Erdoğan'dan Demirtaş'a: Sesi de güzelmiş...

Erdoğan'dan Demirtaş'a: Sesi de güzelmiş...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Nevşehir'de vatandaşlara seslendi.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

Rahmetli Menderes’i, Zorlu’yu, Polatkan’ı idam eden darbecileri ibretle hatırladık dün. Yarın 29 Mayıs. İstanbul’u fetheden o muazzam komutanı coşkuyla hatırlayacağız. 30 Mayıs’ta İstanbul’da dev bir fetih şöleni düzenliyoruz cumhurbaşkanlığının himayesinde bunu yapacağız.

Biz hep milletin yanında yer aldık. Türkiye’nin geçmiş 70 yılının 40 yılı koalisyonlarla geçti, heba oldu. 1983’den bugüne koalisyonlarla milli gelir arasındaki ilişkiye baktığımızda her şey kendiliğinden ortaya çıkıyor. 1983’te 1765 dolardı kişi başına düşen milli hasıla. 1991’in sonunda bu rakam 3800 dolara ulaşmıştı. Niye? Tek parti, koalisyon yok. Koalisyonlar geçen 10 yılda geriye gidiş var. Başbakanlığım dönemimde 3500 dolardan aldığımız milli geliri 10 bin 500 dolara çıkardık. Türkiye’ye bu zenginliği nasıl kazandırdık biliyor musunuz? İstikrar ve güven sayesinde.

25 banka batırdı bizden öncekiler. Zarar neydi? 40 milyar dolar. Lafla milliyetçilik olmaz. Milliyetçilik bu ülkeye hizmetle olur.

“BİZDEN ÖNCE HÜKÜMETLER ZÜĞÜRT KALDILAR”

Kasayı doldurmakla olur milliyetçilik… Kafatasçılıkla olmaz.
Dünyanın en büyük 17. ekonomisiyiz. Kasım ayında dünyanın en büyük ülkelerini Antalya’da topluyoruz. G20 toplantısına ev sahipliği yapıyoruz. Bizden önce hükümetler züğürt kaldılar. Başbakan koltuğuma oturdum önüme işçinin memurun alacağını koydular. 15 katrilyon. Arkadaşlarıma dedim ki ‘ilk işimiz bu parayı ödemek olacak’. Sendikalarla arkadaşlarımızı bir araya getirdik, bu parayı ödedik. Memura seni konut sahibi yapacağız dediler. Ne konutu? Parayı kestiler. Onlar borçlandı, biz ödedik. Devlet, işçisine memuruna borçlu olur mu?

“BEN DE DİYORUM Kİ VAR MI ARTTIRAN”

Asgari ücreti ihaleye çıkarmışlar. Ben de diyorum ki var mı arttıran… Sizin biz geçmişinizi biliyoruz. Siz memuru işçiyi sömürdünüz. Hastane kapılarında bizi inim inim inlettiniz.
Yasakların Türkiye’sinden hürriyetlerin Türkiye’sine geçilmesini sağladık ama bu öyle kolay olmadı. Darbecilerle, cuntacılarla, bunların tetikçiliğini yapan medya ile mücadele ettik
1998’de belediye başkanıyım. Bana bir şiirden dolayı.. Şiirin sahibi Ziya Gökalp ve Atatürk’ün idolüdür. Bundan dolayı o malum hadiseler oldu.

“ORADA RÜŞVET GEÇMEZ, ORADA YOLSUZLUK YOK”

Ne dediler? ‘Muhtar bile olamaz’ Milletim beni başbakan, cumhurbaşkanı yapınca bu defa da Menderes’in akıbetiyle, yüzde 52 ile seçilmiş cumhurbaşkanına idam başlığıyla üzerine de resmimi koydular. Bir de biz öyle yapmadık diyorlar. Biraz dürüst olun. O dolarlarınız, şirketleriniz sizi hiçbir zaman o büyük hesap gününde o hesaptan kurtarmayacak. O büyük hesap günü ebedi alemdir. Orada hesaplar şaşmaz. Orada rüşvet geçmez. Orada yolsuzluk yok. Orada terazi çok dürüst tartar. Bu da yetmedi. Yurtdışını devreye soktular. Biz meydanlara çıkınca da ‘ay efendim cumhurbaşkanı meydanlara çıktı’ Elbette meydanlara çıkacağım. Türkiye’nin kazanımlarının göz göre göre heba edilmesine izin veremem ki. Cumhurun başkanıyım. Bunu anlatmam lazım

