Kılıçdaroğlu’na Rize’de Pankartlı Protesto

Kılıçdaroğlu’na Rize’de Pankartlı Protesto

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Rize'de protesto edildi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iki günlük Rize ziyaretinin ikinci gününde katıldığı Çay Paneli-Forumu'nda Rizeliler'e seslendi. Konuşma sırasında konuşmanın yapıldığı binanın dışında, ilginç bir protesto pankartı açıldı.

Kılıçdaroğlu'nun İsmail Kahraman Kültür Merkezi'nde yaptığı konuşma sırada İsmail Kahraman Kültür Merkezi'nin karşısındaki duvara kimliği belirlenemeyen kişiler üzerinde "Gelecek nesiller kasetle kurşun kalem arasındaki ilişkiyi hiç anlamayacak ama kasetle koltuk arasındaki ilişkiyi sayenizde çok iyi anlayacaklar, ahlaksız Kılıçdaroğlu" yazılı pankart açtı. Pankartın fark edilmesi üzerine polis pankartı indirdi.

KILIÇDAROĞLU'NDAN ORGANİK ÇAY VURGUSU

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Organik çaya mutlaka geçilmeli. Aşama aşama geçilmeli ve bu Türkiye'deki çayın hem dünyada hem Türkiye'de daha sağlıklı, güvenli tüketilmesine yol açacaktır." dedi.

Kılıçdaroğlu, Rize'nin Çayeli ilçesindeki bir otelde, çayda yaşanan sorunları görüşmek amacıyla organize edilen toplantının ardından, düzenlediği basın toplantısında, çay konusunu ele aldıklarını belirtti.

Toplantıda, üzerinde bütün bileşenlerin mutabık kaldığı bazı ilkelerin saptandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "O ilkeleri sizinle paylaşmak isterim. Bunlardan birincisi, Rize'de çay dışında ikinci bir ürünün geçim kaynağı olmasının pek mümkün olmadığı konusunda bütün taraflar mutabık. Çay bu açıdan Rize için ve bölge için stratejik bir üründür. Bunu devleti yönetenlerin çok iyi bilmesi gerektiği hepimizin ortak görüşüdür." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, ÇAYKUR'un mutlaka yaşatılması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Kuşkusuz özel sektöre karşı olmadıklarını bütün bileşenler ifade ediyorlar ama ÇAYKUR'un sosyal devletin bir gereği olarak güçlendirilerek yoluna devam etmesi gerektiği konusunda bütün taraflar mutabık. Mutabık oldukları başka bir konu, ÇAYKUR sadece ve sadece çayla ilgilenmeli, piyasayı düzenlemeli ama siyasal iktidarların arpalığı konumuna gelmemeli. Kaçak çay sadece bölge için değil, Türkiye için de ciddi bir sorun. Kaçak çay nerede bulunursa, mutlaka yakılarak imha edilmeli çünkü kaçak çay bir gıda maddesi ve kaçak gıda maddesinin Türkiye'ye sokulması doğru değil. Hiçbir ülke buna izin vermez, Türkiye'nin de izin vermemesi gerekiyor. Yıllık tüketilen kaçak çayın 50 bin ton olduğu ifade edildi. Bu gerçekten de son derece ciddi bir rakam."

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sektör bileşenlerinin çay ithalatında uygulanan yüksek gümrük vergilerinin, iç piyasayı, üreticiyi korumak açısından önemli olduğunu, bu politikanın istikrarlı şekilde sürdürülmesini istediklerini ifade ettiklerini anlattı.

