Emzirme dönemini nasıl geçirmeli?

Dokuz aylık uzun bekleme süreç geride kaldı. Artık kucağınıza almak ve emzirmek için sabırsızlandığınız miniğiniz kollarınızda. Altının değişmesinden, banyosuna, uykusundan, beslenmesine kadar çevresindekilere en çokta anneye muhtaçtır. Hamileliğinizin ilk gününden itibaren göğüslerinizde gözle görülür ve hissedilebilir bir değişim başlamaktadır. Bu değişimlerin başında gelen en mucizevî olanı süt üretimidir. Gebelik öncesinde her ne kadar mineral, vitamin depolaması yaptıysanız bebeğiniz, süt hormonları bu depodan beslenerek gelişimini ve birikimini bir o kadar iyi sağlar. Bu durumdan ötürü; hamilelikte beslenmeye çok dikkat edildiği gibi, kişiden kişiye uzunluğu değişen hamilelik dönemi sonrasındaki laktasyon (emzirme) döneminde de beslenmelerine dikkat etmeleri gerekmektedir.

Halk arasında emzirme olarak bilinen laktasyon (emzirme) dönemi, hamilelikte hormonlar ile dayanışma sonucunda süt bezlerinin salgıladığı anneden çocuğa aktarılan besin maddesidir. Hamilelik döneminin nihayet bulduğu gün ve peşindeki bir, iki gün süt akımı gerçekleşmeden kolostrum adı verilen, halk arasında adı ağız olarak bilinen en güçlü besin maddesi gelir. Çocuğun bağışıklığı açısından en önemli beslenme anneden alacağı bu ilk ağız sütüdür. Daha sonrasında bebeğin emiş sıklığına bağlı olarak sütün akışı hızlanır, rengi beyaza döner. İlk 2 ay içerisinde bebek ilk günlere kıyasla daha çok emmeye başlayacaktır.

Anne ile bebek arasındaki en önemli iletişim olan laktasyon (emzirme) dönemi; bebeğin bağışıklık sistemini güçlendiren, tüm hastalıklara karşı muhafaza eden ve bebeğe çok güçlü bir duvar ören en doğal beslenme şeklidir. Bilindiği gibi en az 6 ay sadece anne sütü tavsiye edilmekle birlikte, bebeğe emebildiği kadar anne sütü verilmelidir. Laktasyon(emzirme) dönemindeki bir anne günde yaklaşık yarım litreyle bir litre arası değişkenlik gösteren miktarda süt nakil eder. Bebek emdikçe süt bezleri uyarılır ve süt üretimi devam eder.