Gazeteci katiline gazeteci ilgisi

Güncelleme:
1 Şubat 1979 günü öldürülmüştü Milliyet Gazetesi Başyazarı Abdi İpekçi. 1 Şubat gelmeden serbest kaldı katili. Büyük bir şov ile çıktı hapishaneden.
 
Sanırsınız ki; büyük bir devlet adamı, vatan kahramanı. “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye bağıranların akıl ve vicdanından şüphe duyarım. Gasp, yaralama ve gazeteci cinayetlerinin faili ve bir sahte Mesih ile nasıl gurur duyuluabilir? Bu slogan ile etrafında ses kalabalığı yapanlar Türkiye’nin Müslümanları değiller mi?
 
Ey, siz gereksiz kalabalığın fertleri: Müslüman olarak girdiği hapishaneden çıkar çıkmaz İncil yazacağını söyleyen Ağca’nın nesine gurur duydunuz? Bu dönüşümün sebebi nedir hiç düşündünüz mü? Önceden de Hıristiyan mıydı, bu sizin için fark eder mi? Hadi diyelim ki; Müslüman sempatizanı bir Hıristiyan; madem öyle Papa’ya neden suikast yapmak istedi. Sadece kiralık bir katil miydi yoksa? Bu özelliği, sizin gurur duymanız için yeterli midir?

Eli kanlı katilin askerlikten kaçmak için raporlar alması ve “Vicdani retçiyim” demesine ne demeli? Hangi vicdan? sorusu en güzel soru sanırım. Bir hayatı söndürmenin karşılığı olarak 30 yıl içerde kaldı ama cinayetin günahı vicdanından nasıl temizlenecek, arınacak?

Kaç kişide merak uyandırdı bilmiyorum ama 30 yıldır hapishane de yaşayan bir sahte kahraman nasıl olurda 540 Euro gecelik ücretle lüks bir otelde kalabilir? Bu ücreti kim, neden karşıladı? Fatura kime kesildi? Sorular, sorular.. Bitmeyen cevapsız sorular...

Türkiye’de her şey abartılı yaşanıyor. Sevinçler, kederler, hüzünler, basın bile yaptığı haberlerde bazen abartıyor. Dünya’nın her yerinde gazeteci katili haber yapılır. Dünya’nın her yerinde Papa suikastçısı haber yapılır. Ama lütfen abartılmasın.

Gazetecinin katiline gazeteci ilgisi İpekçi ailesine katmerli bir acı vermiştir eminim. İki hafta sonra ölüm yıldönümü vardı. Ağca'nın şovu ve gazetecilerin şova gösterdiği ilgi ile bir kere daha öldürüldü İpekçi. Ama bu sefer kurşunu sıkan meslektaşlarıydı. Türk basının başı bir kere daha sağ olsun.
 
Hrant

19 Ocak 2006'da öldürüldü Hrant Dink. Hrant Dink'in öldürülmesinde azmettirici olduğu iddiasıyla tutuklanarak cezaevine konulan Erhan Tuncel, cezaevine infaz koruma memuru olmak için başvurmuş. 19 Ocak 2009’da gazetelere haber oldu. Henüz kesinleşmiş cezası olmadığı için ön başvurusu kabul edilmiş. Gariplikler ülkesinde yaşıyoruz. O yüzden her şey mümkündür diyoruz. Ölenler öldüğü ile kalıyor!

Yardım kampanyaları

Facebook ve twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinin kullanımı yaygınlaştıkça bu tarz sitelerde yardım kampanyaları alabildiğince çoğalıyor. Paylaşmak insanlığın temelinde var olan bir duygu. İşin içinde bir de Müslümanlık olunca insanlar daha hassas ve daha yardım sever oluyor ülkemizde. Buradan iki yardım kampanyasını duyurmak istiyorum.

Birincisi Muş, Bulanık, Kırkgöze köyünde Türkçe öğretmeni olarak görev yapan ve twitter’da karo555 rumuzu ile paylaşımlarda bulunan fedakar öğretmen, yaklaşık 1 ay önce okuluna yardım kampanyası başlatmıştı... Okulun ihtiyacı o kadar çok ki; bir okul için araç-gereç anlamında aklınıza ne geliyorsa eksik bu okulda. http://yolagiden.blogspot.com/ ve http://tweetsozluk.blogspot.com/ adreslerinden detaylara ulaşabilirsiniz. Twitter’dan @karo555 ile temas kurmanız yarınların eğitimine fayda sağlayacaktır.

İkincisi, Urfa’daki ayakkabısız çocuklara ayakkabı kampanyası... http://yasarinkalemi.blogspot.com/ adresinde hem haber detayı hem de iletişim adresleri mevcuttur. Haydi Türkiye... Yarınlarımıza sahip çıkalım.

Diğer Yazıları
Atatürk'ün koltuğu işgal edilmesin
Bu yazıyı yirmi yıl sonra hatırlayacaksınız
TİP’e bak!
Cumhuriyet sensin
Vicdanlar kanarsa insanlık yaşar