Saadet Partisi seçim beyannamesini açıkladı

Saadet Partisi seçim beyannamesini açıkladı
Güncelleme:

Saadet Partisi'nin Cumhurbaşkanı Adayı ve Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin seçim beyannamesini açıkladı.

"Tüm vatandaşlarımıza eşit mesafede duracağız. Mahallelere, belediyelere, üniversitelere bölgelere hizmet götürürken kesinlikle ayrımcılık yapmayacağız.

Hiç kimseyi siyasi görüşünden dolayı hizmetten mahrum bırakmayacak ve hiç kimseye ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapmayacağız. Sözün kısası kutuplaşmaya kesinlikle fırsat vermeyeceğiz. Bugün ne yazık ki en önemli problemimiz kutuplaşmadır. 

"KUTUPLAŞMAYI ORTADAN KALDIRACAĞIZ"

Farklı düşüncedeki insanlar, çocuklarının birbiriyle oyun oynamasını bile istemiyorlar. Biz kesinlikle bunu ortadan kaldıracağız. Saadet iktidarında her türlü kutuplaşmayı ortadan kaldıracağımız gibi, kucaklaşmayacağımız kimse kalmayacak. 

"DEVLET ZULÜMLE AYAKTA DURAMAZ"

Devlet küfürle ayakta durur ama zulümle ayakta duramaz. Devletin bekası da, milletin bekası da adalet ile tesis edilebilir ancak. İdare ve iradede temel ölçümüz her zaman hukukun üstünlüğü olacaktır. Tüm iş ve icraatlarımız hukuk norm ve ilkeleri çerçevesinde gerçekleştirilecektir. Hukuk istisna gözetilmeksizin devletin bütün organları üzerinde egemen kılınacaktır.

"HSK TARAFSIZLIĞINI YİTİRDİ"

Talimatla harekete geçen ve karar veren bir yargı mekanizması ülkeyi felakete götüren yanlışların en büyüğüdür. Tarafsızlığı noktasında yeterli olmayan HSK 16 nisan referandumu ile birlikte tarafsızlığını ve bağımsızlığını ne yazık ki bütünüyle yitirmiştir. Yargının siyasallaşmasıyla birlikte hakim ve savcıların kararlarında tarafsızlıktan ve bağımsızlıktan uzaklaşması kamu vicdanını yaralamakta, devlet ve milleti zaman zaman karşı karşıya getirmektedir. Saadet iktidarında herkes 'Ankara'da hakimler var' diyecektir. Siyasetten talim bekleyen hakimler dönemi kesinlikle son bulacaktır. 

"ADALET MEKANİZMASINA İŞLEVLİK KAZANDIRILACAK"

Adalet mekanizmasında elbette yapılması icap eden başka hususlar da vardır. İddia ve savunma işlevini yerine getiren savcılar ve avukatların konumları denk hale getirilecektir. Böylece savunma hakkı güçlendirilecek ve adalet mekanizmasına daha fazla işlevlik kazandırılacaktır. Avukatların delillere ulaşmasının ve delil toplamasının önündeki engeller tümüyle kaldırılacaktır. Yargıya ayrılan bütçe payı artırılıp kadro sorunları mutlaka çözülecektir. Hakim ve savcıların meslek içi eğitimlerine önem verilecektir. 

"KUVVETLER AYRILIĞI VAZGEÇİLMEZ PRENSİBİMİZ"

Yeni Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile birlikte Meclis'in yürütme üzerindeki denetim gücü ne yazık ki elinden alınmış bulunmaktadır. Yürütmeyi denetlemesi gereken yargı da yürütmenin etkisine girmiştir. Kuvvetler ayrılığı Saadet Partimizin vazgeçilmez prensiplerinin en başında gelmektedir. Bunun herkes tarafından bilinmesini istiyoruz. 

"HAKKIN SÖYLENEBİLECEĞİ DÜZEN İNŞA EDİLECEK"

Saadet iktidarında halkın menfaatlerini insanların temel hak ve hürriyetlerini güvence altına almak amacıyla birbirinden ayrı fakat birbirini denetleyen ve dengeleyen kuvvetler ayrımı sistemi mutlaka tesis edilecektir. Sultanlarda dahi olmayan bir yetkiyle bu ülkenin yönetilmesine kesinlikle müsaade etmemekte kararlıyız. Haksızlık yapan cumhurbaşkanı da olsa karşısında hakkın söylenebileceği bir düzen mutlaka inşa edilecektir. 

