Ali Kırca’nın Star TV macerası !

Ali Kırca’nın Star TV macerası !

Ünlü televizyoncu Ayşenur Arslan, anılarını yazmaya devam ediyor.. Arslan “olay” anılarıyla Ali Kırca ve Cem Uzan'ı yaylım ateşe tutmaya devam ediyor...

ALİ KIRCA ATV'DEN STAR'A HANGİ DOSYALAR SAYESİNDE GİTTİ?

İşte Ayşenur Arslan'ın bu hafta verdiği yanıt ve anıların devamı:

Ali Kırca, "Cem Uzan önüme öyle dosyalar koydu ki bizim ATV'de bir gün daha kalmamamız gerekigyor" demişti. Ve o, bu yüzden 'evet' dediği için Star yoluna düşmüştük.

O dosyalarda ne vardı, bilmiyorum. 'Sonra' anlatacaktı.
Ama ne o anlattı, ne de benim aklıma sormak geldi. Benim aklımda bambaşka bir sorun vardı o günlerde. Çünkü yolculuk, yalnızca 'menziliyle' değil, hazırlığıyla da çok zordu.

SOPHİE'NİN SEÇİMİ

Star'a en fazla 35 kişi gidebilecektik. Bu, bazı arkadaşlarımızı geride bıkamamız anlamına geliyordu. Sophie'nin seçiminden hiç farkı yoktu. Çocuklarımızdan bazılarını yanımıza alarak, bazılarını da belki, yalnızlığa teslim edecektik.
Efsane ATV Haber kadrosu, ilk kez o zaman parçalandı. Sonrasında ise darmadağın oldu. Geride kalanlar, çok haklı olarak kırıldılar. Arkamızda, kırgınlıklar, öfkeler. Önümüzdeyse, endişeler, uzun bir yapılacaklar listesi, Star'a gittik.

İLK GÜNDEN OLAY ÇIKARMA

Deli gibi koşuşturuyorduk. O hızlı trafikti bir de küçük bir gerilim yaşamıştım. İnsan Kaynakları'ndan imzalamam için sözleşme getirdiler. Hayatımda ilk kez sözleşme olacaktı. Üç yıllıktı. Hem de Star'da. Bu yüzden 3 yıla itiraz ettim: "Daralırım" dedim, "Üç yıllık imzalamam."
Kızcağız gitti, bir saat sonra Ali Kırca çağırdı: "Lütfen daha ilk günden olay çıkmasın. İmzalayıver şu sözleşmeyi."
"Ali" dedim. "Burası Star. "Üç yıllığına nasıl bağlarım kendimi." "Ben de imzaladım" dedi.
"Ame sesninki, seni koruyan özel bir sözleşme. Bize imzalatılansa prototip. Ve çok ağır maddeler var."
Olsun, anca beraber, kanca beraber. Kalırsam nasıl olsa sorun yok demektir. Gidersem zaten beraber gideriz."
Bu söz üzerine, dışarıdaki kızcağız çağrıldı. Ali Kırca'nın odasında üç yıllık sözleşmeye imzayı bastım.

KADERİN CİLVESİ, İLK HABER

27 Mart günü başlamıştık, Ali Kırca 2 Nisan günü çıkacaktı. Kaderin cilvesi, 2 Nisan 2001 günü Dinç Bilgin tutuklanmıştı. Star'daki ilk bülteninde o haberi sundu. Bu tatsız tesadüfe çok canı sıkıldı. Haberin mümkün olduğu kadar düz ve kısa yapılmasını istedi. "Ayrılır alrılmaz Dinç bilgin'e vuruyor izlenimi vermeyelim" diyordu.

UZANLAR'IN SICAK YAZI

İlk haftalar, "Boşuna korkmuşuz gayiba" dedirtecek kadar iyi gidiyordu. Cem Uzan hiçbir şeye karışmıyordu.Bültenimiz ilk günlerden ilk sıraya oturdu.
Ama güzel günler, Star'a girmeden korktuğumuz gibi, kısa sürdü. 2001 yazı, Uzanlar için çok sıcak geçecekti.
Doğan Grubu'nun gazetelerinde, Uzanlar için çeşitli haberler yayımlanmaya başlamıştı çünkü. Önceleri, Ali Kırca'nın da aralarında bulunduğu üst kadro, Cem Uzan'ı, yanıt vermeme konusunda ikna etti. Ama Cem Uzan'ı tanıyanlar, bu sessizliğin fazla sürmeyeceğini biliyordu. O, sessizliği bozduğunda neler yapacağını da. Nitekim Cem Uzan bir süre sonra harekete geçme kararı verdi. Bu, sonun başlangıcıydı.

