CHP'nin İstanbul'u alması için Karayalçın formülü

CHP'nin İstanbul'u alması için Karayalçın formülü

CHP'de İstanbul il başkanlığını devreden Murat Karayalçın: ''Örgütlenme modeli değişirse 2019'u alırız''

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun talebiyle İstanbul İl Başkanlığı koltuğuna oturan ve aralık ayının son haftası görevden ayrılan Murat Karayalçın, başkanlıkta geçirdiği bir yılı Hürriyet’e anlattı. Partideki örgütlenme tipi değişirse ‘yüzde 25 oy kapanı’ndan çıkılacağını savunan Karayalçın, “Bunu yaparsak 2019’da İstanbul’u alırız” dedi.

Hürriyet'ten Şehriban Oğhan'ın haberine göre siyasi hayatına genel başkanlık, başbakan yardımcılığı ve dışişleri bakanlığı da sığdıran Karayalçın, İstanbul İl Başkanlığı’nı “Hayatımın en yoğun çalıştığım dönemiydi” sözleriyle değerlendirdi. Bir yılda 3’ü örgütsel, 2’si genel 5 seçim atlattıklarının altını çizen Karayalçın CHP’yi yüzde 25 kapanından kurtaracak formülü, özeleştiriyle verdi.

Karayalçın şunları söyledi:

4 AYDA 300 BİN YENİ OY GELDİ

“Bir yıl neredeyse her günümüz seçim hazırlığıyla geçti. Günde 10-15 saat çalıştım; hayatımın en yoğun çalıştığım dönemiydi. Seçim çalışmalarına ortalama 20 bin partili katıldı. İstanbul’da seçmen sayısını 10 milyon olarak alırsak binde 2’sine denk düşüyor. Çok düşük bir oran. Yalnız şunu da şükranla ifade etmek istiyorum, iki genel seçimde de seçim güvenliği için biz bunu 100 bine çıkarabildik. Bu büyük başarı.

İstanbul’a geldiğimde herkes koluma girip gizemli bir şey söyleyecekmiş gibi ‘Aman ha sandıklara sahip çık’ diyordu. Sandıklara sahip çıktık. 7 Haziran ile 1 Kasım arasında oylarımızı yüzde 12.5 artırdık, bu 300 bin yeni oy demek. 4 ayda önemli bir kazanım.

CHP’nin 1 Kasım’da aldığı yeni oyların yarısından fazlasını biz İstanbul’dan sağlamış olduk. İstanbul’daki 4 milyon konuta 40 bin gönüllü kadınla girecektik. Site tipi yerleşimler olduğu için ancak 2 milyon konutun kapısını çalabildik. Özellikle kadınlarımıza şükran borçluyum.

CHP İSTANBUL’DA 1 YILDA NE DEĞİŞTİ

Sayın Genel Başkan bana 2014 Ekim’inde bu görevi teklif ettiğinde mealen ‘Örgütü sağ salim seçime götür’ demişti. Örgüt sağ salim seçime gitti hem de oylarını arttırdı diye bırakabilirdim ama eski bir genel başkan olarak katkıda da bulunmalıyım diye düşündüm. Bir ihtiyaç ortaya çıkmış olsaydı tabii ki devam ederdim ama 21 arkadaşımız aday olmayı düşündü. Demek ki partimiz için İstanbul’da önemli bir gelecek görüyorlar, bu benim için önemli bir güvenceydi.

Seçim dışında yeni kurum ve politikaları saptadık. Kent Suçları İzleme Kurulu kurduk mesela. Türkiye’de ilk defa böyle bir örgütlenmeye gidildi. Kamu kesiminin İstanbul’da arazi ve alan tahsisini, büyük projeleri özel olarak izliyoruz. Bunun Türkiye’nin bütün anakentlerinde işletilmesi gerektiğini düşünüyorum; bunu yazıyla genel merkeze de sundum. İkincisi, İstanbul’un 14 CHP’li belediyesi, TMMOB’a bağlı oda başkanlarıyla ‘Sağlıklı Kentleşme ve Nitelikli Yapılaşma’ başlıklı işbirliği protokolü imzaladı; 1 Aralık’ta işlemeye başladı. Ayrıca CHP’li belediyeler arasında dönem başkanlığı uygulamasını başlattık.

Bunların dışında üç proje hazırladık. İstanbul 2019; önümüzdeki 3 yıl boyunca İstanbul’da ne yapacağımızı, iktisadi-toplumsal öngörülerimizi, taahhütlerimizi ortaya koyan bir metin. İkincisi ‘Sosyal demokrat belediyecilik ve kentsel dönüşüm’ başlığını taşıyor. Kentsel dönüşüm, İstanbul için idam fermanı da kurtuluş reçetesi de olabilir; şu anda idam fermanı niteliğinde çünkü AKP’li belediyeler ve bakanlıklar kentsel dönüşümü yoğunluk arttırarak finanse ediyorlar. Bizim formülümüz Ankara belediye başkanıyken gecekondular için uyguladığımız Dikmen Vadisi ve imarlı alanlar için uyguladığımız Portakal Çiçeği Vadisi projeleri. Çeyrek yüzyıl önce kentsel dönüşümün adı yokken uygulamıştık bunu. Üçüncü proje de İstanbul’da CHP’nin yeniden örgütlenmesi.