"KÜRT SORUNUNU ADALET EKSENİNDE ÇÖZECEĞİZ"

Ülkemizde yaşanan bir sorun da Kürt sorunudur. Biz bu sorunu hak ve adalet ekseninde çözmekte kararlıyız. Biz inanıyoruz ve savunuyoruz ki, bütün insanlar haysiyet ve haklar bakımından hür ve eşit doğarlar. Yine biz inanıyoruz ve savunuyoruz ki, bütün insanlar akıl ve vicdan sahibidirler. İnsanı insan kılan bu özelliklerden ötürü birbirlerine karşı kardeşlik zihniyetiyle mutlaka hareket edilmelidir. Bu topraklar farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış aynı çatı altında farklı inanışların etnik ve mezhepsel yapıların bir arada yaşama erdemini insanlığa kazandırmıştır. Hem inanç ve kültür itibariyle ülkemizde etnik gruplar arasında güçlü bir uyum vardır aslında. Kürtler ve Türkler aynı dinin mensubu, ortak bir tarihin çocukları, aynı kültürün renkleri ve aynı vatanın evlatlarıdır. Türkler ve Kürtler, bir vücudun azaları gibidir. Aslında Türk'ün Kürt diye, Kürdün de Türk diye bir meselesi, problemi yoktur. Meselemiz milletimizde değil, mesele bu milleti bölmeye, ayrıştırmaya çalışan yaklaşım ve politikalardadır. Kürt meselesinin çözülmemiş olması, hak, adalet, ekonomi, eğitim, güvenlik gibi bir çok alanda ortaya konan yanlış anlayış ve yapılan ihmallerin ortak sonucudur. Dolayısıyla yaşanan eksiklikleri bir bütün halinde ele almadan Kürt meselesinde çözüme ulaşmak mümkün olmayacaktır. Yapacağımız bir reformla çözeceğimize kalpten inanıyoruz.

"MİLLİ KURULUŞLAR YABANCI TEKELLERE SATILDI"

Ekonomik durumumuza temas etmek istiyorum. Bugün tatbik edilen ekonomik politikasının adı rant politikasıdır. Rant ekonomisiyle ülke yönetiliyor. Vergi, zam, faiz, düşük ücret ve düşük taban fiyatları vasıtasıyla halkın sahip olduğu bütün imkanlar elinden alınmaktadır. Milli kuruluşlar yabancı ve yerli tekellere haraç mezat satılmış ve hala da satılmaya devam etmektedir. 

Geldiğimiz bu noktada, bu topraklar üzerinde parayı Lidyalılar icat etmiş, vergiyi Sümerler, verginin vergisini ise ülke olarak biz bulmuşuz. Artık nerede ise soluduğumuz havadan dahi vergi alınacaktır. Geçmişte sudan bile denebilirdi de, sudan zaten artık vergi alınıyor. 

"VERGİ YÜKÜNÜ HAFİFLETECEĞİZ"

Saadet iktidarında ilk işimiz vergi yükünü hafifletmek, vergide adaleti tesis etmek olacaktır. Saadet iktidarında çarpık ve adil olmayan vergi sisteminde köklü değişiklikler yapmakta kararlıyız. Asgari ücret yoksulluk sınırının mutlaka üzerinde olacak ve iş verene de yüklememek için asgari ücret vergiden muaf tutulacaktır. Ve sık sık tekrarladığımız gibi asgari ücrette hedef açlık sınırı değil, yoksulluk sınırı olacaktır. Biz bunu ani, altından kalkılmaz bir yük olarak elbette iş verene yansıtmayacağız. Yıllık ortalama yüzde 7-10 civarında yapacağımız artışlarla 10 - 15 sene içerisinde bu hedefleri mutlaka gerçekleştireceğiz.

Akaryakıttan alınan yüksek vergi oranlarının da azaltılması, düşürülmesi gerektiğine inanıyoruz. 

"ÜRETİMİN ÖZNESİ GENÇLER"

Ülkemizin en büyük gücü gençlerimizdir. Genç bir ülkenin hem bugünü, hem de yarınıdır. Gençliği hesaba katmayan ya da gençliğe bile müşteri gözüyle bakan her adım ülkemizi geriye götürecektir. Üretimin en önemli öznesi ve gücü gençlerimizdir. Ülkemizde toplam işsiz sayısı ne yazık ki 3,5 milyon civarındadır: Aslında cebinde 500-600 lira gibi bir sosyal yardım adı altında para konulan insanlarımız bu yardım kesilir endişesiyle iş aramaya çıkmadıkları için rakam 3,5 milyon seviyesinde gözükmektedir. Bunun esas miktarı 5 milyonun üzerindedir ne yazık ki. 