NE YAPALIM MECBURUZ

Ali Kırca, cevap haberleri için, "Ne yapalım mecburuz" diyordu. Ama o haberleri kendisi okumayacaktı. "Benim bunca yıldır koruduğum bir ismim var."
- "Peki ya bizim ismimiz."
-Aynı şey değil ki...

FIRTINA DİNİNCE, ALİ KIRCA EKRANDA

Bir süre Ali Kırca uzak kaldı. Ama kamera arkasında, her cevap haberinin yazılışına müdahele etti. Dikkatle gözden geçirdi, ondan sonra yayın izni verdi.
Fırtınalar diner gibi olduğunda ekrandaydı.
Tıpkı 11 Eylül'de olduğu gibi. Dünya alt üst olmuştu. Bizse iki takla bir parende, yerlerdeydik. İpler her geçen gün biraz daha geriliyordu. Çünkü Cem Uzan, Ali Kırca'nın o 'malum' haberleri okumamasını, artık "kendisine karşı bir hareket" olarak yorumluyordu.

MESAJLAR SERTLEŞİYOR: YA OKUSUN, YA GİTSİN!

Bir süre sonra mesajlar sertleşmeye başlardı: "Ya okusun, ya da gitsin..."
Ali Kırca'nınsa, ne okumaya niyeti vardı, ne de gitmeye... İşte böyle bir dönemde, 11 Eylül'de, Ali Kırca'nın eline, bir fırsat geçti. Ali kırca ABD'ye gidip, olayları 'oradan' izlemeye, yani hiç değilse bir süreliğine 'uzaklaşmaya' karar verdi...

20 KİŞİYİ ÇIKARIN

Onun gidişinden bir süre sonra, Cem Uzan cephesinden en korktuğum haber geldi.
Ekonomik nedenlerle, en az 20 kişinin işten çıkarılmasını istiyordu.
Aliye arayıp kötü haberi verdim, "Yapacak bir şey yok" cevabını aldım.
Çekip gitmek geliyordu içimden ama bir yanda elimi kolumu bağlayan sözleşmem vardı. Bir yandan da eğer gidersem, bütün arkadaşlarımın kapının önüne konma ihtimali.
Sonunda bir kez daha, Sophie'nin seçimiyle yüz yüze gelecektim...

MADDİ DURUMU İYİ OLANLARI ATTIK

Önce binbir dil dökmelerle, sayıyı azalttık. Ülker'le listeyi önümüze alıp, isimleri saptamaya başladık. Ne başarıları, ne ekrana yakışmaları; tek bir kriter vardı seçimimizde: Ailesinin durumu iyi olanlar ya da eşi çalışanlar, listede öncelikliydi. Aç kalmayacağını bildiğimiz arkadaşları gönderecektik.

NİLGÜN AKAY ERTOP, BENİ AFFETMEDİ

Onlardan biri de yıllarca birlekte çalıştığımız, sevgili Nilgün Akay Ertop'tu. Eşi çalışıyordu, maddi zorluk yaşamayacaklardı. Üstelik hameliydi. Bu süre içinde bebeğiyle ilgilenirdi...
Kötü haberi Nilgün'e, bir mektup yazarak ben verdim. Beni 'affetmezse' de anlayacağımı vurguladım. Anladı mı bilmiyorum ama affetmedi.
Kendince haklıydı ama bizim kendimizce haklı olmamızınsa hiç bir anlamı yoktu.

BAKİ 'SEMPATİK' DEĞİLDİ!

Aynı gün Ali Kırca ABD'den dönünce, bir muhtıra da ben verdim: "Bütün bunlar senin canını yakmak için. Ya oku, ya git. Çünkü her gün çıtayı yükseltecekler. Yarın öbür gün, seni zorlamak için belki Baki'yi atacaklar."
"Saçmalama" dedi. "Baki'yi atmaya cesaret edemezler." Çünkü Baki, iş takibi yapmadığı için, pek sempatik bulunmuyordu...
Korktuğum kısa süre sonra gerçekleşti. Baki İstanbul'a çağrıldı, hem de bu konuda bize en ufak bilgi verilmeden... Genel Müdür Ufuk İlkiz'in ona 'güle güle' dediği günü asla unutamam...
Baki, içinde fırtınalar kopmasına rağmen, beyefendiliğini koruyarak, sükunetle döndü.

