Nazlı Ilıcak kendini böyle savundu

Nazlı Ilıcak kendini böyle savundu
Güncelleme:

FETÖ'nün medya yapılanmasına yönelik davanın ikinci duruşması bugün görülüyor.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri ve bu konuda çağrışım yapan mesajlar verdikleri iddia edilen Ekrem Dumanlı, Emre Uslu, Tuncay Opçin, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan ve Prof. Dr. Osman Özsoy'un da aralarında bulunduğu 17 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.

İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ikinci duruşmaya, tutuklu sanıklar Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı, Şükrü Tuğrul Özşengül ve Yakup Şimşek ile tarafların avukatları hazır bulundu. Tutuklu sanık Ahmet Altan duruşmaya, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Tutuksuz sanık Tibet Murad Sanlıman'ın da hazır bulunduğu duruşmaya, firari sanıklar Abdulkerim Balcı, Mehmet Kamış, Ekrem Dumanlı, Emre Uslu, Osman Özsoy, Şemseddin Efe, Tuncay Opçin, Ali Çolak, Bülent Keneş ve Faruk Kardıç ise gelmedi.

Duruşmaya AK Parti Milletvekili Nurettin Yaşar, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Milletvekili Altan Tan da izleyici olarak katıldı.

Duruşma, mahkemeye gelen evrakların okunmasıyla başladı. Gelen evraklara ilişkin sanıkların beyanları soruldu.

NAZILI ILICAK: "SAVCI KANITLAMAK ZORUNDA"

Duruşmada söz alan tutuklu sanık Nazlı Ilıcak, “3 ay önce suçsuzluğum konusunda sizi ikna etmeye çalıştım. İkna ettiğimi de sandım. Ancak somut delillerin varlığını gerekçe göstererek tahliye vermediniz” dedi. Geçen duruşmadan bu yana geçen 3 sürede darbeyi bildiğine dair somut delillerin ne olduğunu düşündüğünü söyleyen Ilıcak, “Nazlı Ilıcak darbeyi biliyordu iddiasını savcı kanıtlamak zorunda. Darbeyi bildiği için konuşma yaptı, tweet attı deniyor. Savcı bunları da kanıtlamak zorunda” ifadelerini kullandı. 

Nagehan Alçı, Nazlı Ilıcak'a sahip çıktıNagehan Alçı, Nazlı Ilıcak'a sahip çıktı

“MENFAAT TEMİN ETMEDİĞİM İÇİN BURADAYIM... EDENLER HALA DIŞARIDA”

 Hukukun bir mantığa oturduğunu söyleyen Nazlı Ilıcak, “Benim darbe istediğimi de mantiki bir biçimde açıklamalısınız. Darbe gerçekleşseydi ben bakan mı olacaktım? Bank Asya'dan kredi çekip kendime villa mı alacaktım? Himmet paralarını mı cukkalayacaktım? Kaç yaşına gelmiş insanım menfaat temin etmedim. Zaten etmediğim için buradayım. Menfaat peşinde koşanlar dışarıda” dedi. Mahkeme Başkanının, “Kimden bahsediyorsunuz? Menfaat temin eden bildiğiniz isim var mı? Kimlerdir?” diye sorması üzerine Ilıcak, “İsim veremem. Genel anlamda söyledim. Sadece FETÖ’den menfaat sağlayanlardan bahsetmiyorum” dedi.

11 TWEET VE BİR KARTOPU FOTOĞRAFI İLE DARBECİLERLE AYNI DURUMA DÜŞTÜM

Nazlı Ilıcak ifadesinin devamında, “Tayyip Erdoğan'a suikast düzenlemeye çalışan, tanka binen kimse ben 11 tweet ve bir kartopu fotoğrafı ile aynı duruma düştüm. Yassıada'da Menderes ve arkadaşlarının başına gelenlerle burada gazetecilerin başına gelen aynı şeyler. Yassıada mukayesesini tarih tekerrür etmesin, ibret alınsın diye yaptım. En yanlış insana bu darbe suçunu yamadınız” dedi.

ALKAN'DAN KONFETİ BENZETMESİ

Tutuklu sanıklardan Ahmet Turan Alkan Zaman gazetesinin eski yazarlarından olduğunu ve 63 yaşında olduğunu, iddianamede 3 ağırlaştırılmış müebbet hapsinin istendiğini kaydederek,  “Müebbetlerin konfetiler gibi etrafa saçıldığını ilk defa bu iddianamede gördüm" diye konuştu.  

