''Türkiye'nin Suriye'de 3 amacı var''

''Türkiye'nin Suriye'de 3 amacı var''

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türk askerinin Suriye'deki operasyonlarına ilişkin 3 hedefi olduğunu söyledi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin Suriye ile ilgili hedefine ilişkin, "Bizim samimiyetle yapmaya çalıştığımız şeyin 3 amacı var. Bir an önce ateşkesin sağlanması, zor şartlardaki insanların kurtarılması, zor şartlarda yaşayan insanlara insani yardımın ulaştırılması ve siyasi çözüm sürecine geçilmesi." dedi.

Çavuşoğlu, Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İİT) bakanlar düzeyinde gerçekleştirdiği olağanüstü toplantıya katıldıktan sonra temasları ile ilgili AA ve TRT'ye açıklamalarda bulundu.

İİT'nin bakanlar düzeyindeki olağanüstü zirvesinin Halep konusunu görüşmek üzere toplandığını belirten Çavuşoğlu, toplantıda insani dramların sona ermesi ile ateşkesin sağlanması, insani yardımların her yere ulaştırılması ve siyasi süreci kapsayan, Birleşmiş Milletler’in (BM) 2254 nolu kararına atıfta bulunan bir deklarasyonun oy birliği ile kabul edildiğini ifade ederek, bu deklarasyonun 2 gün önce Moskova’da 3 ülke olarak yayınlanan ortak açıklama ile de örtüştüğünü söyledi.

Cidde kentinde İİT toplantısı öncesinde yetkililer ile gerçekleştirdiği ikili görüşmeler hakkında da açıklamalarda bulunan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Burada ikili görüşmelerde de bulunduk. İİT Genel Sekreteri Yusuf bin Ahmed el-Useymim’in yanı sıra Kuveyt Birinci Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Sabah Halid el-Sabah, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyr ile de görüştük. Özellikle Halep ve Suriye’yi konuştuk. Moskova’da gerçekleştirdiğimiz 3'lü toplantıyla ilgili Genel Sekreter Useymim ve diğerlerine bilgiler verdim. Useymim ile tabii İİT’nin önem vermesi gereken alanları da spesifik olarak vurguladık. Bunlardan bir tanesi de biliyorsunuz Rohingyalılar. Zor şartlar altında yaşıyorlardı. Ben de geçtiğimiz ramazan ayında kendilerini ziyaret etmiştim. Son zamanlarda biliyorsunuz saldırılar arttı ve şartları daha da zorlaştı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da özel temsilcisini gönderecek. Bu konuya ağırlık vermemiz lazım."

Toplantının amacının Halep’i konuşmak olduğunu aktaran Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Halep ile ilgili düşüncelerimizi değerlendirmelerimizi paylaştık. Her şeyden önce Halep’te geldiğimiz noktada maalesef zor şartlar altında sıkışan çok sayıda sivil ve muhalif var. Bu sivil ve muhaliflerin kurtarılması için Türkiye, Rusya ile birlikte arada tabii engeller çıktığı zamanlarda İran’ı da devreye sokarak İran ile de temaslarda bulunarak bu insanların kurtarılması için çok emek sarf ettik. Bunda da başarılı olduk. Dün kar yağışı ve yine arazideki bazı grupların engellemesi sebebi ile ara verilmişti bugün tekrar başladı. Şu anda kurtarılan insan sayısı 40 bin 500’e ulaştı. Belki kendi araçları ile çıkanları sayarsak üzerine bir 2 bin koyabiliriz. Biz sürecin bir an önce tamamlanmasını istiyoruz.

Halep her ne kadar stratejik bir şehir olsa da maalesef birçok kültürün medeniyetin barındığı şehir yok olup gitti. Ama Suriye sadece Halep’ten ibaret değil. Diğer bölgelerde de çatışmalar var. Kuşatmalar var. Açlıktan ölen insanlar var. Rejimin zulmüne uğrayan, evlerini terk eden insanlar var. Dolayısıyla Rusya ile vardığımız anlaşmaya sonradan İran’ı da dahil ettik ki İran’ın burada rolü önemli. Özellikle dışarıdan gelen Şii milisler var, İran’ın getirdiği. İran’ın devrim muhafızları ve Hizbullah var. Dolayısıyla İran’ın da burada bu grupların üzerindeki etkisini iyi kullanması lazım ki kendi kontrolünde vardığımız anlaşmalar ihlal edilmesin. O yüzden Moskova’daki toplantıya İran’ın da bu anlamda dahil edilmesi önemli. Burada bu anlayışın tüm ülke geneline yayılması gerekiyor. Yani kısaca terör örgütleri hariç tüm ülke genelinde Suriye genelinde bir ateşkesin sağlanması. Peki ateşkes sağlandığı zaman her şey biter mi? Hayır bitmez. O zaman ne gerekiyor? Siyasi çözüm. Ki biz her zaman böyle söylüyoruz. Kalıcı çözüm siyasi çözüm. Bir taraftan terör örgütleri ile bizim yaptığımız gibi DEAŞ ile mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu vesile ile El-Bab’taki operasyonda 14 şehidimiz var. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz."