Çay nerede üretiliyorsa çay paketleme fabrikalarının da orada olması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Eğer çay paketleme fabrikaları, çay üretim alanlarının dışında oluyorsa orada başka tür çayların yani kaçak çayların paketlenip piyasaya sürüldüğü şeklinde güçlü bir kanı var. Bütün bileşenler şunu söylüyorlar, çay paketleme fabrikaları, çayların, çay üreticilerinin olduğu bölgede olmalı ve fabrikalar buraya taşınmalı." ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, çay bahçelerinin yenilenmesi konusunun da önemine değinerek, şunları söyledi:

"Bahçelerin çok yaşlı olduğu, yaklaşık 70, 80, 90 yıllık ağaç olduğu, dolayısıyla bunların yenilenmesi gerektiği konusunda bir görüş birliği var. Yenilenme çalışmalarının da en azından 30 yıllık periyot içinde gerçekleşebileceği ifade ediliyor. İlk 4 yılda yeterli verimin alınamadığı ve o ilk 4 yıllık süre içinde de çay üreticisine özel bir desteğin getirilmesi konusunda çay üreticileri görüş birliği içindeler."

Organik çay üretimine geçilmesi konusunun da bütün çay bileşenlerinin ortak görüşü olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Organik çaya mutlaka geçilmeli. Aşama aşama geçilmeli ve bu Türkiye'deki çayın hem dünyada hem Türkiye'de daha sağlıklı, güvenli tüketilmesine yol açacaktır. Bu konuda, 'özel bir teşviğin yapılması gerekir' diyor bütün arkadaşlar. Bir başka konu, çayda taban fiyat belirlenmeli. Bu taban fiyatın altında hem özel sektör hem ÇAYKUR çay ürünü, çay yaprağı almamalı. Böylece 'sosyal devlet politikasının hem özel sektörde hem kamuda ortak uygulanmasına da bir fırsat yaratılmış olacaktır' deniliyor. Çayda çalışan işçiler genellikle 4 yıllık süre içinde çalışıyorlar, onun dışında 8 ay herhangi bir gelirleri olmuyor. Çayda eğer yenilenme yapılacaksa yeni fideler dikilecekse bu geçici işçiler mutlaka bu alanda da eğitilmeli ve onlar çay bahçelerinin yenilenmesinde de çalıştırılarak böylece yılın 12 ayı onların da gelir elde etmelerine imkan sağlanmalı. Çay üreticileri birliği oluşturulmalı, çay üreticileri bir birlik haline gelmeli. Çay üreticileri birliği aynı zamanda ÇAYKUR'un yönetiminde de söz ve karar sahibi olabilmeliler. Böylece hem üretim hem devletin sosyal politikası bir arada ele alınacak ve daha tutarlı bir tablo ortaya çıkmış olacaktır."

"Rize'de çay üreticilerinin ortak bir kaygısı var" diyen Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Kaygı şu, 'köyler boşalıyor ve biz işçi bulamıyoruz'. Köylerde insanların kalması lazım ve bunun için yeni teşvik politikalarının mutlaka hayata geçirilmesi gerekiyor. 'Eğer kente gelirse bu insanlar, bir süre sonra köye dönmek gibi bir düşünceleri olmuyor ve köyler boşaldığı için de çay üretiminde biz mecburen kaçak işçi, yurt dışından gelen ağırlıklı olarak Gürcüleri çalıştırmak zorunda kalıyoruz'. Bunların büyük bir kısmı kayıt dışı çalışıyor. Bizim Gürcü işçileri ödediğimiz paranın 125 milyon dolar olduğu arkadaşlarımız tarafından ifade edildi."

Bölgede çay ihtisas borsasının kurulması gerektiği konusunda da bütün bileşenlerin görüş birliğinde olduklarını aktaran Kılıçdaroğlu, "Çay üreticilerinin tüm bileşenlerinin üzerinde uzlaştığı bir konu ise yeni çay kanununa ihtiyaç olduğu yönünde 'ama bu çay kanunu çıkarken Ankara'da veya başka bir yerde kapalı kapılar ardında bir kanun çıkmasın, bir oldu bittiye gelmesin. Çayın bütün bileşenlerinin görüşü alınsın ve ortak bir çay kanunu çıkarılsın, böylece bu hem üreticiler hem tüketiciler hem Türkiye'nin çıkarları, ortak çıkarları korunmuş olacaktır' diye bir düşünce ifade edildi. Biz de bütün bu düşüncelere canı gönülden katılıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.