''Tapınakçı dünyaya'' Milli Ekonomi ile meydan okumak!..

Bütçemiz açık, Hazinemiz zayıf... 

Ticaret hacmi açısından 1 trilyon doları ikiye katlayamadık... 

Kişi başına milli gelir de 20 bin dolar olacaktı, yarısının da altına düştük... 

Sandık ki dövize kazandırarark, döviz kazanacağız. Olmadı.

Gelen vurdu, giden vurdu... 

İşi yanlış yerden tutuyoruz. 

Sağlam para + denk bütçe hafife alınacak denklem değildir. 

Bunu aramak, bunu tesis etmek zorundayız... 

Kamucu maliye, halkçı ekonomi şart... 

Dünya çözülüyor; çürüyor, çirkinleşiyor... 

Müthiş bir girdaba, keskin bir viraja giriyoruz. 

Neo-liberal sistem Tapınakçılara teslim olmaya gidiyor. 

Hedef: Ulus-Devlet! 

Öyleyse panzehiri de ulusal birliğe sahip çıkmak! 

Bunun yolu ekonomik, mali, idari politikaları doğru dürüst yapılandırmaktan geçiyor... 

Enerji, tarım, savunma, eğitim Milli olmalıdır. 

Devletçilik esastır. 

Öte yandan "haksız" satışların geri alınması Anayasa gereğidir.

Hiç bir tahkim anlaşması buna engel değildir. 

Piyasacılıkla batan gemimizi,

Kamuculukla rekabet denizlerine açabiliriz. 

Bu, çağın gereğidir. 

Ulus devletimizin ve halkımızın esenliği birdir. 

Bu iktisadi anlayış,

milliyetçi, halkçı, devletçi, sosyal adaletçi ve devrimci kavrayış,

aynı zamanda milli birliğimizin de teminatıdır. 

Piyasa pazar canlı tutulmalıdır; 

Orta gelir tuzağının (kişi başı on bin doların altı) bir de üstüne, durgunluk içinde enflasyon (stagflasyon) biner ve bu çevrim yapısal hale gelirse, kuruyan kuyudan su çekmek için üç haneli enflasyona yönelebiliriz. 

... Gelir artmalı, adil dağılmalı, ekonomiye dönmelidir... 

İthalat rejimi ve gümrük siyasasında yanlışlar nedeniyle, dış borçların akıl almadık şekilde istismar konusu haline gelmesine izin verilmemelidir. 

Fırsatçı zamlar tırpanlanmalı, aşırı karlı bankalar dlzginlenmeli, israf frenlenmeli, Avrasya ve yeni gelişen ekonomilerle ilişki seçenekleri değerlendirilmelidir.

Üretim ve yatırım ekonomisi yaşamsal önemdedir...

Başarmalıyız. Kazanmalıyız!