''Önce Türkiye değil saray dediler''

''Önce Türkiye değil saray dediler''

CHP sözcüsü Haluk Koç, erken seçim kararı için AK Parti'yi bu sözlerle eleştirdi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Sözcüsü Haluk Koç, terörle mücadele konusunda, "Ulusal ve uluslararası hukuk çerçevesinde Türkiye bu mücadelesini tavizsiz sürdürmelidir" dedi.

CHP Parti Sözcüsü Koç, CHP Merkez Yürütme Kurulu toplantısı sonrası açıklama yaptı. Koç, yine dün Şemdinli'de bir hain pusuda hayatını kaybeden Mehmetçiklerimize rahmet, ailelerine, milletimize ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ne de tekrar başsağlığı ve sabır diledi. Koç, "Son 49 günde 61 evladımızı bu şekilde kaybettik. Tam 34 ilde ocaklar söndü. 81 ilde gözyaşı döktük. Türkiye'nin her tarafında ana feryatları yükselmeye maalesef devam ediyor. Bu 61 şehidimizden bir tanesi Yüzbaşı Ali Alkan. Osmaniye'de toprağa verdiğimiz şehidimiz. 21 Ağustos tarihinde Şırnak Ayvalı köyünde PKK roketatarlar ve uzun namlulu silahlarla bulunduğu yeri tarayarak şehit etti Ali Alkan'ı. Askerimiz kahramanca savaştı, yüzbaşımız ne yazık ki şehit düştü. Daha 32 yaşında fidan gibi bir genç. Hayatının baharında, ailesinin onda umutları var. Kendini Türkiye'ye ve milletimize vakfetmiş Osmaniyeli bir ailenin oğlu. İki ağabeyi de asker. Birinin adı Mustafa astsubay, birinin adı Mehmet yarbay rütbesinde. Mehmet yarbay kardeşinin cenazesinde adeta Türkiye'nin sesi oldu. Bilinsin ki bugün Türkiye'de yaşayan herkes, her aile aynı şekilde düşünüyor, aynı şekilde hissediyor. Mehmet yarbay ne dedi? O kardeş acısının içinde fırtınalar doğurduğu o gündemde neler söyledi? Düne kadar çözüm diyenler ne oldu da sonsuza kadar şimdi savaş demeye başladılar. Saraylarda 30 tane korumayla gezip, zırhlı arabalara binip bir de şehit olmak istiyorum diyorlar. Böyle bir şey yok. Bu isyanı herkes duydu" ifadelerini kullandı.

Koç, Mehmet yarbayın acı ile feryat ettiğini belirterek, "Bir kısım medya, burada

kalem tutanlar, troller ve bir dolu alçak kendisine hakaret etti. PKK'lı dediler, terörist dediler, mezhep sorgulamasına kalktılar. İtibarını linç etmek istediler. Ellerinden geleni yaptılar. Kardeşini şehit veren Mehmet yarbaya hatta terörist diyecek kadar alçak, bu kadar izanını kaybetmiş örneklerle karşı karşıya kaldık. Bakın şu alçaklara hiç kelimemi esirgemeden söylüyorum aynen şunları ifade ediyorum. Bu millet şehitlerine ve şehit yakınlarına asla hakaret ettirtmez. O şehit yakınlarına hakaret eden karşısında önce bizi ve Türk milletini bulur. Bunu kafanızın bir kenarına yazın. Bu insanları parayla tutan, bunların maaşlarını kamu kaynaklarından ödeyenler bu hakaret suçunun da ortağıdırlar hiç unutmasınlar" şeklinde konuştu.

"AÇIKÇA ÇAĞRIDA BULUNMAK İSTİYORUZ; PKK TERÖR ÖRGÜTÜDÜR"