“BEN TERÖRİST DEĞİLİM, DARBECİ HİÇ DEĞİLİM"

Hakkında gözaltı kararı verildikten sonra evinde oturup polisi beklediğini ve adalete güvendiğini söyleyen sanık Alkan, “Biz ekmek parası için yazı yazan yazarlarız. Zaman gazetesinin yöneticisi değilim, sadece yazarım. Bu örgütün önemli bir mensubu olsam kaçardım. Evimde oturdum, polisi bekledim. Ben terörist değilim, darbeci hiç değilim" dedi.

İDDİANAMEYİ ELEŞTİRDİ  

“Cezaevinde 10 ay ne ile suçlanacağız diye bekledim. 10 ay sonra dağ fare doğurdu"  diyerek iddianameyi eleştiren sanık  Ahmet Turan Alkan, iddianamede suç delili olarak yazdığı yazıların gösterildiğini, hakkında tanık, itirafçı ya da bir raporun bulunmadığını savundu. 

“MEŞRU İKTİDARI SAVUNDUM"

Seçilmiş meşru iktidarın meşruluğunu yazılarında savunduğunu ifade eden sanık  Ahmet Turan Alkan, “Darbeden sonra evim basıldı.  Karış karış evim arandı, gözaltında bana kötü davranmadılar. Gözaltına alınacağımı biliyordum. Çünkü sosyal medya hesaplarında adlarımız çarşaf çarşaf yayınlandı.  Kimlerin gözaltına alınacağını sosyal medyadan öğreniyorsunuz ama ne zaman serbest bırakılacağınızı ne yazık ki öğrenemiyorsunuz. Polis memur bana ne sorduysa açık yüreklilikle cevap verdim. Etkinlik pişmanlık yararlanmak ister misin? diye sordu. Bizi tutuklamaya kararlar bizi neyle suçlayacaklarını bilmiyorlar, o yüzden maçı oynayarak değil, laf kalabalığı ve tezahüratla maçı kazanmaya çalışıyorlardı. Bir şey bilsem itiraf ederim çekinmezdim, deli miyim ? 63 yaşındayım kimin ne sırrını saklayacağım. Neyin suç olup olmadığını biliyorum. Ben yazarım, geçimimi emekli olduktan sonra yazı yazarak sağladım. Birilerinin sırrını saklayarak büyük bir mevki gibi bir beklendim de yoktu. Şahit olduğum şeyler hep gazetecilikti" ifadelerini kullandı.

“CEMAAT  MENSUBU DEĞİLİM, ASLA DA OLMADIM"

“Ülkücü bir gelenekten geliyorum" diyen Alkan, “Cemaatle aran nasıl diye sorabilirsiniz? Cemaat mensubu değilim asla da olmadım. Cemaate mensup olmak farklı bir şey. Dini bir toplum ya da tarikatın mensubu olmadım" diye konuştu. 

“YAZILARIMIN BAŞLIKLARIYLA SUÇLANIYORUM"

Alkan, “Asla haberdar olmadığım darbecilere destek vermekle karşınızdayım. Yazı yazdığım için suçlanıyorum. Hatta sadece yazılarımın başlıklarıyla suçlanıyorum. Darbecilik alçaklıktır. Halkın silahını, halka doğrultmak namertliktir" şeklinde konuştu.  Alkan, “Örgüt mensubu değilim, asla asla asla… “ diyerek tahliyesini ve beraatini istedi. Duruşmaya öğle arası verildi. 

İDDİANAME

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı İsmet Bozkurt tarafından hazırlanan 64 sayfalık iddianamede terör örgütü FETÖ yapılanmasının tarihsel gelişimi, amacı ve hedefleri anlatılıyor. Örgütün medyayı ne zaman ve ne şekilde kullandığına da ayrıntılı değinilen iddianamede, örgütün strateji gereği 2013 yılına kadar devlete ve hükümete karşı gizli ve derinden bir mücadele yürüttüğü, 2013 sonrasında ise  açıktan saldırıya geçtiği iddia ediliyor. Örgütün, basın ve ifade özgürlüğü sınırlarını aşarak devlet sırlarını ifşa ettiği, algı oluşturarak meşru hükümetleri çalışamaz hale getirmeyi hedeflediği kaydedilen iddianamede,  bunu yapması için de medya gücünü kullandığı, şüphelilerin de haber ve yazılarıyla bu durumu bilerek sürdürdüğü öne sürülüyor. 31 şüpheli hakkında "Darbeye teşebbüs" suçundan 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve "Silahı terör örgütüne üye olmak" suçundan da 15'er yıla kadar hapis cezası isteniyor.

DHA / AA