ERDOĞAN: ''ER YA DA GEÇ, BU YANGIN BİZE ULAŞACAKTIR''

ERDOĞAN: ''ER YA DA GEÇ, BU YANGIN BİZE ULAŞACAKTIR''

Cumhurbaşkanı Erdoğan ''Bombalardan kaçan herkese biz kapımızı açık tutmak zorundayız. Çünkü onlar insan'' dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da, NATO Parlamenter Asamblesi Sonbahar Genel Kurul toplantısında konuştu.

"MESELELERİN DAHA KAPSAYICI PLATFORMLARDA ELE ALINMASI GEREKİYOR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Günümüz dünyasında hiçbirimiz bir yangın çıktığında 'nasıl olsa dumanı ve ateşi bana gelmez' diyemeyiz. Böyle bir şansımız yok. Er ya da geç bu yangın, bu duman bize de ulaşacaktır. Tehditlerin küreselleştiği ve güç dengelerinin değiştiği böyle bir dönemde mevcut kurumların da kendilerini gözden geçirmeleri şarttır. Bu tehditlerin bertaraf edilmesi ve fırsatların kazanımlara çevrilebilmesi için meselelerin daha kapsayıcı platformlarda ele alınması gerekiyor" dedi.

"NATO SADECE BİR SAVUNMA ÖRGÜTÜ DEĞİLDİR"

NATO'nun sadece bir savunma örgütü olmadığını ifade eden Erdoğan, "Unutulmamalıdır ki NATO hiçbir zaman sadece ortak tehditlere karşı kurulmuş bir savunma örgütü olmamıştır. NATO demokratik değerleri geliştirme idealine bağlı olan devletleri bir araya getirmiş bir güvenlik platformudur" ifadelerini kullandı.

"15 TEMMUZ GECESİ TERÖRÜN YENİ YÜZÜNE ŞAHİT OLDUK"

OHAL sürecinin temel hak ve özgürlüklerin gözetilerek sürdürüldüğünü kaydeden Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti anayasasına uygun olarak 21 Temmuz günü ilan ettiğimiz Olağanüstü Hal çerçevesinde darbe girişiminin izlerini silmek, terör örgütlerini etkisiz hale getirmek için gereken her önlemi alıyoruz. Demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün korunması için başlatılan bu süreç anayasal sınırlar içerisinde temel hak ve özgürlükler gözetilerek sürdürülüyor. Bu vesileyle 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ülkemizden desteğini esirgemeyen, dayanışma mesajlarını ileten dostlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum. 15 Temmuz gecesi Türkiye'de tarihte eşine ender rastlanacak bir demokrasi mücadelesi yaşanmış ve daha da önemlisi bu mücadele kazanılmıştır. O gece Türkiye ve bizimle birlikte tüm dünya terörün yeni bir yüzüne, terörle mücadelenin de farklı bir yöntemine şahit oldu'' diye konuştu.

"TERÖR ÖRGÜTÜ PKK'NIN AB'DE RAHAT DOLAŞMASINI HAZMEDEMİYORUZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"Türkiye'ye sağlayacağınız destek, ortak güvenliğimize kasteden terör örgütüyle mücadelemize güç katacaktır. FETÖ ile iltisaklı yapılanmalara karşı mücadelemizde sizlerin desteğine güveniyoruz. Aynı şekilde DEAŞ ve PKK başta olmak üzere insanlığın müşterek değerlerine düşmanlık konusunda birlikte hareket eden tüm terör örgütlerine karşı verdiğimiz mücadeleye desteğinizi bekliyoruz. Terör örgütleri mensuplarının ülkelerinizde rahatça hareket etmelerine, propaganda yapmalarına, militan devşirmelerine, tehditle haraç toplamalarına engel olmanızı istiyoruz. Özellikle Avrupa Birliğinin terör örgütü olarak ilan ettiği PKK'nın Avrupa Birliği üyesi ülkelerde çok rahat dolaşmasını ve buralarda terörist başının posterleriyle aynı şekilde parlamento binasının koridorlarında afişleriyle cirit atmalarını terör mağduru bir ülke olarak, biz hazmedemiyoruz. Dolayısıyla bu konuyla ilgili olarak tüm dostlarımızın gerekli tedbiri alması gerekir. Eğer gerekli tedbir alınmazsa bir gün bumerang gibi bu dönüp dolaşıp onları da vuracaktır, bunun da haberini vereyim."

