İpek Yolu

Güncelleme:

Dünya'nın daha barışçıl bir yer olması için tek çare, hakça paylaşımdır.

Advertisement Advertisement Advertisement

Bu da kalkınma, eşitlikçi ticaret kuralları, refah toplumu ve eğitim ile mümkündür.

2017 yılında Çin'in öncülüğünde "İpek Yolu - Uluslararası Ekonomik Kuşağı" resmen ilan edilmiştir.

Asya Pasifik İşbirliği ve Şangay Ekonomik İşbirliği ile eşgüdüm haline vaaz edilen proje, ülkemizden de geçen ekonomik, ticari, alt yapısal güzergahları kapsar.

Bu bağlamda arkada kalan iki yıl öncesine kadar 200 ülke ile mutabakata varılmıştır.

Proje kapsamında Çin - Avrupa Demiryolu yapımı başlamıştır.

Çin'in elindeki 3 trilyon 100 milyar dolar rezerv bu projenin dinamosu olarak görülüyor...

Bizimle Çin arasında 5.800.000 dolarlık karşılıklı maden ticareti, iki ülkeyi bağlayacak 8000 km'lik tren hattıyla, çeşitlenerek derinleşecek deniyor.

Veri biraz eskidi ama yine de bir fikir verebilir: Türkiye ile Çin'in karşılık ticareti 2019 yılı rakamıyla 21 milyar 600 milyon dolarlık bir dış ticaret hacmini gösteriyordu...

Bu rakam bu gün azalmamış, artmıştır. 

İpek Yolu aslında uluslararası da değil kıtalararası bir proje; 

  1. Dünyayı da kapsıyor.

Ancak, Atlantik'in bu projeden çok da mutlu olduğu söyleyemez. 

Zira adil bir ticaret düzeni, doların tahakkümünü de budayabilir; özellikle sınırdaş ülkelerin hevesiyle milli paralarla dış ticaret gündeme gelebilir...

İpek Yolunu akamete uğratmanın bir yolu olarak iklim anlaşmaları kullanıldı; kullanılıyor.

Fakat Çin, yurtdışında kömürle çalışan yeni santraller inşa edilmesine mesafeli ve bunu deklare etmiş bulunuyor.

Benim de naçizane üzerinde durduğum Avrasya Yatırım ve Kalkınma Bankasının organizasyonu; hem doların basıncını azaltabilir hem de kalkınma yolunda eşitlikçi kapılar açabilir: kredilerde, inovasyonda, teknoloji transferinde...

Bu noktada yarım asır içinde Çin'in geldiği aşamanın köklerine vurgu yapmak, dünyaya nereden bakarsak bakalım; hepimiz için öğretici olabilir...

Çin, bölgesel gelişme stratejilerini, küçük ve orta ölçekli firmaların teşvik edilmesi ekseninde yükseltmiş.

Muazzam bir AR-GE toplumu, üniversiteleri dünya çapında; o arada çeşitli mesleklere sahip her yıl on milyon mezun veriyor.

Siyaseten kendilerine "sosyalist pazar ekonomisi" diyorlar ve karar alma süreçlerine halkın katılımını çok önemsediklerini belirtiyorlar. 

Düşünelim; 14 yıllık kalkınma planı yapmış Çin ve bu planı, şirketlerden kooperatiflere, bankalardan akademisyenlere herkesin katkısına açmış.

İpek Yolunun müellifi işte bu ülke ve ama İpek Yolu artık daha yakından kavranılmalı, önündeki taşlar ayıklanmalı ve aşama kademe hayata geçmeli.

Refah, özgürlük, adalet insanlığın ortak idealleri ve iktisadi anlamda yeni ufuklar açacak projeler bu özlemlerin gerçek kılınması için çok önemli...

Benim de idealim ve özlemim, ekonomisi güçlenen, demokrasisi gelişen, toplumsal yaşamında esen bir Türkiye'nin inşasıdır.

Bu doğrultuda konvansiyonel iş birlikleri kadar, İpek Yolu gibi, sanayiden şirketlere, küçük orta işletmelerden turizme varıncaya kadar, güzergahındaki her topluma yeni olanaklar sağlayacak projeler, daha çok dikkate alınmalıdır.

Diğer Yazıları
'Kayyım', 'Kıyam', 'Kuvay-ı Milliye' ve CHP ...
Tanrı’ya savaş açmak!
Enis Tütüncü'nün mektubu...
İsrail - İran Savaşı ve düşündürdükleri...
Kanı durduracak Kıbrıs formülü