Vicdanlar kanarsa insanlık yaşar

Güncelleme:

Haber3.com yazarı Özden Yolagiden yazdı: Vicdanlar kanarsa insanlık yaşar...

Bu sabah, üzerimde kaşe kaban ile işe gitmek üzere yol çıktığımda havanın soğukluğu ile titredim, üşüdüm. Bir saniye kadar sonra üşüdüğümden utandım. Binlerce insan, bedeninde pijama veya gecelik, üzerinde betonun soğuk yüzüyle aç susuz beklerken biz burada üşüyoruz, onlar ne yapsınlar.

 Deprem Allah'tan geliyor kabul ama ahlaksızlık insana özgü. Bilimi önemsemeyen anlayış, inşaatları denetlemeyen sistem, para uğruna aflarla binaları kontrol etmeyen ruhsat verip sisteme dahil eden siyaset bu yıkımın ortak suçlusudur.

 Bilim adamları şimdilerde ekranlarda konuşuyorlar. Yaşanılan depremle ilgili çalışmalar yapıldığını anlatıyorlar. Peki, kim bu çalışmalara baktı, kaçı önlem aldı, alınmadıysa neden? Önemsemeyen kimler hesap vermeliler.

Yıkılan her bina için bir kere olsun ruhsat verenler hakim karşısına çıktı mı?

Neden çıkmıyor? Yıkımın suçunu sadece müteahhite yüklemek için kolayı.

Yıkılan binaya ruhsat veren, kontrol edenler neden elini kolunu sallayarak geziyor?

2011 yılında yazdığım Lanetlenmiş bir coğrafyada mı yaşıyoruz ? Başlıklı bir yazıda şöyle demiştim

“Katil müteahhidin suç ortakları da cinayet ortağıdır.
Denetim yapmayan mimar, kaçak yapıyı görmezden gelen belediye...
Gecekonduya elektrik çeken, su bağlayan kurumlar...
Deprem vergisi toplayan, fon hazırlayan ama binaları depreme hazırlamayanlar suçludur.
Müteahhidin “malzeme çal” dediği, eksik malzemenin eline tutuşturulduğu inşaat ustası bile cinayet ortağıdır, suçludur.”

 Belediyelerde planlar yapılıyor, yüksek kat gelişmişlik gibi sunuluyor.

 İmara açarken, kat planları yaparken, kaç tane belediye, mühendisler odasından deprem ile ilgili bilgi alıyor veya belediyelerde şehir plancılarının seslerini dinleyen var mı?

İmar bakanlığı deprem ile ilgili neler yapıyor bilen var mı?

İnsanlara olan güvenimi yitiriyorum.

Adalet sistemi siyasileştiği için adamına göre ceza veriyor.

 Yetiştirilme şeklim, kültür ve inanç anlayışım gereği beddua etmeyi sevmezdim, artık şunu net söylüyorum. Allaha inancımız yüksek ama bazı kullar çok ahlaksız.

Bilerek, isteyerek görevini yapmayan, insanların beton altında hayatını kaybetmesine sebep olan, göz yuman, hatta suça sessiz kalan herkes Allah’ın gazabından kaçamasın, ahirette çeksin tamam ama bu dünyada da gün yüzü görmesin.  

 Deprem elbette doğal bir felakettir. Ancak karıştırılmasın, depremle mücadele edilebilir, belli oranda başa çıkılabilir, bilimsel ve ahlaklı çalışmalarla ölüm sayısı azaltılabilir.

Bir haftaya yakın oldu, kızdık, üzüldük, ağladık ama devam eden hayatta bundan sonrası için yapılması gereken şeyler de var…

Mesela…

 Felaketin boyutu çok büyük, etki alanı geniş. Burada yaşamı sekteye uğrayan, evi yıkılan, sakat kalan, enkazdan çıkarılan insanlar istiyorlarsa sürekli isterlerse geçici olarak deprem kuşağında olmayan Mersin, Antalya, Ankara, Konya gibi şehirlere nakledilmeli. Boşaltılan devlet hastanelerinde konuşlanmalı.

 -Her üniversiteden bir veya birden fazla bilim adamı, bakanlık öncülüğünde toplanmalı ve ülkede aktif fay hatları nerededir, belirlenmelidir. Bu fay hatlarında bulunan şehirler yeniden gerekirse farklı alanlara konuşlanmalıdır.

-Bir misafir gibi beklenen körfez depremi kapıyı çalmadan, İstanbul ve çevresi boşaltılmalı, sanayi kuruluşları Anadolu’daki Mersin, Antalya gibi deprem yoğunluğu düşük liman şehirlerine kaydırılmalıdır.  İstanbul ülkenin kalbidir. İstanbul’un geçireceği kalp spazmı, Anadolu’yu öldürür. Bu yüzden Anadolu’daki kalp pillerini diri tutmak gerekir!

 -Her depremde, afet durumunda iletişim zorluğu yaşayan telefon operatörlerinin altyapısı güçlendirilmeli ve bu firmalar da İstanbul dışında güçlü alternatif iletişim yatırımları yapmalı, altyapıyı kesinlikle güçlendirmelidir.

 Zavallı bedenler toprağa düşerken, kimse rahat bir hayat sürmemeli. Vicdanlar kanarsa insanlık yaşar.

 Konuyla ilgili eski yazılara göz atmak isterseniz.

2009 - Tehlike var... İstanbul’u dağıtın

2010 - Depremden daha çok ahlaksızlık öldürür

2010 - Ölüm Fakirin Gölgesidir

2011 - 17 Ağustos... Bugün günlerden acı

2011 - Van İçin Göç Çözüm Değil

2019-  5,8... Korku filminin fragmanı

2019 - Çöküyoruz...

2020 - 17 Ağustos unutuldu ama ölenler unutulmaz

2020 - Depremi hatırlamak için ölmek mi lazım


www.twitter.comyolagiden

www.instagram.com//yolagiden

 

Diğer Yazıları
Atatürk'ün koltuğu işgal edilmesin
Bu yazıyı yirmi yıl sonra hatırlayacaksınız
TİP’e bak!
Cumhuriyet sensin
EYT erken emeklilik değil, hak mağduriyetidir