Doğan Medyası birbirine girdi !

Doğan Medyası birbirine girdi !

Doğan Medyası gazeteleri içinde “haberleri izinsiz kullanma” kavgası başladı.

Hürriyet’in haberini izinsiz kullandıkları için Posta Gazetesi’nden şikayetçi olması üzerine Milliyet muhabiri Lube Ayar da kendi haberinin Hüriyet’te izinsiz kullanıldığını söyledi.

İşte Lube Ayar’ın açıklaması:

Merhaba,

Sibel Arna imzalı haberi izinsiz kullandıkları gerekçesiyle Posta Gazetesi’nden şikayetçi olan Hürriyet, aynı hatayı kendisinin de yaptığının farkında değil belli ki…

Hürriyet Gazetesi’nin PAZAR ekinin 7. sayfasında 21 Ağustos 2005 günü Şermin Sarıbaş imzasıyla ve “Mafya fabrikasına el koydu, sahibi ortadan kayboldu” başlığıyla yayımlanan haberde, ne benim adım ne Milliyet gazetesinden bahsedilmiştir. Hürriyet’in Posta’yla ilgili şikayeti sonrası bir kez daha anlıyoruz ki, meğer kullanılmalıymış.

Çünkü, söz konusu haberin içeriğinin yüzde 95’i bana aittir. Milliyet’te 4 Ocak 2005’te sürmanşetten “Hissedar Çakıcı”, 5 Ocak 2005’te “Senede bir beşlim yapıyorum oğlum”, 6 Ocak 2005’te “Erol’a haber verin”, 7 Ocak 2005’te “Komutanım son darbeyi vuracak” ve “Başkanın evine para dayanmıyor”, 8 Ocak 2005’te “Çakıcı yeğenini vurduracaktı” ve 10 Ocak 2005’te manşetten “En son sözü: Acil işim var” ve 11 Ocak 2005’te (İzmir ve Denizli DHA’dan Ali Özkaya, Ferah Işık imzasıyla) “Fabrikayı elimizden zorla aldılar” başlıklarıyla günlerce ve tabiri caizse “çarşaf çarşaf” yayımlanan haberler incelendiğinde bu açıkça ortaya çıkacaktır.

Oysa muhabiriniz Şermin Sarıbaş, belli ki Milliyet’in yukarıda saydığım yayınlarını önüne koymuş ve birkaç telefon açarak edindiği “küçük detayları” da ekleyerek “sözde yeni” bir haber yapmıştır. Milliyet, bundan tam 8 ay önce, hem de manşetten, işadamı Sezai Rahmi Özden’in mafya zoruyla fabrikasını kaybettikten sonra ortadan kaybolduğunu kamuoyuna duyurmuştur. Fakat Hürriyet, 8 ay sonra aynı olayı, “Mafya fabrikasına el koydu, sahibi ortadan kayboldu” başlığıyla yeniden yayımlamıştır. Haberin içinde, tarafımdan yazılan, sadece Milliyet’te yayımlanan ve polisin operasyon kapsamında yaptığı teknik dinlemelere takılan bazı telefon konuşmalarına yer verilmiştir.

Haberde ayrıca, benim satırlarımdan bire bir alıntılar olduğu aşikar birçok bilgi de bulunmaktadır. Karşılaştırıldığında bunları fark etmemek olanaksızdır. Milliyet’in internet adresinden de verdiğim tarihlere ait haberlere rahatlıkla ulaşılabilir.

Beni hayretlere düşüren bu haberde, Milliyet’ten yapılan “alıntı”lardan bazıları şöyledir: Mafya tarafından ele geçirildiği polis raporlarında belirtilen fabrikanın borçlanma ve el değiştirme öyküsü, Çakıcı ve Evcil’in fabrikaya sirayeti, Özden’in 18 Ekim 2002’de bacaklarından vurulması, emniyetin gizli raporunun 10 Kasım 2003’te DGM’ye gönderilmesi, Evcil’in fabrikanın adına kardeşlerinin isimlerini dikkate alarak değiştirmesi, 34 MMM 51 plakalı Mercedes ile ortadan kaybolmadan önce İstanbul’dan benzin aldığının ortaya çıkması vs vs...

Sarıbaş imzasıyla Hürriyet’te yayımlanan aşağıdaki haberde, benim haberimle yüzde 100 örtüşen bölümler “kırmızı renkle” belirtilmiştir.

