Adalet kırıklığı

Güncelleme:

Türkiye’de son yıllarda halkın adalete olan güveni sarsılmak üzere…

Ciddi boyutta bir güvensizlik bulutu sardı ülkeyi.

Adalet mekanizması, “nedendir bilinmez” son yıllarda hep güçlüden yana kararlar vermeye başladı.

Oysa hepimiz çocuklar arasında eşit olmakla övünen bir aile düzeninin bireyleriyiz.

Adaletle büyüyen çocuklar neden günü gelince adaletsiz olabiliyor, kim öğretiyor bunu ve neden?

Sonra Müslümanlığın verdiği ahlak anlayışı ve Allah’ın adaleti teorisi var.

Sarsılmaz.

Reddedilmez.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV); “Adaleti çiğneyen devlet adamlarını cezalandırmayan milletler çökmek zorundadır,” demiştir. Hz.Ömer’in adliye koridorlarını süsleyen “adalet mülkün temelidir” sözünü de unutmamalıyız.

Ülkemizde ( ve dünyada) demokrasinin sağlıklı ve sürdürülebilir olması, ekonomik dengesizliğinin giderilmesine ve sosyal adaletin ve toplumsal barışın sağlanmasına bağlıdır. Gelir dağılımı dengesizliğini düzeltmeden demokrasiyi sürdürülebilir kılmak ve toplumsal barışı sağlamak oldukça zordur.

Bir toplumu oluşturan ve temelinde ekonomik bir güven duygusunun olmadığı toplumlarda sosyal adalet sadece fantastik bir kurgudan ibaret olabilir.

 

Hangi görüşte olursa olsun gözaltına alınan gazeteci, iş adamı, hangi meslekten olursa olsun bir kişi gözaltına alındığında, diğer cenahta bir bayram havası yaşanıyor.

Gizli bir düşmanlıktır bunun adı.

Günümüzde ihaleler artık hep taraf olana veriliyor, hak edene değil. Hangi okulu bitirirsen bitir, hangi donanımları edinirsen edin, Türkiye’de torpilsiz bir işe girmek artık mucize ötesi bir hal aldı. Çoğu insan mucizenin peşine düşüp hayal kırıklığı yaşıyor.

Aslında temelinde adalet kırıklığı var bu işin.

Bu durum, iş bitirici çevresi olmayan, fakir, arka mahallelerde doğup büyüyen yurttaşların, adalet duygusunun zedelenmesine yol açıyor.

NE OLMALI, NE YAPILMALI

Türkiye’nin fanatizmle beslenen nefret tohumlarına değil, adalet duygusunun gelişmesine ihtiyacı var.

Adalet duygusu yolda, sokakta, stadyumlarda, parti toplantılarında, adliye çıkışlarında cahilliğin ateşiyle nefret saçan magandalarda olmayabilir ama metrobüs tekmecisini yargılayan hakimin damarlarında dolanmalı mesela.

Ergenekon, Balyoz, Sarıkız gibi kurmaca davalara alet olan her kademedeki adli personel ve kolluk görevlilerine adaletin bir gün herkes için gerekebileceği mutlaka özümsetilmeli. Özümsetilmeli ki sonraki davalarda örnek teşkil etsin.

Çocuk tecavüzleri, tacizler, tecavüz ve kadın cinayetlerine bakan çoğu hakim/yargıçların ve hatta savcıların tam anlamıyla adaletin sadece hukuk diplomasına sahip olmadığı ve bu duygunun ne anlama geldiği öğretilmeli.

Öğrenmek de çok kolay aslında…

Yeter ki istensin.

Televizyonlardaki haber bültenlerinde var bu “adalet kırıklığı”

Gazetelerin birinci, ikinci, üçüncü sayfalarında ve hatta spor ve magazin sayfalarında da var.

Bu ülkeye lazım olan ise gazete ve haber bültenleri kaplayan adaletsizlik değil, adalet duygusunun gelişmesidir.

Adalet herkes için bir gün sığınacak bir liman olacaktır.

Bir gün mutlaka…

Diğer Yazıları
Atatürk'ün koltuğu işgal edilmesin
Bu yazıyı yirmi yıl sonra hatırlayacaksınız
TİP’e bak!
Cumhuriyet sensin
Vicdanlar kanarsa insanlık yaşar