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

''Günümüz dünyasında hiçbirimiz bir yangın çıktığında 'nasıl olsa dumanı ve ateşi bana gelmez' diyemeyiz. Böyle bir şansımız yok. Er ya da geç bu yangın, bu duman bize de ulaşacaktır. Tehditlerin küreselleştiği ve güç dengelerinin değiştiği böyle bir dönemde mevcut kurumların da kendilerini gözden geçirmeleri şarttır. Bu tehditlerin bertaraf edilmesi ve fırsatların kazanımlara çevrilebilmesi için meselelerin daha kapsayıcı platformlarda ele alınması gerekiyor.

Unutulmamalıdır ki NATO hiçbir zaman sadece ortak tehditlere karşı kurulmuş bir savunma örgütü olmamıştır. NATO demokratik değerleri geliştirme idealine bağlı olan devletleri bir araya getirmiş bir güvenlik platformudur.

15 Temmuz gecesi Türkiye'de tarihte eşine ender rastlanacak bir demokrasi mücadelesi yaşanmış ve daha da önemlisi bu mücadele kazanılmıştır. O gece Türkiye ve bizimle birlikte tüm dünya terörün yeni bir yüzüne, terörle mücadelenin de farklı bir yöntemine şahit oldu. Türk milleti hangi kesimden olursa olsun 15 Temmuz gecesi istiklali ve istikbali için sokaklara dökülerek darbecilerin karşısına dikildi. Hangi siyasi partiye mensup olurlarsa olsunlar tüm milletvekillerimiz üzerlerine bomba atıldığı anlardan dahi parlamantoyu terk etmediler.

Türkiye Cumhuriyeti anayasasına uygun olarak 21 Temmuz günü ilan ettiğimiz Olağanüstü Hal çerçevesinde darbe girişiminin izlerini silmek, terör örgütlerini etkisiz hale getirmek için gereken her önlemi alıyoruz. Demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün korunması için başlatılan bu süreç anayasal sınırlar içerisinde temel hak ve özgürlükler gözetilerek sürdürülüyor. Bu vesileyle 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ülkemizden desteğini esirgemeyen, dayanışma mesajlarını ileten dostlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum.

Terör örgütleri mensuplarının ülkelerinizde rahatça hareket etmelerine, propaganda yapmalarına, militan devşirmelerine, tehditle haraç toplamalarına engel olmanızı istiyoruz. Özellikle Avrupa Birliğinin terör örgütü olarak ilan ettiği PKK'nın Avrupa Birliği üyesi ülkelerde çok rahat dolaşmasını ve buralarda terörist başının posterleriyle aynı şekilde parlamento binasının koridorlarında afişleriyle cirit atmalarını terör mağduru bir ülke olarak, biz hazmedemiyoruz. Dolayısıyla bu konuyla ilgili olarak tüm dostlarımızın gerekli tedbiri alması gerekir. Eğer gerekli tedbir alınmazsa bir gün bumerang gibi bu dönüp dolaşıp onları da vuracaktır, bunun da haberini vereyim. Bizim kimsenin toprağında gözümüz yok. Biz sadece terör örgütlerini kaynağında imha etmeye çalışıyoruz.

Türkiye'ye sağlayacağınız destek, ortak güvenliğimize kasteden terör örgütüyle mücadelemize güç katacaktır. FETÖ ile iltisaklı yapılanmalara karşı mücadelemizde sizlerin desteğine güveniyoruz. Aynı şekilde DEAŞ ve PKK başta olmak üzere insanlığın müşterek değerlerine düşmanlık konusunda birlikte hareket eden tüm terör örgütlerine karşı verdiğimiz mücadeleye desteğinizi bekliyoruz.

