Seçimi Değil, Milleti Düşünme Zamanı !

Güncelleme:

Demokrasi tarihimizde bir ilk yaşandı; arka arkaya iki seçim.

Üstelik sonuçları da aşağı yukarı bilinen.

Milletvekilleri de ne olduğunu anlayamadı, bir hafta bile dolu dolu çalışmadan kapanan bir Parlamento.

Hele hele 7 haziran da listede olup da 1 kasım da tasfiye olan yaklaşık 40 vekilin durumunu kimse anlayamadı!

Seçim hükümeti kuruldu.

Ekonomi neredeyse durma noktasına geldi.

Terör yeniden hortladı.

Bürokrasi beklemede.

Turizmde ve ihracatta olumsuz sinyaller var.

Bir çok sıkıntı.

Seçim dönemleri ‘istikrarsızlık sinyalleri’ varsa beklenen bir durum.

Ancak sorunların çözümü demokraside.

Yani seçimlerde.

Yani seçimler sonrası oluşacak parlamentoda.

7 hazirandaki boşboğazlıklara da, şımarıklıklara da, adamsendeciliklere de artık şans yok.

Çünkü ülke kritik bir eşikte.

Ve siyasete düşen; çözüm.

Her anlamda.

Teröre, ekonomiye, sağlığa, eğitime, emekliye, işçiye..

Her kesime ve geciktirmeden.

Başka yol yok!

Ne  var ki, sorumluluk beklenen siyasilerden istenen tepkiler gelmiyor.

Öyle ki, bir çoğu ‘bu seçimde istediğimiz olmazsa yeniden seçim’ havasında.

Olayı yenen ya da yenilen pehlivan açısından değerlendirin, fark etmez.

Sağdan da sorumsuzluk, soldan da sorumsuzluk.

Böyle şey olur mu?

Halkın mesajı neyse siyasete düşen o mesajı almak ve uygulamaktır.

Demokrasinin gereği de budur.

‘Ben demokrasiyi kendime göre şekillendiririm, öyle uygularım’ derseniz, her seferinde ‘papaz pilav yermez’ ona göre.

Bir bakarsınız ki, duvara toslamışsınız!

7 haziranın mesajı net; uzlaşın.

Tek başına iktidarın zaafları oldu, iki partili bir koalisyon neden olmasın?

Geçmişte de başarılı örnekleri var.

Türkiye’de de, dünyada da.

O zaman siyaset böyle bir yol haritası çizmeli.

Ama nerde?

Dillerde yine ‘seçim’ şarkısı.

Hem de bir seçim daha yapılmadan.

İsmini seçimlerden sonra açıklayacağım yeni bir Araştırma Firmasının anketi geldi:

Ak Parti 41.3, CHP 25.8, MHP 15.6, HDP 12.8’. Kalanı da diğer partiler ve bağımsızlar.

Seçime katılımın da yüzde 82’lerde olacağı tahmin ediliyor. Tek başına iktidar yok.

Bakalım!

Olması gereken; seçimi değil, milleti düşünmek.

Siyaseti de millet eksenli yürütmek.

O zaman ne tablo çıkarsa çıksın, hükümet kurulmalıdır. Ülkenin yeni bir boşluğu kaldıracak gücü yok.

Bırakın terörü ve siyasal-diplomatik karmaşayı ekonomi de iyice rayından çıkar.

Partiler akıllarını başlarına toplayarak halkın istediği gibi siyaset yapmak zorunda.

Milletin sabrı taştı, bu seçimde de mesajı alınmazsa, ben şimdiden söyleyeyim; siyasette toplu tasfiye olacak.

Tıpkı 2002 de olduğu gibi.

Dost acı söyler, ben söyleyeyim de..


Not : Milletin erdemi ve geleceği Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.

Gazeteci – Yazar, Siyaset Bilimci ve Uluslar arası Strateji Uzmanı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik e. Bakanı, 20. ve 21. dönem İzmir Milletvekili.

Diğer Yazıları
Deprem
Cem Karaca'nın ''döneklik'' isyanı
Amerikan samimiyeti ve Türk saygısı
Toplumun istekleri net. Ama gören var mı?