Karayolları ihalelerinde CHP'den çok vahim iddialar

Karayolları ihalelerinde CHP'den çok vahim iddialar
Güncelleme:

CHP, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan hakkında verilen gensoruda karayolları ihalelerindeki vahim iddiaları gündeme getirdi.

CHP Grup Başkanvekilleri Engin Altay, Levent Gök ve Özgür Özel imzasıyla “Kamu ihaleleri ile ilgili kanuni sorumluluğun yerine getirilmediği” ve “Kamunun zarara uğratılmasına sebebiyet verdiği” iddiasıyla Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan hakkında gensoru verdi. Gensoru, yapılan oylamada gündeme alınmadı. Ancak ortaya önemli iddialar atıldı.

 Parti grubu adına konuşan CHP'nin ekonomi kurmaylarında Faik Öztrak, Karayollarının pazarlık usulüyle açtığı 63 ihalenin 56’sı “doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi” istisnasıyla gerçekleştiğine dikkat çekti. Bu istisnaya göre açılan ihalelerin toplam tutarı 12 milyar 599 milyon 319 bin 428 lira, 77 kuruş olduğunu söyleyen Öztrak, "Türkiye’de bu yıl içinde herhangi büyük bir doğal afet mi oldu? Yoksa bu yıl ABD ’yi harap eden Harvey ve İrma kasırgaları bizim sahillere uğradı da biz mi bilmiyoruz?" diye sordu. Öztrak, 2017'de her 100 liralık ihalenin 36 lirasının iktidara yakın bir işadamına verildiğini kaydetti.

Öztrak’ın konuşmasının satırbaşları şöyle:

AKP iktidarı 2003'ten bu yana 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nu 42 kez değiştirdi. Adalet ve Kalkınma Partisi her dört ayda bir ihale kanununu değiştirerek, kanuna uymak yerine, kanunu kendisine uydurdu.

İhale Kanunu'nun 18. Maddesine göre üç ihale yöntemi var:
a.Açık ihale usulü,
b.Belli istekliler arasında ihale usulü,
c.Pazarlık usulü

İhale Kanunun 5. Maddesinde ise kamunun yapacağı ihalelerde uygulanması gereken temel yöntemlerin “açık ihale” ve “belli istekliler arasında ihale” olduğu açıkça belirtiliyor.

 
Kanun koyucu kamu kaynağı kullanan idare, ihaleleri mümkün olduğunca herkese açık yapsın, rekabet koşullarını sağlasın, tüyü bitmemiş yetimin kör kuruşu heba olmasın, kamu kaynakları etkin ve verimli kullanılsın diyerek bu iki yöntemi zorluyor.

Pazarlık usulü ile ihale ise çok özel koşullarda uygulanabilecek istisnai bir yöntem. İdare ancak bu özel koşullarda pazarlık usulü ile ihale açabiliyor.

Kanun koyucunun vatandaşın can ve mal güvenliğini düşünerek verdiği özel iznin, son dönemde, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı tarafından suistimal edildiği görülüyor.

Kamunun bu yöntemle yaptığı ihalelerin tutarı 2016'da yüzde 86 artarken; bu yılın ilk altı ayında pazarlık usulüyle yapılan ihalelerin tutarı, geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 175 artarak 16,8 milyar TL'ye sıçramış.

Yılın ilk altı ayında pazarlık usulüyle yapılan ihalelerin yüzde 81'i Kanunun 21. Maddesinin (b) fıkrasına dayanılarak yapılmış.

Peki kanunun tanıdığı bu özel istisna neden istismar ediliyor? Cevap yine 21. Madde de. İdare ilana çıkma zorunluluğu olmadan en az üç firmayla pazarlığa oturabiliyor. İktidara yakın “sen, ben bizim oğlan firmalara” ihaleyi verebiliyor.

Son dönemde bu istismarın en çok yapıldığı kurum ve kuruluşların, T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına bağlı olduğu dikkati çekiyor.

Bu yılın ilk dokuz ayında sadece Kara Yollarının “pazarlık usulüyle” gerçekleştirdiği yapım ihalelerinin tutarı; 13 milyar 577 milyon 486 bin 731 lira ve 83 kuruş. Yani eski parayla yaklaşık 14 katrilyon TL.

Karayollarının pazarlık usulüyle açtığı 63 ihalenin 56'sı “doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi” istisnasına dayanarak gerçekleştirilmiş.