Türkiye olarak terörizme karşı yürüttüğümüz mücadelede daha güçlü bir desteğe ihtiyacımız olduğunu burada bizzat sizlere ifade etmek mecburiyetindeyim. Terör örgütleri karşısında ikircikli tutum içinde olan ülkelerin tamamı da bu tavırlarının bedelini eninde sonunda kendi toprakları içinde ödeyeceklerdir. Tarihin her döneminde farklı mahiyette terör örgütleriyle mücadele etmek zorunda kalan Türkiye'nin ikazlarına kulak verilmesini özellikle tavsiye ediyorum.

Türkiye, terör örgütleriyle Avrupa başta olmak üzere dünyanın geri kalan bölümü arasında adeta bir set gibidir. Eğer biz bu mücadelede başarısız olursak, yani bu set yıkılırsa teröristler tıpkı bir sel gibi tüm dünyayı ateşe ve kana bulayacaktır. Biz diyoruz ki 'gelin bu seti zayıflatmak yerine güçlendirelim.' Terörizmle mücadelede Türkiye'ye verilen her destek, o ülkenin kendi geleceğini güvence altına almasına katkı sağlayacaktır.

Bombalardan kaçan herkese biz kapımızı açık tutmak zorundayız. Neden? Çünkü onlar insan. Biz o insanları bombaların altında bırakamayız. Sadece bir Aylan bebeği dalgalar karaya attığı zaman dünya dergilerinde kapak yaptıkları zaman feryat edenler burada timsahın gözyaşlarını oynuyorlardı. Ümran bebekle ilgili o gözü kumlarla, topraklarla dolu olarak kan revan içinde dergilere kapak olduğu zaman timsah gözyaşlarını dökenler, sadece ikircikli davranıyorlardı. Ama biz sadece bu olayı bu şekilde değerlendirmek değil, biz tavır koyarak yaşıyor, onların yanında yer aldığımızı ifade ediyorduk. İnsani krizlerin yükünün paylaşılması konusunda yalnız bırakılmış olmamız gerçekten çok acı bir durumdur ve gelecek için kötü bir örnektir.

DEAŞ ile mücadelede Türkiye kadar büyük bedel ödeyen ve somut neticeler alan başka bir ülke yoktur. Bizler sınırda ciddi tehditler aldık. DEAŞ'tan aldık, PYD'den aldık, YPG'den aldık. Eğer Türkiye, Özgür Suriye Ordusu ile birlikte Suriye'ye girdiyse bunun sebebi, bu tehdidi ortadan kaldırmak içindir.

Şimdi burada ben bir gerçeği açıklamak zorundayım. İlgili ülkeler gücenmesin. Dost acı söyler ama gerçeği söyler. Bilir misiniz Irak'ta ve Suriye'de bizim terör örgütü olarak ilan ettiğimiz örgütlerin elinde dostlarımızın ürettiği silahların çıktığını Ve bu silahları seri numaralarına varıncaya kadar hepsi bizde mevcut, bunları biliyoruz. Ama biz bunu kendilerine söylediğimiz zaman hiç ilgilenmiyorlar. Birileri kalkıyor diyor ki 'Onlar eski dönemde verilmiş silahlardır.' Öbürleri diyorlar ki 'Biz PYD'yi YPG'yi terör örgütü olarak kabul etmiyoruz'. Niye Çünkü onlar DEAŞ'a karşı savaşıyorlar. O zaman Nusra'yı da kabul etme. El Nusra, o da DEAŞ'a karşı savaşıyor. Bir terörist, bir başka teröriste karşı savaşıyor diye buna iyi diyebilir misiniz Biz şu anda Suriye'de ve Irak'ta bunu görüyoruz.''