Bazıları tarafından "askerlerimizin orda ne işi var" şeklinde dile getirilen soruya ilişkin Bakan Çavuşoğlu, şunları ifade etti:

"Her şeyden önce Suriye’nin, Suriye’deki insanların güvenliği bizim güvenliğimiz kadar önemli. Bizim güvenliğimiz için de hayati derecede önemlidir. Sınırın öbür tarafından DEAŞ'ın gönderdiği roketlerle 23 insanımızı kaybettik. Ve çok da fazla saldırı oldu. Aynı şekilde Kilis özellikle saldırı altındaydı. Oradan terör örgütleri gelip canlı bomba olarak değişik şehirlerde maalesef kendilerini patlatıyor. En son Gaziantep’te olmuştu. YPG, PKK’nın patlattıklarını söylemiyoruz. Ve çok sayıda insanımızı kaybettik. Biz orada DEAŞ’ı yenmezsek uzaklaştırmazsak o terör bize geliyor. Elbette şehitlerimizin olmasını istemeyiz, vatan için, bayrak için milletin bekası, ülkenin geleceği için canını feda eden şehitlerimizi rahmetle minnetle anıyoruz. Yakınlarına ve milletimize de başsağlığı ve sabır diliyoruz. Kolay bir şey değil. Ama biz bu mücadeleyi sürdürmesek Türkiye çok daha tehditlerle karşı karşıya kalabilir. Dolayısıyla terör örgütleri ile mücadele edeceğiz. Ama kalıcı çözüm için de müzakere şart. Şimdi efendim yok Halep’i verdiler mi? Yok Rusya’da başka taviz verdiler mi? Kesinlikle taviz yok. Ortak açıklama son derece nettir. Ne istediğimiz bellidir. BM’nin aldığı kararlar, Güvenlik Konseyinin kararları, yine Cenevre süreci yine burada atılan adımların hepsi bunları tamamlayıcı adımlardır."

Müzakerenin, müzakerelere başlanması demek olduğunu bunun Esed’in kalacağını kabul etmek anlamına gelmediğini vurgulayan Çavuşoğlu, "Cenevre’de de müzakereler vardı ve Cenevre’de müzakereler devam ederken rejimin de tavrı belliydi. Yani Esed kalsın. Ama esas muhaliflerin tutumu çok önemli. Bizim de tutumumuz net. Bizler, 600 bin insanı öldüren Esed ile Suriye’nin yoluna devam edemeyeceğine inanıyoruz. Muhalifler de aynı şekilde kabul edilemez buluyor. Dolayısıyla müzakerelere tekrar başlanması demek muhalefetin Esed’in kabul etmesi, ya da bizim Esed’in kalmasını kabul etmemiz anlamına gelmez. Cenevre’de de müzakereler vardı. O sürece ilaveten güven verici adımlar atılabilir. Ama siyasi müzakere olmadan siyasi bir dönüşüm ve siyasi bir çözüm olmaz. Bizim samimiyetle yapmaya çalıştığımız şeyin 3 amacı var. Bir an önce ateşkesin sağlanması, zor şartlardaki insanların kurtarılması ve zor şartlarda yaşayan insanlara insani yardımın ulaştırılması ve siyasi çözüm sürecine geçilmesi. Müzakerelerin başlaması. Ama kozmetik müzakereler istemiyoruz. Sonuç getirici gerçek anlamda müzakereler istiyoruz. Muhalefet bugüne kadar Suriye’nin siyasi geleceği ile ilgili vizyonunu bizlerle de dünya ile de paylaştı. Bugüne kadar rejimin ‘Esed kalsın’ dışında bir vizyonu olduğunu göremedik. Ama bu tür müzakerelerde rejimin pozisyonu nedir? Ne istiyor? Bunu da muhalefet görecek kendi düşüncelerini de paylaşacak.” ifadelerini kullandı.

Bugünkü toplantının temel çalışmalarından birini oluşturduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, “Bizler, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın liderliğinde Başbakanımız Binali Yıldırım ve tüm ekibimiz ile gerçekten hem Suriye’deki dramı bitirmek hem de bir çözüm bulmak için yoğun çaba sarf ediyoruz.” dedi.

AA