KOVULMAK, KURTULMAKTI

Ali Kırca da -kendi ifadesiyle sakinleştirici aldığı için- sakindi. Ama ben her zamanki gibi gözyaşlarımı salıvermiştim... Bir bakıma gıpta ediyordum Baki'ye, 'kurtulduğu için.'
Ali Kırca'ya hiç saklamadığım bir öfke duyuyordum. Bizi Star'a getirdiği için... Hepimizi o fırtınadan kurtaracak yolları aramadığı için... Ve belki de en çok, o anda sakin olabildiği için...

KIRCA'NIN ADININ İLK SIRADA GEÇTİĞİ BÜLTENLER

Ali Kırca odasında oturmaya devam ederkenh, bizler, 'ilk sırada onun adının geçtiği' künyeyle biten bültenleri yapıyorduk. Ve bekliyorduk. Onun beklediği her ne idiyse...
Sonunda o gün geldi ve Ali Kırca gitti...

ALİ KIRCA GİTTİ, CEM UZAN BENİ ÇAĞIRDI

Hemen ardından Cem Uzan'ın odasına çağrıldım... Arkadaşlarımla, 'kal' denirse, kabul etmemeyi kararlaştırdık...
Cem Uzan, "Sizinle ve ekibinizle çalışmak istiyoruz" dedi.
"Bir tek şartla" dedim. "Arkadaşlarım işten çıkarıldı. Baki Şehirlioğlu da hiç hak etmediği bir tavırla gönderildi. Bütün bunlar bizi çok incitti. Bundan sonra kimsenin atılmayacağı sözünü verirseniz, çalışırım."
"Peki" dedi.

BİR KEZ CEM UZAN'DAN FIRÇA YEDİM

Star'da ve hayatımda yeni dönem başladı.
Cem Uzan'la aramızda çok ilginç bir ilişki kuruldu. Son derece kibar davranıyordu. Haberle ilgili taleplerini hep, 'rica' sözcükleriyle dile getiriyordu. Taleplere karşı çıktığımda, inanması zor ama kimi zaman hak da veriyordu.
Bir kez, amiyane tabiriyle, 'fırça' yemiştim. Bir akşam telefonum çaldı. Arayan Cem Uzan'dı. Dedi ki: - Ayşenur Hanım, ne zamandır

Star Haber'de Uzan Ailesi'ne küfrediliyor.

- Anlamadım Cem Bey
- Siz haberleri izlemiyor musunuz
- İzliyorum elbette, bir sürü haber yaptığım için görüntülere dikkat etmedim.
- O zaman Fenerbahçe ile ilgili haberi izleyip beni arayın.

FENER'E 'UZAN'AN ELLER

Sıradan bir haberdi. Prodüktör arkadaşımız, çeşni olsun diye, internetten bir sayfanın çekimini yapmış. Sayfada şu slogan var: Fener'e 'Uzan'an eller kırılacak...

İSTİFAMIN KABULÜNÜ RİCA

- Cem Bey çok haklısınız
-Nasıl olmuş peki?
-Prodüktör kızlardan biri, muhtemelen ne anlama geldiğini bilmeden koymuş...
- Kim o?
-Söyleyemem, sorumlu benim çünkü. İstifamın kabulünü rica edebilirim.
-Estağfirullah Ayşenur Hanım.

HAKAN UZAN VAKASI

Konu kapandı. Sonrasında, kızdığında, mesajlarını başkaları aracılığıyla iletti.
Bana karşı en ilginç tavrı ise haberlerde 'yaylım ateşine' başlanacağı zaman görevden alınmam, ortalık durulduğunda ise geri dönmem oldu. Kısacası, Star için, olabildiğinden en zararsız dönem yaşıyorduk.

Cem Uzan siyasete atılma kararı verip, beni ve diğer yöneticileri Hakan Uzan 'vakasıyla' karşı karşıya bırakıncaya kadar...