Bu gidiş gidiş değil

Güncelleme:
Sizin de içinizin sıkıldığı olmuyor mu? Zaman zaman bunaldığınız anlar?
Bu kadar da olmaz dediğiniz günler, olaylar!
 
Aynı ülkede "bizden olanlar" veya "sizden olanlar" kutuplaşması... Yoksa sırf sizden olanlar bugün güçlü diye gizli bir gülümseme mi kaplıyor içinizi? Biz kim, siz kimsiniz? Onlar kim? “Biz şimdi daha güçlüyüz” ne demek açıklayabilir misiniz?
 
Geçmişte onlar bizi fişledi, şimdi sıra bizde açıklamasının mantıklı, elle tutulur tarafını arayan sakat zihniyete alkış tutan eller sizin mi gerçekten? “Bizden olmayanlar kansızdır” demenin, geçmişte Erbakan'ın söylediği "Milli Görüşçü olmayan Emperyalisttir" sözünden bir farkı var mı, anlatabilir misiniz?
 
Fillerin tepiştiği güç yarışında hangi taraftasınız?  Çevrenize, ülkede yaşananlara bakınca kendinize hiç soruyor musunuz? Gerçekten mutlu musunuz yaşatılan hayattan? Dayatılan sahteliklerden. Gizliliklerden. Dönekliklerden.
 
Daha düne kadar gururumuz dediğimiz ve ciddi güven duyduğumuz ordunun okyanus ötesi destekle itibarsızlaştırılması karşısında susan dil kimin? Dün olar bizi ezdi, bugün sıra bizde diyenleri görmezden geliyorsanız, yarın olası bir ezilen olmayı kabul ediyorsunuz demektir.
 
Özelleştirmeye karşı mısınız, basına uygulanan baskıyı görmezden gelebilir misiniz? Tekel işçilerinin yaşam mücadelesi neden kör etti gözlerinizi, hiç susmayan dillerinizden neden duyamadık “işçi haklıdır” tümcesini! Sahiden, demokrat mısınız mesela, hiç düşündünüz mü, hiç sordunuz mu kendinize?
 
Bugün yaşanan kavga sadece iktidar kavgası değildir, yarınları şekillendirme mücadelesidir. Bugün yaşanan mücadele demokrasi mücadelesi değildir. Demokrasi’nin temel kuralı nereden ve kim tarafından uygulanırsa uygulansın önce baskıyı reddetmektir. Herkesin özgürce konuşmasını sağlamaktır. Bugün belli bir kesim üzerindeki baskının gün geçtikçe arttığını fark etmiyor musunuz?
 
Eğer bu çürümüş düşüncelere alkış tutuyorsa elleriniz? Eğer biz güçlüyüz, bizim dediğimiz olur diyorsanız her şeye rağmen. Sormak istiyorum: Darbe anayasasının üzerine oturan, mecliste çoğunluğu elinde bulunduran, darbecileri koruma altına alan geçici 15.maddeyi bile değiştirmeyi akıl edemeyen, darbelere karşı geliyoruz demesine rağmen 12 Eylül gibi yıkıcı bir darbenin ayıbını temizleyemeyen sizin adamlarınız değiller mi?
 
Bugünlerde tüm ülke sert çizgiler çekiyor aralarına. Birlikte çalışması gereken kurumlar birlikte çatışıyor. Ordu içinde yapılan planlar savcılıktan önce gazeteye servis ediliyor. Belli ki ordu içinde de gruplaşma söz konusu.
 
Basının kutuplaşması bir yerde normal karşılanabilir. Apolitik bir halk kulaktan dolma bilgiye alışkın olduğundan bölmek, yönetmek kolay olur... Fakat yargı, hukuk bölünürse, polis, asker bölünürse ne kalır geriye? Kimin hukuku uygulanır, güvenlik kimden sorulur?
 
Bu gidiş gidiş değil beyler. Çanlar yarınlar için çalıyor.
Uyanma vaktidir.
Diğer Yazıları
Atatürk'ün koltuğu işgal edilmesin
Bu yazıyı yirmi yıl sonra hatırlayacaksınız
TİP’e bak!
Cumhuriyet sensin
Vicdanlar kanarsa insanlık yaşar