CHP’si, MHP’si, terör örgütünün temsilcisi var o da müracaat ediyor YSK’ya. Tabi ret, ret, ret.. Bunlar ne anayasa biliyor. Susturamazsınız. Biz bu meydanlardan geldik, bu meydanlardan çıkmayacağız. Ben milletin tarafındayım. Her partiye eşit mesafedeyim ama benim de gönlümde bir aslan yatıyor. Bu sözleri ifade etmekten kimse beni alıkoyamaz

Bunlar ittifaka girdiler. Bölücü örgüt ile paralel örgüt bir oldu. Yanlarına Ermeni lobisi ile NYT’yi aldı. Türkiye’de siyaseti dizayn etmeye kalktılar.

“SESİ DE GÜZELMİŞ ÖYLE DİYORLAR. HAYIRLI OLSUN”

Bir pop star çıkardılar. İyi saz çalıyormuş. Sesi de güzelmiş öyle diyorlar. Hayırlı olsun 6-8 Ekim olaylarında milleti sokağa döküp 50 kişinin ölümüne neden olan bu değil miydi? Parti barajı aşamazsa kriz çıkarmış, erken seçime gidilirmiş. Bu ülkede hukuka, yasalara ters hareket edenler gereğini görür.

“AYDIN KİSVESİ ALTINDA 200 KİŞİ…”

Sözüm ona aydın kisvesi altında 200 kişi bir araya gelmiş, bildiri yayınlamış. Biz vesayet rejiminin 28 Şubat post modern darbesinden, 27 Nisan bildirisinden biliriz. Bugün illa bir vesayet arayacaklarsa gitsinler arkasında durdukları yere baksınlar.

Vesayeti desteklemek Diyarbakır’da 3. Kattan atılan Yasin Börü’nün katline ses çıkarmamaktır. Bu sözde aydınların 6-8 Ekim olaylarında öldürülen 50 kişi için bildiri yayınladığını duydunuz mu? Ne aydını? Bunlar karanlık. Hiçbir milli mesele için bildiri yayınladıklarını göremezsiniz. Bunlar her zaman milletin karşısında oldular.

Milletimizin Diyanet İşleri Başkanlığımızı kapatmak isteyenlerden sorulacak hesabı var. Taksim Kabe’mizdir diyenlerden, Kabe Arap’ın olsun bize Çankaya yeter diyenlerden sorulacak hesabı var. Milletimizin istikrar ve güven ortamına kast edenlerden sorulacak hesabı var. 7 Haziran bu hesabın sorulacağı gündür.

“SAPITTINIZ YA…”

Bazıları operasyona hevesleniyor. Karşılarında bizi bulurlar. Çıkmış bir paralel devlet. Siz ne yapıyorsunuz? Sapıttınız ya. Akıllı akıllı uslu uslu bu ülkede çalışmak varken bu devletin içinden bu ülkeyi ele geçirmek… Sonunda oyun bozuldu. Beni, bakanları dinleyecek. E ne oldu? Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üçüncüde.. Başbakanlığımda ’bunların inlerine gireceğiz’ demiştim. Girdik mi? Şimdi Türkiye’den kaçıyorlar. 99’da kaçan niye Pensilvanya’ya gitti. Sen vaiz değil miydin, hoca değil miydin? ABD’de ne işin vardı. Mekke’ye Medine’ye gitseydin. Şimdi de imamları kaçıyor. Her ilde imamları var. Hukuk içerisinde ne gerekiyorsa bunlara hepsini yapıyoruz yapacağız.