MECLİS TİPİ ÖRGÜTLENME

Siyasi Partiler Yasası, siyasi partilerin idari birimlere göre örgütlenmesini öngörüyor. Güçlü merkezi yönetim gibi güçlü genel merkez, il, ilçe gibi taşra örgütlenmesi. Dikine hiyerarşik. Ben bunun yanı sıra yatay, hiyerarşik olmayan, toplum kesimlerine göre yapılanan bir örgütlenmeyi sundum kongreye. Meclis tipi örgütlenmeyi öneriyoruz. CHP İstanbul il örgütü çalışanlar meclisi, esnaf meclisi gibi platformlar. Bunun yanı sıra kültür sanat meclisi, ulaşım meclisi gibi sektörlere göre örgütlenme var. Başkanlık yok, sekreterya yürütüyor. Asıl hayal ettiğim ise proje ve sorun odaklarında örgütlenme. Partinin doğrudan doğruya proje alanlarında temsilcilik kurması, Fikirtepe kentsel dönüşüm temsilciliği gibi. Bizim bu yüzde 25’lik kapandan kurtulabilmemiz için örgütlenme üzerinde durmamız gerekiyor. İddia ediyorum biz bunu yaparsak İstanbul’da 2019’u alırız.

MYK, BAŞKANLIK REJİMİNE BENZİYOR

Parti Meclisi (PM) ve Merkez Yönetim Kurulu’nun (MYK) yapısının da değişmesi gerekiyor. Bugünkü MYK modelini biraz başkanlık rejimine benzetiyorum.

Genel Başkan tek tek üyelerle çalışıyor, her birinin ayrı bir görevi var. Halbuki sosyal demokrat partilerde MYK politbürodur. Yani bir kurul olarak çalışmalı ve karar almalı.

PM’nin de etken ve işlevsel olmadığı kanısındayım; 2012-2014’te PM üyesiyken bunu gördüm. Şu an 60 kişi PM, 19 MYK üyesi çıkıyor onu da Sayın Genel Başkan tayin ediyor. Ben bunun yerine 200 kişilik bir PM olması gerektiği kanısındayım. 81 ilden birer PM üyesi gelmeli, geri kalanlar da illerin seçim başarısına göre tanımlanmalı. Ayrıca TBMM’deki 17 komisyon bizim PM’de de, kadın ve gençlik kotalarıyla oluşturulmalı.

GÖREVİ DEVRETTİ 1 YILI ANLATTI: VEKİL OLSAYDIM MEMNUN OLURDUM

“İstanbul İl Başkanlığı’na ‘seçimi sağ salim atlatmak için’ gelmiştim. Görev tanımlamam o şekildeydi. Yapacaklarımı yaptım. (Milletvekili adayı olacağınız söylenmişti hatırlatması üzerine) Valla ben de heyecanla bekledim (gülüyor)! Milletvekili seçilmek isterdim, istemez olur muyum; parlamentoda görev yapmak siyasetçiler için önemli bir hizmet alanıdır. İhsan Özkes’in istifa etmesi nedeniyle boşalan yere milletvekili adayı gösterilmem konuşulmuştu. Hatta ilçe başkanı arkadaşlarım Sayın Genel Başkan’ı ziyaret edip beni boşalan yer için önermeyi de düşünmüşler; ben doğru olmaz diye bunu yapmamalarını söylemiştim.

Benim istifa etmem de seçime giderken teşkilatı zora sokardı. Eğer genel merkezin böyle bir düşüncesi olsaydı, bana söylemeleri gerekirdi. (Peki bir vefasızlık mı yapıldı size, bir kırgınlığınız küskünlüğünüz var mı, sorusu üzerine) Yok yok, öyle bir şeyler söylemiyorum. Milletvekili olsaydım memnun olurdum tabii ama olmadı; il başkanı olarak da görevimi yaptım. Kimseye kırgın, küskün değilim. Siyasette öyle bir şey olmamalı zaten.

Parti içinde bir görev üstlenmem söz konusu olursa onu da değerlendiririm ama şu an öyle bir şeyim yok. Yakında PM seçimi var. Ben bu PM’yi etken ve işlevsel görmediğim için aday olmayı da düşünmüyorum. Ama kendimi pasif siyasetçi kümesine yerleştirmiş değilim. Siyaseti izliyorum, siyasetçilerle değerlendirmelerde bulunuyorum, düşünce üretiyorum, bana göre bu aktif siyasetçiliktir. İki üniversitede dersim var. Girne Amerikan Üniversitesi’nde yerel yönetimler dersi veriyorum. Kültür Üniversitesi’nde de şubat ayından itibaren kamu yönetimi dersi vereceğim.”