Erdoğan: Gerekirse el koyun

Erdoğan: Gerekirse el koyun

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Kaymakamlarla bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,  Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Kaymakamlara seslendi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde muhtardan sonra bu kez kaymakamlarla da bir araya geldi.

Güneydoğu'da yaşanan terör olaylarına değinen Erdoğan ''Gerekirse belediyelerin araç gereçlerine el koyarak, diğer imkanları kullanarak hayatı normale döndürmek zorundayız'' diyerek kaymakamlara yol gösterdi.''Yeri geldiği zaman mevzuatı bir kenara koyun diyen Erdoğan şu açıklamalarda bulundu;

İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

Vatandaş devlet deyince ilçesinde kaymakamı ilinde valiyi sorumlu görür. Azimli bir kaymakam yetkisiyle ilçesinin çehresini değiştirirken aynı hassasiyeti taşımayan bir kaymakam aksinin olmasına neden olabilir. Anadolu'da gittiğimiz yerlerde 20-30 yıl önce görev yapmış kaymakamları bir efsane gibi anlatan vatandaşlarımız var.

"ONLAR EVRAK KAYMAKAMIDIR"

Kamu görevlileri yaptığı işin karşılığında elbette devletten maaş alırlar. Özellikle kaymakamlarımız için asıl mükafat vatandaşlarımızın onların arkasından ettiği hayır dualarıdır. Allah razı olsun sözü hiçbir makamla, kazançla mukayese edilemez. İdarecilik gibi doğrudan insanın hayatına dokunan işlerde sadece rutini yürütmekle başarılı olunamaz. Onlar için saat diye bir şey olamaz. Yazın terlememiş, kışın üşümemiş kaymakam ne ilçesini ne vatandaşını tanıyabilir. Böyle bir kaymakam odasından çıkmamış, halkın arasına karışmamış demektir. Sadece evrak üzerinden işlerinizi elbette titizlikle takip edeceksiniz ama insanı asla ihmal etmeyeceksiniz. Ben muhtarlarla da toplantı yapıyorum. Şu an 10 bine ulaştık. Her hafta 400 muhtarı ağırlıyoruz. Bu muhtarların bir kısmı kaymakamından memnuniyetini ifade ederken bir kısmı şikayetini ifade ediyor. Yani markajdasınız ona göre.

"BALIK BAŞTAN KOKAR"

Mesele insan. İnsan olmazsa bina nedir ki? Bu muhteşem külliye içindeki insanı ile güçlüdür. İçindeki insan buraya güç katmıyorsa burası bir beton yığınıdır. İnsan olmazsa aynı şekilde kamu görevlisi nedir ki? Aynı anlayış bütün kamu görevlileri için geçerlidir. Balık baştan kokar. Yönetici bu bilinçle hareket etmezse personelinin işini hakkıyla yapmasını beklemek iyimserlik olur.

"GEÇTİĞİMİZ 13 YILDA ÇOK ÖNEMLİ MESAFELER KAT ETTİK"

Rahmetli Abdürahim Karakoç, 'Gölgesinde otur ama yaprak senden incinmesin' demiş. Bizler bu görevleri bıraktığımız vakit geride böyle izler bırakmalıyız. Kimseyi incitmeden çok büyük eserlere imza atmalıyız. Geçtiğimiz 13 yılda çok önemli mesafeler kat ettik. İnsan odaklı bir devlet anlayışını tamamen egemen kılacağız.

Paralel ihanet çetesinin ülkemize verdiği zararı, bize en büyük husumeti besleyen büyük ülkeler bile vermemiştir.

Müslüman aynı delikten iki defa sokulmaz

Arkamızda binlerce yıllık bir gelenek var. Biz kabile devleti değiliz. Çok asil bir milletiz. 16 büyük devlete ilave olarak çok sayıda devlet kurmuş bir milletiz. Bu kadim geleneğin gerisinde devlet ve millet arasındaki güçlü güven duygusu bulunuyor.