Terör sorunuyla 30 yıl geçirdiklerine işaret eden Koç, AK Parti'nin 13 yılında tek başına iktidarda olduğunu ve 12 yılında Cumhurbaşkanının başbakan olarak görev yaptığını hatırlattı. Koç, "Bu 13 yılda ne yapıldı ki, bitme noktasına gelen terör bugün en azgın haliyle karşımıza çıktı? Bakın tek tek okuyorum, sözleri var. "Öcalan bölgenin yeni aktörü" diyen bir başbakan yardımcısı. Kim söylüyor? AKP'nin başbakan yardımcısı. Bir diğer başbakan yardımcısı "Öcalan'ın düşünceleri bizim düşüncelerimiz" diye ifade ediyor. O zamanın Başbakanı "İmralı'yla görüşüyoruz" diyor. Başbakan yardımcısı, "Öcalan ile direkt diyaloğumuz var" diyor. Eski İçişleri Bakanı "Biz doğrudan görüşüyoruz'. Başbakan Başdanışmanı, "İyi ki Öcalan var" dedi. Bunlara tanık oldunuz, bunların hepsi arşivlerde var. Açıkça çağrıda bulunmak istiyoruz; PKK terör örgütüdür. Derhal silah bırakmalıdır. Ama AKP'de Öcalan ile arasına mutlaka mesafe koymalıdır. Bu sözleri nereye koyacaksınız? Toplumsal barış samimiyetle, şefkatle, dürüstlükle, demokrasiye inanmak ve gereğini yapmakla sağlanır. Ülkenin bu önemli sorununu çözmek için "önce Türkiye, önce Türkiye'nin birliği, demokrasi, önce kişisel hak ve özgürlükler, demokratikleşmede tıkanan noktaları aşmak" diyen bir anlayışa ihtiyaç var" diye konuştu.

Terörle mücadele konusunda ise Koç, "Ulusal ve uluslararası hukuk çerçevesinde Türkiye bu mücadelesini tavizsiz sürdürmelidir. Herkes bilsin ki, toplumsal uzlaşmazlık konusu olan demokrasi çerçevesinde meşru zeminde Cumhuriyet Halk Partisi'nin önerileri doğrultusunda çözülebilir, toplumsal barış ve huzur ancak bu anlayış ile kurulabilir" değerlendirmesini yaptı.

"YILBAŞINDA TÜRK LİRASI DOLAR KARŞISINDA TAM YÜZDE 22 DEĞER KAYBETTİ"

Ekonomi konusunda değerlendirmelerde de bulunan Koç, turizm sektörünün 7 milyar dolar zarar ettiğini ve işsizlik seviyesinin yüzde 10 civarında olduğunu kaydederek, "Türkiye potansiyelinin, kendi standardındaki ülkeler arasında mukayese edersek, potansiyelinin çok altında bir rakamla büyük risklerle karşı karşıyayız. Yılbaşında Türk Lirası dolar karşısında tam yüzde 22 değer kaybetti. Yani paramız güçsüzleşti. Dolar kurunda her bir kuruşluk artış, reel sektöre 1,8 milyar lira zarar olarak yansıyor. 13 Ağustos'tan beri AKP-CHP koalisyonunu çıkmaza sokanların kararından sonra reel sektörün uğradığı toplam zarar 32 milyar 400 milyon lira. Şimdi herkese soruyorum; kim ödüyor bu parayı? Dolar kuru her artışında bunun bedelini girişimcimiz, işçimiz, çiftçimiz ödüyor. Sadece bu artışla bayramın arifesinde emeklimize iki maaş ödeyecek kadar kaynak çıkıyor" şeklinde konuştu.

Milli iradeye saygının sandıktan çıkan sonuca saygı olduğunu ifade eden Koç şunları dedi:

"7 Haziran'da milletimiz bir iradesi koydu. Hiçbir partiye tek başına iktidar yetkisi vermedi, sonuçta koalisyona işaret etti. Bizde o irade çerçevesinde sürecin başından beri sorumluluk duygusu içinde hareket ettik."

Seçimin ekonomi ve güvenliğe etkisinin öneminin olmadığını ifade eden Koç, "Türkiye'nin dertleriyle dertlenen bizdik. "Türkiye zarar görmesin" diye elini, gövdesini taşın altına koyan bizdik, eleştirilere göğüs geren bizdik. Bunun için geceler boyu çalıştık. Anlattık, anlattık, anlattık. Sayın Davutoğlu böylesine bir iradeyi gösteremedi. 13 Temmuz'da Sayın Kılıçdaroğlu'nu ziyaretinde ortaya koyduğu "koalisyon kuralım, karşılıklı güvensizlikleri giderelim" noktasından, "intihar mı edeceksin" telkinine kapılan bir Davutoğlu fotoğrafı çıktı karşımıza" ifadesini kullandı.