Kısacası, bu haberin bu şekilde tekrar okura aktarılması ne kadar etiktir? Hürriyet’in açıklamasını merakla bekliyorum….

Saygılarımla
Lube AYAR

* * *

Mafya fabrikasına el koydu sahibi ortadan kayboldu

21.08.2005

Şermin SARIBAŞ


Sezai Rahmi Özden’in (45) hikayesi, mafyanın insanın hayatını nasıl altüst edebileceğini gösteren en somut örneklerden. İzmir Aliağa’da mütevazı bir demir çelik fabrikası sahibiyken, sektörün büyüklerinden Ege Metal’i satın almasıyla başı belaya giren Özden, 9 Ekim’den bu yana kayıp.

Akıbeti hakkında hiç kimse bir şey bilmiyor. Yüzde 99 ihtimalle öldürüldüğünü söyleyen polis, Erol Evcil’in, organize suç örgütü lideri Alaaddin Çakıcı’nın desteğiyle Ege Metal’i ele geçirdiğini iddia

ediyor. Kardeşi Ömer Özden hariç, kayıp işadamının yakınlarının ağzını bıçak açmıyor. Eşi Zehra Özden, ‘Hiçbir şekilde konuşmak istemiyorum’ derken, Özden’in kaybolduğu gün buluştuğu iddia edilen sevgilisi Ebru Türkan, ‘Ben bir şey bilmiyorum, eşiyle konuşun’ diyerek suskunluğunu koruyor. Annesinin konuşmama sebebi, ‘Cahilim bir şey bilmiyorum’, yeğen Kudret Güney ise ‘Konuşmak istemiyoruz’ diyor. Korktuğunuz için mi konuşmuyorsunuz sorusuna ise yanıtları aynı: ‘Korkacak bir şey yok!’

Rahmi Özden’in başında kara bulutların dolaşmaya başlaması kaybolmasından iki yıl önceye rastlıyor. Demir çelik sektörünün en eski fabrikalarından Ege Metal’i satın almaya çalıştığı günlere...

1985’te Mustafa Ergül ve Mehmet Yiğit tarafından kurulan Ege Metal borç batağındaydı. Sadece TEDAŞ ve Vakıfbank’a borcu 110 milyon doları aşmıştı. Durumu toparlamak için Vakıfbank’tan 60 milyon dolar kredi alınmış, ödenmeyince 2002’de Vakıfbank, fabrikaya el koymuştu. Banka fabrikayı satışa çıkarınca Say Metal’in sahibi, Rahmi Özden talip oldu. Taraflar 2002 Temmuzu’nda anlaştı. Say Metal birikmiş borcu 10 yılda ödeyecek, işletmeye sahip olacaktı.

Ağustos ayında fabrikayla ilgilenenler arasında ilginç bir isim ortaya çıktı: Nesim Malki cinayetini azmettirmekten 34 ay hapis yatan Erol Evcil. Cezaevinden çıktıktan sonra askere gönderilen Evcil, ağustosta terhis olmuştu. Nakit akışının yüksek olduğu demir çelik sektörüne mutlaka girmek istiyordu. Fabrikaya kendi ismiyle ortak olması mümkün olmadığı için adamlarını sokmaya çalışıyordu. Bir zamanlar ortak çalışmalar yaptığı Ahmet Büyükdoğan’la bağlantı kurdu. Büyükdoğan, fabrikanın eski sahibi Mustafa Ergül’ün çocukluk arkadaşıydı. O kanaldan sonuç alamayınca fabrikanın yeni sahibi Rahmi Özden’le bağlantı kurdu, ondan fabrikanın yüzde 22 hissesini satın aldı, işletmenin de yönetim kurulu başkanı oldu.

BACAKLARINDAN KURŞUNLANDI

Rahmi Özden, bu operasyonun ardından karşısına Erol Evcil’in çıkacağını elbet bilmiyordu. Gizli ortak olarak fabrikaya adımını atan Evcil, organize suç örgütü lideri Alaaddin Çakıcı’yı da arkasına aldı. Çakıcı olaya öylesine dahil olmuştu ki, bir gazeteciyi bacağından vurdurtmak suçundan çıktığı mahkemede mesleği sorulduğunda ‘demir tüccarıyım’ demişti. Mahkeme kararıyla dinlenen telefonundan yaptığı konuşmada ise ‘Bu fabrikayla ilgili çok büyük bir organizasyon var, çok büyük’ diyordu.