"MİLLET AŞKIYLA ÇALIŞTIĞIMIZ SÜRECE YORUMLAYIZ"

Sıkıntılarımız elbette var. Bugünün sıkıntıları bizi binlerce yıllık sorumluluğumuzdan uzaklaştıramaz. Adalet, güvenlik ve refah temelinde daha yükseğe çıkaracağız. Rahmetli Neşet Ertaş, 'Aşk ile çalışan yorulmaz' diyor. Mesele bu aşk, aşk varsa yorulmazsın. Biz de millete hizmet aşkıyla çalıştığımız müddetçe yorulmayız.

"BİZİM VATAN ARAYIŞIMIZ YOK SÖZLERİNİ KÜLAHIMA ANLATSINLAR"

Bir şehit polisin ağabeyi telefonda şunu söyledi: Sayın Cumhurbaşkanım biz şehadete inanmışız. Yeter ki sizler bizim arkamızda dimdik durun. Siz dimdik durdukça Allah'ın izniyle bu vatan topraklarında bu teröristlere yer tanımayacağız. Mesele bu, yılmadan, usanmadan üzerine üzerine gideceğiz. Biz, tek milletiz. Çeşitli etnik unsurlar olabilir. Ama tek milletiz. İki, tek bayrağız. 'Bizim vatan arayışımız yok' sözlerini külahıma anlatsınlar. Onların derdini biliyoruz. Ben hangi haklara sahipsem sen de aynı haklara sahipsin. Rahat dur ya... Ama dert başka. Bu vatan topraklarımızı bölmek parçalamak. O tarihi hesaplarını kendilerine göre yerine getirmek. Ve tek devlet. Başka devlet olamaz.

"MEVZUATTAN ÖNCE ZİHNİYETİ ÇÖZMEMİZ GEREKİYOR"

Kamu yönetimi reformları gündemimizden hiç düşmedi. Türkiye'nin son 13 yılı bu bakımdan çok önemli. Sayısız tecrübe ile gördüğüm bir gerçek... Sadece kanun çıkarmak, yönetmeliklerle uğraşmak sorunu çözmüyor. Mevzuattan önce zihniyeti çözmek gerekiyor. Hangi kanunu çıkarırsanız çıkarın uygulama aynı kalır. Kurumsal organizasyon olarak idareyi yenilemek kolay, idare-i maslahatçı anlayışı değiştirmek zordur. Liderlik vasıflarına sahip idarecilerin sayısını ne kadar çoğaltırsak hedeflerimize o kadar kolay ulaşacağız. Yeri geldiği zaman koyun mevzuatı bir kenara ve 'ben bunu bu şekilde yaparım' deyin ve yapın. Kimin için kullanıyorsunuz bunu? Vatandaş için. Sorunlar karşısında pes eden değil, dirayet sahibi yöneticiler olmadan bunu gerçekleştiremeyiz. O yüzden çekinmeden çözüm üretin. Sorunlar karşısında ya bir yol bulan ya da bir yol açan idarecilerle birlikte yürümek istiyoruz.

"GEREKİRSE BELEDİYELERİN ARAÇ GEREÇLERİNE EL KOYUN"

Bilhassa kaymakamlarımız örgütün yaptığı tahribatı gidermek ve belediyelerin yol açtığı boşluğu doldurmak için harekete geçmelidir. Vatandaşlarımızın bu belediyelerce mağdur edilmesine izin veremeyiz. Gerekirse belediyelerin araç gereçlerine el koyarak, diğer imkanları kullanarak hayatı normale döndürmek zorundayız.

"KORKAKLAR HİÇBİR ZAMAN ZAFER ANITI DİKEMEZ"

Diğer yerleşim yerlerinde kapatılmış sokaklar, birbirleriyle bağlantılı hale getirilmiş evler görmeyeceğiz. Kaymakamlarımız bulundukları ilçeleri avucunun içi gibi bilecekler. Biraz önce de ifade ettim. Özellikle diğer pek çok meselemiz gibi. Terörle mücadelede eksiğimiz kanun değil. İhtiyacımız olan bunları uygulayacak cesur yöneticilerdir. Korkaklar hiçbir zaman zafer anıtı dikemezler.