz bazı mesajlaşmalar ile bazı konuşma kayıtlarının kaldığı anlaşılmıştır. Bu durum mahkememizce olağan dışı bir durum olarak değerlendirilmiştir. Çünkü köy muhtarı olan sanık S.'in kayıp günü ve sonrası sıklıkla aranacağı, unutkan olan birinin ve niyeti gerçekten kayıp kızı bulmak olan kişinin bu konuşmaları kaydeden programı kayıp vakası arama sırasında daha çok kullanması gerektiği, köy muhtarı olan kişinin sürekli birileri tarafından aranılıp bilgi verileceği, unutkan olan kişinin daha sonra bu konuşmaları tekrar dinleyip önemli gördüğü hususları kolluk birimlerine söyleyebileceği, belki ilgili konuşmaları kolluk kuvvetlerine dinletebileceği hususları mevcutken sanığın söz konusu programı uzun süredir kullanıp kayıp vakası günü gece yarısından sonra silmesi, yine gün içerisinde yaptığı bazı konuşma kayıtlarını silerken bazılarını silmemesi ile WhatsApp geçmişini de aynı şekilde silip ve ortaya çıkmasını istemediği eskort mesajlarını ve önemsiz bazı mesajları bırakması; sanığın bir şeyleri gizlediği, bir şeyleri saklamak için bu şekilde hareket ettiği, maktul Narin'in cansız bedeninin bulunmasını istemediği, yine Narin'in ölümüne ilişkin gerçekleri gizleyerek ortaya çıkmasını engellediği şeklinde mahkememizce kabul edilmiştir. Ayrıca G. aile mensubu kişilerin de bu aşamada telefon geçmişlerini sildikleri görülmüştür. Bu husus somut olay açısından doğrudan etki eden bir delil olmamakla birlikte şüpheli ve dikkat çekici bir davranış olarak görülmüştür” denildi.

DAVANIN GEÇMİŞİ

Davanın ilk duruşması, 7 Kasım'da görülmüştü. 3 gün süren duruşma sonunda mahkeme heyeti, ara kararını açıklayarak, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verip, duruşmayı 26 Aralık'a erteledi. 26 Aralık'ta başlayan ve 28 Aralık'ta sonuçlanan 2’nci duruşmada sanıkların tutukluluk halinin devamına, S.G., E.G. ve Y.G.'a 'İştirak halinde çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, N.B.'a ise 'Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme' suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

Karar sonrası N.B.'ın avukatları, 31 Aralık 2024 ile 2 Ocak'ta müvekkillerinin tutukluluğuna Diyarbakır 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne verdikleri dilekçe ile itiraz etti. Mahkeme heyeti, tutukluluk halinin devamında herhangi bir aykırı yön bulunmadığı gerekçesiyle itirazı reddedip, dilekçenin değerlendirilmesi için Diyarbakır 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verdi. Diyarbakır 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi de N.B.'ın tutukluluk kararında herhangi bir isabetsizliğin olmadığına, verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğuna karar verip, yapılan itirazı reddetti.

DHA