"TÜRKİYE TARİHİNDE İLK DEFA HÜKÜMET KURULAMADIĞI İÇİN SEÇİME GİDİYOR"

Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sayın geçici Başbakan Ahmet Davutoğlu, Anayasal meşruiyet içinde isen, görevi teslim ettikten sonra ikinci partinin Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'na Cumhurbaşkanı tarafından hükümeti kurma görevinin verilmemesi karşısında niye sesin çıkmadı? Türkiye tarihinde ilk defa hükümet kurulamadığı için seçime gidiyor. 90'lı yıllara bakalım. Çok daha kötü koşullar altında daha fazla partinin yer aldığı Meclis kompozisyonlarında o yapılardan koalisyonlar çıkmıştır, sandık iradesi de iktidara yansımıştır. "Koalisyona geçit vermeyeceğim" diyen kişinin verdiği mesaj, "demokrasiye geçit vermeyeceğim" demektir. Teamüllere göre Sayın Kılıçdaroğlu'na hükümet kurma görevi vermeliydi. Teamüller ayaklar altına alındı, tıpkı Anayasa'nın ayaklar altına alındığı gibi. Milli irade yok sayıldı, seçim sonuçları gasp edilmeye çalışıldı. Mili irade yerine tek kişi iradesi milletin karşısına çıktı."

Teamüllerin işleyen demokrasinin teminatı olduğunu söyleyen Koç, "Gelenekler yıllar boyunca oluşur ve bu geleneklere herkes uyduğu için demokrasi rayından sapmadan güçlü bir şekilde ilerler. Demokratik bir rejimin kanıtı teamüllerdir. Teamülleri çiğnemek, demokrasiyi çiğnemektir. Olaylardan bir tanesi, Sayın Davutoğlu'nun ve diğer parti liderlerinin bu gaspa seyirci kalmalarıdır. Sayın Davutoğlu çok uzun konuşma yaptı. Bazı cümleler yine milletin kafasına vurgulanmaya çalışıldı. Analizi, yorumu nedir? İçine düştüğü sıkıntılı durumda hürriyet aramasının sancılarıdır bunlar. Belli ki yaptığı işten kendi de memnun kalmamış. Öyle ya, uzun süreli reform hükümeti kurma şansı vardı, son gün çark edenler kendileri. Sayın Davutoğlu madem seçim hükümetini istemiyordunuz, hükümet kurma görevinin Cumhuriyet Halk Partisi'ne verilmesi için hiç sesini çıkartmadın" dedi.

"TERÖR ÖRGÜTÜYLE MUTLAKA MÜCADELE EDİLMELİDİR"

Koç şöyle konuştu:

"'Başkan olsaymış, tabutlar gelmezmiş" bunu söyleyen bakanlar var. Bunu söyleyenler AKP'nin bakanları. Başkan seçilseymiş, başkan onaylansaymış, şehit tabutları asla gelmezmiş. Bu açıkça bir suçun itirafıdır. Terör örgütüyle mutlaka mücadele edilmelidir. Ulusal ve uluslararası hukuk çerçevesinde Türkiye mücadelesini yapmalıdır. Ama bu sözü söyleyen bakanlar bugünkü güvenlik sorununun doğmasında "7 Haziran'da verdiğiniz oyun da etkisi var" diyorlar. Bu kadar acı bir değerlendirme olabilir mi?"

Cumhuriyet Halk Partisi olarak demokrasiye güvendiklerini ifade eden Koç, "Eğer Cumhuriyet Halk Partisi iktidarda olsaydı, koalisyon ortağı olsaydı, bugün Türkiye'de birçok şey farklı akacaktı. Önümüzde bir seçim var. Bir tarafta önce Türkiye diyenler var, diğer tarafta önce ben, önce benim çıkarım, önce benim korkularım diyenler var. Bir tarafta Türkiye için elini, gövdesini taşın altına sokanlar var, bir diğer tarafta tepeden emir almadan adım atamayanlar var. Bir tarafta bu ülkenin insanlarını barış içerisinde yaşatmak isteyen, ülkemiz kalkınsın, büyüsün diyen, gelişsin diyenler var. Diğer tarafta ben işime bakayım da millet ne olursa olsun diyenler var. 7 Haziran'dan beri milletimiz izliyor, milletimiz görüyor. En güzel notu da milletimiz verecektir. 13 yılda bu ülkeyi ne hale getirdikleri belli. Biz Türkiye'den sadece 4 yıl istiyoruz. Huzur için, barış için, kalkınma için, hukuk devleti için, demokrasi için, birlikte yaşama iradesini güçlendirmek için, temel uzlaşmazlık konularını çözmek için biz milletimizden 4 yıl yetki istiyoruz. 1 Kasım'a bu hazırlıklar ve bu çerçeve içerisinde gideceğiz. Gelişmeler devam ediyor" diye konuştu.

Kaynak: İHA