Enis Tütüncü'nün mektubu...

Güncelleme:

27 Nisan 2025 günü haber3'te yayımlanan makalemde (*) özetle: "Milliyetçi olmayan bir sol, halkla bütünleşemez, ulus-devleti savunamaz, üreten kesimlerle birleşemez...

İnsanlığı sevmek önce kendi milletini sevmekle başlar..." demiştim.

Bu makalem üzerine Sayın Enis Tütüncü, sürdürmekte olduğu bir çalışmasının taslağını benimle de paylaştı. Çok yararlandım.

Enis Tütüncü CHP'nin "düşünce üreten" eski milletvekillerinden, DPT kökenli, Dünya'yı 'izleyen' ve Türkiye üzerinde kafa yoran değerli bir aydın.

Kapsayıcı çalışmasının makalemle ilgili bölümünü sizlerle paylaşmak istedim...

Kuşkusuz Atatürk bu topraklardaki en bilge milliyetçi ve halkçı ve devrimci önderimizdir.

O nedenle milliyetçilik ve sol hatta benim de savunduğum insancıl sol dünya görüşü adına yazılacak her betiğin asli öznesi de Gazi olmak gerekir.

Milliyetçilik ve Atatürk” konusunda şu tespitlerde bulunuyor Enis Tütüncü:

“Atatürk Milliyetçiliğinin özü, ‘İnsan Odaklı Yurtseverliktir.’

Bu öz; Atatürk’ün, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye Halkına, Türk Milleti denir” sözüne dayanır.

İnsan odaklı yurtseverlik, Atatürk’ün “insan ve yurt sevgisi” ile Anadolu Felsefesinin “insan, sevgi, akıl, hoşgörü, barış, dayanışma vb. değerlerinin” bütünleştirildiği bir çatı kavramdır.

Bu kavram içeriğinde, Atatürk’ün “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözü, “Ne Mutlu İnsanı Bilene ve Yurdunu Sevene” sözüne dönüşür.

Bu anlayış çerçevesinde:

Devletin tüm ekonomik, sosyal ve siyasal hedeflerinin odağında daima insan vardır. Yurttaşlar; eğitim, çalışma, sağlık ve sosyal güvenlik haklarından en etkin şekilde yararlandırılır.

Toplumsal dayanışmanın güçlendirilmesi yaşamsal önemdedir. Toplumsal ve bireysel duyarlılıklarının tümü bu yönde seferber edilir.

Her türlü ırkçılık şiddetle reddedilir. Türk Milleti çatısı altında yaşayan herkes, Türkiye Cumhuriyeti’nin onurlu birer yurttaşı olarak; hiçbir dinsel, mezhepsel ve etnik farklılık gözetilmeksizin özgürce yaşar.

Türkiye bütününü oluşturan… her bir yurttaş, aynı hak ve hukuka sahip eşit ve onurlu bireyler olarak ülkenin asli sahibidir. Irk veya etnik köken temelinde siyaset yapılması kesinlikle önlenir.

İnsanın evrendeki en yüce varlık olduğu anlayışı uyarınca; hiç kimsenin ırkı veya etnik kökeninin diğerinden üstün olmadığı ve etnik aidiyetin insanın onuru olduğu inancı esastır. Devletin, etnik farklılıklar üzerine politika oluşturması söz konusu olamaz. Etnik kimliğini ve kültürel değerlerini korumak ve geliştirmek isteyen tüm yurttaşlarımıza Devlet yardımcı olur.

Türkiye Cumhuriyeti’ni oluşturan tüm yurttaşların birliği, güvenliği, esenliği, dünyadaki saygınlığı, bağımsızlığı, siyasi ve ekonomik hakları; Türkiye’nin ulusal bağımsızlığı, üniter yapısı ve toprak bütünlüğü temelinde, titizlikle korunur.

Başka ülkelerde yaşayan yurttaşlarımızla Türk topluluklarına eşit yaklaşılması, onların ana dillerini ve kültürlerini yaşatıp geliştirme çabaları da aynı ölçülerde desteklenir.

Emperyalist sömürü, her türlü saldırgan tutum ve yöntem reddedilir, her alanda barış savunulur. Herhangi bir etnik yapının emperyalist çıkarlar için kullanmasına kesinlikle izin verilemez.”

Enis Tütüncü’nün bu tespitleri çok yerindedir. Atatürk’ün ulusal olduğu kadar evrensel bir lider de olduğunun bir başka anlatımıdır.

Tüm betik ve son paragraf emperyalist yayılmacılığa ve kapitalist sömürüye karşı Atatürk’ün anıtsal duruşunu hatırlatmakta, bizim milliyetçiliğimizin, akılcı ve kültürel bir yurtseverlik duygusuna dayandığı ve o arada halkçılığımızın ve dünyaya soldan bakışımızın da insancıl duygularımızla hayat bulduğu anlatılmaktadır.

Diğer Yazıları
KKTC Göz bebeğimizdir
'Kayyım', 'Kıyam', 'Kuvay-ı Milliye' ve CHP ...
Tanrı’ya savaş açmak!
İpek Yolu
İsrail - İran Savaşı ve düşündürdükleri...