Bu istisnaya göre açılan ihalelerin toplam tutarı 12 milyar 599 milyon 319 bin 428 lira, 77 kuruş. Bir diğer ifadeyle pazarlık usulüyle yapılan ihale tutarının yüzde 93'ü 21. Maddenin “doğal afet, salgın hastalık” fıkrası kapsamında gerçekleşmiş.

Türkiye'de bu yıl içinde herhangi büyük bir doğal afet mi oldu? Yoksa bu yıl ABD 'yi harap eden Harvey ve İrma kasırgaları bizim sahillere uğradı da biz mi bilmiyoruz?

Bakanlığa bağlı kurumların açtığı bu ihaleleri kimlerin aldığına baktığımızda ise iktidar partisine yakınlığıyla bilinen müteahhitlerin ön sıralarda olduğunu görüyoruz. Karayollarının yıl içerisinde pazarlık usulüyle verdiği 13,6 milyar TL'lik ihalenin yüzde 61'i, yani en az 8,3 milyar TL 'lik kısmı, kamuoyunda hükümete yakın veya havuz müteahhitleri olarak bilinen firmalara dağıtılmış. Milletimizin iffetli analarına ettiği edepten yoksun lafla meşhur bir iş adamına, sadece bu yıl, Karayollarının pazarlık usulüyle verdiği iş miktarı 1,1 milyar TL.

Yine Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları aynı iş adamına yıl içerisinde pazarlık usulüyle 1,7 milyar TL tutarında iş vermiş. Söz konusu iş adamına, sadece bu yıl, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme bakanlığına bağlı iki kurumun pazarlık usulüyle verdiği ihale tutarı toplam 2,8 milyar TL'yi buluyor. Bu iş adamının 2017 içerisinde T.C. Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanlığı'ndan aldığı ihalelerin toplam tutarı ise 7,9 milyar TL. İktidara yakın bu müteahhitin 2017 içerisinde aldığı her 100 liralık ihalenin neredeyse 36 lirası, İhale Kanunu istismar edilerek verilmiş.

Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanlığının her nedense açtığı ihalelere devlet sırrı muamelesi yapma gibi bir alışkanlığı var. İhaleler konusunda bilgi edinmek amacıyla sorulan sorulara cevap verilmiyor. Milletin parasını kullanan iktidar bunun hesabını vermeyecek de neyin hesabını verecek. Milli iradenin temsilcisi Meclisimiz, milletin kör kuruşu heba olmasın, tüyü bitmedik yetimin hakkı yenmesin diye bu kanunlarını çıkarıyor. Eğer birileri TBMM'nin çıkardığı bir kanuna uymuyorsa kanuna karşı hile yapıyorsa bunu yapanların hesap vermesi lazım.”

ULAŞTIRMA BAKANI İDDİALARA YANIT VERDİ

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, “Kamu İhale Kanunu dahil olmak üzere bütün mevzuatlar çerçevesinde özellikle saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliliği ve kamuoyu denetim ilkelerini en önemlisi de kamu yararını gözeterek iş yapıyoruz” dedi.

Ulaştırma Bakanı Arslan ise iddialara şu karşılığı verdi:

Heyelanlar, seller, yeraltı suları, göçükler, ölçülenden daha zayıf zeminler önceden öngörülemeyebilir çünkü 500 metrede, 1 kilometrede bir sondaj yapıyorsunuz, işe girdiğiniz zaman görüyorsunuz ki her 1 metresinde zeminin yapısı değişebiliyor. İşte böyle olunca da ihale ettiğiniz, başladığınız bir işte öngörmediğiniz şeyler çıkınca onları bir an önce bitirmek için istisnai yollara başvurmanız gerekir.

Burada özellikle söylendi ‘Bu bir usul oldu, bu bir yol oldu' diye. Usul olmadığını, yol olmadığını size birkaç rakamla ifade edeyim. Son iki yılda yaptığımız ihale toplamı 4.440. Belki de birilerinin seksen yılda yaptığı ve bu 4.440 ihaleden sadece 139’u bu yöntemle yapılmıştır. 21’inci madde kapsamında 139 ihale yapmışız, 139 ihaleye 362 farklı firma davet etmişiz, 362… Ve bunların 109 tanesi bu ihaleleri kazanmış.”