Aradan 2,5 ay geçmişti ki, silahlar patladı. 18 Ekim 2002’de, hisse devirleri yapılırken Rahmi Özden bacaklarından kurşunlandı. Özden, neyle karşı karşıya olduğunu ancak bu olaydan sonra anladı. Pes etmek istemiyordu. Kısasa kısas yaparak, karşısındakilerin geri çekileceğini umdu ve kendisini yaralayan tetikçiyi vurdurtmak için adam tuttu. Ancak ona bunu yapanlar kadar ucuz kurtulamadı. Adam vurmaya azmettirmekten üç ay tutuklu kaldı. Çıktığında İzmir’i terk etmeyi çoktan kafasına koymuştu. Fatsalı arkadaşı Mazhar Tanrıkulu kendisini koruyabileceğini, onun da yanında olacağını söyleyerek korumasını alıp gitti. Bir süre Fatsa, Ankara ve İstanbul’da saklanan Özden’in yokluğu, fabrikayı ele geçirmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürdü.

GÖKYÜZÜ OPERASYONU

Evcil’i askerden terhis olduktan sonra takibe alan emniyet, olup bitenleri görüyor ve savcılığa iletmek üzere istihbarat çalışmaları yaparak rapor hazırlıyordu. Eski Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı Hanefi Avcı’nın hazırlattığı rapor, 10 Kasım 2003’te İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne ‘Gizli’ ibaresiyle gönderildi. Raporda Erol Evcil ve Çakıcı’nın yeni bir ‘Çıkar amaçlı suç örgütü’ oluşturdukları, korkutma ve yıldırma yoluyla para aldıkları ve kendi adamları aracılığıyla fabrikayı tamamen ele geçirmeye çalıştıkları yazıyordu. Emniyet’in raporu, İstanbul DGM Başsavcılığı’nı harekete geçirdi. İki gün sonra, ‘Gökyüzü’ operasyonu başlatıldı. (Çakıcı ve Evcil’in parasal ilişkilerini inceleyen operasyon devam ediyor.)

Polis raporuna göre Evcil, Çakıcı’ya yüzde 10 hisse veriyordu. Zaten Çakıcı’nın Bahtiyar Kardeş isimli kişiyle yaptığı telefon konuşması emniyetin bilgisini doğruluyordu. Çakıcı sinirlendiği fabrika müdürü için şunları söylüyordu: ‘Erol, onun yüzde 58 patronuysa, ben yüzde 10 artı yüzde 100 manevi patronuyum.’ Kardeşi Gencay Çakıcı ile 5 Ocak 2004’te yaptığı bir başka telefon görüşmesinde ise, ‘Fabrikanın ne 1 milyon dolar kirasına ne de elektriğine karışıyorum. Rahatım. Haddimi bilirim, bundan fazlasını istemek yüzsüzlük, hadsizlik olur anladın mı’ diyordu.

KONTROL EVCİL’DE

Fabrikanın adı da artık Ege Metal değildi, Evcil kardeşlerin isimlerinin (Erol-Remziye-Gülderen) baş harflerinden oluşan ERG Metal olarak değiştirilmişti. Evcil’in kızkardeşi Gülderen Ardıç’la evli olan Fırat Ardıç, Çakıcı’nın yurtdışına çıkışındaki pasaportları temin etmek suçundan DGM’de ifade verirken, ayrıca Ege Metal ile ilgili olarak bilgisine başvurulduğunda, fabrikanın nasıl ele geçirildiğini şöyle anlatıyordu: ‘Evcil satın aldığı hisseleri benim, eşimin ve fabrikaya genel müdür yaptığı Hakan Karakurt’un üzerine geçirdi. Vakıfbank’a ait hisseler için de bankayla görüşerek, hisseleri eşimin adına satın aldı. Fabrika müdürü Hakan Karakurt da hisseleri eşime devredince, eşimin hisse oranı yüzde 80, benimki yüzde 20’ye yükseldi. Evcil para talep etmedi ama hisselerimiz göstermelik, gelirlerden pay da almıyoruz, kontrol tamamen Evcil’de.’ Fabrika müdürü olarak ismi geçen Hakan Karakurt daha önce karşımıza Evcil’in sahibi olduğu Eze Zeytincilik’in genel müdürü olarak çıkmıştı.