"GENÇLERİMİZ NEFES ALMADAN KOŞTURULMAKTADIR"

15 - 24 yaş arası genç işsiz oranı toplam işsizlik oranının yüzde 21'i seviyesindedir. Yani bugün 700 bin gencimiz işsizdir ve bu rakam artmaktadır. Saadet iktidarı gençlerimizin sorunlarına ciddiyetle eğilecek, gençlerimiz için yatırım, istihdam ve üretim hamleleri gerçekleştirilecek. Hem gençlerimiz iş bulacak, hem ülkemiz reel manada kalkınacaktır. 

Maalesef bugün eğitim sistemi bir yarış atı maratonu mantığıyla çocuklarımızı YGS KPSS ALES daha var mı bilmiyorum ama parkurlarında nefes almaksızın koşturulmaktadır. Saadet iktidarında bu sistem mutlaka değiştirilecektir. 

"TEMEL PRENSİBİMİZ İŞİ EN İYİ YAPANA TESLİM ETMEKTİR"

Eğitimde değerler öne çıkarılacak, bunun için müfredat ve öğretmen kalitesine önem verilecektir. Ehliyeti dikkate almayarak ve partizanlığı ölçü olarak benimseyen partiye üye kaydeder gibi yapılan öğrenci ve memur alımlarıyla gençlerin 20-25 yıllık emeği ne yazık ki hiçe sayılmaktadır. Lisans üstü öğrenim ve kurum mülakatlarında temel prensiplerimiz dünya görüşü, yaşam tarzı, inancı ne olursa olsun işi en iyi yapana teslim etmektir. Saadet iktidarında siyasi tutumundan dolayı kimse işinden, kariyerinden mahrum bırakılmayacaktır. 

"YÖK KALDIRILACAK"

Önemli hedeflerimizden birisi de üniversitelerimizin asıl amaçlarına kavuşturulması olacaktır. Saadet iktidarında üniversitelerin asıl amacı bilim ve bilgi üretmek olacak. Siyasi çekişmelerin nesnesi haline getirilen üniversitelerimizin işsizler ordusu yetiştirmesine artık son verilecektir. Üniversitelerin asli görevi olan eğitim, araştırma, uygulama, bilgi üretme ve yayma işini sağlıklı şekilde yapabilmeleri için özgün bir ortama ihtiyaç vardır. Üniversitelerde siyasi baskı ve vesayetten uzak bir idari yapı mutlaka oluşturulacaktır. YÖK kaldırılacaktır. Bunu ne yazık ki bugüne kadar ifade etmeyen siyasi parti kalmadı ama her ne hikmetse iktidara geldiklerinde buradan hep imtina ettiler. Ama biz bu konuda kararlıyız. 

"REKTÖR SEÇİMLERİNDE YÖNTEM DEĞİŞECEK"

YÖK yerine biz üniversiteler arası kurulun mutlaka daha aktif hale gelmesini, işlev kazanmasına özen göstereceğiz. Rektör seçimlerindeki yöntem mutlaka değiştirilecektir. Çünkü YÖK'ün vasıtasıyla bugünkü halle rektör seçimi önce üniversite içinde kamplaşmaya arkasında da tek bir kişinin iradesine bırakılıyor. O da bugüne kadar maalesef istenen sonuçları doğurmadı. Aniden rektörler değişebiliyor. 

"TEMEL SORUNLARIMIZDAN BİRİSİ KADIN HAKLARI"

Bugün kadın çok farklı bir muameleye tutulmaktadır. Ne yazık ki en temel sorunlarımızdan birisi, kadınlarımızın toplumsal konumu ve haklardır. Bir yerde cinsiyet ayrımından dolayı ayrıştırma, aşağılama veya şiddet varsa orada bir sorun var demektir. Kadına yönelik fiziksel, psikolojik, ekonomik, cinsel şiddetin ve ayrımcılığın karşısında duracak bu konuda da asla taviz vermeyeceğiz. Şiddet mağdurlarının, mağduriyetlerini gidermek adına uygulamada mevcut olan her türlü gerekli düzenlemeleri kadınların katılımı ile mutlaka süratle yerine getireceğiz.

Ancak şunu hemen ifade etmek istiyorum. Bugünkü mevzuatta güya problemi çözmek için getirilen bir takım mevzuat işi aslında çığırından çıkartmış, engellenmeye çalışılan bir mecraya da sevk etmiştir. Çalışma hayatında kadınlarımızın yaşadığı sözel, psikolojik taciz, mobbing ile etkin şekilde mücadele edeceğiz. Çalışan kadınlarımıza destek verilecek, doğum yapan anneler istedikleri takdirde gereği kadar belki 2-3 yıla kadar doğum izni alabileceklerdir. 

Ama bütün bunlar yapılırken unutmamamız gereken husus, ailemizin korunması ve neslin korunması için gerekli tedbirlerin alınmasını da zaruri olarak görüyoruz. 

Seçiniz...