ÖZDEN’İN SON TELEFONU

Sezai Rahmi Özden’in ortadan kaybolması işte bütün bu olaylar zincirinden sonra oldu. İstanbul’dan 9 Ekim 2004’te eşi Zehra Özden’e telefon açtı. Acil bir durum olduğunu, 10 günlüğüne yurtdışına çıkacağını söyledi. Ailesi son kez sesini duyuyordu. Özden, bu telefon konuşmasını yaptığı akşam, emniyet raporunda sevgili olarak ismi geçen Ebru Türkan ile yemek yedi. Geceyi onunla geçirdikten sonra ortadan kayboldu. Kredi kartı ekstrelerinden Özden’in birkaç gün sonra, İstanbul’da bir benzinciden benzin aldığı tespit edildi. Son görüştüğü kişiler ise onu korumasına aldığını söyleyen Mazhar Tanrıkulu ve Mustafa Edik’ti. Mustafa Edik daha sonra Özden’in daha küçük ölçekli bir fabrikasını ele geçiren kişi olarak karşımıza çıkacaktı. Özden’in 34 MMM 51 plakalı Mercedes otomobili de ortadan kaybolmuştu.

Yurtdışına gidiyorum dedikten sonra bir daha haber alınamayan Özden’in yurtdışına çıkmadığı tespit edildi. Emniyet yaptığı bütün araştırmalardan sonra, 10 aydır akıbeti saptanamayan Sezai Rahmi Özden’in yüzde 99 öldürülmüş olabileceğini düşünüyor. Ne Sezai Rahmi Özden ortada ne de geride bıraktığı soruların cevapları...

SEVGİLİSİ PARA TRANSFERİ Mİ YAPTI?

Emniyetin raporunda Özden’in son görüştüğü kişilerden biri olan sevgilisi Ebru Türkan ile ilgili şu çarpıcı cümleler geçiyor: ‘Sezai Rahmi Özden’in banka hesap hareketlerini yöneten kız arkadaşı Ebru Türkan’ın, şahsın kaybolmasıyla birlikte İstanbul Koçbank Levent Şubesi’nde Rahmi Özden’e ait hesaptan toplam 285 milyar lirayı internet yoluyla kendi hesabına ve kardeşi Emrah Türkan’ın hesabına 11-14 Ekim tarihleri arasında parça parça aktardığı tespit edilmiştir.’ Kendisine ulaştığımız Ebru Türkan, konuyla ilgili konuşmak istemediğini söyledi ve para aktarma olayının doğru olmadığını iddia etti.

PAZARLAMA MÜDÜRÜ, ŞİMDİ FABRİKA SAHİBİ

Mustafa Edik, geçmişte Mersin’de bir demir çelik fabrikasının pazarlama müdürüydü. Fabrika iflas etmişti. Özden ile bir arkadaşının referansı ile 2001’de tanışmıştı. Özden’in yakınları Mustafa Edik için, ‘Rahmi, Mustafa’yı tanıdıktan sonra hedeflerini büyüttü. Daha küçük işlerle uğraşırken, daha büyük oynamaya başladı. Bu kişi şimdi Sözden Demir Çelik’in sahibi. Bir pazarlama müdürü nasıl oluyor da fabrika sahibi oluyor. Hiçbir araştırma yapılmıyorsa en azından bu soru kendisine sorulsun’ diyor.

EŞİM EN SON MUSTAFA EDİK İLE GÖRÜŞMÜŞ

Ekim sonunda Zehra Özden, Karşıyaka Başsavcılığı’na eşinin kayıp olduğunu bildirdi. Ayrıca yüzde 51 hissesi kendisine, gerisi Rahmi Özden’e ait olan daha küçük ölçekli Sözden Demir Çelik’in de zorla ellerinden alındığını söyledi. Savcı, fabrika için ayrıca dava açması gerektiğini hatırlattı. Zehra Özden, Rahmi Özden’in son görüştüğü kişi olan Mustafa Edik’in de adının geçtiği ifadesinde şunları anlattı: ‘Mustafa Edik, Sözden Demir Çelik’i de Evcil’in ele geçirmeye çalıştığını söyledi. Kadın başıma başa çıkamayacağım için hisselerimi ona devretmem yolunda beni ikna etti. Sözüne güvenip emaneten devrettim, daha önce eşim de arkadaşı Mazhar Tanrıkulu’na yüzde 49 hissesini devretmişti. Sonradan Evcil’e yakın MHP’li il başkanının da fabrikaya ortak olduğunu duydum. Eşimin en son Mustafa Edik ile görüştüğünü duydum, sonra da ne olduğunu bilmiyoruz.’